Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01.02.2014, 21:55   #203 (permalink)
Asi Ruh
Özel Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pskilojide Kavramlar

Dilbilimi

Dil konusundaki çalışmaların genel adı dilbilimidir (dinguistics). Dilbilimi içinde birçok farklı yaklaşım vardır. Filologlar (philologists) ya da karşılaştırmalı dilbilimcileri dilin geçmişini ve dillerin birbirleriyle ilişkilerini incelerler. Fonetikciler (phoneticians) bir dilin seslerini çalışırlar. Gramerciler (grammarians) dilin yapısındaki kurallarla ilgilenirler. Semantikciler (semanticists) dildeki kelime ve cümlelerin anlamını çözümlerler. Psikolinguist'ler (psycholinguists) dilin nasıl öğrenildiğini ve insan düşüncesindeki işlevlerini çalışan psikologlardır. Bölüm 6'da tartışıldığı gibi insanlar dili düşüncenin bir aracı gibi kullanırlar; onun vasıtası ile yalnız birbirleri ile değilkendi kendileriyle de iletişimde bulunurlar.

Hayvanlarda iletişim

Hayvanlardaki iletişime gelince hemen tüm omurgalı hayvanlar (belkemiği olanlar) kendi türlerinin üyeleriyle ve zaman zaman da başka türlerin üyeleriyle iletişimde bulunurlar. Buradaki "iletişim" kelimesi diğer hayvanlar için anlam ifade eden sinyaller verme anlamındadır. Bu sinyaller bir köpeğin havlaması veya bir kuşun ötmesi gibi sesler ya da bir tavuskuşunun kabarması veya bir maymunun tehdit gösterisi gibi görsel gösteriler (visual displays) olabilir (Şekil 7.2'ye bakınız).

İnsan standartlarına göre hayvanların her türünün kullandığı sinyallerin miktarı oldukça azdır. En üst düzeydeki sosyal omurgalıların repertuarlarında bile 30 35 farklı gösteriden fazlası nadiren bulunur. Birçok omurgalılar arasında gösterilerin sayısı türden türe 3 4 sayılık fark göstermektedir. Bu sayılar en azı balıklarda görülen 10 ile en çoğu toplumsal düzenlerindeki karmaşıklık yönünden insanlara en yakın primatlardan olan rhesus maymunlanndaki 37 arasında bir değişim gösterir. (Wilson 1972 s. 56).

Hayvanların bu gösterileri çoğunlukla saptanık davranış örüntüleridir. Bu nedenle de türe özgü davranışlar olarak nitelendirilirler. Bununla beraber bazı örneklerde öğrenme de bir ölçüde rol oynar. Örneğin bazı kuş türleri ötebilmek için başka kuşun ötüşünü duymak zorundadırlar (Peterson 1963). Böylece hayvanlardaki iletişim hem doğuştan gelen eğilimlere (innate tendencies) hem de öğrenmeye bağlıdır.

Hayvanlarda konuşma

Hayvanlar her ne kadar iletişim kurabilirlerse de doğal bir dilleri yoktur. Burada işaretlerle semboller arasındaki fark önemlidir. Tanımı gereği bir dilde anlam karşılığında semboller kullanılır. Hayvanların havlamaları ötmeleri yüz buruşturmaları veya tehdit edici gösterilen anlamlı işaretlerdir; ancak bunlar sembol olmadıklarından dil değildir.

Doğal bir dilleri olmasa da hayvanlara insanların dili öğretilebilir mi? Papağan veya Mynah kuşu gibi bazı kuşlar insan konuşmasını oldukça iyi taklit edebilirler fakat bunları anlamlı semboller olarak kullanamazlar. Eğer kuşlara değişik anlamlar için değişik kelimeleri bir gramer düzeni içinde kullanmaları öğretilebilseydi bu bir dil olurdu. Bunu öğretmek için bazı girişimlerde bulunulmuş ancak yeterince başarıya ulaşılamamıştır (Ginsberg 1963). Yeterli çaba gösterilmemiş ya da uygun teknik kullanılmamış olabilir. Öte yandan tüm kanıtlar bazı kuşların konuşma seslerini çıkarmak için gerekli motor aygıtlara sahip olmalarına rağmen beyinlerinin bu sesleri anlamlı olarak kullanabilecek kadar örgütlenmiş olmadığını göstermektedir.

Tüm hayvanlar içinde yapısı ve büyüklüğü bakımından insan beynine en çok benzeyen beyne sahip hayvanlar şempanzelerdir. Bu onların insan dilini öğrenebilecekleri anlamına gelir mi? Bunu onlara öğretmek için iki önemli çalışma yapılmıştır. 1930'lann ilk yıllarında yapılan ilk çalışmada bir karıkoca Gua adındaki bebek şempanzeyi kendilerinin yeni doğmuş oğulları ile birlikte büyütmüşlerdir (KelloggKellogg 1933). Fakat Gua bir takım el hareketlerini ve kaşıkla yemek yemek gibi becerileri öğrenmişse de dil öğrenmede hemen hiç bir gelişme göstermemiştir ikinci deneyde Vicki adındaki şempanze kendisine insan konuşmasını öğretmek için uzun zaman ayıran psikologların evinde tek başına yetiştirilmiştir (Hayes ve Hayes 1951). Yoğun yetiştirme çalışmaları sonucunda Vicki'nin öğrenmiş gibi göründüğü ve anlamlı bir şekilde ku''andığı dil "anne" "baba" ve "fincan"ı andıran üç kelimeden ibarettir.

Gerçekte şempanzelerin çıkardıkları seslerin fonetik analizi ancak dört veya beş değişik sesi çıkarabildikleri izlenimini vermektedir (Liberman 1973). Buna karşılık bebekler konuşmaya başlamadan önce çok sayıda ses çıkarırlar. Şempanzelerin telaffuz ettiği tek sesli harf uh sesini andırmakta sessiz harfler ise p m ve k ile sınırlı görünmektedir. Göründüğü kadarıyla şempanzelerin beyni ya örgütlü değildir ya da konuşma dilini oluşturacak temel sesleri çıkarabilecek biçimde ses çıkarıcı kaslarla bağlantısı yoktur. Bugünkü bilimsel fikir birliğine göre konuşma dili Homosapiens türüne özgü bir yetenektir.


Sessiz dil

Mademki konuşma tartışma dışı görünmektedir şempanzeler sessiz bir dil (nonvocal language) öğrenebilirler mi? Elleriyle birçok jestler yaparlar ellerini mahir bir şekilde kullanırlar ve çevrelerindeki olaylara yakın bir dikkat gösterirler. Belki de görsel sembollerin bazı birleşimleri hareketlerle birlikte kullanılarak şempanzeler için bir dil geliştirilebilir. Bu yaklaşımla önemli başarılara ulaşan üç değişik program uygulanmıştır (Fleming 1974 a b). Bunlardan biri burada betimlenecektir (Premack ve Premack 1972): Suratı adındaki şempanze ile deneyciler arasındaki iletişimin tümü Sarah'ın ****sinin arkasındaki dil tahtası (language bosrd) ürerinde yer almıştır (Şekil 7.3'e bakınız). Bu tahta manyetikti ve arkaları çelik plastik parçalar üzerine tutturulabiliyordu. Plastik parçalar büyüklük şekil ve renk bakımından birbirlerinden farklıydı. Bunların her bin bir kelimeyi simgeliyordu.

Çalışma Sarah'a bazı tek kelimelerin anlamlarının öğretilmesiyle başladı. Bir elma alabilmek için elmayı simgeleyen plastik parçayı tahtanın üstüne tutturması isteniyordu. Muz için de aynı işlem gerekiyordu. Bu yolla bir takım kelimeleri öğrendikten sonra Sarah'a "ver" kelimesi öğretildi. Bundan sonra Sarah'ın bir elmaya sahip olabilmesi için tahtaya biri "elma" için diğeri "ver" için iki parça tutturması gerekiyordu. (Şekil 7.3'de görüldüğü gibi Çinlilerin dikey yazma sistemi kullanılmıştır. Sarah bu sistemi tercih eder görünmüştür.)

Daha sonra şempanze kendisi gibi boyunlarında adları için semboller takmakta olan değişik deneycilerin adlarını öğrendi. Artık elma alabilmek için "Mary elma ver" veya "John elma ver" yazmak zorundaydı. Daha sonra parçaları "Mary Sarah'a elma ver" şeklinde yerleştirmeyi öğrenmesi gerekti. Her durumda istediğini alabilmesi için parçaları gramer kurallarına uygun kullanması isteniyordu.

Bu yöntemle Sarah içlerinde ("tabak" "kova") gibi nesne isimlerinin ("...dır" "ver" "al" "içine koy" "yıka") gibi fiillerin (aynı farklıhayır değildir adı renk ? eğer öyleyse) gibi kavramların ve (kırmızı sarı kahverengi yeşil] gibi renklerin de bulunduğu yaklaşık 130 kelime öğrendi. Kendisine bir cisim gösterilip rengi sorulduğunda doğru parçayı tahtaya tutturuyordu. Daha ilginci Şekil 7.4'de gösterildiği gibi koşullu bağlantıları da öğrendi. Bir elma almak için gereken davranış basitti. Ancak Sarah ne yapması gerektiğini ve ne yapmaması gerektiğini bilmek için dört cümleyi okumalı ve anlamalıydı. Sarah'ın kavramları öğrendiği de açıktı. Kendisine örneğin bir elma gösterildiğinde nitelik çiftleri arasında bir "nitelik çözümlemesi" (feature analysis) yaparak seçim yapması isteniyordu. Elma için kırmızıyı yeşilden daireyi köşeliden ve saplıyı sapsızdan ayırdedip seçiyordu. Böylece Saran elmanın niteliklerini soyutladı.

Bu betimleme Sarah'ın başarısının sadece ana niteliklerini göstermektedir. Genel olarak iletişim yeteneği iki yaşındaki bir çocuğunki kadardır. Kelimeleri uygun düzende gereği gibi kullanmaktadır. Bu ise gramer kurallarını öğrendiğini gösterir. Böylece bir şempanzenin sessiz bir dili öğrendiği ve bunu insanlarla iletişim sağlamak için kullandığı sonucuna varılır.

Dil kuramı açısından önemi dışında şempanzelerle yapılan bu deneyler insanlar için de bazı uygulama alanları bulabilir. Bu bölümde daha ilerde tartışıldığı gibi sağır çocuklar dil öğrenmede çoğunlukla geridirler. Fakat onlar da şempanzeler gibi çevredeki parçaları görüp hareket ettirebilirler. Belki buna benzer bir yöntemle öğretmenler sağır çocukları yaşamlarının erken bir döneminde dilin varlığından haberdar edebilir ve yazı dilini daha kolay öğrenmelerine yardımcı olabilirler.

Özet

İletişimde iki çeşit sinyal kullanılır: Semboller dilde kullanılırken işaretler olaylar arasındaki doğal ilişkilerin anlamını kazanmıştır. Konuşma dili ve yazı dili temel öğeleri olan sesler ve harfler gramer yapıları kullanılan sözcük dağarcığı ve fazladanlık yönlerinden farklıdır.

Dil konusundaki çalışmaların genel adı dilbilimidir. Çeşitli uzmanlar dile farklı açılardan yaklaşırlar. Örneğin psikolinguistler dilin nasıl öğrenildiğini ve insan düşünmesinde ne gibi işlevleri olduğunu incelerler. Hayvanlara konuşmayı öğretme çabaları başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Ancak şempanzeler sembollerden oluşan sessiz bir dili gramer düzeni içinde öğrenebilmişlerdir.

Asi Ruh isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla