Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02.09.2013, 18:59   #1 (permalink)
FifiVePirtik
Tecrübeli Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Bir Gençlik Arıyorum

Bir Gençlik Arıyorum

Otobüsteyim. Arka tarafta bir genç dinlediği hareketli müziği herkese dinletiyordu. Şoför hemen arkasındaki beyefendiye ricada bulunarak “Söyleyin şuna da sesini kıssın” dedi. Beyefendi gence seslenerek “şunun sesini biraz kısar mısın?” diye ikazda bulundu. Genç oralı bile olmayınca sesini biraz daha yükselterek “Arkadaş sana diyorum sesini kısar mısın şunun” der demez genç aniden yerinden fırladı ve adamın yakasına yapıştı: “Sen nasıl bağırırsın bana! Benim kim olduğumu biliyor musun! Senin beynine sıkarım dağıtırım beynini u..n!..” diye tartaklamaya başladı.
Vay be! Bir ses kısma meselesi yüzünden beyinlere kurşun sıkacak bir gençlik!





Bir arkadaşım oturduğu semtte geçen bir hadiseyi anlatıyordu. Olayın kahramanları o semtte oturan bir grup genç. Çete gibi sokaktan geçenlerin yolunu kesen bu gençler gözüne kestirdiklerinden haraç istiyorlarmış. Bir gün bir kadıncağız gençlere direnmiş vermek istememiş. Onca genç üzerine saldırmış. Kadını yerlerde tartaklamışlar. Bu semt öyle dağ başında falan değil ha! İstanbul’un orta yerinde. Kurtların saldırması için illa vadiye gerek yok ki. Şehre inmişler... Her ıssız sokak bir vadi olmuş onlar için. Dizilerden mi filmlerden mi özentiden mi eğitimden mi yoksa eğitimsizlikten mi?.. Nedir? Gençleri kaybediyoruz.
Her gördüğü kadına bir anne edasıyla hürmet ederken şimdi onu üç kuruş için yerlerde sürükleyecek kadar gözü dönmüş bir gençlik!





Başka bir gün otobüs bekliyorum. Durak kalabalık. Yaşlı ak sakallı bir dedenin bir noktaya başını sallayarak dikkatle baktığını gördüm. Başımı çevirip o tarafa baktım. İki genç sarmaş dolaş olmuşlar nerdeyse düğüm olacaklar. Kız zaman zaman kaçamak gözlerle etrafına bakıp onca kalabalığın içinde yaptıkları ayıptan tedirgin olsa da kirpi gibi saçlarıyla hangi toplumun ferdi olduğunu kendi de bilmeyen Hint horozlarına benzeyen kılıksız gencin umurunda bile değildi. O anatomi derslerinde merak ettiklerini öğrenmekle meşguldü. Durakta bekleyenlerin “iyi ki bizim kızımız değil” gibilerden hicapla baktıklarını hisseder gibiyim. Ne fark ederdi ki başka bir gün bizim kızımız olmayacağı ne malum. Onları tanımasak da bizim çocuklarımız bu ülkenin çocukları değil miydi?


Batıya özen neleri alıp götürmüştü böyle?
Daha dün annesinin eşinin kızının bir saç telini kıskanırken bugün; mahrem sahneleri sokaklara taşıyacak kadar kendini kaybeden bir gençlik...
Şairlerin sultanı üstat Necip Fazıl Kısakürek sanki bunları yıllar öncesinden görmüş de şiir mısralarına taşıyıvermişti.
...


Bir şey koptu benden şey her şeyi tutan bir şey
Benim adım bay Necip babamın ki Fazıl bey;
Utanırdı burnunu göstermekten süt ninem
Kızımın gösterdiği; kefen bezine mahrem.
Ey tepetaklak ehram başı üstünde bina
Evde cinayet tramvay arabasında zina!
...



Ey gençler! Ne oldu size? Sizin tarihiniz ayıplarla dolu değil ki ayıp işler yapıyorsunuz. Sizler dünyaya insan gibi yaşamayı öğretmiş medeni bir milletin torunları değil misiniz? O halde nedir bu insanlığınızı unutturan hezeyan boş vermişlik Kayıtsızlık? Silkinin kurtulun ucubelerinizden kendinize gelin!


Yarın çocuklarının yüzüne utançla değil şerefle bakmak isteyen ey münevver gençler! Size sesleniyorum.



Nerdesiniz?
Efendim duyamadım? Daha güçlü haykırın!
Nerdesiniz?...

__________________
Teşekkür Etmek için Beğen Butonuna Tıklayınız.
FifiVePirtik isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla