Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03.08.2013, 09:38   #16 (permalink)
Asrevya
Son/suz Söz,Öz/söz Olmalı!

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Şiraze'den Şiraze'ye Mektuplar



şakayık ki dağların lâlesi, seni bekler gizli gizli

her sabah umutla döner yüzünü göğe, bir dua belki dilinde

ve her akşam çöküşünde büker boynunu, döker yüzünü

ertesi güne...

Ben... nereden geçersem geçeyim, hangi kapıyı çalarsam çalayım ve her kimle oturup sohbete dalarsam dalayım bir şekilde sen çıkıyorsun karşıma şiraze. Giderken hiç gitmeyen, kaçarken hep beni izleyen, her adreste karşıma çıkan... dağ başı olsun ya da çöl... sensin şiraze atamadığım. Bak yağmur yağıyor yine, üstelik gri. Burada yağmurların rengi hep gri. Az gri, çok gri; ama hep gri şiraze.

saat dört yönünde bir yakamoz dansı büyülerken görenleri

bir necva ulaştı kulaklara, titrek

dedi

“olanı biteni aşk imiş”

sen alevlendin, sen dillendin, sen çöktün birdenbire

çöle damladım, zamansız yine...



Sen, yağmur ve bir bardak demli çay... birbirinize ne de çok yakışıyorsunuz. Ben aranızda ancak bir gölge gibi dolaşıyorum. Dizelerden sayısız ilham devşirme telaşındayken, adınla süslüyorum her mürekkebin değdiği yeri. Şiraze... çay kadar ısıtıyorsun içimi. Şiraze... yağmurlar kadar yıkıyorsun beni. Şiraze... bilmiyorsun, “bir ömrü harcamak” dedikleri gerçeğin altını seninle çiziyorum.

billur kaseler dolaşıyordu elden ele, şerbet kokusu havada

bir eğlentiye gelmişti insanlar, güle oynaya etekleri zilli

göz ucuna hüzün takılmışların yeri değildi

tennurelilerin yeri hiç değildi...

ne avludaki ağaç bir anlam verdi, ne çatıya serilip keyif süren asma...

aradığım neydi orada, sormalıydım

hem doğuyu, hem batıyı uyandıran adama



Umay ana hiç çıkmadı karşıma. Bohçacı Ester, Martinikli cariye, kazak güzeli Ayzada... Yolculuklarımda kimseler yoktu satırlara boyanan. Kalabalıklarda mırıltılı günlerdi yaşanan çoğu zaman şiraze. Hep birileri mırıldanıyordu. Kimi ağıt, kimi ninni, kimi destan... hep birileri mırıldanıyordu şiraze. Duyuyordum. Ben de bozkırın türkülerini söyledim kendi kendime. Mor kadife fistanları diz boyunda dökülürken yanı ucumda, ben de türküler yaktım hep sana. İçimden geçenlarin adı şiraze, yağmurlu günlerin tadı şiraze; söyledim seni. Duyurmak için değil, duymak için. Duyurmak için hiç değil, duymak için şiraze. Yağmurlar eşliğinde yola koyulduğum kaçıncı gece bu. Kaçıncı akşam hem senle hem sensiz gidişim guruba. “Bu gitmeler hep sürecek” nakaratı kulaklarımda saçlarına hoş kokulu buseler konduruyorum.



kehribar, kekik, zencefil bir de karanfil kokusu sarmıştı havayı

ipek yolu üzerindeydim, içimde arkeoloğunu bekleyen kalıntılar

ne kadar değişikti tümsekler, ne kadar başkaydı kasisler

ve ne kadar sığ kalmıştım derinlerde



seni özlüyorum, yağmur penceremde

seni özlüyorum hep şiraze...


Ş İ R A Z E


__________________

Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan,
Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan,
Ne görebiliyorsun,Ne duyabiliyorsun.

"Hayret et! Çünkü hayrettir göğe açılan pencere.
Hayret ettim ve gördüm, bin ayet güldü yüzüme."
Asrevya isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla