Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02.12.2013, 23:48   #1 (permalink)
Sultan ŞAH

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Post Alüminyum ve Tarihi

Alüminyum ve Tarihi

XX. yüzyılın anahtar-madenin bir bilginin eseri oluşu kayda değer bir noktadır. Dünya alüminyum üretimi 1860′ da 506 kiloyken, 1953′te 2.656.000 tona yükselmiş, fiyatı 1913′te 1.250 frankken, iki franka düşmüştü. Bir yüzyıl önce lüks bir madenden, bugün demirle atbaşı sayılacak kadar alelade bir maden durumuna gelmiş ve bu gelişim başta, muciti Fransız Sainte-Claire Deville sayesinde olmuştu.

Elektroliz yoluyla sodyumdan soda, potasyumdan potas, kalsiyumdan kireç, manyezyumdan manyezi çıkarmış olan İngiliz kimyacısı Davy, 1808′de alüminin ardında da aynı tür bir madenin bulunabileceğini düşünmüştü. Ve bu bilinmeyen madene alüminyum adını vermişti. Bu maden Alman Woehler’in elinde 1827′de daha belirli bir varlık kazandı. Organik kimyanın kurucularından biri olan bu bilgin, alüminyum klorürünü ve potasyum amalgamının tepkisini buldu. Böylece esrarlı maden, yüzyıllardan beri çöreklendiği yerden uyanıverdi ve Woehler ufacık alüminyum yuvarcıklarından meydana gelen gri tozu büyük bir zafer gibi dünyaya ilân etti. Günümüzde mutfaklara girmiş olan bu maden, o çağda radyum ve plütonyum gibi ender bir maddeydi.

Bilimler Akademisinin 1 Ağustos 1854 tarihli oturumunda bir dinleyici, oradakileri hayretlere düşürdü: Kurumun bilgin üyelerine inanılmayacak kadar hafif bir maden parçası sundu ve şaşkına dönen üyeler bunu elden ele geçirip durdular. Tahmin ettiğiniz gibi bu, alüminyumdu. Ve ilk defa, Parisli kimyacı Henri Sainte-Claire Deville (1818-1881) tarafından imal edilmişti.

Sainte-Claire Deville, Woehler’in deneyini yeniden ele alarak potasyumun yerine sodyum ve meydana gelen yuvarları bir araya getirmek için de bir eritici kullanmıştı. Bundan başka yeni madenin özelliklerini ortaya çıkarmış, şaşılacak bir sezgiyle onun ilerde, sanayide kazanabileceği yeri ve kapsamı kavramıştı. Özellikle Fransız sanayisnin bundan büyük yarar sağlayabileceği kesindi. Çünkü Madenci Pierre Berthier (1782-1881) 1821′de Provence ilinde zengin alüminyum yatakları keşfetmişti.

Hafif, iletken, bozulmaz ve kolay haddeye gelir bir maden olan alüminyum, Sainte-Claire’in tahminlerini aşan parlak bir geleceğe hızla yükseldi. Bu az çok genellikle öngörülen bir şey olsa gerek ki, III. Napolyon da hemen ilgi göstermişti. İmparatorun armağan ettiği 175.000 frankla, kimyacı, Paris’te bir fabrika kurdu ve ilk alüminyum külçeleri 1856′da çıkmaya başladı.

Bununla birlikte, bu maden, ancak fabrikasının Gard’da, Salindre kasabasına taşınmasından sonra yani 1860’ta sanayileşti. Üretim ağır ağır arttı: 1888′de 506 kilodan 175 tona yükseldi ve fiyatı da kilosu 100 franka düştü.

Bu açılış aşamasını hemen zafer aşaması izledi. Fransa’da Heroult ve A.B.D.’deki Hail, alüminyumu, yeni bir yöntemle, elektrolizle imal etmeye başladılar. Bu sayede üretim 1900′de 7.700 tona; 1910′da 50.000; 1930′da 200.000; 1950′de 1 milyon ve son zamanlarda 3 milyona ulaştı.

__________________


Sultan ŞAH isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla