Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23.03.2016, 13:15   #1 (permalink)
YeşiL6

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Dalgadaki Lâleler

Dalgadaki Lâleler

Bir gezgin usuna kavuşan yolcu nefesim, yüzleştikçe yüzümle karşılaştı. Hancı gün; nefesten kısa, en uzun geceye muhtac yüreğim. Yaşlı bir saat geleceğini tırmalıyor kayıp anın. An; gün gösterisine hazır, dört dönüyor akrebin kuyruğunda, terkisinde bir yelkovan kırbacı! Yanıyor canı, dağlardan inen savaş artığı köhne aydınlığın. Soyulmuş sarıçamlar, gecenin yükünü indiriyor kırlangıç kanatlarıyla...

İlk sabaha direniyor toprak dalgını sardunyalar. Kutsal balkonum çatlağına hayran, bir enkazdan arta kalan ayaklarımın. Bir koku!... İğde ağaçlarına el sallayıp yaklaşırken yanıma, yüzüme bakarak geçen bir sığırcık rüzgârı. Filizler ki, en özgür umutlarını taşıyor ardıç pıtraklarında. Yüzümde sevinçti bebek yüzlü ortancalar.

Ellerimden küller düştü tutmadım!

Sarı zehrin ulağı, yarım bardak çayda boğulu hain. Boylu boyunca cam tabağa uzanmış bir kibrit çöpü. Kendini kışlatan iri kıyım buzdolabım sesini kestim. Düşün ki düşünmek; bu saatte bir delinin aklıyla oynadığı andır. Sonunda, denizi uzak gördü gözlerim. Bugünlük boyutsuz bahçivanım. Erken sabah, işçiler denize mıh çakmadan koşup dalgalara lâleler dikmeliyim.

Yani siyah lâleler!

Bir şey anlatıyor, gölgeci okaliptus. Ah güller canım küller köpek havlamasından korkup, siniyor yaprağına. Gül dedikçe aklımdan gülmek geçiyor ve gülerken yetiveren acı. Tuttuğum çalçene dizeler, susuyor dünya. Aklımdan geçenleri, elimden tutan boşluk yazdırıyor. Yazdıkça;ağzımda çam sakızı ömrüm, güneş çiğnerken kısalıyor.Şiir; bilinmedik ayrıntı, imge en özgün yalan. Bu ben ve şu ben... işte gösteriyorum! Her sabah uyandıkça, yanı başımda boylu boyunca uzanmış bir yalnızlığın, sıradışı öyküsünü yazıyorum. İsim hakkı cismimin cumbasına aittir.

Karşı mevsimde uyuyor bir sevgili. Ihlamur serinliğinde uyumak; ölüme teğet geçen eylem sayılır. Seyrediyorum. Bir nefes... bir nefes... bir nefes daha. Derken deli derintiyi delerek arkamdan gelen kırlangıç seslerini, iğde kokularını, gül yapraklarını ve bir içim sessizliği o`nun pembenaz düşlerine serpiyorum. Dudaklarımda; akşamdan kalma romantik hurda yığınlar, yabancı ve yalancı sözler. Ey sevgili şu mevsim benim için, en olmadık şeyleri istemeyi sakın unutma!

Yaşam nefesten kısadır!

Sırtımda bir yelkovan kırbacı. Gizlimin peşinde koşan bir andım ve lâleler dikecektim denize. Olmadı... Aklım uzaklarda ellerimde lâleler yok.

Tak!
Tak!
Tuk!
...

Ayrıntıyım şafakta, kuşlar antenleri kırdı bu sabah...


H.İhsan Sönmez

__________________
all the best.



YeşiL6 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla