Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01.02.2014, 21:29   #103 (permalink)
Asi Ruh
Özel Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pskilojide Kavramlar

Moral Kariyer



Moral kariyer terimi Goffman tarafından toplum içinde bireyin davranışlarının sürekli olarak diğerleri tarafından yargılandığına işaret etmek için kullanılmıştır. Moral kariyer kavramı insanın sosyal yaşamının moral bir kariyer gibi görülebileceğini ifade etmektedir.





Moral Taciz


İş yaşamı sorunlarına ilişkin literatürde son yıllarda ortaya çıkan moral taciz kavramı (mobbing) çalışanların iş yerinde maruz kaldıkları moral eziyeti ifade etmektedir. Moral taciz boyutları giderek artan önemli bir iş yaşamı sorunu hatta gözlemcilere göre gerçek bir sosyal patoloji niteliği taşıyor; bir epidemi gibi yaygın ve iş yerlerinin günlük sinsi şiddeti olan moral taciz kendine özgü nedenleri semptomları ve biçimleriyle bir 'iş terörü' oluşturuyor.

Bu nedenle moral taciz konusunda son yıllarda birbiri ardısıra kongreler uzman toplantıları düzenleniyor; iş müfettişleri iş hekimleri psikologlar psikoterapistler tarafından inceleniyor; internet siteleri tartışma platformları kuruluyor.

Araştırmalara göre (Batı toplumları söz konusu) çalışanların yaklaşık % 10'luk dilimi moral tacize uğramaktadır. Tacize en çok maruz kalanlar kariyerlerinin ortasındaki kadınlardır. 40 yaşını geçmiş yalnız yaşayan ve işine çok angaje olanlar moral tacizin ideal hedefleri olarak görünmektedir. Fakat iş yerinde kıskanılan parlak başarılı ve güçlü kişiler de moral tacizin hedefi olabilmektedir.

Moral tacizin nedenleri arasında en çok kâr/kazanç yasası anılmaktadır. Zaman içinde işyeri koşullarının değişmesi yüksek verimlilik ve rekabet arayışı özerkliğin artışı gibi hususlar işsizlik bağlamında çalışanlar üstündeki baskıyı artırmaktadır.

Çalışanları koruyucu yasal mevzuatın işten çıkarmaları zorlaştırması karşısında yöneticiler çalışanları baskı ve moral taciz yoluyla uzaklaştırmaya yönelmektedir. İkinci olarakişyerlerindeki kendi kabuklarından memnun olmayan küçük şeflerin sapık (pervers) eğilimleri önemli bir moral taciz kaynağı oluşturmaktadır.

İnsanın iş anlayışı ve işiyle ilişkisindeki değişiklikler de bunda önemli bir rol oynamaktadır. Legeron'a (2001) göre eskiden insanlar ekmeğini geçimini fabrikada kazanıyordu ve 'ağzım kapatıyordu'. Şimdi insanın evliliğinde ailesinde işinde gelişmesi serpilmesi istenmekte; öz saygı yüceltilmekte ve otoriteye iş kontratıyla ilgili itaat ilişkilerine katlanmak zorlaşmaktadır.

Ayrıca geçen yüzyılda iş koşullan şimdikinden çok daha kötü olmakla birlikte çalışanlar arasında bir sınıf dayanışmasının olduğu; tacize eziyete maruz kalanlarda 'diğerleriyle aynı gemide olma duygusu'nun bulunduğu ve sendikaların da kendi rollerini oynadığı ve bütün bunların sonucunda tacizin aynı şekilde algılanmadığına ya da tacize daha kolay tahammül edildiğine işaret edilmektedir (Muller 2002).

Moral taciz kendini farklı biçimlerde göstermektedir: Binlerce ücretli iş hekimine iş müfettişine sendikalara gelerek iş yeri koşullarına dayanamadıklarını söylüyorlar. Belirtilen taciz şekilleri geniş bir yelpaze oluşturuyor: Aşağılanma hakaret iğneleme zam veya izin verilmemesi keyfi olarak çalışma saatlerinin değiştirilmesi yapılan işin beğenilmemesi sürekli hata veya eksik aranması bir kenara itilip bırakılma ilgisizlik dışlanma soyutlanma vb.


Sorunun artan önemi iş yasalarına moral tacize ilişkin özel hükümler konmasına yol açıyor. Yasal mevzuatta moral taciz işyerinde iş koşullarının çalışanların haklarına ve onuruna zarar verecek fiziksel veya zihinsel sağlığını bozacak veya mesleki geleceğini riske sokacak şekilde bozulmasına yol açan uygulamalar olarak nitelendirilmekte ve çeşitli cezalar öngörülmektedir. Üstelik işverenler de iş yerinde olan bitenden sorumlu tutulmakta ve moral taciz olmamasına dikkat etmekle yükümlü sayılmaktadır.






Motivasyon


Motivasyon bireyi belirli bir davranışa angaje olmaya veya yapmaya sevkeden güçler bütünü olarak tanımlanabilir. Bu güçler iç kaynaklı (bilişsel duygusal) veya dış kaynaklı (çevresel) olabilir. Bir işi veya davranışı yapmaktan haz alma; bir işi sonuçlandırmak veya tamamlamaktan kaynaklanan başarı duygusu iç kaynaklı motivasyonlara örnektirler; iş veya davranışa verilen ücret maddi kazanç ve benzeri ödüller iş veya davranışın sonucunda elde edilen kazanç veya avantajlar (statüsünü koruma yükseltme; olası ceza veya kayıplardan kurtulma) dış kaynaklı motivasyonlardır.

Bazı yazarlar içsel faktörleri ihtiyaçlar veya motifler olarak nitelendirmekte dışsal faktörleri ise birey belirli bir yönde davranmaya veya bir şey yapmaya zorlandığında söz konusu etmektedirler.

Motivasyon kavramı oldukça karmaşık bir kavramdır ve her tanım eksik yanlar taşır. Genel olarak bireyi belirti amaçlara doğru yönelten veya belirli davranışları yapmaya doğru güdüleyen bir psikolojik faktör olan motivasyon organizmayı harekete geçiren bir değişikliği ya da gerilimi ifade eder; organizmanın gerili TU bu gerilimi sona erdirecek davranışların yapılmasıyla sona erer. Dolayısıyla motivasyon bireyleri belirli bir yönde davranmaya sevkeden içselleştirilmiş bir olgu (ihtiyaçlar arzular amaçlar) gibi görünmektedir





Motor Öğrenme


Basit edimsel öğrenme belli bir amaca varmak için ne yapılması gerektiğinin öğrenilmesidir. Bazen psikomotor öğrenme de denen motor öğrenmede (motor learning) söz konusu olan ise bir şeyin nasıl daha iyi yapılacağıdır Gündelik hayat motor öğrenme gerektiren faaliyetlerle doludur. Bunlar arasında çatal-kaşıkla yemek yemeyikonuşmayı yazı yazmayı araba kullanmayı topu hedefe atmayı bir müzik aletini çalmayı sayabiliriz. Bütün bu becerilerde bireyin davrananlarını hızlı ve doğru olarak yapabilmesi için alıştırma gereklidir.

Motor öğrenmede de uyarıcılar ayırdetmenin öğrenilmesinde olduğu kadar önemlidir; fakat burada durum biraz farklıdır. Örneğin iyi bir golf oyuncusunun güzel bir vuruş yapabilmek için belirli bir uyarıcı durumuna gereksinimi vardır: bileğinde ve bacaklarında belli bir duygunun olması bakışlarının topun üzerinde yoğunlaşması sopasını kaldırırken omuzlarından ve kollarından dönüt (feedback) uyarıcılarının gelmesi gerekir. Piyanistler ve daktilo yazanlar da "herşeyin yolunda olduğu" duygusunu veren belli bir pozisyona girmedikçe işlerini yapamazlar.

Diğer bir deyişle motor becerilerde çevre bedensel iç uyarıcılar ve yapılacak iş arasında bir eşgüdüm (coordmation) söz konusudur. Ancak motor öğrenmelerde üzerinde daha çok durulan şey devranımın yapılış tarzıdır. Motor öğrenme genellikle davranımın yapılmasındaki hız ve hatasızlıkla ölçülür örneğin daktilo sınavlarında hız değerlendirilirken hatalar da hesaba katılır. Daktilo öğrenen bir kimsenin bu şekilde elde edilen günlük test puanları bir grafikle gösterilecek olursa elde edilen eğrinin tipik bir koşullanma eğrisine benzediği görülür. Yani eğri önceleri hızlı ilerleme olduğu sıralarda hayli diktir; kişi ustalığa yaklaştıkça yatıklaşır.

Asi Ruh isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla