Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11.04.2016, 14:21   #4 (permalink)
YeşiL6

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Aöf İktisat Anayasa Hukuku Ders Notu

Ünite 4 ( Devletin Temel Nitelikleri)
57_ Çağımızın en istikrarlı ve gelişmiş demokrasilerinden bazılarının meşruti monarşiler hangileridir? (İngiltere, İsveç,
Norveç, Danimarka, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, ispanya) anayasal ya da meşruti monarşiler olduğu unutulmamalıdır
58_ Cumhuriyetin niteliklerini sıralayabilmek ve anlatabilmek hangileridir? Cumhuriyetin niteliklerini, Atatürk
milliyetçiliğine bağlılık, laiklik, demokratik ve insan haklarına saygılı devlet anlayışı ile sosyal hukuk devleti olarak belli başlıklar altında toplamak mümkündür. Buna göre; Atatürk milliyetçiliği, ırkçılığa, şovenizme ve saldırganlığa karşıdır
59_ Laiklik ilkesinin temel unsurlarını ise beş ana başlıkta toplayabiliriz:
 Herkes için, ayrım gözetmeksizin, din ve vicdan hürriyeti,
 Resmî bir devlet dininin olmaması,
 Devletin, bütün dinlerin mensuplarına eşit davranması,
 Din kurumlarıyla devlet kurumlarının ayrılmış olması,
 Devlet yönetiminin din kurallarından etkilenmemesi.
60_ Cumhuriyetin niteliklerinden bir diğerini ifade eden ve yurttaşların, hukuki güvenlik içinde bulundukları, devletin
eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı oldukları bir sistemi anlatan hukuk devletinin temel nitelikleri şunlardır;
 Yürütme işlemlerinin yargısal denetim altında olması
 Yasama işlemlerinin yargısal denetim altında olması
 Yargı bağımsızlığı
 Kanuni hâkim güvencesi
 Ceza sorumluluğu ilkeleri
 Hukukun genel ilkelerine bağlılık
61_ Atatürk’e göre Türk milliyetçiliği nedir? “ilerleme ve gelişme yolunda ve milletlerarası temas ve ilişkilerde, bütün çağdaş
milletlere paralel ve onlarla uyum içinde yürümekle beraber, Türk toplumunun özel karakterlerini ve başlı başına bağımsız
kimliğini korumaktır
62_ (A) Din Hürriyeti, (B) Din Ve Devlet İşlerinin Ayrılığı Olarak, İki Cephesi Vardır Nelerdir?
Din hürriyeti, vicdan ve ibadet hürriyetlerini kapsar. Bunlardan ilki, anayasanın 24/1. maddesinde, “Herkes, vicdan, dini inanç
ve kanaat hürriyetine sahiptir.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu hürriyet, herkesin dilediği dini inanç ve kanaate sahip
olabileceğini ifade ettiği gibi, dilerse hiçbir dini inanca sahip olmama hürriyetini de içerir. Anayasa’nın 24/3. maddesi de,
inanç hürriyetinin doğal bir uzantısıdır. Buna göre, “kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini
açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz”
63_ Laik Devlet nedir? Gerek dine bağlı devlet, gerekse devlete bağlı din sistemlerini reddeden, din ve devlet işlerini
bütünüyle birbirinden ayıran yönetim sistemidir.
64_ Laiklik ne zaman kabul edildi? 1937 değişikliği ile de laiklik ilkesi açıkça kabul edilmiştir.
65_ Hürriyetçi demokratik rejimin özellikleri nelerdir? Ülkeden ülkeye bazı değişiklikler göstermekle beraber, bu rejimin
vazgeçilmez, asgari şartı olarak kabul edilmesi gereken bazı unsurlar da vardır. Bunların en önemlileri, siyasal sistemdeki
temel siyasal karar organlarının genel oya dayanan serbest seçimlerle oluşması, serbestçe örgütlenen siyasal partiler arasında
eşit şartlarla yürütülen iktidar yarışması ve tüm vatandaşların temel hak ve hürriyetlerinin tanınmış ve hukuki güvence altına
alınmış olmasıdır.
66_ Demokrasi nedir? Yöneticilerin bütün yönetilenler tarafından serbest ve dürüst seçimler yoluyla seçildiği rejimdir
67_ Genel Oy nedir? Servet, vergi, öğrenim durumu ve cinsiyet gibi nitelik sınırlandırmaları olmaksızın bütün yurttaşların oy
kullanma hakkına sahip olmasıdır.
68_ Seçimler ve halkoylaması, serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim
ve denetimi altında yapılır”
69_ Türkiye’de servete bağlı oy ne zaman kullanıldı? I. ve II. Meşrutiyet dönemlerinde, servete bağlı oy ilkesi uygulanmıştır.
70_ Erkeklere genel oy hakkı ne zaman verildi? 1924 yılında seçim kanununda yapılan değişiklikle, erkekler için genel oy
hakkı kabul edilmiş;
71_ Kadınlara genel oy hakkı ne zaman kabul edildi? 1934’te ise bu hak, kadınlara da tanınmıştır. Böylece, 1934’ten bu yana
Türkiye’de genel oy sistemi mevcut olmuştur.
72_ seçme halkoylamasına katılma yaşı kaçtır? 23.7.1995 tarihinde yapılan değişiklikle daha da düşürülmüştür. Buna göre
“on sekiz yaşını dolduran her Türk vatandaşı seçme ve halkoylamasına katılma haklarına sahiptir”
73_ Eşit Oy nedir? Bu ilke, her seçmenin bir tek oya sahip olması anlamına gelir
74_ Türkiye’de 1946 yılına kadar iki dereceli seçim uygulanmıştır. 1946 seçimleri, tek dereceli sisteme göre yapılan ilk
seçimler olmuştur.

75_ Oy’un Gizliliği nedir? Oy’un gizliliği, seçmenin, seçmenin iradesini serbestçe ve her türlü baskıdan uzak biçimde
kullanabilmesini sağlayan en önemli unsurlardan biridir. Türkiye’de gizli oy ilkesi, 1950 yılında kabul edilmiştir.
76_ Açık Sayım ve Döküm nedir? Oyların sayımının ve dökümünün kamuya açık olarak yapılması da seçmenin belirttiği
iradenin sonradan değiştirilmesini önleyen önemli bir ilkedir. Bu ilke de gizli oy ilkesi gibi, ülkemizde 1950 yılında kabul
edilmiştir
77_ Yüksek Seçim Kurulu üye sayıları nedir? Yedi asıl ve dört yedek üyeden oluşur. Üyelerin altısı Yargıtay, beşi Danıştay
Genel Kurulu’nca kendi üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir.
78_ 1961 ve 1982 Anayasa’ları, seçimlerin yönetim ve denetimini tarafsız yargı organına vermekle, seçimlerin dürüstlüğünü
güvence altına alacak çok önemli bir ilke getirmişlerdir.
79_ Partisiz rejimlere nerelerde görülür. ancak bazı geleneksel ve az gelişmiş toplumlarda rastlanmaktadır
80_ Siyasi partilerin amaçlarına ilişkin yasaklar “Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devlet’in bağımsızlığına,
ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine,
demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü
savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez”
81_ 1982 Anayasası’nın 68/4. maddesindeki yasaklar, siyasal parti faaliyetleri bakımından şu sınırlamaları getirmektedir:
 Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğü: Devletin ülkesiyle bölünmezliği, devletin dış bağımsızlığının ve ülke
bütünlüğünün korunması unsurlarını içerir. Mesela Türkiye Cumhuriyeti’nin dışa karşı bağımsızlığının ortadan
kaldırılmasını veya ülkemizin bir bölümünün Türkiye Cumhuriyeti’nden ayrılmasını savunan bir parti, temelli kapatılır.
Devletin ülkesiyle bölünmezliği ilkesinin, devletin tekliğinin korunmasını da içine alıp almadığı tartışmalıdır. 2820
sayılı Siyasi Partiler Kanunu’na (SPK) (m. 80) göre “Siyasi partiler, Türkiye Cumhuriyeti’nin dayandığı Devlet’in tekliği
ilkesini değiştirmek amacını güdemezler ve bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar”. Devletin milletiyle
bölünmezliği ilkesi de azınlık yaratılmasının önlenmesi, bölgecilik ve ırkçılık yasağı ve eşitlik ilkesinin korunması
hususlarını kapsamaktadır. Buna göre siyasi partiler, “Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde millî veya dini kültür veya
mezhep veya ırk veya dil farklılığına dayanan azınlıklar bulunduğunu ileri süremezler. Türk dilinden veya kültüründen
başka dil ve kültürleri korumak, geliştirmek veya yaymak yoluyla Türkiye Cumhuriyeti üzerinde azınlıklar yaratarak
millet bütünlüğünün bozulması amacını güdemezler ve bu yolda faaliyette bulunamazlar.” Tüzük, program ve
faaliyetlerinde Türkçe’den başka dil kullanamazlar. Bölgecilik veya ırkçılık amacını güdemezler ve Anayasa’da yer alan
eşitlik ilkesine aykırı faaliyette bulunamazlar (SPK, m.8183). SPK’deki bu yasaklar, Anayasa’da yer alan “devletin ülkesi
ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ”ne aykırı hareket etme yasağını aşmakta ve ne türlü olursa olsun etnik temele
dayanan siyasal partileri yasaklamaktadır. Bizce anayasada yer almayan bir yasağın SPK’yle konulması anayasaya
aykırıdır. SPK, anayasadaki yasakları genişletici değil, ancak somutlaştırıcı hükümler içerebilir. SPK’nin sözü geçen
hükümlerinin, yakın zamana kadar Anayasa’nın geçici 15/3. maddesinin koruması altında olması, bu konuda bir
anayasaya uygunluk denetiminin gerçekleştirilmesine imkân vermemiştir. 2001 Anayasa değişikliğiyle bu hükmün
kaldırılmış olması, Anayasa Mahkemesi’ne bu konuda daha etkin bir denetimde bulunma imkânını açabilir.
 Cumhuriyet ilkesi: Bu ilke, monarşik partileri yasaklamaktadır.
 Demokratik devlet düzeni: Anayasa’nın 68. maddesinde yer alan insan hakları, millet egemenliği ve demokratik
devlet ilkeleri, insan haklarına dayanan hürriyetçi çok partili demokrasiyi reddeden her türlü totaliter ve diktacı
partileri yasaklamaktadır (SPK, m. 78).
 Laiklik: Siyasal partiler, “Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına
dayandırma” amacını güdemezler. Siyasal çıkar veya nüfuz sağlamak amacıyla “her ne suretle olursa olsun, dini veya
din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamazlar” (m. 24/son). SPK, bunlara
ek olarak, siyasal partilerin inkılap kanunlarının hükümlerine aykırı amaç güdemeyeceklerini; Atatürk’ün kişiliğini,
faaliyetlerini ve hatırasını kötüleyemeyeceklerini; Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik niteliğinin değiştirilmesi ve
halifeliğin yeniden kurulması amacını güdemeyeceklerini; dini tören ve ayin tertipleyemeyeceklerini ve DiB’in genel
idare içinde yer almasına ilişkin Anayasa hükmüne aykırı amaç güdemeyeceklerini hükme bağlamıştır (m.8489).
 Sınıf veya zümre diktatörlüğünün yasaklanması: Anayasa’nın 68/4. maddesine göre siyasi partiler “sınıf veya zümre
diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz”. Ancak bu hüküm, ne sosyolojik bir gerçeklik olarak sosyal sınıfların inkâr edildiği, ne de belli sınıfların menfaatlerini temsil eden siyasal
partilerin yasaklandığı anlamına gelir. Egemenlik ve siyasal iktidar, farklı kavramlardır. Sınıf egemenliği, ülke içindeki
tek üstün gücün tek bir sınıfın elinde toplanması ve bütün diğer sınıfların egemenliğin kullanılmasından dışlanması
demektir.
82_ Sınıf Egemenliği: Ülke içindeki üstün gücün bir sınıfın elinde toplanması ve bütün diğer sınıfların egemenliğin
kullanılmasından dışlanmasıdır
83_ Siyasal Partilerin Örgütlenme ve Çalışmalarına ilişkin Yasaklar
 “Hâkimler ve savcılar, Sayıştay dahil yüksek yargı organları mensupları, kamu kurum ve kuruluşlarının memur
statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri, Silahlı Kuvvetler
mensupları ile yükseköğretim öncesi öğrencileri siyasi partilere üye olamazlar” (m. 68/5).
 “Siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin
uygulanması kanunla düzenlenir” (m.69/1).
 “Siyasi partiler, ticari faaliyetlere girişemezler” (m. 69/2).
 Siyasi partilerin Anayasa Mahkemesi’nin malî denetimine tabi oldukları 1982 Anayasası’nın ilk şeklinde de belirtilmiş
olmakla beraber, 23.7.1995 tarihli Anayasa değişikliğiyle bu konu daha ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Buna göre
“siyasi partilerin gelir ve giderlerinin amaçlarına uygun olması gereklidir. Bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir.
Anayasa Mahkemesi’nce siyasi partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu
hususun denetim yöntemleri ve aykırılık hâlinde uygulanacak yaptırımlar kanunda gösterilir. Anayasa Mahkemesi bu
denetim görevini yerine getirirken Sayıştay’dan yardım sağlar. Anayasa Mahkemesi’nin bu denetim sonunda vereceği
kararlar kesindir” (m. 69/3).
 “Temelli kapatılan bir parti bir başka ad altında kurulamaz” (m. 69/8).
 “Bir siyasi partinin temelli kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kurucuları dahil üyeleri, Anayasa
Mahkemesi’nin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmî Gazete’de gerekçeli olarak yayımlanmasından
başlayarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamazlar” (m. 69/9).
 “Yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi
yardım alan siyasi partiler temelli olarak kapatılır” (m. 69/10).
 Kapatılmış siyasi partilerin isimleri, amblemleri, rumuzları, rozetleri ve benzeri işaretleri ile daha önce kurulmuş Türk
Devletlerine ait topluma mal olmuş bayrak, amblem ve şamalar siyasi partilerce kullanılamaz. Kurulacak siyasi
partiler, kapatılan siyasi partilerin devamı olduklarını beyan edemez ve böyle bir iddiada bulunamazlar. Komünist,
anarşist, faşist, teokratik, nasyonal sosyalist, din, dil, ırk, mezhep ve bölge adlarıyla veya aynı anlama gelen adlarla da
siyasi partiler kurulamaz veya parti adında bu kelimeler kullanılamaz (SPK, m. 96).
84_ Siyasal Partilerin Kapatılması için kim dava açar? Anayasa’ya göre “siyasi partilerin kapatılması, Cumhuriyet
Başsavcısı’nın açacağı dava üzerine, Anayasa Mahkemesi’nce kesin olarak karara bağlanır
85_ Türkiye, Avrupa Konseyi’nin neyidir? Kurucu üyeleri arasındadır.
86_ Avrupa insan Hakları Sözleşmesi’ni (AiHS) ne zaman onayladı? 1954 yılında onaylamıştır.
87_ Türkiye, Avrupa insan Hakları Komisyonu’na bireysel müracaat hakkını ne zaman imzaladı? 1987, Avrupa insan Hakları
88_Mahkemesi’nin (AiHM) bağlayıcı yargı yetkisini ne zaman kabul etti? 1989 yılında kabul etmiştir. Nihayet, 2004 Anayasa
değişikliği, milletlerarası insan hakları andlaşmalarına millî kanunlar karşısında öncelik tanımıştır.
89_ Venedik Komisyonu raporuna göre siyasi partilerin yasaklanması nedir? “ancak demokratik düzeni devirecek, böylece
anayasanın güvence altına aldığı hakları ve hürriyetleri tahrip edecek bir siyasal araç olarak şiddet kullanımını savunan veya
şiddet kullanan partiler bakımından haklı görülebilir. Bir partinin, anayasanın barışçı yöntemlerle değiştirilmesini savunması,
tek başına, onun yasaklanması veya feshedilmesi için yeterli değildir.”
90_ AiHM’e göre, “bir siyasi parti, kanunlarda veya devletin hukuki ve anayasal yapılarında bir değişiklik için, iki şartla bir
kampanya yürütebilir:
 Birincisi, bu amaç için kullanılacak araçlar her bakımdan hukuki ve demokratik olmalıdır;
 İkincisi, önerilen değişikliğin kendisi de temel demokratik ilkelerle bağdaşabilir olmalıdır. Bunun zorunlu sonucu
olarak, liderleri şiddete teşvik eden veya demokrasinin bir veya birden çok kuralına uymayan veya demokrasinin tahribi ya da bir demokraside tanınan hak ve hürriyetlerin çiğnenmesini amaçlayan bir politikayı öneren bir siyasi
parti, bu gerekçelerle kendisine verilen cezalara karşı Sözleşme’nin korumasını talep edemez”
91_ Sınırlama sebepleri bakımından ise iki anayasa arasında önemli bir fark göze çarpmaktadır.
1961 Anayasası, genel olarak, her temel hak ve hürriyetin hangi sebeplerle sınırlanabileceğini, o hürriyetle ilgili maddede
belirtmiş, fakat bunun yanında 11/2. maddede “Kanun, kamu yararı, genel ahlak, kamu düzeni, sosyal adalet ve millî güvenlik
gibi sebeplerle de olsa, bir hakkın ve hürriyetin özüne dokunamaz.” hükmüne yer vermiştir. 1982 Anayasası’nın 13.
maddesindeki düzenlemeye göre “Temel hak ve hürriyetler, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî
egemenliğin, Cumhuriyetin, millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının, genel ahlakın ve genel sağlığın
korunması amacı ile ve ayrıca anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun
olarak kanunla sınırlanabilir. Temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar demokratik toplum düzeninin
gereklerine aykırı olamaz ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamaz. Bu maddede yer alan genel sınırlama sebepleri temel
hak ve hürriyetlerin tümü için geçerlidir” 92_ Sınırlamanın Sınırları nedir? Anayasa, temel hak ve hürriyetlerin ancak anayasada belirtilen şartlarla
sınırlanabileceğini öngörmüş, böylece sınırlamanın da bazı sınırlarını kabul etmiştir.  Sınırlama, ancak kanunla yapılabilir. Bunun, idarenin düzenleyici işlemleri ile hürriyetlerin hiçbir şekilde
sınırlandırılamayacağı anlamına gelmediğini de daha sonra inceleyeceğiz.
 Sınırlama, anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olmak zorundadır. Bu şart, özellikle, anayasanın temel hak ve
hürriyetler için ek güvenceler belirtmiş olması durumunda önem kazanmaktadır. Gerçekten anayasa, birçok hâllerde,
sadece bir hak veya hürriyeti tanımakla yetinmemiş; aynı zamanda kanun koyucunun, o hak veya hürriyeti
düzenlerken yapamayacağı hususları da belirtmiştir. Bunlar, kanun koyucuya yönelik yasaklama hükümleridir. Mesela
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemenin (m. 34/1) önceden izin alma şartına bağlanamaması; tutuklamanın (m. 19)
ancak hâkim kararı ile yapılabilmesi; özel hayatın (m. 20) ve haberleşmelerin (m. 22) gizliliğine ve konuta (m. 21)
anayasada belirtilen istisnalar dışında hâkim kararı olmadıkça dokunulamaması gibi. Dolayısıyla, anayasadaki ek
güvencelere aykırı bir kanuni düzenleme, elbette mümkün değildir. Ayrıca sınırlamanın, anayasanın sadece sözüne
değil, ruhuna yani anayasanın bütününe ve ondan çıkan temel anlama da aykırı olmaması gerekir.
 Kanuni sınırlama, ancak anayasanın ilgili maddesinde o hürriyet için öngörülmüş sınırlama sebeplerine dayanabilir.
 Ölçülülük ilkesi: Bu ilke, sınırlamada başvurulan aracın sınırlama amacını gerçekleştirmeye elverişli olmasını; bu
aracın, sınırlama amacı açısından gerekli olmasını ve araçla amacın ölçüsüz bir oran içinde bulunmamasını ifade eder.
Ölçülülük ilkesi, 2001 anayasa değişiklikleriyle 13. maddede açıkça ifade edilmiştir.
 Hakkın özü ve demokratik toplum düzeninin gerekleri: 1961 Anayasası, Federal Alman Cumhuriyeti Anayasası’ndan
esinlenilerek, kanunun temel hak ve hürriyetlerinin özüne dokunamayacağı ilkesini kabul etmiştir (m. 11/2).
Doktrinde de kabul edildiği gibi, temel hak ve hürriyetlerin özünün ne olduğunu, diğer bir deyişle onun içeriğini,
bütün hürriyetler için genel olarak tanımlamak mümkün değildir. Bunu her hak ve hürriyet için onun kendisine özgü
niteliklerine uygun olarak, ayrı ayrı tanımlamak gerekir. Bir hak veya hürriyetin özü, onun vazgeçilmez unsuru,
dokunulduğu takdirde söz konusu hürriyeti anlamsız kılacak olan aslî çekirdeğidir.
93_ Ölçülülük ilkesi nedir? Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasında sınırlama aracının amacı gerçekleştirmeye elverişli
olması ve araç ile amaç arasında ölçülü bir oranın olmasıdır
94_ 1982 Anayasası, temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması konusunu Temel Haklar ve Ödevler başlıklı
ikinci Kısım’da düzenlenmiştir. Anayasa’nın 15/1. maddesine göre, “Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hâllerde,
milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve
hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı
tedbirler alınabilir”.
95_ İdari yargı adı verilen bu sistem nerede doğmuş? Fransa’da doğmuş ve oradan diğer Kara Avrupa’sı ülkelerine
yayılmıştır. Türkiye’de de yüzyılı aşkın bir süredir uygulanmakta olan sistem budur.
96_ Türkiye’de Danıştay nedir? İdari yargı sisteminin en üst merciidir. Danıştay, idari davaların bir kısmında ilk ve son
inceleme mercii, bir kısmında ise son inceleme (temyiz) merciidir.
97_ kimler yargı denetimi dışındadır? Buna göre, “Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri şuranın kararları yargı denetimi dışındadır”.
98_ Kamu denetçileri neyle ilgilenir? “Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler. Kamu Baş
denetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir.
99_ kanuni hakim güvencisi nedir? “Hiç kimse, tabii hâkiminden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi tabii
hâkiminden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz
100_ Ölüm cezası ne zaman kaldırıldı? Ancak 22.05.2004 tarihinde 5170 sayılı Kanun’la Anayasa’da yapılan değişiklikle ölüm
cezası kaldırılmış, 38/10. ve 38/son hükümleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: “Ölüm cezası ve genel müsadere cezası
verilemez. Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş, suç sebebiyle
yabancı ülkeye geri verilemez.
101_ Hâkimler neye göre karar verirler? Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm
verirler
102_ Anayasa Mahkemesi, kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için, iki şartın varlığını aramaktadır:
 Hakkın, edinildiği anda yürürlükte olan kurallara uygun şekilde ve
 “bütün sonuçlarıyla fiilen” elde edilmiş olması gerekir.
103_ Sosyal Devlet nedir? Devletin toplumsal barışı ve adaleti sağlamak üzere sosyal ekonomik yaşama etkin müdahalesini
gerekli gören devlet anlayışıdır
104_ Jandarma Devlet nedir? Devletin görevlerini iç ve dış güvenliği sağlamakla sınırlayan ve sosyo ekonomik yaşama
müdahalesini zararlı sayan devlet anlayışında
105_ Devletin olumsuz edimini gerektiren nelerdir? (sendika, grev ve toplu sözleşme, ücretli tatil hakları gibi),
106_ Devletin olumlu bir edime ihtiyaç gösteren nelerdir? (eğitim, sağlık, konut ve sosyal güvenlik hakları gibi) haklardır.
107_ şekli Hukuki Eşitlik nedir? Kanunların genel ve soyut nitelik taşıması, yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasıdır.
108_ Maddi Hukuki Eşitlik nedir? Aynı durumda bulunanlara haklarda ve ödevlerde, yararlarda ve yükümlülüklerde,
yetkilerde ve sorumluluklar ile fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasıdır.
109_ Pozitif Ayrımcılık: Toplumda sosyal, ekonomik ve fiziksel nedenlerle dezavantajlı durumda olan birey ve gruplar lehine
ayrımcılık yapılmasıdır

kararları yargı denetimi dışındadır”.
98_ Kamu denetçileri neyle ilgilenir? “Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler. Kamu Baş
denetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir.
99_ kanuni hakim güvencisi nedir? “Hiç kimse, tabii hâkiminden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi tabii
hâkiminden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz
100_ Ölüm cezası ne zaman kaldırıldı? Ancak 22.05.2004 tarihinde 5170 sayılı Kanun’la Anayasa’da yapılan değişiklikle ölüm
cezası kaldırılmış, 38/10. ve 38/son hükümleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: “Ölüm cezası ve genel müsadere cezası
verilemez. Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş, suç sebebiyle
yabancı ülkeye geri verilemez.
101_ Hâkimler neye göre karar verirler? Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm
verirler
102_ Anayasa Mahkemesi, kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için, iki şartın varlığını aramaktadır:
 Hakkın, edinildiği anda yürürlükte olan kurallara uygun şekilde ve
 “bütün sonuçlarıyla fiilen” elde edilmiş olması gerekir.
103_ Sosyal Devlet nedir? Devletin toplumsal barışı ve adaleti sağlamak üzere sosyal ekonomik yaşama etkin müdahalesini
gerekli gören devlet anlayışıdır
104_ Jandarma Devlet nedir? Devletin görevlerini iç ve dış güvenliği sağlamakla sınırlayan ve sosyo ekonomik yaşama
müdahalesini zararlı sayan devlet anlayışında
105_ Devletin olumsuz edimini gerektiren nelerdir? (sendika, grev ve toplu sözleşme, ücretli tatil hakları gibi),
106_ Devletin olumlu bir edime ihtiyaç gösteren nelerdir? (eğitim, sağlık, konut ve sosyal güvenlik hakları gibi) haklardır.
107_ şekli Hukuki Eşitlik nedir? Kanunların genel ve soyut nitelik taşıması, yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasıdır.
108_ Maddi Hukuki Eşitlik nedir? Aynı durumda bulunanlara haklarda ve ödevlerde, yararlarda ve yükümlülüklerde,
yetkilerde ve sorumluluklar ile fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasıdır.
109_ Pozitif Ayrımcılık: Toplumda sosyal, ekonomik ve fiziksel nedenlerle dezavantajlı durumda olan birey ve gruplar lehine
ayrımcılık yapılmasıdır

__________________
all the best.



YeşiL6 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla