Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25.12.2013, 20:46   #1 (permalink)
Asi Ruh
Özel Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Boğazlar Meselesi



Boğazlar Meselesi

İstanbul Boğazı Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazından yabancı gemilerin geçişiyle ilgili olarak milletlerarası diplomaside çeşitli zamanlarda ele alınan anlaşmazlık.
Osmanlı Devleti Karadeniz'e Marmara Denizine ve boğazlara hakim olduğu sırada boğazlarla ilgili bir mesele olmamıştır. Ancak Rusya 18. yüzyılda Karadeniz'in kuzey kıyılarına hakim olunca Osmanlı Devleti 1774'te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması'yla Rus ticaret gemilerine Boğazlardan serbest geçiş hakkı tanıdı. 1798 ve 1805 Osmanlı-Rus İttifak antlaşmalarıyla Karadeniz bütün yabancı devletlerin savaş gemilerine kapatıldı. Rus savaş gemilerine Boğazlardan serbest geçiş hakkı tanındı ve yabancı savaş gemilerinin Karadeniz'e zorla girmek istemeleri durumunda da Osmanlı-Rus donanmalarının birlikte karşı koymaları hükme bağlandı. Fakat bu antlaşma kısa bir müddet sonra 1807 Osmanlı-Rus Savaşı ile yürürlükten kalktı.

Osmanlı Devleti 5 Ocak 1809'da İngiltere ile imzaladığı Kala-i ********* (Çanakkale) Antlaşması ile Boğazları yabancı savaş gemilerine kapalı tutmayı taahhüt etti. 1829 Edirne Antlaşması'yla Rusya Boğazlardan ticaret gemilerini geçirme hakkını yeniden elde etti. Ayrıca Osmanlı Devleti Boğazları sulh içinde bulunduğu bütün devletlerin ticaret gemilerine açtı. Sultan İkinci Mahmud Han 1833'te Mısır meselesinde aldığı yardım karşılığında Hünkâr İskelesi Antlaşması'nı imzalayarak Boğazları Rusya lehine yabancı savaş gemilerine kapatmayı kabul etti. Bu antlaşma büyük Avrupa devletlerinin Boğazların sulh döneminde Osmanlı olmayan bütün savaş gemilerine kapalı tutulması kuralını benimsediği 15 Temmuz 1841 Londra Boğazlar sözleşmesi ile iptal edildi. Buna rağmen Osmanlı Devletinin müttefiki olan İngiltere ve Fransa Kırım Savaşı sırasında Rusya'ya saldırmak üzere donanmalarını Boğazlardan geçirdiler. Londra Boğazlar Sözleşmesi bütün savaş gemilerinin Boğazlardan Serbest geçişine izin veren 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Boğazlar Sözleşmesine kadar yürürlükte kaldı. Birinci Dünya Savaşı sonunda 30 ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi'nden sonra Boğazların hakimiyeti fiilen Osmanlı Devletinin elinden çıkıp tamamen İtilaf Devletlerinin eline geçti.

Lozan Antlaşması'yla birlikte aynı anda imzalanan Lozan Boğazlar Sözleşmesinin sonunda Boğazlar askerden arındırıldı. Savaş gemilerinin geçişi herhangi bir izne bağlı olmadan tamamen serbest bırakıldı. Sulh döneminde yabancı ticaret gemilerine geçiş serbestliği tanındı. Bir savaş döneminde Türkiye'nin tarafsız olması halinde de sulh dönemindeki kaideler geçerli sayıldı. Türkiye'nin taraf olduğu bir savaş halinde tarafsız gemilerin düşmana yardım etmemek kaydıyla Boğazlardan serbestçe geçmesi hükme bağlandı.

Türkiye; Lozan Boğazlar Sözleşmesinin Türkiye'nin hükümranlık haklarını kısıtlayan hükümler taşıması sebebiyle Boğazlar rejiminin statüsünde ilk defa 1933 Londra Silahsızlanma Konferansında dile getirilen bir değişiklik talebinde bulundu. İtalya dışında Lozan Boğazlar sözleşmesini imzalayan devletlerin katıldığı Montreux Konferansı sonunda Boğazları tahkim etme konusunda Türkiye'ye tam yetki veren ve Karadeniz'de kıyısı bulunmayan devletlerin savaş gemilerinin geçişini kısıtlayan Montreux Sözleşmesi 20 Temmuz 1936'da imzalandı.

Boğazlar Meselesi 1945'te Yalta ve Potsdam konferanslarında müttefik devletler arasında tekrar ele alındı. Ancak kesin ve net bir anlaşmaya varılamadı. İkinci Dünya Savaşından sonra yeniden milletlerarası gündeme gelen Boğazlar meselesi devletler arasında tartışıldı. Sovyetler Birliği savaştan sonra siyasi dengelerin değiştiğini bu sebeple Boğazlar rejiminde de yeni şartlara uygun bazı değişiklikler yapılması gerektiğini savundu. İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye'nin Montreux Sözleşmesine uymadığını ileri sürerek kendi emniyetinin sağlanması için Boğazların Karadeniz'de kıyısı olmayan devletlerin savaş gemilerine kapatılmasını Karadeniz'de kıyısı olan devletlerin savaş gemilerine ise her zaman açık tutulmasını talep etti. Ayrıca Boğazlardan geçiş rejiminin yalnızca Türkiye ile Karadeniz'de kıyısı olan devletler arasında düzenlenmesi gerektiğini savundu. Diğer taraftan Sovyetler Birliği düşmanca maksatlarla kullanılmasını engellemek için Boğazların Türkiye ile Sovyetler Birliği tarafından ortak olarak savunulmasını istedi. Bu isteklerini 7 Ağustos 1946 ve 24 Eylül 1946 tarihli iki notayla Türk hükümetine bildirdi. ABD ve İngiltere Boğazlar rejimi hakkında yeni bir düzenleme yapılmasına karşı olmadıkları için Sovyetler Birliği'nin teklifini kabul ediyorlardı. Fakat diğer batılı ülkeler Boğazlar rejiminin Montreaux Sözleşmesinin esasları dahilinde milletlerarası bir toplantıda görüşülmesi gerektiğini savundular. Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında ikili görüşmeler yapılmasını kabul etmediler. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti Sovyetler Birliği'nin notalarına karşı 22 Ağustos 1946 ve 18 Ekim 1946 tarihlerinde verdiği notalarla Boğazlar rejiminde yapılacak bir değişikliği ilke olarak kabul ediyor ama bunun ikili görüşmeler yoluyla değil de milletlerarası bir toplantıda ele alınması gerektiğini bildiriyordu. Bu notalarda ayrıca Boğazlar konusunda ortak savunma talebinin kesinlikle kabul edilemeyeceği açıklandı.

Bu sırada meydana gelen bazı önemli siyasî ve askerî gelişmeler Boğazlar rejiminin yeniden değiştirilmesi konusunda milletlerarası konferans toplanması teşebbüsünü neticesiz bıraktı. Dolayısıyla Boğazlar rejiminde bir değişiklik olmadı. Böylece Montreux Sözleşmesinin hükümleri günümüze kadar değiştirilmeden yürürlükte kaldı.

Asi Ruh isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla