Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26.02.2014, 11:29   #1 (permalink)
Ruzenin
"Kırk Yılda Bir Gibisin"
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Nobel ödüllü yazardan İstanbul'a övgü

Nobel ödüllü yazardan İstanbul'a övgü

Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Çinli Yazar Mo Yan, "Kalplerde oluşturulan bu dostluk, Şanghay işbirliğinden çok daha ötededir" dedi


Pasifik Ülkeleri ile Sosyal ve İktisadi Dayanışma Derneği (PASİAD) ile Türk-Çin Sanayici İş Adamları Derneği'nin (TÜÇSİAD) organize ettiği "Çin'den Türkiye'ye 100 Entellektüel" projesi kapsamında İstanbul'a gelen yazar Mo Yan, Beşiktaş'taki Sgangri La Bosphorus Otel'de basın toplantısı düzenledi. Toplantıda ilk olarak Çinli sanatçıların İstanbul'da çektiği fotoğrafların gösterimi yapıldı.

Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Çinli Yazar Mo Yan, Türkiye'de çok büyük bir değişim olduğunu belirterek, halkın çok mutlu ve huzurlu olduğunu gördüğünü dile getirdi.

İstanbul'a ilk kez geldiğini ifade eden Yan, şöyle konuştu:

"Türkiye çok huzurlu bir yer. Sokak ve dükkanlar cıvıl cıvıl. İnsanlar sokaklarda huzurlu bir şekilde yürüyor. Bir yandan Boğaz'da vapurlar dolaşıyor. Genel olarak atmosfer gerçekten çok büyüleyici. Balık tutan insanları görmek huzur veriyor. Yemekler ise gerçekten bizi hayran bıraktı. Televizyon izleyebiliriz ama her izlediğimize inanmamalıyız. Türkiye İpek yolunun çok önemli noktalarından biri."

Türkiye ve Çin'e ait birçok sanat eserini İstanbul'da gördüğünü ifade eden Yan, iki ülke arasındaki etkileşimi canlı olarak görmenin sevincini yaşadığını vurguladı.

İstanbul izlenimleri

İstanbul'daki ilk dört gününde İstanbul'un tarihi ve turistik mekanları gezdiğinden bahseden Yan, Sultanahmet Camisi, Ayasofya, Yerebatan Sarnıcı, Harbiye Askeri Müzesi'ni, Sultanahmet Meydanı'nı gördüğünü ve Kapalıçarşı'da alışveriş yaptığını söyledi.

Mehter Takımı'nı ve Boğaz'ın inanılmaz manzarasını görmenin mutluluğunu yaşadığını dile getiren Yan, Türkiye'nin büyük bir tarihi derinliğe sahip olduğunu, gezisi süresince çok güzel anılara sahip olduğunu vurguladı.

Türk kültürün zenginliğine şahit olduğunu vurgulayan Yan, Türk yemeklerini ve tatlılarını çok beğendiğini belirtti.

Yan şunları kaydetti:

"Türkiye'nin konumuna baktığımızda Batı, Doğu, Afrika ve Arap kültürünün harmonisini görebiliyoruz. Beni etkileyen konulardan biri Türk yemekleri oldu. Yemeklerde de Doğu ve Batı'nın bir harmonisi söz konusu. Beni en fazla etkileyen manzara da, köprünün altında bir yandan balık yerken bir yandan da Boğaz keyfi yapmak oldu. Bir Türk çayı içip bir yandan da manzarayı izlemek, hayatım boyunca en keyifli anlarımdan biri oldu."

"Orhan Pamuk'un odasından etkilendim"

Yazar Orhan Pamuk'u ziyaret ettiğini de hatırlatan Yan, "Evine gittim ve çalışma odasında uzun uzun sohbet ettik. 2008 yılında Orhan Pamuk'u Çin'de misafir etmiştim. Onun çalışma ortamı ve kitapları beni çok etkiledi, gerçekten güzel bir odası var. Doğrusunu söylemek gerekirse biraz da özendim. Kitaplarını tekrar okuduğumda artık onu daha iyi anlayabileceğimi düşündüm" diye konuştu.

Türkiye'de kaldığı sürenin uzun olmadığını ancak izlenim ve kazanımlarının fazla olduğunu belirten Yan, "İyi ki İstanbul'a gelmişim. İstanbul ve Ankara ziyaretindeki tüm güzellikleri kaçırmamış olmak çok güzel. İnanıyorum ki buradaki izlenimlerim, bir karakter olarak kitaplarımı mutlaka etkileyecektir" ifadelerini kullandı.

"Bu dostluk, Şanghay işbirliğinden çok daha ötededir"

Yazar Mo Yan konuşmaların ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"Türkiye'yi Şanghay İşbirliği Örgütü içerisinde görmek isteyip istemediği' sorusuna karşılık Mo, "Bu siyasi bir konu" değerlendirmesinde bulundu.

Yan, "Sayın Abdullah Gül ile yaklaşık 40 dakikalık görüşmemiz oldu. Gül de bizimle hayat ve edebiyat üzerine konuştu. Orada en siyasi muhabbetimiz, bizim Cumhurbaşkanımızın onu ziyareti oldu. Cumhurbaşkanı Gül bizi çok iyi ağırladı ve gülüşündeki o samimiyeti gerçekten sevdim. Türk ve Çin halkının kalplerinde dost olmasını ve daha samimi ilişkiler kurmasını ümit ediyorum. Dolayısıyla kalplerde oluşturulan bu dostluk, Şanghay işbirliğinden çok daha ötededir" diye konuştu.

İstanbul'daki izlenimlerinin kendisinde uyandırdığı duygularla ilgili de Yan, "Mehter Takımı'nın müziğini dinlerken, sanki Çin'de de böyle bir şey varmış ve tekrar onu dinliyormuşum izlenimine kapıldım. Türk yemekleri açısından da annemin bana küçükken yaptığı şeyleri yiyormuş gibi hissettim. En önemlisi de Çin'den gelen benzersiz porselenler ve Türkiye'de onların tekrar Türk kültürüyle boyanmasıydı" diye konuştu.

Yan bir gazetecinin, "Kitaplarınızda Türkiye'nin hangi kültürel zenginliğini ve mekanlarını yansıtmak istersiniz?" şeklinde sorusuna ilişkin şunları kaydetti:

"İstanbul'da birçok dini tarihi eseri ve mekanı görme şansımız oldu. Özellikle Ayasofya beni çok derinden etkiledi. İnanılmaz bir yapıt, aynı zamanda tarihten günümüze kalmış bir belge. Bir kilise daha sonra cami oluyor ve bugün müze olarak ziyaret ediyoruz. Her bir taşının dokusunda daha önce yaşamış insanları görebilmek beni gerçekten derinden etkiledi. Ayasofya büyük bir ihtimalle benim bundan sonraki eserlerimde olabilir. Harbiye Askeri Müzesinde gördüğüm savunmayla ilgili tarihi silahlar da beni çok etkiledi. Çünkü bir de savaşla alakalı bir romanım var. Askeri müzede gördüğüm materyallerin hepsinin savaşla alakalı yazacağım romanlarda bulunabileceğini düşünüyorum."

"Kesinlikle sansüre karşıyım"

Edebiyat alanında sansür konusu ve sansürün Çin'de uygulanıp uygulanmadığına yönelik soru üzerine Yan, şu açıklamalarda bulundu:

"Türkiye ve Çin gelişmekte olan ülkeler. Gelişmekte olmak demek, zaten sorunlarını çözerek ilerlemek demek. Bu süreçte en önemli bakmamız gereken nokta, dünden bugüne değişen nedir halkların yaşamında. Çin'deki bu değişimi dünyada herkes görüyor. Bir vatandaş olarak bu değişimi gördüm. Sansür meselesine gelince bu eski bir konu. Ben kesinlikle sansüre karşıyım ama sansür her yerde var. Sansür bazen toplumun bir ihtiyacıdır bazen de gerek olmayan bir konudur. Dolayısıyla bu konunun zamanla çözüleceğine inanıyorum. Sansüre karşıyım ama sansür hayatımızın her alanında var. Tıpkı havaalanındakiler gibi. Havalimanında, farkında olmasak da birçok şey sansürdür ve bu bizim güvenliğimiz için gereklidir."

__________________
"Ve...
Cennet bazen bir tebessüme ilişir"
Ruzenin isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla