Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20.12.2013, 21:08   #3 (permalink)
SrKn
ultrAslan

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Nasreddin Hoca fıkralarından mesajlar ve içindeki öğütleri

Söylediğine söyleyeceğine...
Köylünün biri diğerinin kuzusunu çalmış kesip
yemiş. O da onun keçisini aşırmış kesip yemiş.
Nasreddin Hoca olayı incelediğinde kimin ne
yaptığını fark etmiş.
Olayın kahramanları bir gün çayhanede oturuyorlarken
keçinin sahibi keçisini övmeye başlamış:
- “İki arşın tüyü vardı gerdanı üç karıştı başı
şöyleydi gözleri böyleydi vs” diye hayvanını methediyormuş.
Keçiyi kesip yiyen bu abartmalar karşısında çok
sıkılmış. Amma ne yapsın adam susmak zorunda.
Nasreddin Hoca keçiyi çalıp kesen adama
dönmüş :
- “Yahu bu adam ne kadar atıp tutuyor. Şimdi
git evine. Şu uyuz keçinin postunu getir de bu adam
söylediğine söyleyeceğine pişman olsun.”

Öğüt : Bir topluiğne değerinde bile olsa hiç
kimsenin bir malını kendisinin rızası olmaksızın
alıp kullanmayalım. Bizden razı olmayanlar çoğaldıkça
ahiretteki hesabımız da çok çok zorlaşır.
Kendimizi “ahirette sopa yemek ve azarlanmaktan”
burada fırsat elimizdeyken kurtaralım.
--------------------------------------------------------------------------

Bu karanlıkta
Nasreddin Hoca’nın bir konuğu gece yatısına
kalmış. Adam zayıf inançlı biriymiş. Ben görmediğime
inanmam Ahirete gidip gelen var mı? Görülmeyen
şey bilinir mi? gibi şeyler dermiş.
Hoca sabır göstermiş. Konuğunu incitmeden bir
şeyler anlatmağa çalışmışsa da konuk ikna olmuyormuş.
Yatma vakti gelince Hoca odaya iki yatak
sermiş. Birinde konuğu diğerinde kendisi yataklarına
girmişler. Hoca sağ tarafındaki mumu söndürmüş.
Bir süre sonra Konuk;
- “Hoca efendi sağ tarafındaki mumu yakar
mısın” deyince :
- “Sen deli misin be birader” demiş Hoca “bu
zifiri karanlıkta ben sağ tarafımı nasıl bileyim!”


Öğüt: Atalarımız “Kendi noksanını bilmek
gibi irfan olamaz” demişler. Kendi noksanını bilen
öğrenmeye hazır bir kişidir. Ona öğretmeye ve
zaman harcamaya değer. “Kendini bilen haddini
bilir.” Demişler. “Ya öğrenen ol ya öğreten ol. Asla
ikisinin arasında olan olma” öğüdünü unutmayalım.
Acaba her gördüğümüze inanabilir miyiz?...
Örneğin; Gökte gördüğümüz bütün yıldızların halen
var olduklarını söyleyebilir miyiz? Biz o varlıkları
bize gelen ışıkları ile bilebilmekteyiz. Bize ışığı üç
milyar yılda ancak gelebilen bir yıldız iki milyar yıl
evvel çökmüş ve yok olmuşsa Dünyamızda bir
milyar yıl sonra yaşayacak olan insanlar h''l'' daha
o yıldızın var olduğunu göreceklerdir değil mi!...
--------------------------------------------------------------------------

İpe un sermişler
Komşusu Hoca'dan urganını ( y''ni kalın ipini )
istemiş.
Hoca içeriye girip çıkmış.
- “İp boş değil” demiş “kadınlar üstüne un
sermişler.”
Komşusu:
- “Bu nasıl iş efendi?” demiş “hiç ipe un serilir
mi?”
- “Serilir” demiş Hoca “vermeye gönlün olmayınca
ipe un da serilir.”

Öğüt : Bir olumsuzluğu bir tersliği bildirirken
bizler de yumuşak bir tarzı kullanmayı becerebilmeliyiz.
--------------------------------------------------------------------------

Gizlisi - açığı
Bir kıtlık zamanında Hoca'yı çarşıda ekmek
yiyerek giderken görenler :
- “Hoca efendi herkesin gözü önünde böyle
ekmek yemek ayıp değil midir?” demişler.
- “Komşusu açken bol bol tıkınmanın gizlisi
ayıp olmazsa açıkta yapılanı ne diye ayıp olsun” demiş
Hoca “ Komşusu açken tok yatmak ya her
zaman her yerde ayıptır ya da hiç ayıp değildir.”

Öğüt :Bizler de etrafımızdakilerin ihtiyaçlarına
duyarlı olmağa çalışalım.
--------------------------------------------------------------------------

Kim Daha Büyük
Hoca’ya:
- “Efendi” demişler “padişah mı büyük yoksa
çiftçi mi ?”
- “Çiftçi büyük elbet” demiş Hoca ve eklemiş;
“Çünkü çiftçi buğday yetiştirip vermezse p''dişah
acından ölür.”

Öğüt: İnsanların kendileri gibi işleri de
toplumun bir parçasıdır. Bir meslek grubunun
eksikliği vücudumuzdaki bir uzvumuzun eksikliği
gibidir. Değil mi ?
--------------------------------------------------------------------------

Gönlüm razı olmadı
Nasreddin Hoca kasabadan Kur’an-ı kerim
tefsir ve ilmihal gibi bazı kitaplar almış. Bir çuvala
yerleştirmiş. Çuvalı sırtına almış eşeğine binmiş
köyüne doğru gidiyor.
Yolda Hoca'yı görenler :
- “ Bre Hoca çuvalı niye kendi sırtına aldın ?”
diye sormuşlar.
- “Ne yaparsın” demiş Hoca “zavallı hayvan
zaten benim bütün kahrımı çekiyor. Kendi bindiğim
yetmiyormuş gibi çuvalı da ona taşıtmağa gönlüm
razı olmadı.”

Öğüt: Aslında her iki halde de eşeğin taşıdığı
yük aynı. Olaylara yeteri kadar dikkatli ve inceleyici
bir gözle bakmalı sonra tepkimizi ortaya koymalıyız.
Çuvalın içindekilerin üzerine oturulabilir mi?

__________________

Fitness Eğitmeni
SrKn isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla