Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17.07.2013, 12:07   #1 (permalink)
Jaqen
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Kültürün Taşıyıcısı Olarak Dil

Kültürün Taşıyıcısı Olarak Dil

Kültür varlığını kuşaktan kuşağa aktarılmasına borçludur Bu aktarmada en önemli araç kültür taşıyıcı eserlerdir Bir şarkı bir türkü bir şiir bir halk hikayesi bu anlamda büyük önem taşır Saydığımız bütün bu ürünlerin hammaddesinin dil olduğu düşünüldüğünde dilin kültür taşımadaki vazgeçilmez işlevi daha iyi anlaşılacaktır
Bir milletin tarihi coğrafyası değer ölçüleri folkloru müziği edebiyatı dünya görüşü bilime katkısı ve millet olmayı gerçekleştiren her türlü ortak değeri; yüzyılların süzgecinden süzüle süzüle sözcüklerde deyimlerde sembolleşerek dil hazinesine akıtılmakta özünü orada saklamaktadır Dil millet denilen sosyal varlığı birleştirmekte bireyler arasında duygu ve düşünce birliği oluşturmaktadır Milletler duygu ve düşüncelerini yazıya geçirince daha sağlam bir birlik meydana getirir; çünkü yazı sayesinde duygu ve düşünceler hem zaman hem de mekân içinde geniş bir yayılma alanı bulur Biz Orhun Yazıtları sayesinde bundan yaklaşık bin üç yüz yıl öncesi hakkında Göktürklerin varlığı sorunları duygu ve düşünceleri hakkında fikir sahibi olabiliyoruz Türklerin yöneticisi durumunda olan şahısların halkı muhatap kabul ederek onlara hitap ettiklerini yaptıkları işleri halka anlattıklarını görüyoruz Bir şair duygu ve düşüncelerini kendi milletinin fertlerine ancak dili ile ulaştırabilir Bir yazar bir bilim adamı bir devlet adamı bir filozof görüşlerini topluma dil aracılığıyla yayabilir Milletimizin dünya görüşü Yunus Emre'nin ilahilerinde Türk halkının bayrakta sembolleşen vatan sevgisi Mehmet Akif'in İstiklal Marşı'nda İstanbul'un güzellikleri İstanbul halkının gelenek ve görenekleri Yahya Kemal'in eserleriyle Hüseyin Rahmi ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ın romanlarında Anadolu insanının yaşayışı ve değer ölçüleri Yakup Kadri'nin eserlerinde sonsuzluğa taşınacaktır Milletimizin gelenekleri folkloru yüzlerce yıllık hayat tecrübelerinin sonuçları en özlü ifadesini atasözlerinde bulmuştur Destanlar toplum hayatını derinden etkilemiş şahıs ve olayların efsaneleşerek günümüze kadar uzanmış canlı tablolarıdır
Kaşgarlı Mahmut'un yazdığı "Dîvânü Lügati't Türk" olmasaydı o zamanki Türklerin yaşama şekilleri dünya görüşleri gelenek ve görenekleri kullandıkları sözcükler İslamiyet öncesi döneme ait sözlü ürünler tarihin derinliklerinde bir sır olarak kalacakbu da kültürün aktarılmasındaki önemli bir köprünün yıkılması anlamına gelecekti
Dilin kültür taşıyıcılık işlevi sadece bizim milletimiz için söz konusu değildir Bugün millet dediğimiz ne kadar çok sosyal topluluk varsa o kadar da milli kültür vardır Onların kültürlerinin oluşmasında ve yeni nesillere aktarılmasında yine en büyük görevkendi dillerine düşmektedir

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla