Tekil Mesaj gösterimi
Alt 24.05.2013, 13:57   #1 (permalink)
Jaqen
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Hamilelik dönemi çocuğun kişilik gelişimini de etkiliyor

Hamilelik dönemi çocuğun kişilik gelişimini de etkiliyor Evlilik Terapisti Uzm. Dr. Taner Canatar,
gebeliğin altıncı ayı ya da daha erken bir dönemde, bebeğin bilinçli
olmayan ama tepkili ve aktif bir duygusal yaşama sahip olduğunu söyledi.
Canatar, bu dönemde annenin yaşadıklarının bebeğin kişilik gelişiminde
belirleyici unsur olduğunu vurguladı.
'Anne karnında başlayan hissediş ve
deneyimler zamanla çocuğun kendisiyle ilgili algılarını, beklentilerini
ve davranışlarını belirlemeye başlar. Yani çocuğun kendilik algısı anne
karnında başlıyor
.''

Dr. Canatar, anne karnındaki bebeğin farklı bir
seviyede olsa da, görüp duyumsayabilen, deneyimleyebilen, ilkel seviyede
rahim içinde öğrenebilen ve hissedebilen bir varlık olduğuna dikkat
çekti.
Doğum öncesi psikolojisi" (prenatal
psikoloji) adı verilen heyecan verici bir disiplinin yükselişi
sayesinde, anne karnındaki bebeğin duyguları dikkate alınmaya başlandı.
Şimdi artık, gebeliğin altıncı ayı ya da daha erken bir dönemde, anne
karnındaki bebeğin, bilinçli olmayan ama tepkili ve aktif bir duygusal
yaşama sahip olduğu bilinmektedir
.''
'Bir çocuğun kendini nasıl gördüğü ve
bunun sonucunda da, mutlu ya da mutsuz, saldırgan ya da aşırı uysal,
kendine güvenli ya da güvensiz veya endişeli davranması kısmi olarak,
ana rahminde kendisi hakkında aldığı mesajlarla ilgili olabiliyor
Bebekte gelişen güven ya da
güvensizlik onun iç dünyasına yerleşir ve bu dönemde sahip olduğu
duygular gelecekteki karakterine yansır. 'Bebektir anlamaz!' demeyin. Bu
nedenle, anne adayının psikolojisi ve ruhsal durumunun normal ve
normalin üstüne seyir etmesi, hem onun rahat bir hamilelik geçirmesini
hem de doğum sonrası bebeğinin ruhsal durumunu olumlu derecede
etkilemektedir
.
Annelik hakkında duyulan derin bir
huzursuzluk ya da ikilem, yani bebeğin istenmemesi veya cinsiyetinden
duyulan rahatsızlık, doğmamış bir bebeğin kişilik gelişimi üzerinde
derin bir yara bırakabilir. Diğer yandan hayatı güzelleştiren mutlu,
coşku ve pozitif beklentiler, bebeğin duygusal gelişimine pozitif
katkıda bulunur.
''
RAŞTIRMA ÖRNEĞİ

AAlmanya'da hamilelik ve doğum sırasında 2000 kadın izlenerek, anne tutumunun bebek
üzerinde müthiş etkileri olduğu görülmüş. Aynı ekonomik sınıftan, aynı
eğitim düzeyine sahip deneklerin hepsi aynı şekilde doğum takiplerini
yaptırmışlar. Onları ayıran tek faktör, bebeklerine karşı tutumları
olmuş. Sonuç olarak, bir aile kurmayı hevesle bekleyen ve
hamileliklerini huzurlu bir şekilde geçiren anneler, bebeklerini
benimsemeyen annelere göre doğumda ve sonrasında fiziksel duygusal
olarak çok daha sağlıklı olmuşlar. Tabi bu durum çocuklarının daha
huzurlu ve mutlu olmalarına da yol açm

Fiziksel olarak yaşanılan
rahatsızlıklar ve problemler anneyi hamilelikten soğutmamalı, doğacak
bebeğin mutluluğu ve bu problemlerin kısa süre sonra biteceği
düşünülmelidir. Bebeğe iyi bir anne olup olamama kaygısı, iyi bir
gelecek verememe korkusu, sağlıklı bir doğum gerçekleştirememe endişesi
annenin aklını sürekli meşgul edebilir. Oysa bu düşünceleri uykularını
kaçıracak kadar büyütmek yersizdir. Çünkü doğum sonrasında bebeğini
kucağına alan annenin düşünceleri tamamen değişecek, ona dokunmanın
verdiği heyecanla bu endişeler silinecektir.
'

Anneyi etkileyen her şey, bebeği de etkiler.
Ayrıca, anne adayının eşi ve ailesi ile olan ilişkisi, bu dönemin
sağlıklı bir şekilde geçirilmesinde önemli bir yer tutar. Dolayısıyla
anne adayı, korkularını, kaygılarını ve mevcut sorunlarını özellikle eşi
ile paylaşmalıdır. Anne ve baba, ebeveyn olma sorumluluklarını birlikte
üstlenmelidir. Bir annenin, eşi tarafından yaratılan mutsuzluğu ve
endişelerinin derinliği, karnındaki bebeği etkileyen önemli faktörlerden
biridir. Bu yüzden, doğmamış bir çocuğa, hamile eşine kötü davranan ya
da ihmal eden bir baba kadar zarar veren çok az şey vardır.

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla