Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10.07.2013, 13:27   #54 (permalink)
Jaqen
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çocuk Psikolojisi ve Detaylı Açıklamalar

Uyku - Hergün Yaşanan Ayrılık

Uyku hayatımızın gündelik bir dönüm noktasıdır. Her akşam çocuk anne-babasından ayrılır. Ne olduğunu tam da bilmediği bir dünyaya uykunun dünyasına gider; sabaha geri dönmek üzere.

Bu ayrılık noktasında çocuklar tedirginleşebilir ayrılmak istemeyebilirler. Uyandığında herkesi ve herşeyi bıraktığı gibi bulabileceğinden emin olmak isterler.

Günlerinin nasıl geçtiği geceye uykuya geçişlerini belirleyebilir. Uyku tarzı bir bakıma pek de kolay değişmeyen bir özellik olarak çocuğun yapısıözellikleri ve bilhassa ayrı olmaya dayanıklılığı hakkında fikir vericidir.

Bu dönüm noktasının en uygun nasıl geçileceğini bilebilmek için uykuyu tanımalıyız. Bu yazıda uykunun özellikleri ve uykuyu kolaylaştırıcı düzenlemeler hakkında bilgiler bulacaksınız.

Hayatta kalabilmek için uyumak zorundayız. Bugünden on binlerce yıl öncesinde yaşamış atalarımız açısından düşündüğümüzde uyumak çok tehlikeliydi. Onlar vahşi doğanın içinde güvensiz koşullarda vahşi hayvanlara yem olmadan uyumayı sosyal dayanışma sayesinde başardılar. O dönemlerde insanların hep beraber ve nöbetleşe uyuduklarını biliyoruz. Sosyal bir grup içindeki birey grubun koruması altında güven içinde uyuyabilmekteydi.

Şimdi artık hayatımızda vahşi hayvanlar yok; ama yine de rahat bir uykuya dalabilmek için güvende olduğumuzu hissetmemiz gerekiyor. Bir kabile ya da grup olarak uyumak pek mümkün ve pratik gözükmese de çocuklar yanlarında birilerinin varlığına fazlasıyla ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaç günümüzde başkalarının fiziki varlığı şeklinde olmasa bile psikolojik olarak varlığını hissettirmesiyle karşılanabilir.

Başkaları için değerli olduğunu bilmek güvende olduğunu hissetmek özellikle çocukların uykuya rahat dalabilmelerinde önemli bir rol oynar. Rahat edemeyenler ailenin psikolojik varlığı ile yetinemeyenler anne-babalarının yatağına atıverirler kendilerini...

Niçin uyuruz?
Uyku vücudumuzun olmazsa olmaz bir fonksiyonu. Uykusuz yaşayamayacağımızı hepimiz biliyoruz; sadece gözleri kapatıp dinlenmek uykunun yerini tutmuyor. Uykuya bu kadar gereksinim duyanlar sadece biz insanlar değiliz tüm canlıların o ya da bu şekilde uyku uyuduğu biliniyor. Peki ama hepimiz neden uyuyoruz?

Neden uyuduğumuz sorusunun yanıtı henüz bulunamamış durumda. Uykunun hafıza ve hatırlama ile ilgili olduğuna dair bilgiler var. Ayrıca bağışıklık sistemimize etkisi olduğu bu nedenle hastalıklar sırasında iyi bir uykunun iyileştirmeyi hızlandırdığına inanılıyor.

Uykunun gelişmekte olan beyin için büyük önemi olsa gerek ne de olsa en çok küçük çocuklar yani beyni en çok ve en hızlı gelişenler uyuyor. Bebeklerde uykunun beynin yapılanması ve yeni edinilen becerilerin beyinde yerleşikleşmesi üzerine önemli etkisi olduğu düşünülüyor. Ayrıca büyümeyi etkileyen bazı hormonlar daha çok geceleri salınıyorlar. “Çocuklar uyusun da büyüsün” sözü boşa değil; söyleyenlerin bir bildiği olsa gerek.

Uyku döngüsü
Uyku konusunda yapılan beyin çalışmaları uykunun birbirini takip eden birbirinden farklı bölümlerden oluştuğunu göstermekte. Uyku süresince beynimizin aktivitesi göz önüne alındığında uykuyu 2 ana kısma ayırmak mümkün: REM ve non-REM uykusu.

Gece boyunca bu iki tip uyku arasında gidip geliriz. REM uykusu sırasında uyandırılmak daha kolaydır uyandığımızda genellikle kendimizi dinlenmiş hissederiz. Bu dönemde beynimizde müthiş bir hareketlilik vardır. REM uykusu sırasında görürüz rüyalarımızı kabuslarımızı. Sabaha doğru daha uzun sürelerle REM uykusunda kalırız. Bu dönemde kalp atışımız soluk alıp verişimiz düzensizleşebilir göz diyafram ve bazı solunum kaslarımız dışındaki istemli kaslarımız pek işlemez.

Non-REM uyku ise giderek derinleşen bir uyku dönemidir. Bu dönemin sonunda ağır bir uykuya dalarız. Sonrasında REM uykusu başlar kimi zaman arada uyanır gibi olabiliriz. Non-REM uykusunda vücut fonksiyonlarımız en düşük seviyelerdedir. Non-REM uyku sırasında uyandırılmak zordur uyansak bile sersem gibi oluruz. Özellikle çocuklarda uykunun ilk 2-3 saati derin uykuda geçirilir. Uyanıkken çok aktif olunması gün içinde yorulma sonucunda ağır uykunun süresi uzar. Az uyuduğumuzda ertesi gün daha derin uyuruz. Öğleden sonra uykusunu kaldırdığımızda çocuklar daha derin uyumaya başlarlar. Bir uyku dönemi yaşa göre farklılıklar göstermekle birlikte ortalama olarak yaklaşık 90-120 dakika sürer. Gece boyunca 4-5 kez tekrarlanır. Bu dönemler bebeklerde daha kısa sürebilir daha çok sayıda tekrarlanır.

Hangi yaşta ne kadar uyku?
Yenidoğan bebekler günün 16-23 saatini uykuda geçirirler. İlk aylarda bebekler gün içinde sık sık ve kısa sürelerle uyurlar. Altı aylık bebekler günde 14 saat 12 aylık bebekler ise yaklaşık olarak 13 saat uyku uyur. Gündüz uykusu sayısı genellikle 1 yaş civarında ikiye 18 ay civarında bire iner.

İki yaşındaki bir çocuğun günde 10-12 saatlik bir gece uykusu ve 1-2 saatlik bir öğleden sonra uykusu olması beklenir. Öğleden sonra uykusunun süresi giderek azalırken gece uykuya yatış saati sabit kalır.

Altı dokuz yaş arasındaki çocuklar ortalama olarak 11 12 yaşındaki çocuklar 10 saatlik gece uykusu uyurlar. Bu yaşlardaki çocuklar uyku sırasında daha sakindir daha az hareket ederler.

Ergenliğin başlaması ile birlikte uykuya olan gereksinim artar. Ancak yapılan çalışmalar bu yaşlardaki çocukların gereğinden az uyku uyuduklarını göstermektedir.
Yukarıda verilen süreler ortalama sürelerdir. Kişiden kişiye ciddi farklılıklar gözlenebilir. Çocuğunuz bu sürelerden daha fazla ya da az uyuyorsa telaşlanmayın.

Uykunun gelişimi
Yenidoğan bir bebek için başlangıçta gece gündüz arasında uyku açısından bir fark yoktur. Bebek ilk zamanlar gün boyu sık sık uykuya dalar ve kısa sürelerle uykuda kalır. Bebeğe gece gündüz farkını öğretmek için gündüz daha gürültülü canlı bir ortam yaratırken gece mümkün olduğu kadar sessiz olmak gerekir. Gündüz onunla bol bol konuşup oynamak gece ise gerekmedikçe ışık açmamak konuşmamak gereksinimlerini karşılayıp odadan çıkmak uyku düzeninin oluşması için bebeğe yardımcı olacaktır.

Bebek 2 aylık olduğunda beyin gelişimine paralel olarak uyku düzeninde de ciddi değişimler olur. Vücudun biyolojik saati oluşmaya başlamıştır. Zamanla toplam uyku süresi kısalırken bebek bir seferde daha uzun süre uykuda kalabilir. Üç aylık bebeklerin yaklaşık % 50’si geceyarısından sonra en az 5 saat anne babaya gereksinim duymadan uyuyabilecek duruma gelirler. Emzirilen ya da erken doğmuş bebeklerde bu düzen biraz daha geç oluşmaktadır.Yabancılamanın başlaması ile birlikte 6 aydan sonra gece uykularında bir miktar bozulma görülebilir. Dokuz ay civarında ayrılık anksiyetesinin gelişmesi de uykuyu olumsuz etkileyebilir. Daha önce de bahsettiğimiz gibi bu dönemde bebekler kendilerini güvende hissederlerse ve kendi kendilerini rahatlatabilmenin yollarını bulurlarsa uykuya dalmaları ve uykuda kalmaları daha kolay olacaktır.

Üç yaş civarında gündüz uykusunun bırakılması sonrasında çocuklar daha derin uyumaya başlarlar. Beş ile yedi yaş civarındaki çocuklar fizyolojik olarak en iyi uyuyan çocuklardır. Uyanık iken cin gibi olurlar uykuda iken derin uyurlar.

Ergenlikte biyolojik olarak önemli değişiklikler olur. Bu dönemde uykuya gereksinim artsa da ergenler geç saatlere kadar uyanık kalır sabah ta okula gittiklerinden erken kalkarlar. Bu nedenlerle gün boyu uykulu uykulu dolaşırlar.

Bebek nerede ve nasıl yatacak?
Beşik ya da karyolada yatacak
Sırtüstü yatacak
Yatağı sert olacak
Yatağında yastık ve benzeri yumuşak nesneler olmayacak


Konu Laura tarafından (10.07.2013 Saat 15:28 ) değiştirilmiştir.
Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla