Feraset sahibi olmaktır..sebeplerin doğasını çok iyi bilen insanların altıncı hisleri çok kuvvetlidir.Aklen izahı yapılabilir ki yukarıda bunu görmekteyiz,lakin konu aslen akli değil enfusidir..yani ruhi bir konudur.O an yaşanılan atmosferden,aklen hiçbir müspet delil olmadığı halde,bir sonraki adımı hissedebilmektir.
Ruh akıldan çok daha içeride ve ileridedir.Bu yüzden sezileri akıl gibi görünen-duyulanlarla sınırlandırılamaz.Aklın belki de inkar ettiği durumlara ruh içtenlikle onay verebilir ve bu onay doğrultusunda hareket etmek o kişinin inisiyatifine bırakılmıştır.Sezilerine güvenen kişiler bu hakkı kullandıkları takdirde olayları,icraatlarından önce tutarlı bir şekilde tahmin etmiş olurlar.Tedbirlerini de buna göre alacakları için durumlara karşı 1-0 galip önde başlarlar.

Arap şairlerinden La Edri;yanlış düşünebilirsin,yanlış anlayabilirsin,yanlış yapabilirsin ama asla yanlış hissedemezsin..der

Düşünmek,anlamak ve yapmak aklın hükmündeki icraatlardır ama his akli bir icraat değildir.Bu yüzden o konuda hislerin karar vermesi zordur ama verilen kararın yanılma payı yoktur.Bir ruh sahibinin,başka bir ruh sahibinden aldığı etkidir ki akıl bu konuda layukaldır..acizdir.İçlerde olup bitenin yine içlerde anlaşılması meselesidir.
Elde avuçta tutunacak hiçbir sebep olmaksızın o konuda ısrar etmektir..ve asla taklit edilemez.Yanılgı payı taklitçilerin işgüzarlığıdır.

Kim nereye yatırım yaparsa oranın meyvesini görür.İnsanın derinliğine gereken değeri verenler altıncı hislerini kuvvetlendirmeye diğerlerinden daha fazla layıktırlar.Herkese ektiği tarladan mahsül verilir..akıl tarlasına ekerseniz sebeplerden,ruh tarlasına ekerseniz hislerden ürün alırsınız.

Teşekkürler paylaşım için

__________________
''Şîrler pençe-i kahrımdan olurken lerzân
Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek''