Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03.08.2013, 09:34   #11 (permalink)
Asrevya
Son/suz Söz,Öz/söz Olmalı!

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Şiraze'den Şiraze'ye Mektuplar


gün bir gölge dolaşıyordu...

aşkın terkettiği bir güzellik, karşıdan karşıya geçerken bir an durdu

iki katlı, ahşap, yıpranmış, düz binanın alt katında gölge

baktı durana

soğuktu hava

esmiyordu rüzgar

kimsesizdi sokaklar

vakit erkendi, erkenden daha erkendi

güzellik eteğinin uçlarına bakıp yere serildi

gölge izledi

hayat bitti

ölmek o yaşta herkese kolay gelirdi

Bir kahvaltı masasını paylaşabilmek de hayat, ölmek de hayattan.

Eylemlerin adı başka, tadı başka, ardından yaşattıkları başka... o başka, bu başka, ben başka, sen başka; bambaşkalık dört tarafta...

her şey aslında göründüğünden çok başka şiraze.



Birşeyler yapıyorum. Birşeyler yaptığıma kendimi inandırma çabasında yıpranıyorum.

Hastalıklar geliyor, sonra hastalıklar gidiyor şiraze.

Varlık üzerine kendimce endamlı metinler diziyorum ipe, kurusunlar diye.

Geceleri nefesim daraldığında soğuk suya tutuyorum ellerimi, uyandırsın beni diye.

“Daralacak ne var” ferahlığı yağsın üzerime şiraze. Daralacak ne var şiraze?

Yokluğun mu daraltan beni, varlığın mı her yanımda? İçimde dışımda, sağımda solumda, saçımda başımda, gözümde kaşımda... sensin bendeki her şey şiraze.

“Yok” desem varsın, “var” desem hani neredesin?

Ses ver şiraze. Bir feryat mı; bir haykırış, bir çığlık, bir fısıltı ya da... ses ver şiraze.

Yüreğimin çatlama noktasındayım. Yüreğimin çatlama noktasında...



Yani varla yok arası yaşıyorum ya da yokla var arası...

ölümün varlığını daha bir sezerken hayatın kayışını çaresiz seyrediyorum.

Dokunamıyorum ona. Yakasına yapışıp durduramıyorum. Öfkemi üzerine bırakamıyorum.

Duymuyor beni şiraze, görmüyor beni şiraze, görse bile umursamıyor beni şiraze.

Öyle çaresiz, öyle elim kolum bağlı, öyle bitkin, yorgun...

gaflet içinde oluşun bilincidir işte bu.

Dön yüzünü güneye; bırak hayat akıp gitsin, isterse çağlasın dökülsün, dilerse dursun, varsın var olsun herdaim... sen dön yüzünü şiraze, kendine dön.

Şöyle bir bak nesin, neredesin; hangi çizgide, hangi sınırda, hangi zemindesin?

Ölç kendini. Bırak geçenleri, bırak geçmede olanları, bırak geçip gidecek olanları.

Sen kendini dinle şiraze. Ne söylediğini dinle, kime baktığını düşün, kim olduğunun farkına var bir de.

Kimsin şiraze?

Nerelerden geçip geldin, kimlerle hemhal oldun geldin, kimlere yön verdin de geldin...

cümleleri yeniden oku şiraze, cümleleri yeniden hıfzet.

Bir muhaseben olsun seni sen yapan.

Sor kendine ne olduğunu. Nerede yanlış yaptığını, nerede yanlıştan döndüğünü, sığındıklarını, sarıldıklarını, kaçıp saklandıklarını bir bir gözden geçir şiraze.



Kaç doğrun oldu?

Kaç doğruda sebat ettin?

Kaç doğru ile yürüdün yarına?

Söyle şiraze sorularına kaç doğru cevap verdin?

Bildiğini biliyorum. Bütün sorularının doğru cevabını bildiğini en iyi ben biliyorum.

Kaçışlarını, kaç sokak ötede durup dönmeye çabaladığını, en üst kata tırmanıp kat kat aşağıya nasıl baktığını ben biliyorum şiraze.



Neharda, leylde;

en mutsuzluğum, en mutluluğum, en umudum ve en umudumu bitiren şiraze.

Kendi kendini yoklamaya başlamanın anında, arınmanın kapısını çalma zamanıdır.

Gel de sensizliğe tahammülün ne aşılmaz bir duvar olduğunu anlatayım sana.



gel...

ya ben bitireceğim beni

ya sen bitireceksin...

gel de bitmeler de bitsin


Ş İ R A Z E


__________________

Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan,
Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan,
Ne görebiliyorsun,Ne duyabiliyorsun.

"Hayret et! Çünkü hayrettir göğe açılan pencere.
Hayret ettim ve gördüm, bin ayet güldü yüzüme."
Asrevya isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla