Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08.06.2013, 21:31   #7 (permalink)
Asrevya
Son/suz Söz,Öz/söz Olmalı!

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Asrevya / Tuba Özdemir



7




Zaman, kapımı çalıyor ikindiye bakan sureti ile… Gözlerim ardımdaki yollarda unutulan ayak izlerinde arıyor gidenlerin suretini. Artık geç… Giden gitti avuçlarına tüm suretlerini sıkıştırıp. Giden gitti, gidenleri kalanlar cümlesinde toplayıp…

Canımın içine ansızın bir sızı düşüyor.
Yıpranıyorum…
Yine de masalına bir nokta koyup çekip gidemiyorum Asrevya. Virgüllerle bağlıyorum acılarımı birbirlerine. Sana dair birçok soru ekliyorum heybemdeki senli satırlara. Şimdi nerdesin Asrevya? Hangi şehir saklıyor içinden bir kırık hemze gibi geçtiğim geçmişini? Hangi şehir sana yetiyor Asrevya? Yarım kalmıyor mu yine yaşayacakların, yaşadıkların… Kurtaramıyor musun düşlerini anıların soğukluğundan? Geçmiş hangi acını aklına kazıyor Asrevya? Geçmişinin hangi paragrafında adım geçiyor yarayla karışık?

Bilinmediğin surette hep sır kalırsın Asrevya. En mahfi düşün en tenha yönüne saklanır mısın? Yoksa sen de mi bana kendini sormaktasın?
Sus Asrevya!..
Tükenişime bir sebep feda etme… Ben ki kalakalmışım hecelerinin tel örgülerinde. Ben ki düşmüşüm yüz üstü satırlara. Şimdi bana, yazmaktan başka ne düşer Asrevya? Payıma kalmadı ki mutluluk…

Geceyi yarıladı yine kalemimin karası. Adımdan düştü yine adının artakalanı. Bileklerime dizildi ağlamaklı kelimeler. Alnıma vuruldu yine susmuşluğumun sebebi ebkemliğim.

Asrevya! Satırlarım birer zılgıttır tüm sustuklarıma. Acının eş değerindedir adın. Söyle Asrevya; gitmeler neyin eseridir? Ya dönmeler, onca gitmişliğin üzerine hangi sebeptendir? Neden gidilmişliğin üzeri toz kaplamışken giden geri gelir? Neden Asrevya? Şimdi, bırakılan ‘buyur’ edebilir mi geleni dünyasına? Nasıl güvenebilir gelenlerin bir daha gitmeyeceğine? Öyle ya, bir gidiş bağlamıştır o düşü gitmelerin saflarına. Bir gidiş mecburi sonlar kazımıştır alınyazısına. Madem gidenin gözleri geriye bakar bir gün, o halde neden gidilir Asrevya? Neden?

Asrevya! Bahar, kapımdan içeri adımlarını attı soluk rengiyle. Dilimdeki şarkılar üşüdü, düştü notalar. Katledildi üç heceye yıllar. Kalemimde yaşayan sana ne demeli Asrevya… Hecelerle kurulan düş bozumlarına ne demeli…

Büyümekten korktuğum satır aralarında büyümüşüm meğer Asrevya. Yaşadığımı unutturan ölmeler seslenmişim kulaklarıma. Çekimlenmemiş birçok fiil vuruyor aklımın tümcelerini. Gözlerime yeni yaşlar sarıyorum. Ölümlerin ocağında yaramı susuyorum. Sen ölümler bilir misin Asrevya? Daha hayata sunulacak soluğun çokken soluklanamamayı, düşlerle kurulan bir hayata kâbuslarla başlamayı bilir misin?

Hangi satırda aslın saklı Asrevya? Hangi düşte gizli öznelikten sıyrılır varlığın? Yoksa daha yıllar boyu sırlanmalı mısın?

Gece şehrimin koyu çizgilerini dokuyor ilmek ilmek. Masalın sonunda tezadıma yerleşen ismin, elma gibi gökten düşerek adımın yanına mı yerleşecek? Kirpiklerimden süzülen hüzünlü kırıntılar hayatımdan hangi soru işaretlerini döker ceplerime? Peki ya ceplerim bu soruların altında ezmez mi bedenimi Asrevya?

Yorgunluğumun bilmem kaçıncı direnişidir satırlarda. Kaç uyku bozmuşluğu vardır kalemin sen adına.

Asrevya!
Kuyuya düşen Yusufî harflerimi kim çekip kurtaracak? Hangi kalem adın kadar manidar bir öz biçebilecek? Bu düşün içinden hüznün yolları geçti Asrevya. Yol ayrımı bol bir masalın orta noktasındayım. Dönmem, yangındır… Gitmem, azap…

Yalnızlığın hangi kucağına düşürülür masalın Asrevya? Kaçıncı gözden yaş olup akacaksın damla damla? Oysa masalıma gülücükleri tutturacaktım çengelli iğnelerle. Mutlu sonlar kazıyacaktım. Gökten elmalar düşecekti bir bir... Olmuyor Asrevya… Ne yapsam da adını yazınca mutluluk eklenemiyor masalıma. Adını yazınca başlıyorum yine bildik yaralarımı tuzla yıkamaya.

Asrevya!
Kesişmiş yollarımızda hiç beğenmediğimiz rolleri oynamaktı belki hayatımız. Ne sen Asrevya lığından memnunsun ne de ben masal kazıyan halimden. Kırıklarla büyüdü bu masal Asrevya. Sarılıp da yeniden devam etmedi hiç. Bir gün en can acıtıcı yerinden kesildi kırıklar… Ve tek nefes kaldı masal… Bıraktı Asrevyasını musallada. Şimdi yazan ben, yaşayan ben… Sen, giden…

Asrevya!
Adının düştüğü musallalar bitiriyor ömrümü. Elimde avucumda hüzünden başka bir şey yok… Darağacına asamıyorum kalemimi. Ne sen yokluğunla bitebiliyorsun satırlarda ne de ben kalemime ‘yazma’ hükmü çıkarabiliyorum… Düştüğü satırdan devam ediyor acı düşüm… Gidenlere rağmen kalanla devam ediyor…

Harflerin bir ölümün aynası oluyor Asrevya… Kefene düşen üç hece As-Rev-Ya…

Bitmedi, bitmeyecek musallana seslenişlerim…


__________________

Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan,
Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan,
Ne görebiliyorsun,Ne duyabiliyorsun.

"Hayret et! Çünkü hayrettir göğe açılan pencere.
Hayret ettim ve gördüm, bin ayet güldü yüzüme."
Asrevya isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla