Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23.11.2013, 13:20   #58 (permalink)
Ekvator
Bağımlı Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Senaryo yazma

2008'de kaleme aldığım Islak Aşk hikâyesinin 2. bölümüdür.


Beyaz duvarlar, gri sütunlar ve üsteleri, açık mavi üniformalı bir sürü kişi. Frankfurt’un meteoroloji binasında adımlarım, sanki bir mağaranın içinde yürüyormuşçasına yankılanıyor. Herwez amca bir adım önümden ilerliyor ve ben arkasından bir aynasız gibi takip ediyorum onu, Güzeller güzeli Linda’yı da yanımızda olmasa da aklımda taşıyarak. Bir sürü kapılar geçiyor, odadan odaya giriyorduk.

Sonra, sanki yakutlarla çevrilmiş, duvarları bir müzenin ahengini andıran bir odaya girdik. Herwez amca elindeki anahtarı üzerinde Laptop bulunan masanın üstüne koyarak:

- İşte evlat, benim çalışma odam. Buraya sabahın 8’inde gelir, akşam 6’lara, 7’lere kadar gözlemde bulunurum.Tabi yalnız da değilim. Bu konuda bana yardımcı olan arkadaşlarım da var. Rüzgar, sonucu pek kestirilemeyen hava akımlarıdır. Buradaki cihazlarla ve gökyüzünde gözlem yapan uçaklarımızdan gelen bilgileri birleştirir, çözümlemesini yapar sonra haber şekline dönüştürürüz.

- Peki, rüzgârın sonunda yağmur mu olacak, yoksa kar mı nasıl anlıyorsunuz?
- Rüzgarın sertlik, hız gibi dereceleri vardır Rallen.Bunun yanı sıra taşıdığı bulutlarda etken.Malumun bir çok bulut çeşidimiz var okulda öğrenmişsindir.Ne mezunuydun sen?
- Ortaokul
- Hımm.Terk mi ettin?
- Evet.
- Anladım.Sanırım maddi problemler veyahut okumak istemedin(Sanki zeki bir çocuğa benziyorum havası verir gibi konuşuyordu.)

Konuyu değiştirme maksadıyla elimi sağ tarafta yanıp sönen ışıkların üzerinde gezdirdim.

- Aman Rallen.O ışık olarak gördüklerin aynı zamanda tuş takımıdır.Basmamaya özen göstermelisin.

Aklımda zaten Linda’nın yüzü dolaşırken, Herwez amcanın bu tavsiyesini hiç tereddüt etmeden kabul ettim ve ellerimi ışıkların üzerinden çektim.Ardından o odadan çıktık.Herwez amca daha bana bir şeyler mırıldanıyordu homurtular eşliğinde.Ben çoğu kısmına kulak vermiyordum, daha doğrusu veremiyordum.Oysa ki büyük bir merakla ve istekle gelmiştim buraya.Yıllardır merak ettiğim rüzgarın içeriğini ve gücünü keşfedecektim ama ne var ki aklımda Linda tur atıyordu.Gördüğümden bu yana bir kez olsun çıkmamıştı zihnimden.

***


Rallen ilk kez aşık oluyordu; ki zaten aşık olduğunun da pek farkında değildi.Linda’nın gözleri, bakışları hep hayal orduları ile gezmekteydi, Rallen’in beyin kıvrımlarında. Üstelik henüz açılamamıştı da kıza. Sadece Günaydından ibaretti bütün konuşması. Meteoroloji merkezinden bir müddet sonra, altta ek bir binada bulunan kafeteryaya indirler.Burası aynı binanın hizmetinde olan, bir nevi dinlenme alanıydı.İşçiler genellikle öğle molalarını burada geçirmekteydiler.

- Ne içersin Rallen?
- Bir kola alabilirim.
- Peki.

Herwez elindeki meteliği kola makinesinin içine, gazoz kapağı oynayan çocukların heyecanını taşırcasına attı. Makineden birkaç gürültü kaosundan sonra bir kutu kola düştü hazneye. Adam kolanın kapağını da açma zahmeti göstererek bir bakıma kibarlık yapıp kolayı Rallen’e uzattı.

- Anlatır mısın Rallen, hayatın nasıl geçmektedir.Günün büyük bir çoğunluğunda neler yapmaktasın?.


-Ben babamla yalnız yaşıyorum.Babam emekli.Biliyorsunuz ki, tek kolunu iş kazasında kaybetmişti.
-Evet
- Ortaokulu bitirdikten sonra bir kursa yazdırdı beni babam. Daha doğrusu bir yurt. Burada; resim, vs.. dersleri verilmekteydi.Mezun olabilen Ressam statüsüne kavuşuyordu.
- Peki ne oldu bıraktın mı orayı?
- Bir zaman sonra sıkılmaya başladım.Zaten içimde pek ressam havası-hevesi de yoktu. Ayrılmaya kadar verdim.

Rallen ile Herwez uzun bir süre kafeterya’nın cılız ışıklarla bezenmiş ünitesinde sohbet ettiler.Saat 11 olmuştu.’’Hadi kalkalım’’ dedi Herwez; ‘’Yapacak işlerimiz var’’

Ben, kafamın ağrıdığını bahane ederek müsaade istedim:

- Başım ağrıyor Herwez amca, Sonra devam etsek.
- Peki sen bilirsin Rallen. Sen burada istirahat et bak sağ köşede, meteoroloji ile ilgili kitaplar var okur, bilgi edinirsin.Bende bu arada işlerimle uğraşırım.

Sözünü tamamlar tamamlamaz, kabul eder işareti manasında kafamı aşağı yukarı salladım.Bir kahkaha patlattı:

- Ah siz gençler yok mu, hemen de gönül kaptırır, aşık olursunuz.

Rallen, Herwez’in bu konuşmasına bir anlam verememekle beraber, Kafasında Linda’nın dolaştığını, hissettiğini sezer gibi oldu.Biraz yüzü kızardı, yanakları pembeleşti bir o kadarda şaşkınlık içindeydi.

***


Herwez çapkınca gülüşlerine bir yenisi ekleyip, sırtını dönüp odasına yöneldi.Rallen hala şaşkınlıklarla boğuşuyordu.

Herwez’in, onun içinde yankılanan duygulardan nasıl haberi olabilirdi. Linda hemen hemen hiçbir şey bilmiyordu.Rallen’in içinde yankılanan hayal ordusundan haberi yoktu Linda’nın.Öğlen olmuştu.Herwez öğlen molası için kafeterya ya indi.

- Rallen, buranın güzel yemekleri vardır.Karnım da çok acıktı, bulutlarla, rüzgarlarla uğraşmaktan.Hadi gel karnımızı bir güzel doyuralım.Ha bu arada senin rüzgar hevesin-merakın ne oldu.İçinde hiç kıvılcım kalmamış gibi.
Susuyordum..

- Sanırım sebebini de biliyor gibiyim hani.Kızım, Linda dan etkilendin dimi? Tabi cevap vermekte zor senin için.Bende senin yaşında iken nice aşklar yaşamıştım.

Herwez amca ‘’nice aşklar yaşamıştım’’ derken, onunla aynı durumda olmadığım için hemfikir olamıyordum kendisi ile.Çünkü ilk kez böyle bir duygu yeşermişti içimde.İlk kez aşık oluyordum.Herwez sözlerine devam ediyordu, otobanda hız kesmeyen bir Ferrari gibi:

- Bazıların da mutlu oldum, bazıların da acı çektim, yaşadığım aşklar içinde.Aşk gibisi yoktur Rallen.Senin ne durumda olduğunu gayet iyi anlıyorum.

Herwez’in, bu konuya bile babacan yaklaşımı Rallen’in dikkatini de çekiyordu. Kendisini ürkütmemiş olması da avantajdı tabi Rallen için.

- Neyse Rallen. Ben karnımı doyurmak için birkaç seçim yapacağım.
- Ben tokum Bayım.Size afiyet olsun.

Herwez iştahlı bir şekilde mönülere yönelir.Rallen hala deri kaplamalı siyah koltukların üzerinde sanki bulutlarda gezercesine oturmaktadır.Vakit öğleni de geçmiştir.Bir müddet sonra, karnı doymuş bir şekilde Herwez belirir yanında ve ukalaca bir tebessüm ile:

- Uyan artık Rallen! Hayal kurmak bir yere kadardır.Onun erkek arkadaşı var, daha doğrusu bir sevdiği!

Rallen’in başında şimşekler çakmaktadır. Gök gürültüleri gala vermektedir beyninin koridorlarında. Sanki meteoroloji merkezi kafasının içine kurulmuştur.

- Hey Rallen sana diyorum.! Boşa hayaller kurma, hüsnü kuruntularla, Linda 4 Aydır biriyle çıkmakta.

Zaten doğru dürüst kulak vermediğim Herwez’in sözlerini bu sefer bir kere de kesmeye kararlıydım.

- Bakınız bayım.Benim hakkımda, sanırım dış görünüşümdeki matlıktan faydalanarak yargılarda bulunuyorsunuz. Tamam kızınız güzel lakin henüz bir girişimde bulunmuş sayılmam. İçimde fırtınalar kopmuyor değil ama hiçbir şey de sonsuz değildir.

Rallen daha önce hiç aşık olmadığı için, bu kadar cesurca ve kendine güvenir bir şekilde konuşmaktaydı. Bilmiyordu ki, kalbini ilk kez ziyarete gelmiş, ve misafir değil yatılı kalmaya niyetli o aşk duygusu çok güçlü ve zalim bir duyguydu. Linda, Rallen’i ne kadar tanıyorsa, Rallen de aşkı o kadar tanımaktaydı.Yani hiç!.

Herwez, hemen savunma modu ile saldırı moduna giren Rallen’i sakinleştirme babında sözlerini biraz yumuşatma niyetine bürünür.

- Kötü bir şey demedim ki Rallen. Sadece senin üzülmeni istemiyorum.

***


Rallen, Lindayı gördüğü andan itibaren, içinde Rüzgar merakı felan kalmamıştır.Üstüne üstlük birde Linda’nın sevdiği birinin olduğunu duyduktan sonra canı da sıkılmıştır epeyce.Herwez son söylediklerini yinelemek ister gibi, biraz sesini yükselterek:

- Duyuyor musun dediklerimi Rallen?

Sustum. Sessizliğin içinde yüzmek iyi geliyordu bana. Pekala dedi Herwez ‘’Sen bilirsin’’.

Artık bir an evvel eve dönmek istiyordum. Bir gün bile olsun bu şehirde kalmak iyi gelmeyecekti bana.

- Herwez amca ben dönüyorum.
- Nereye Rallen?
- Eve.
- Neden?, daha bir çok öğreneceğin şeyler var burada.
- Çok kötü başım ağrıyor.Belki başka zaman.
- Hasta isen doktora gidelim.Sağlık ihmale gelmez.
- Yok yok, gerek yok. Rutin baş ağrılarımdan.Bir aspirinlik işi var.
- Rutin baş ağrısı deyip geçme.Migren de böyle belirtiler vermektedir.

Herwez’in babammış gibi benimle ilgilenmesinden sıkılmıştım. Tabi Linda olayının da bunalma konusunda etkisi vardı. Herwez hiçbir şeyden habersiz sözlerini sürdürmekteydi:

- Gel bizim eve gidelim.Otel havasından sıyrıl biraz.Hava değişikliği de etkili olmuştur baş ağrına.Hem sana evimde, rüzgarlarla ilgili topladığım dip notları, bilgileri de gösteririm.

Sanki Linda’ya bir şeyler beslediğimi çabuk unutmuş gibi evine konuk eden Herwez’e artık kızmaya başlamıştım.Üstelik rüzgarlar ile alakalı hiçbir şey öğrenmekte istemiyordum.Müthiş bir saldırı fikri canlanmıştı aklımda.Taze iken hemen önüme sürdüm:

- Çok aşklar yaşamışsınız bayım, fakat size hiçbir tesiri olmamış gibi.

Herwez, biraz da Amca sıfatından, bay sıfatına konulduğunun da tesiri ile bir an suskun kalmayı tercih etti. No smoking (sigara içilmez) yazısına rağmen, elini cebine atıp meşhur yaldızlı sigaralarından biri çıkardı, artık unuttu mu bilmiyorum ama yasağa rağmen ateşlemişti bir füze gibi sigarasını. Derin bir nefesi içine okyanus gibi çektikten sonra döktürmeye başladı:

- Aşk, damarlarda izinsizce gezen bir duygudur evlat.(Artık oda bana ismimle hitap etmiyordu, misilleme yaparcasına.) Ne zaman enjekte olacağı belli değildir. Konukların içinde ne yüzsüzüdür. Sen bana diyorsun hiçbir tesiri olmamış diye ama sanırım sen ilk kez yaşıyorsun bu duyguyu.(Herwez hislerime tercüman oluyordu bir nevi.) Bak evlat, Çok dikkatli ve güçlü olmalısın diyeceğim ama aşka da karşı koyulmuyor ki.Aynı senin merakını uyandıran rüzgara konulamadığı gibi, ki aşk ondan kat kat daha manevi, kutsal, bir o kadarda güçlü duygudur. Kızımda, sevdiği erkek gibi bu duygunun deryasına kapılanlardan.Sen ne yapsan ne etsen de emeklerini fark etmeyecektir.Şunu da geç olmadan belirteyim ki, aşkın gözü kördür.Sevdiğinin haricinde değil dostlarını, annesini babasını dahi görmez.Sen sen ol kızımdan uzak durmaya bak.Bunu bir tehdit olarak değil bir amca tavsiyesi olarak algıla.Her ne kadar bana bayım deme yoluna dönmüşsen bile.(Herwez, bayım dememe alınmış gibiydi.Aramızdaki samimiyet kopuklukları biraz üzmüştü sanki onu.) Devam etti: Uzak dur diyorum çünkü; O hiçbir şekilde aldırış etmeyecektir sana.Gözleri kördür şuan.Ben babası olarak en iyi şekilde fark ediyorum bunu ve istiyorum ki hep mutlu olsun.Hiçbir şeyin onu üzmesine, yaralamasına izin vermem.Sevdiği çocuğu da gayet iyi tanıyorum.Bu zamana kadar büyük bir sorun yaşatmadı kızıma.Aksi olursa zaten karşısında beni bulur.Dediğim gibi Rallen, (Artık alınması gitmiş gibiydi) Tamam rüzgarlar ile ilgilenmekten vazgeçmiş olabilirsin bu senin kararın fakat, en azından şimdi gerçekleşmesi imkansız durumlar üzerinde hayaller kurma.Bu senin içinde, kızım içinde, benim içinde iyi olur.Bilmem anlatabildim mi?

Susuyorum, en kolayı bu geliyordu bana..

Bir Pazar sabahı. Kuşlar dünün yorgunluğunu üzerinden atmış, yeni bir senfoniye hazırlanmaktalar. Yerde kıştan kalmış yapraklar sanki cenaze merasimine kımıldanmaktalar. Havanın soğukluğu kırılmış, güneş tepeye doğru adımlarına başlamış usul usul. Yollar, kıyılarında Frankfurt Belediyesinin itfaiye aracı ile suya tuttuğu kaldırımlar sebebiyle nem kırıntıları ile kokmakta. Rallen dönüş için hazırlanmakta. Herwez karmaşıklar içinde ve Rallen’in babası her şeyden habersiz evde beklemektedir..Saat 9 sularına gelmiş..Hiçbir şeyin tadı yoktur Rallen’in gözünde. Sokaklar acı acı siren sesleriyle inlemektedir. Fren gıcırtıları cabası. Geri dönüş yolculuğu için, Rallen minibüsün en arka koltuğa oturmuştur.Başını buz gibi cama dayamış ve yüzü, Frankfurt Caddelerine dalmış gözleri ile bir heykeli andırmaktadır.

Artık Frankfurt’tan uzaklaşma zamanı gelmiştir.Minibüs hareket eder..



By Ekvator

__________________
© Copyright 2013 All Rights Reserved Ekvator ™

Konu Ekvator tarafından (23.11.2013 Saat 13:28 ) değiştirilmiştir.
Ekvator isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla