Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18.05.2013, 21:54   #1 (permalink)
KaRaqiZz
BaHaRamaZaN

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Türkiye'de Nüfusun Yoğun Olduğu Yerler - Nüfüs Yoğunluğu Nedir

Türkiye'de Nüfusun Yoğun Olduğu Yerler - Nüfüs Yoğunluğu Nedir

Bir bölgede nüfusun yoğun olma sebebleri bilgi - nüfusun yoğun olma nedenleri - Adanada nüfusun yoğun olma sebebi

Bir bölgede nüfusun yoğun olma sebepleri nedir? Bir bölgede nüfusun yoğun olma sebebi hakkında bilgi.

1-Doğal Etkenler

a-İklim özellikleri: Doğal etkenlerin en önemlisidir. İklimin uygun olduğu fazla soğuk ve kurak olmayan yerler yerleşime uygundur. Buna karşılık çok soğuk olan ve az yağış alan yerler, yerleşmeye ve yaşamaya uygun değildir. Buralarda nüfus çok seyrektir.
b-Yer şekilleri: Dağlık alanlar ve arazinin engebeli olduğu yerler yerleşmeye elverişli değildir. Düz alanlar ve ovalar ise yerleşmeye daha elverişlidir.
c-Toprak özellikleri: Verimli toprakların bulunduğu yerlerde geniş tarım alanları olduğu için buralarda nüfus yoğundur. Toprağın verimsiz olduğu yerlerde ise nüfus çok seyrektir.

2-Beşeri Etkenler

a-Sanayi: Ülkemizde sanayinin gelişmiş olduğu yerler en sık nüfuslu alanlardır. Buralar aynı zamanda en fazla göç alan yerlerdir.
b-Ulaşım: Ticaretin gelişmesini sağlayan en önemli faktör ulaşımdır. Ulaşımın geliştiği kentlerde sanayi de çok gelişmiştir. Bu yüzden ulaşımın geliştiği yerlerde nüfus yoğunluğu fazladır. Ayrıca verimli tarım alanlarının, yer altı kaynaklarının ve turizmin geliştiği yerlerde nüfus yoğunluğu çok fazla olmaktadır.

Ülkemizdeki nüfusun büyük kısmı verimli tarım alanları olan kıyı ovalarında toplanmıştır.
İç kesimlerde de düz alanların bulunduğu yerlerde nüfus kalabalıktır. Nüfusun yoğun olduğu yerlerde genellikle ulaşım, ticaret, sanayi ve tarım gelişmiştir. Nüfusun seyrek olduğu yerler ise engebeli ve dağlık alanlar ile ulaşım, ticaret, sanayi ve tarımın gelişmediği yerlerdir.
Sık nüfuslu yerler: Marmara denizi kıyıları, Ege Bölgesi'nin kıyı kesimi ve çöküntü ovaları, Akdeniz Bölgesi'nde Çukurova çevresi, Karadeniz Bölgesi'nde Doğu Karadeniz kıyıları ile Batı Karadeniz'in batısıdır. Ayrıca Ankara, Eskişehir, Gazi Antep ve Diyarbakır yoğun nüfuslu illerdir.
Seyrek nüfuslu yerler: Karadeniz Bölgesi'nin dağlık alanları ve Doğu ve Batı Karadeniz'in iç kesimleri, Doğu Anadolu Bölgesi'nin büyük kısmı, İç Anadolu Bölgesi (Yukarı Sakarya Bölümü hariç), Toros dağları, Güney Ege kıyıları, Yıldız dağları, Biga yarımadası ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin orta kesimleridir.



Türkiye'de Nüfus Yogunlugu


Belli bir alanda yasayan nüfusun o alanin yüzölçümüne oranidir. Kisi/km2 olarak gösterilir. Nüfus yogunlugu 3 farkli biçimde ifade edilir.
1-Aritmetik Nüfus Yogunlugu
Bir bölgenin veya ülkenin toplam nüfusunun bölgenin yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen nüfus yogunlugudur.

Toplam Nüfus

Aritmetik Nüfus Yogunlugu = Yüzölçümü formülü ile hesaplanir.

Ülkemizde 1990 yili sayimina göre km2'ye 73 kisi düser. Alanin genisligine ve nüfusun fazlaligina göre degisen aritmetik nüfus yogunlugu illere ve bölgelere göre farklilik gösterir.


Illere Göre Nüfus Yogunlugu


Aritmetik nüfus yogunlugu en fazla olan ilimiz Istanbul, en az olan ilimiz Gümüshane'dir. Illerin nüfus yogunluklari turizme ve tarimsal faaliyete bagli olarak mevsime göre degisir. Örnegin yaz mevsiminde Antalya'nin nüfusu turizm nedeniyle artarken, Adana'nin nüfusu Çukurova'ya çalismak için gelen isçiler nedeniyle artmaktadir.


Bölgelere Göre Nüfus Yogunlugu


Aritmetik nüfus yogunlugu en fazla olan bölgemiz is olanaklarinin fazla oldugu Marmara, en az olan bölgemiz ise dogal ve ekonomik kosullarin olumsuzlugu nedeniyle Dogu Anadolu'dur. Ayrica bölgenin yüzölçümünün genis olmasi da nüfus yogunlugunun az olmasinda etkilidir.
UYARI : Aritmetik nüfus yogunlugu hesaplanirken Türkiye'nin gerçek alani (814.578 km2) degil göl yüzölçümlerinin katilmadigi izdüsüm alani (774.814 km2) dikkate alinmistir. Türkiye'nin göl yüzölçümlerinin dikkate alindigi izdüsüm alani ise 779.452 km2'dir.


Tarimsal Nüfus Yogunlugu


Tarimsal nüfus yogunlugu, tarimla geçinen nüfusun tarim alanlari yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen nüfus yogunlugudur.
Kirsal Nüfus
Tarimsal Nüfus Yogunlugu = Tarim Alanlari formülü ile hesaplanir.

Tarim alanlarinin az, sulama olanaklari ve yagislarin fazla oldugu yerlerde tarimsal nüfus yogunlugu fazladir. Örnegin Dogu Karadeniz kiyilari ile Dogu Anadolu'da tarimsal yogunluk 500 kisiyi bulurken, tarim arazisinin genis oldugu Iç ve Güneydogu Anadolu ile endüstrilesme ve kentlesme oraninin yüksek oldugu Marmara'da çok azdir.


Fizyolojik Nüfus Yogunlugu


Bir ülkenin toplam nüfusunun tarim alanlari yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen nüfus yogunlugudur.
Toplam Nüfus
Fizyolojik Yogunluk = Tarim Alanlari formülü ile hesaplanir.

Ülkemizde 1990 yili sayimina göre km2'ye 197 kisi düser. Ancak bu yogunluk nüfusun tamamini tarimli geçiniyor kabul ettigi için sonuçlari güvenilir degildir.


TÜRKİYE'DE YERLEŞME


İnsanların sürekli yaşadıkları, konutlarının bulunduğu ve yararlandıkları alandır.Yerleşimin temelinde ekonomik etkinlikler ön planda bulunur. Yerleşme coğrafyası beşeri coğrafyanın en önemli bölümünü meydana getirir. Yurdumuzda yerleşme coğrafyası konusundaki çalışmalar 2.Dünya savaşından sonra yoğunlaşmıştır.


YERLEŞME ALANLARINI SINIRLAYAN FAKTÖRLER


1.İklim: Yerleşmeyi etkileyen en önemli faktörlerin başında iklim gelmektedir. Dünya'da nüfusun ve yerleşmenin en yoğun olduğu alanlar ılıman iklimin hüküm sürdüğü orta kuşaktır. Sıcak ve nemli ekvatoral bölge, kurak olan çöl bölgeleri ile soğuk ve uzun geçen kışların hüküm sürdüğü yüksek enlemlerde yerleşmelere seyrektir.

2.Yeryüzü Şekilleri: Dağlık, engebeli ve yüksek alanlar, yerleşmelerin az olduğu yerlerdir. Bu alanlarda, tarımsal arazi az, ulaşım zordur. Düz alanlarda, tarım, ulaşım, sanayi çok daha kolay kurulabilmekte ve gelişebilmektedir. Genel olarak yerleşme sınırı ekvatordan kutuplara doğru gidildikçe 0m.ye yaklaşır.

3.Toprak: Yerleşim alanlarının verimli tarım alanları çevresinde yoğunlaşmaktadır. Bu nedenle, Çukurova ve Ege ovaları gibi verimli geniş ovalarımız yoğun nüfusludur. Verimsiz topraklar ve bataklıklar nüfusun az olduğu yerlerdir. Bu nedenle yurdumuzda, Tuz gölü çevresi, Taş eli platosu ve Teke yarımadası yerleşmelerin en az olduğu alanlar arasındadır.

4.Ekonomik Kaynaklar: Ekonomik kaynakların geliştiği, sanayi, ticaret faaliyetlerinin yoğunlaştığı, maden ve enerji kaynakları bakımından zengin olan alanlar nüfusun ve yerleşmelerin fazla olduğu alanlardır. Ekonomik kaynakların yetersiz, bu nedenle iş imkânlarının az olduğu alanlarda yerleşmeler azdır. İklim şartlarının yaşamı zorlaştırmasına rağmen ekonomik kaynaklar yeterliyse yerleşmelerin arttığı görülmektedir.


BAŞLICA YERLEŞME ŞEKİLLERİ


A) KIR YERLEŞMELERİ: Nüfusu 10.000'in altında olan, ekonomik kaynakları büyük oranda, tarım ve hayvancılığa dayalı yerleşim birimleridir.
1.Köy Altı Yerleşmeleri: Köyden küçük yerleşme alanlarıdır. Karadeniz ve Akdeniz Doğu Anadolu, G. Doğu Anadolu'da yaygın olarak görülürler.
Mezra: Tarım ve hayvancılık ön plandadır. Özellikle, Toros Dağları, Kuzey Anadolu Dağları ve Doğu Anadolu'da yaygındır.
Çiftlik: Tarım ve hayvancılık faaliyetleri ön plandadır. Daha geniş arazilere sahiptir.
Yayla: Yaz mevsiminde halkın hayvancılık faaliyetlerini yürütmek amacıyla çıktıkları serin, nemli ve zengin ot topluluklarına sahip alanlardır. Özellikle, Toros Dağları ve Kuzey Anadolu Dağları yaylacılığın yoğun olduğu alanlardır.
Kom: Hayvancılık faaliyetlerinin yürütüldüğü, taştan yapılmış basit evler ve ağıllardan oluşan yerleşmelerdir. En yaygın olduğu bölgemiz, Doğu Anadolu Bölgesi'dir.
Oba: Yaylalarda hayvanların otlatılması amacıyla kurulan çadır yerleşmeleridir. Özellikle, Doğu Karadeniz, Ege, Marmara ve Toros Dağları'nda yaygın olarak görülür.
Dam : Köy ailelerinin geçici bir süre için yararlandiklari yerlesme biçimidir. Bölge köy yerlesmelerinde bir kisim aileler, birkaç aylik süre için köylerinden ayrilarak, kendi bahçe, tarla ve otlaklarindaki damlarda oturduktan sonra, tekrar köylerine dönerler.
Agil : Hayvanlarin barindigi, çevresi tas veya ahsap ile çevrili yerlere agil adi verilmektedir. Agillar zamanla nüfusun artmasina bagli olarak sürekli yerlesme haline gelebilir. Sürü sahipleri tarafindan kurulan agillar kis mevsiminde hayvanlarin korunmasi amaciyla kullanilir.

2)Köy Yerleşmeleri:Temelde geçimini tarım, hayvancılık ve ormancılıkla sağlayan, nüfusu az olduğu, yerleşim birimleridir. Meskenler yapı malzemesi açısından doğal çevre kaynaklarına bağımlıdır. Ekonomik fonksiyonlarına (tarım, balıkçı köyü vb. ),veya kuruldukları coğrafi alana göre (vadi içi, akarsu boyu, kıyı köyleri vb.) sınıflandırılabilmektedirler.

Köylerimizin başlıca sorunları

Köylerimizin sorunları, köyde yaşayan vatandaşlarımızın ihtiyaçlarından kaynaklanır. Bu ihtiyaçların sıralanmasında sağlık, eğitim, aydınlanma, iletişim, ulaşım ve ısınma gibi sorunlar başta gelir.

1-Sağlık sorunları
2- Eğitim sorunları
3-İletişim sorunları
4-Ulaşım sorunları
5-Isınma sorunları
6-Aydınlanma sorunları


MESKENLERİN YERLEŞİMİNE GÖRE KIR YERLEŞMELERİ


1.Toplu Kır Yerleşmeleri: Evlerin birbirine yakın olduğu, bir arada bulunduğu yerleşme biçimidir. Su kaynaklarının yetersiz miktarda ve belli yerlerde bulunduğu, geniş ovalık alanlarda su kaynağı çevresinde toplu yerleşmeler egemendir. İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimiz su kaynaklarının az olması nedeniyle toplu yerleşmelerin fazla olduğu bölgelerimizdir.

2.Dağınık Kır Yerleşmeleri: Su kaynaklarının yeterli olduğu, dağlık, engebeli, tarım topraklarının az ve parçalı olduğu, ulaşımın zor sağlandığı bölgelerde, evler birbirinden uzak, dağınık olarak kurulmuşlardır. Bu evler çoğunlukla tek ev ve eklentilerinden oluşmaktadır. Karadeniz Bölgesi ve özellikle Doğu Karadeniz Bölümü, dağınık yerleşmenin en fazla olduğu alanlardır.
Not: Dağınık ve toplu yerleşme üzerinde etkili olan faktörler: Yağış ve yer şekilleridir.

B) KENT YERLEŞMELERİ: Temel geçim kaynaklarının, tarım dışı ekonomik kaynaklardan sağlandığı (sanayi, ticaret, turizm, ulaşım, ticaret vb.) nüfusun fazla olduğu yerleşim alanlarına, kent (şehir) denir. Şehir nüfus oranının en fazla olduğu bölgemiz, Marmara Bölgesi, en düşük olduğu bölgemiz, Karadeniz Bölgesi'dir. Yurdumuzda köy nüfusunun, şehir nüfusundan fazla olduğu tek bölgemiz Karadeniz Bölgesidir)

Kentlerimiz nüfuslarına göre;

Küçük kentler (nüfusları 10 bin-25 bin arasında olanlar),

Orta büyüklükteki kentler (nüfusları 25 bin-100 bin arasında olanlar),

Büyük kentler (nüfusları 100 bin-500 bin arasında olanlar),

Çok büyük kentler veya metropoliten kentler (nüfusları 500 binden fazla olanlar) olarak gruplandırılabilirler.

Fonksiyonlarına Göre Şehirler:

1. Tarım Şehirleri: En önemli ekonomik uğraşın, tarımsal faaliyetler olduğu yerleşim birimleridir. Geniş tarım alanlarının bulunduğu yerlerde kurulmuştur.(Giresun, Rize, Akhisar, Turgutlu, Salihli, Alaşehir, Ödemiş, Söke, Tire, Karaman, Aksaray, Kırşehir, Nevşehir ve Niğde, Kadirli, Ceyhan, Kilis, Kırıkhan, Burdur, Düzce, Bafra, Erbaa, Niksar, Kırklareli, İnegöl, Lüleburgaz)

2. Ticaret ve Liman Şehirleri: Genel olarak önemli ulaşım hatları çevresinde gelişen kentlerdir. İç ve dış ticaretin yoğun olduğu alanlardır. (İstanbul, İzmir, Mersin, Trabzon, Antalya, Samsun, Zonguldak, Ereğli ve İskenderun)

3. Turizm Şehirleri: Turizm faaliyetlerinin yoğun olduğu şehirlerdir. Bu şehirlerde, nüfus miktarı sabit değildir, mevsime göre büyük farklılıklar göstermektedir. (İstanbul, İzmir, Antalya, Alanya, Kuşadası, Marmaris, Bodrum)

4.Sanayi Şehirleri: Sanayi faaliyetlerinin çok yoğun ve temel geçim kaynağı durumunda olduğu şehirlerdir. (İstanbul, İzmir, Denizli, Manisa, Aydın, Kayseri, Konya, Eskişehir, Erzurum, Malatya, Elazığ, Van, Şanlıurfa, Gaziantep ve Diyarbakır )

5.Madencilik Şehirleri: Çeşitli madenlerin çıkarıldığı veya işlendiği ve buna bağlı olarak nüfusun arttığı şehirlerdir. (Zonguldak, Batman, Murgul, Ergani, Soma, Tavşanlı, Seydişehir)


KENTSEL YERLEŞMELERDE YAŞANAN BAŞLICA SORUNLAR


1.Göçler nedeniyle kentsel nüfus hızla artmaktadır.
2.Konut yetersizliği, gecekondulaşmaya buda düzensiz kentleşmeye neden olmaktadır
3.Aşırı nüfuslanma çeşitli çevre sorunlarına yol açmaktadır.(çevre kirliliği)
4. Alt yapının yetersiz kalması(yol, su, elektrik, atıksu)
5.Ulaşım hizmetleri aksamakta, trafik sorunları yaşanmaktadır.
6.Sosyal ve kültürel imkânlar giderek yetersiz hale gelmektedir.


Konut Tipinde Etkili Faktörler


1. İklim ve bitki örtüsü: Nemli iklim bölgelerinde genellikle ahşap evler, kurak iklim bölgelerinde ise toprak ve kerpiç evler vardır.örnek ; Karadeniz Bölgesinde ahşap, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve G.Doğu Anadolu Bölgelerinde kerpiç evler hakimdir.
2. Doğal çevrede en fazla bulunan yapı malzemesi
3. Ekonomik ve sosyal yapı: Göçebe hayatı sürdürenlerde konut genelde çadırdır.
4. Ekonomik olarak gelişmişlik arttıkça betonarme yapılar artmaktadır.
5. Deprem bölgeleri



Türkiye'de Görülen Konut Tipleri


Dünya'nin her yerinde oldugu gibi Türkiye'de de konut tiplerini belirleyen temel etmen iklim kosullaridir. Ayrica jeolojik yapi, bitki örtüsü gibi doga dogal kosullar da konut tiplerini belirlemektedir. Ülkemizde ekonomik ve kültürel gelisme, dogal çevrenin konut tipleri üzerindeki etkisini azaltmaktadir.

1-Kerpiç Evler : Kerpiç evlerde yapi malzemesi olarak killi toprak kullanilmaktadir. Killi toprak samanla karistirilarak çamur haline getirilir, kaliplara dökülerek kurutulur. Kerpiç evler, yagislarin az, iklimin kurak oldugu Iç Anadolu ve Güneydogu Anadolu bölgelerinde yaygin olarak görülür.

2-Tas Evler : Arazinin daglik oldugu, agacin ve topragin yeterince bulunmadigi yerlerde yaygin olan konut tipidir. Yapi malzemesi olarak kullanilan taslar genellikle yakin çevreden karsilanir. Akdeniz'de Toros Daglari, Iç Anadolu'da Nevsehir, Ürgüp Yöresi, Güneydogu Anadolu'da Mardin Yöresi tas evlerin yaygin oldugu yerlerdir.

3-Ahsap Evler : Iklimin nemli ormanin bol oldugu yerlerde yapi malzemesi olarak agacin kullanildigi konut tipidir. Bazi yörelerde agaçla birlikte tas veya kerpiç de kullanilir. Tas evler ormanlarin genis yer kapladigi Karadeniz Bölgesi'nde yaygin olarak kullanilir.

4-Betonarme Evler : Yapi malzemesi olarak demir, beton ve tuglanin kullanildigi konut tipidir. Son yillarda kullanimi artan betonarme evler, sanayilesme nedeniyle Marmara ve Ege Bölgesi'nde yaygin olarak görülür.


ülkemizdeki nüfus ve yerleşim
ilişkisi - Türkiye'de Nüfus ve Yerleşme


Türkiye'de Nüfus ve Yerleşme

Türkiye'de Nüfus

Ülkemizdeki nüfusun
sayısı ve nüfusla ilgili veriler yapılan nüfus sayımları ile elde
edilir. Bu sayımlar sonucunda, toplam nüfus, nüfusun yaş gruplarına ve
cinsiyete göre dağılımı, okur yazar oranı, eğitilmiş nüfus durumu, işsiz
sayısı, çalışan nüfusun iş kollarına göre dağılımı, köy ve kent
nüfus sayıları belirlenir.

Türkiye'de ilk düzenli nüfus sayımı 1927'de, ikinci
nüfus sayımı ise 1935'te yapılmıştır. Daha sonra 5 ve 0
ile biten yıllarda nüfus sayımı yinelenmiştir. En son nüfus sayımı
1990'da yapılmış ve daha sonraki sayımların 10 yılda bir yapılması
kararlaştırılmıştır.


Yıllara Göre Nüfus Sayımları ve Sonuçları



1927-1990 yılları
arasında Türkiye nüfusu 43 milyon kişi artmıştır.

En düşük nüfus
artış hızı (% 10,5). 1940-1945 arası dönemde görülür. Bu
durumun nedeni II. Dünya savaşı koşullarıdır.

Nüfus artış hızının en
fazla olduğu dönem 1955-1960 arasıdır. Nedeni sağlık hizmetlerinin yaygınlaşması ve
yanlış nüfus politikalarıdır.

1960-1965 arası dönemde bir önceki döneme
göre nüfus artışında azalma görülür. Nedeni yurt dışına yapılan işçi
göçleridir.

1985'ten itibaren nüfus artış hızında sürekli olarak azalma görülür.

Türkiye'de Doğal Nüfus Artış Hızı (Doğurganlık Hızı)

Bir yıl içinde,
doğum ve ölüm sayısına bağlı nüfus artışına doğal nüfus artışı
hızı ya da doğurganlık hızı denir. Doğurganlık hızı, eğitime, kültüre
ve ekonomik gelişime bağlı olarak değişir.

Türkiye genelinde kırsal kesimde
doğurganlık hızı fazladır.

Doğurganlığın en az olduğu bölgeler Marmara ve
Kıyı Ege, en fazla olduğu bölgeler, Doğu Anadolu ve
Güneydoğu Anadolu'dur.

Doğurganlık Hızının Sonuçları

Doğurganlığın fazla olduğu bölgelerden ve
kırsal kesimlerden iş olanaklarının fazla olduğu gelişmiş bölge ve kentlere
göçler olur. Göçler nedeniyle nüfusun bölgeler arası dağılım dengesi ve
cinsiyet dengesi bozulur.

Doğurganlık arttıkça iç tüketim artar, hammadde
kaynakları hızla tükenir, iş, eğitim, sağlık, beslenme, barınma gibi temel
ihtiyaçlar karşılanamaz.


Türkiye'de Göçlerin Nedenleri


Türkiye'de 1850'den itibaren kırsal kesimden
kentlere doğru hızlı bir iç göç başlamıştır. Türkiye'deki göçlerin nedenleri
şunlardır.

Kırsal kesimdeki hızlı nüfus artışı

Tarım arazisinin miras
yoluyla parçalanıp küçülmesi

Tarımda makineleşmenin başlamasıyla oluşan işsizlik.

Verimli tarım
alanlarının azalması.

Kan davaları ve güvenlik sorunu.

Kentlerin iş, eğitim
ve sağlık bakımından çekiciliği.

İç göçlerin hızla artması, bir çok
sorunu da beraberinde getirmiştir.

UYARI : iç göçler sonucu nüfus,
ülke sınırları içerisinde yer değiştirdiği için toplam nüfusta artma ya
da eksilme olmaz. Nüfusun dağılım dengesi ve cinsiyet dengesi, bölgeden
bölgeye değişir.

Türkiye'de Göçlerin Sonuçları

Kent nüfusu hızla artar

Alt yapı
yetersizliği ve plansız kentleşme sorunları ortaya çıkar.

Kentlerde, ulaşım, konut, eğitim
gibi alanlarda sorunlar oluşur.

Kentlerde işsizlik artar

Kentlerde güvenlik bozulur

Kırsal alandaki yatırımlar
verimsiz hale gelir.


Türkiye'de Nüfus Dağılışı


Türkiye'de nüfusun dağılımında,
iklim, yer şekilleri, ulaşım, tarım olanakları, endüstri, madenler gibi doğal
ve ekonomik koşulların etkisi vardır. Bu koşulların elverişli olduğu yerler
sık nüfuslanmıştır. Arazinin dağlık ve engebeli olduğu, tarım alanlarının az
bulunduğu, önemli yolların uzağında kalan, endüstri ve ticaretin gelişmediği yerler
ise seyrek nüfuslanmıştır.

Türkiye'de Nüfus Yoğunluğu

Belli bir alanda
yaşayan nüfusun o alanın yüzölçümüne oranıdır. Kişi/km2 olarak gösterilir. Nüfus
yoğunluğu 3 farklı biçimde ifade edilir.


Aritmetik Nüfus Yoğunluğu


Bir
bölgenin veya ülkenin toplam nüfusunun bölgenin yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen
nüfus yoğunluğudur.

Toplam Nüfus

Aritmetik Nüfus Yoğunluğu = Yüzölçümü

formülü ile hesaplanır.

Ülkemizde 1990 yılı sayımına göre km2'ye 73 kişi düşer. Alanın
genişliğine ve nüfusun fazlalığına göre değişen aritmetik nüfus yoğunluğu illere
ve bölgelere göre farklılık gösterir.


İllere Göre Nüfus Yoğunluğu


Aritmetik
nüfus yoğunluğu en fazla olan ilimiz İstanbul, en az olan
ilimiz Gümüşhane'dir. İllerin nüfus yoğunlukları turizme ve tarımsal faaliyete bağlı
olarak mevsime göre değişir. Örneğin yaz mevsiminde Antalya'nın nüfusu turizm
nedeniyle artarken, Adana'nın nüfusu Çukurova'ya çalışmak için gelen işçiler nedeniyle
artmaktadır.

Bölgelere Göre Nüfus Yoğunluğu

Aritmetik nüfus yoğunluğu en fazla
olan bölgemiz iş olanaklarının fazla olduğu Marmara, en az olan
bölgemiz ise doğal ve ekonomik koşulların olumsuzluğu nedeniyle Doğu Anadolu'dur.
Ayrıca bölgenin yüzölçümünün geniş olması da nüfus yoğunluğunun az olmasında
etkilidir.

UYARI : Aritmetik nüfus yoğunluğu hesaplanırken Türkiye'nin gerçek alanı
(814.578 km2) değil göl yüzölçümlerinin katılmadığı izdüşüm alanı (774.814 km2)
dikkate alınmıştır. Türkiye'nin göl yüzölçümlerinin dikkate alındığı izdüşüm alanı ise
779.452 km2'dir.

Tarımsal Nüfus Yoğunluğu

Tarımsal nüfus yoğunluğu, tarımla
geçinen nüfusun tarım alanları yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğudur.

Kırsal Nüfus

Tarımsal Nüfus Yoğunluğu = Tarım
Alanları

formülü ile hesaplanır.

Tarım alanlarının az, sulama olanakları ve
yağışların fazla olduğu yerlerde tarımsal nüfus yoğunluğu fazladır. Örneğin Doğu
Karadeniz kıyıları ile Doğu Anadolu'da tarımsal yoğunluk 500 kişiyi bulurken,
tarım arazisinin geniş olduğu İç ve Güneydoğu Anadolu ile endüstrileşme
ve kentleşme oranının yüksek olduğu Marmara'da çok azdır.

Fizyolojik Nüfus
Yoğunluğu

Bir ülkenin toplam nüfusunun tarım alanları yüzölçümüne bölünmesiyle elde
edilen nüfus yoğunluğudur.

Toplam
Nüfus

Fizyolojik Yoğunluk = Tarım Alanları

formülü ile hesaplanır.

Ülkemizde 1990 yılı sayımına göre km2'ye 197 kişi düşer. Ancak
bu yoğunluk nüfusun tamamını tarımlı geçiniyor kabul ettiği için sonuçları
güvenilir değildir.


Türkiye'de Nüfusun Yapısı


Nüfusun sayısı ve yoğunluğundan daha
önemli olan nüfusun yapısıdır. Bu bölümde Türkiye nüfusunun yaş gruplarına
dağılımı, cinsiyet özellikleri ve eğitim durumu ile etkin (çalışan) nüfusun
sektörlere dağılımı incelenecektir.

Nüfusun Yaş Gruplarına ve Cinsiyete Göre Dağılımı

Nüfusun yapısını belirleyen en önemli özellik yaş grupları ve cinsiyet
dağılımıdır.


Yaş Grupların Göre Dağılım


Türkiye'de toplam nüfusun %50 si
20 yaşın altındadır. Yani ülkemiz genç nüfusludur.

Nüfus artış hızı
yüksektir. Bu durum temel ihtiyaçların karşılanması konusunda sorunlar yaratır.

Tüketici
nüfus fazla, üretken nüfus azdır. Bu nedenle ekonomik bağımlılık oranı
yüksektir.

Okul çağındaki nüfus fazladır.

Ortalama insan ömrü kısadır.


Cinsiyete Göre Dağılım


Ülkemizde kadın erkek sayıları arasında genel
bir denge vardır. Nüfusun bu cinsiyet dengesi göçlerle değişir. Göç
veren bölgelerde kadın sayısı, göç alan bölgelerde erkek sayısı daha
fazladır. Çok göç veren iller arasında bulunan ve bu nedenle
devamlı olarak kadın nüfus fazlalığı olan Rize, Trabzon, Gümüşhane ve
Giresun bu konu için iyi birer örnektir.

UYARI : Türkiye,
nüfusun yaş gruplarına göre dağılımı ve nüfus artış hızı bakımından
geri kalmış ülkelere benzer özellikler taşır.


Nüfusun Eğitim Durumu


Bir
ülkenin gelişmişlik düzeyini saptarken eğitim en temel ölçüttür. Ülkemizde okur
yazarlık oranı gittikçe artmakla birlikte, hala istenen düzeyde değildir. Buna
bağlı olarak gazete, dergi ve kitap tüketimi gelişmiş ülkelerdeki düzeyin
çok altındadır. Nüfusun, %46,1'ini ilkokul, %7,4'ünü ortaokul, %7,8'ini lise ve
%3,2'sini yüksek öğrenim düzeyinde eğitim alanlar oluşturmaktadır. Hiç eğitim almamış
olanlar %19,6, okula gitmemiş okuryazarlar ise % 15,9'dur. Kırsal kesimde
iş gücüne duyulan ihtiyaç nedeniyle çocukların okula gönderilememesi, kız çocuklarının
eğitimine önem verilmemesi ve okullaşma oranının yetersizliği eğitimin istenen düzeye
gelmesini engellemektedir.


Etkin Nüfusun Sektörlere Dağılımı


1990 yılı verilerine göre
etkin nüfusumuz 23,3 milyon kişidir. Bu nüfusun sektörlere dağılımı ise
şöyledir. Tarım sektöründe çalışan 12 milyon 118 bin kişi etkin
nüfusun %49'unu, Endüstri sektöründe çalışan 2 milyon 910 bin kişi
etkin nüfusun %15,2'sini, Hizmet sektöründe çalışan 7 milyon 919 bin
kişi etkin nüfusun %35,8'ini oluşturmaktadır.

Türkiye'de Yerleşmeler



Türkiye'de yerleşmeler ekonomik
etkinliğe bağlı olarak ikiye ayrılır.

Sürekli Yerleşmeler

Geçici Yerleşmeler

Sürekli
Yerleşmeler

Türkiye'de sürekli yerleşmeler ekonomik etkinliklerine ve idari yapılarına göre
gruplandırılır.

Kent Yerleşmeleri

Kır Yerleşmeleri

Kent Yerleşmeleri

Nüfusu 10.000'in üzerinde
olan, kaymakam veya vali tarafından yönetilen, iş bölümünün belirgin, tüketici
nüfusun fazla, ekonomik faaliyetin endüstri, ticaret, turizm vb. olduğu yerleşim
merkezleridir. Kentler, iş olanaklarının daha fazla olması nedeniyle, kırsal kesimden
sürekli göç alarak büyümektedir. Buna bağlı olarak Türkiye'de hızlı bir
kentleşme süreci devam etmektedir. 1990 nüfus sayımına göre toplam nüfusun
33,8 milyonu (% 59,1) kentlerde yaşamaktadır.

Kır Yerleşmeleri

Nüfusu
2000'den az olan, muhtar tarafından yönetilen, üretici nüfusun fazla olduğu,
iş bölümünün belirgin olmadığı, ekonomik faaliyetin tarım ve hayvancılığa dayalı
olduğu, konutlarda yapı malzemesinin doğadan temin edildiği yerleşmelerdir. Yerleşmeler arazinin
yapısı ve su kaynaklarının özelliğine göre ikiye ayrılır.

Toplu Kır
Yerleşmeleri

Dağınık Kır Yerleşmeleri

Toplu Kır Yerleşmeleri

Evlerin birbirine çok
yakın olduğu kır yerleşmeleridir. Bu tür yerleşmelerde iklim koşulları belirleyici
olmuştur. Yerleşim birimleri su kaynaklarının çevresinde toplanmıştır. İç Anadolu, Güneydoğu
Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür.

Dağınık
Kır Yerleşmeleri

Evler arasında uzaklığın fazla olduğu, geniş bir
alana yayılan kır yerleşmeleridir. Bu tür yerleşmelerde arazinin engebelik durumu
tarım topraklarının küçük, parçalı ve dağınık olması belirleyici olmuştur. Yağışların
ve su kaynaklarının bol olması dağınık yerleşmeyi kolaylaştırmıştır. Karadeniz Bölgesi'nde
dağınık yerleşme yaygındır.

Geçici Yerleşmeler

Ülkemizde kır yerleşmelerinin, ekonomik
açıdan tamamlayıcısı olarak gelişmiş, ekonomik faaliyetin tarım ve hayvancılığa dayalı
olduğu yerleşmelerdir. Yayla, mezra, oba, kom, ağıl gibi adlar verilen
geçici yerleşmeler Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak
görülür. Ayrıca mevsimlik olarak konaklamak amacıyla gidilen yazlık siteler, dağ
ve bağ evleri de geçici yerleşmelerdir.

Yayla : Yaz aylarında
hayvan otlatmak veya tarımsal faaliyette bulunmak amacıyla gidilen geçici yerleşmelerdir.
Yaylalar dinlenmek amacıyla gidilen yazlık sayfiye yerleri de olabilir.

Mezra
: bazı ailelerin tarım alanlarının az olması, kan davaları gibi
nedenlerle bulundukları sürekli yerleşmelerden ayrılıp daha uzak bir yere yerleşmesiyle
oluşmuş yerleşmelerdir. Tarımsal faaliyetler hayvancılığa göre ön plandadır. Bir kaç
ev ve eklentilerden oluşan mezralar zamanla sürekli yerleşme haline gelebilir.
Örneğin Elazığ, Harput'un bir mezrası iken zamanla büyüyerek kent haline
gelmiştir.

Oba : Daha çok göçebe hayvancılık yapan toplulukların geçici
olarak yerleşip, çadır kurdukları yerleşmelerdir.

Dam : Köy ailelerinin geçici
bir süre için yararlandıkları yerleşme biçimidir. Bölge köy yerleşmelerinde bir
kısım aileler, birkaç aylık süre için köylerinden ayrılarak, kendi bahçe,
tarla ve otlaklarındaki damlarda oturduktan sonra, tekrar köylerine dönerler.

Kom
: Ekonomik faaliyetin büyük ölçüde hayvancılığa dayalı olduğu aileler veya
kişiler tarafından oluşturulan geçici yerleşmelerdir.

Ağıl : Hayvanların barındığı, çevresi
taş veya ahşap ile çevrili yerlere ağıl adı verilmektedir. Ağıllar
zamanla nüfusun artmasına bağlı olarak sürekli yerleşme haline gelebilir. Sürü
sahipleri tarafından kurulan ağıllar kış mevsiminde hayvanların korunması amacıyla kullanılır.

Türkiye'de Görülen Konut Tipleri

Dünya'nın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de
de konut tiplerini belirleyen temel etmen iklim koşullarıdır. Ayrıca jeolojik
yapı, bitki örtüsü gibi doğa doğal koşullar da konut tiplerini
belirlemektedir. Ülkemizde ekonomik ve kültürel gelişme, doğal çevrenin konut tipleri
üzerindeki etkisini azaltmaktadır.

Kerpiç Evler : Kerpiç evlerde yapı malzemesi
olarak killi toprak kullanılmaktadır. Killi toprak samanla karıştırılarak çamur haline
getirilir, kalıplara dökülerek kurutulur. Kerpiç evler, yağışların az, iklimin kurak
olduğu İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür.

Taş Evler : Arazinin dağlık olduğu, ağacın ve toprağın yeterince
bulunmadığı yerlerde yaygın olan konut tipidir. Yapı malzemesi olarak kullanılan
taşlar genellikle yakın çevreden karşılanır. Akdeniz'de Toros Dağları, İç Anadolu'da
Nevşehir, Ürgüp Yöresi, Güneydoğu Anadolu'da Mardin Yöresi taş evlerin yaygın
olduğu yerlerdir.

Ahşap Evler : İklimin nemli ormanın bol olduğu
yerlerde yapı malzemesi olarak ağacın kullanıldığı konut tipidir. Bazı yörelerde
ağaçla birlikte taş veya kerpiç de kullanılır. Taş evler ormanların
geniş yer kapladığı Karadeniz Bölgesi'nde yaygın olarak kullanılır.

Betonarme Evler
: Yapı malzemesi olarak demir, beton ve tuğlanın kullanıldığı konut
tipidir. Son yıllarda kullanımı artan betonarme evler, sanayileşme nedeniyle Marmara
ve Ege Bölgesi'nde yaygın olarak görülür.

kaynak: bilgidünyası E kitap

__________________
Aşk der ki sana: Yolumdaysan başım feda yoluna; ama bil ki senin de başını isterim yoluma. Kahır, kapris gelecekse senden amenna! Ama ayağına diken batarsa yolumda ah edip vahlanma!...
Aşk bilek gücü değil “YÜREKTİR”! Yüreğin yetmiyorsa düşme yollara!…
KaRaqiZz isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla