Herkesin hayatında birlikte yaşlanmayı hayal edeceği birisi olmalıydı, ben seninle yaşlanmak istedim…
Yalnız uyuduğu gecelerde yatağının sol yanındaki boşluğu dolduracak birisi olmalıydı, ben sol yanımda hep sana sığındım…
Birlikte uyanılan sabahlarda yüzünü güldürecek birisi olmalıydı, ben sabahları seninle uyanmayı seçtim…
“O varken bana bir şey olmaz!” diyeceği biri olmalıydı, ben gözümü kapatıp sana güvenmeyi seçtim…
Deliler gibi kıskanacağı ve deliler gibi kıskanacak birisi olmalıydı, ben seni kendimden bile kıskandım…
Dudakları uzandığında istemsiz gözleri kapanacak biri olmalıydı, ben sen bana sokulduğunda gözlerimi huzurla kapatmayı seçtim…
Kendini kollarına bıraktığında huzuru tattıracak birisi olmalıydı, ben o eşsiz huzuru sende buldum…
Çayına kaç şeker attığını, kahveyi nasıl sevdiğini bilecek biri olmalıydı, ben tüm kahveleri senin elinden içmeyi seçtim…
Elinden tutup nereye gittiğini umursamadan yürüyecek birisi olmalıydı, ben bu yolculuğa seninle çıkmayı sonuna kadar seninle gidip bu yolu sadece senin elinden tutarak yürümeyi seçtim…
Dilimde “İyi ki”lerle, geleceğe dair “Belki”li umutlarla sana geldim…
İyi ki…

yıldonumu
Kırk kere söyledim bir daha söylerim
Savaşta ve barışta, karada ve denizde,
Düşkünlükte ve esenlikte
Zamanımız apayrı bize göre
Yanyana olduk mu elele
Aç kalsak ağlamayız biliyorum.


Canım tatlıdır aslında benim… Buna rağmen kolumu ısırışlarına, yanaklarımı ve burnumu sıkışlarına, sımsıkı sarılışlarına katlanabiliyorum. Acı hissetmiyorum ve biliyorum; yıllar boyunca buna tabii tutulacağımı bilsem, yine de bunun acısını hissetmemeye devam edeceğim. Zira senin yanın, benim gücümün nirvanaya ulaştığı tek yer…
En güzel hissettiğim, en mutlu olduğum, en çok güldüğüm, duygularımın tabir-i caizse tavan yaptığı en güzel yerdir; yamacın… İyi ki varsın seni seviyorummm..


Dilimden düşmeyen şarkım, ağzımdan düşmeyen lokmam, düşümden düşmeyen düşüm, yüreğimden düşmeyen duam, aklımdan düşmeyen sevdamsın sen..
Zamanına ömrümüz yeter de, yaşamamız gerektiğinde; kıyafetlerini önce yıkayıp, sonra da dağ gibi olsa bile; hiç bıkmadan ütülemek isteyeceğimsin. Her sabah sıkılmadan kahvaltısını hazırlayıp, ekmeğine reçel süreceğim, çayını demleyeceğimsin. Uyuya kaldığı her yerde, üzerine örtüsünü örteceğimsin. Rabb’im nasip eylesin. Amin…

yıldonumu
Bu adam; benim yaşamam gereken her şeyi yaşayabileceğim tek şehir, sığınabileceğim tek liman, ısınabileceğim tek güneş, ıslanabileceğim tek yağmur, serinleyebileceğim rüzgar, mutlu oluşlarımın adıdır bundan sonra.


Evet, sen sen. İyi ki varsın. Benimle olduğun için değil. Sadece olduğun için. Seni tanımış olmak bile yeterli bir daha asla umutsuzluğa kapılmamak, aksi iddia edilmeyecek şekilde “dünya yaşanılacak bir yer demek için”. Bir gün benden gitsen bile, bu dünyada bir sen olduğunu bilmek her zaman mutlu edecek beni, umut ve huzur verecek. O nedenle aklıma gelen en güzel şükrü ediyorum: İyi ki varsın.


Bana sarıldığında hissettiğim güven duygusunu çok seviyorum. Kimseleri görmeden dudağımın üstüne kondurduğun üç küçük öpücüğün sıcaklığı hiç eksik olmasın hayatımdan. İyi ki varsın…

yıldonumu
Ah be kadın
Ne yaptın sen bana.
Ne güzel yaptın, ne güzel ettin.
Ben şimdi sendeyim bütün benliğimle.
Bu böyle anlatılabilecek üç yüz, beş yüz satırla, bilmem kaç sayfayla falan açıklayabileceğim bir şey olmasa da hissedildiğinde anlaşılabilen bir şey işte.
Biliyorsun.
Sen benim gökkuşağımsın, bütün renklerimsin şimdi.
Sen yokken hep yağmur yağardı içimdeki şehirlerime,
Hep griydi gökyüzü buralarda be kadın.
Sonra sen geldin.
Güldün, güneş açtı.
Gülüşün gökkuşakları saldı dört bir yanına şehirlerimin.
Şimdi rengarenk kasabalarım.
Kan kırmızı elmalarım, yemyeşil dallarım yapraklarım.
Bak papatyalar var dağlarımın yamaçlarında.
Sonbahar geçti, ilki geldi baharların içime.
---------------------------------------------------------------
Ah be kadın ne yaptın sen bana böyle.
Ne güzel yaptın, ne güzel ettin.
Beni senin ettin,
Seni ben, beni sen ettin.
Birer fincan çayla ayrı ayrı diyarlarda ısınan eller, karşılıklı iki bardak bir masada dururken birbirine tutunarak ısınıyor şimdi.
Çay da tavşan kanı hani.
-Çaysız olmaz tabi-
Bulutlu havalardan eser yok,
Güneş sana bana gülüyor şimdi.
Bunun tarifi yok kadın,
------------------------------------------------------------
Ah be hatunum.
Ne iyi ettin de geldin.
”Hoş geldin kadınım, hoş geldin.”


Sen okadar farklı geldin ki sadece geceyi gören birinin uyandığında güneşi görmesi gibi , bilemediği bir şarkının sözlerin de dalıp gitmek kendini başka yerlerde bulmak gibi, senden öncem yok benim sensiz bir sonram da olmayacak. Düşünüyorum da üzülüyorum geçen geçmişime , yaşadığım kalabalık yalnız hayatıma ve diyorum ki sen yokken yalnızmışım ben , ve artık benim bir dostum var beni hiçbir zaman satmıcak benim bir ailem var sarıp sarmalayan benim bir sevgilim var kalbimin böyle atmasını sağlayan benim artık bir ömrüm var , yaşamaya değer bir ömür seninle kocaman bir ömür. nickcenter.blogcu.com Geçmişimiz artık yok geleceğimiz ise okadar güzel ki hayal edemiyorum çünkü okadar güzel şeyler görüp duymadım süpriz gibi yaşıcaz biz bunu her an bir heycan her an bir mutluluk bundan eminim . Çünkü sen benim aynadaki halimsin bende senin aynadan baktığın adam… Seni seviyorum
-çıkma,tanışma,sözlenme,nişanlanma,nikah

__________________
Aşk der ki sana: Yolumdaysan başım feda yoluna; ama bil ki senin de başını isterim yoluma. Kahır, kapris gelecekse senden amenna! Ama ayağına diken batarsa yolumda ah edip vahlanma!...
Aşk bilek gücü değil “YÜREKTİR”! Yüreğin yetmiyorsa düşme yollara!…