Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02.03.2014, 01:22   #1 (permalink)
Jineps

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Çocuğunuzun Davranışı

Çocuğunuzun Davranışı

• Hırçın mı?



• Ani tepkili mi?



• Ağlamaklı mı?



• Bağırarak mı konuşuyor?







Tüm bunların sebepleri;







• Sınav öncesi gerginlik



• Yeterli çalışmamanın verdiği yoksunluk duygusu



• Yorgunluk ve uyku düzensizliği



• Arkadaş çevresiyle ilişkilerinin yolunda gitmeyişi



-------



• Sınav günlerinin tarihlerini önceden öğrenerek onu sınava hazırlayabiliriz.



• Çalışmalarıyla ilgili olumlu görüşleri ona iletebiliriz.



• Aç olduğunda kan şekerinin düşmesine bağlı olarak sinirli olacağını bilip buna uygun davranabiliriz. Örneğin ona bir meyve verebiliriz.



• Ona karşı sevecen sabırlı sakin ve yumuşak bir sesle hoşa giden sözler söyleyerek düşüncelerini başka yöne çevirebiliriz.



• Asla onun öfkesini arttırıcı ve daha fazla saldırgan olmasına neden olacak söz ve davranışlarda bulunmamalıyız.



------



• ‘’Bıktım senden!’’ ‘’ne yapsak kıymetimizi bilmiyorsun.’’ ‘’çok saygısızsın.’’ ya da ‘’bak arkadaşın senin gibi mi davranıyor?’’ gibi sözler kendisini suçlu olmadığı halde suçlandığı duygusuna götüreceğinden bu gibi sözleri söylememeliyiz.









• Kendini yetersiz mi buluyor?



• Aşağılık duygusu mu yaşıyor?



• Kendine mi güvenemiyor?



• Sorumluluk almaktan mı kaçınıyor?







Tüm bunların sebepleri;







• Çok sık başarısızlık yaşama



• Çevresinden kabul görmeme



• Sorumluluk gerektiren görevler verilmeme



• Kendini iyi değerlendirmeme









• Çocuğun bu dönemini iyi anlamalıyız. Çünkü bu dönemde yaşa bağlı olarak en mükemmel olma isteği ancak olamayışı çocuğun kendini yetersiz becerisiz sorumluluk almaktan korkan ve ders çalışmayı terk eden biri olarak ortaya koymasına neden olur.







• Onu yüreklendirici söz ve davranışlarda bulunmalıyız.







• Onun başarılarını öne çıkarmalıyız.







• Kendisini geliştirmesi için ilgi alanlarını tespit etmesine yardımcı olmalı ve o alanlarda küçük sorumluluklar vererek iş yapma duygusunu tetiklemeliyiz.









• Spor müzik resim satranç gibi sosyal bir etkinliğe yönlendirmeliyiz. Bu yolla başarılı olmasını sağlayıp kendisine olan inancını kuvvetlendirebiliriz.



• Onunla konuşmalarımızda zorlayıcı olmamalıyız.







• Beceriksizliğini ya da başarısızlığını hatırlatacak söz ve davranışlardan kaçınmalıyız.







• Yanlışlarını söylerken aşağılayıcı küçültücü sözler söylememeliyiz.









• Hatasıyla alay etmemeliyiz.



• Arkadaşları sizden önemli mi?



• Arkadaşları için her şeyi feda mı ediyor?



• Arkadaşlık onun için her şey mi demek?







Tüm bunlar yaşının doğal bir sonucudur ve bu dönemde;







• arkadaşlarıyla birçok sırrını paylaşır.



• Kimliğini arkadaşları arasında bulduğu kanısındadır.



• Bizde bulamadığı yakın ilgi dostluk ve sevgiyi arkadaşlarının arasında bulduğunu düşünür.




• Müzik giyim tarzı saç şekli vb. önemsiz konularda arkadaşlarının etkisinde kalırlar.









• Arkadaşlarının evinde kalacaksa arkadaşları konusunda bilgi edinmek için sorular sormalıyız;







‘’ sizine beraber kimler gelecek?’’



‘’arkadaşının evinin adresi nedir?’’



‘’arkadaşının telefonu var m?’’







• Arkadaşlarını onaylamıyorsak arkadaşlarını değiştirmesi yerine çocuğumuzun davranış ve düşüncelerini değiştirmeye çalışmalıyız.



• Yeni uğraşlara ve ortamlara yönlendirmeliyiz.





• Bazı yaptırımlar uygulamalıyız.



• Arkadaşlarına karşı geçerli nedenimiz olsa bile aşırı tepki vermemeliyiz;







‘’sakın geç kalma!’’ ‘’derslerini çok boşluyorsun!’’



‘’geç geldiğin için cezalısın. İki hafta sana bilgisayar yok!’’







• Arkadaşlarını savunmayı çağrıştıran sözler söylememeliyiz.







‘’geceleri arkadaşların yüzünden geç geliyorsun.’’ ‘’tembeller seni iyice çalışmadan uzaklaştırdılar.’’ ‘’seni iyice sorumsuz yaptılar.’’







• Kesin emirlerle arkadaşlarıyla ilişkisini koparmayı istememeliyiz. Bu durum çocuğumuzu arkadaşlarına daha çok yaklaştırır.







‘’onunla görüşmeyeceksin.’’ ‘’ onu bir daha buraya getirmeyeceksin’’





gibi sözlerden kaçınmalıyız.



• Çalışma alışkanlığı yok mu?



• Düzenli çalışmıyor mu?



• Çabuk mu sıkılıyor?







Tüm bunların sebepleri;







• İlköğretimden bu yana çalışma alışkanlığı kazanamaması



• Önünde model alacağı kişinin olmaması



• Kendisine uygun bir hedef seçememesi



• Çalışmanın neler kazandıracağını düşünememesi



• Sınavın ciddiyetini anlayamaması









• Bu davranışlarının nedenlerini sağlıklı ve önyargısız bir şekilde araştırmalıyız.









• Çocuğumuzun hangi öğrenme kişiliğine sahip olduğunu araştırmalıyız



• Sürekli olarak ‘’soru çöz’’ ‘’ödevini yap’’ ‘’çalış çalış’’ vb. emir içeren sözcüklerden kaçınmalıyız.çünkü bu gibi sözler nedeniyle çocuk kendisini tamamen bize kapatabilir.







• Onu hor gören dışlandığı ve sevgisiz kaldığı duygusu yaratan tepkisel sözlerden kaçınmalıyız.









• ‘’sen bu kafayla adam olamazsın.’’ ‘’ne zaman çalışıp da bizim yüzümüzü güldüreceksin’’ ya da ‘’bak elin çocuklarına…. Nasıl ders çalışıyorlar. Ah bir onları örnek alsan.’’ gibi sözcükler onu tamamen bizden uzaklaştırır.



• Bizi daha iyi tanımak için dikkatle gözlemleyin.bizimle konuşun ve dinleyin.



• Ağabeyimablam kardeşim ya da arkadaşlarım daha başarılı olabilirler. Lütfen beni onlarla kıyaslayıphevesimi kırmayın.



• Eve gelir gelmez hangi dersim olduğunu sormak yerine sıcacık bir ilgiyle beni kucaklamanız daha sonra yapacağım ödevlerim için büyük moral olacaktır.



• Eve geldikten sonra dinlenmeye ihtiyacım olduğunu unutmayın. Dinlenmeden ve yemek yemeden ders çalışmaya başlamama izin vermeyin.



• Her zaman ders çalışmak için aynı şekilde istekli olmayabilirim. Bunu anlayışla karşılayın ve sebepleri hakkında benimle konuşun.



• Ders çalışmamı anlamlı kılacak hedefleri birlikte belirleyebiliriz.böylece çalışmak istediğimde hedeflerimle ilgili benimle konuşmanız motive olmamı sağlayacaktır.





• Çalışma süresi uzun olursa dikkatim dağılabilir. Bu nedenle kısa molalara ihtiyacım olduğunu bilmelisiniz



• Çalışma ve başarı hırsı mı yok?



• Motivasyonu yetersiz mi?



• Rekabet düşüncesi oluşmamış mı?







Tüm bunların sebepleri;







• Çevresinde okuyanların işsiz olması



• Okuyan ve başarılı olanların gereken değeri görmediği düşüncesi



• Hangi mesleği seçeceği ile ilgili net bir düşünceye sahip olmaması





• Okuma ve başarma isteği olmayan arkadaşlarının varlığı



• Motivasyonu yükseltici amacı doğrultusunda onu destekleyici olumlu örnekler vermeliyiz.



• Başarıyı yakalayınca yaşayacağı psikolojik sosyal ve ekonomik güzellikleri anlatmalıyız.



• Başarılı olunca çevresince saygı göreceğini başkasına muhtaç olmayacağını kaliteli bir yaşam süreceğini rahat bir evlilik yapacağını ve çocuklarını iyi yetiştireceğini anlatmalıyız.





• Çevremizde başarılı olarak gördüğümüz kişileri çocuğumuzla görüştürmeliyiz.



• Motivasyonunu ve hırsını tamamen yok edecek özgüvenini sarsacak sözleri söylemekten kesinlikle kaçınmalıyız:







‘’Bizimkinde hiç hırs yok ki kardeşim.’’



‘’Hırs olmazsa hiçbir yere gelemezsin.’’



‘’Bak elin kızına/oğluna… nasıl da hırslı. Ama bizim ki ancak yatmayı biliyor.’’









• Televizyon bağımlısı mı?



• Bilgisayar oynamada sınır yok mu?



• Çok erken ya da geç yatarken geç mi kalkıyor?



• Oyun alışkanlığı çok mu fazla?







Tüm bunların sebepleri;







• Televizyonun cazibesine kapılması



• Aile içinde iletişimsizlik yaşaması





• Kendisini derslerden uzaklaştırmak için kaçış yolu olarak görmek istemesi



– TV izleme ve bilgisayar oynama saatleri belirli bir planda olmalı ve buna uymalıyız.







– Yapılan planı çocuğumuzun isteğine bırakmamalıyız.







– Onun yanında TV izlemek dizi- olay-programlarla ilgili yorum yapmak yerine değişik uğraşlarla ilgilenmeliyiz.





Örneğin aile içinde sohbet saatleri ya da kitap okuma saatleri koyabiliriz



• Dizi ya da programlarla ilgili onun yanında yorum yapmaktan kaçınmalıyız.



• Çocuğumuzun ders çalıştığı saatlerde gürültülü olarak televizyon izleyip onun televizyon izleme isteğini uyandırmamalıyız.



• Sık sık’’televizyon seyretme’’ diye buyruklarla çocuğumuzun düşüncesini televizyon üstüne yoğunlaştırmamalıyız.







Televizyonu çok seviyorum





çünkü o her açıldığında ben kitap okuyorum.



• İletişim kuramıyor mu?



• İçine mi kapanmış?



• Odasına kapanıyor uzun süre çıkmıyor mu?



• Çalışmadan kopmuş mu?



• Sürekli duygusal parçalar mı dinliyor?







Tüm bunların sebepleri;







• Çalkantılı dönem olan ergenlik dönemini atlatamaması



• Bedensel ve psikolojik değişme yaşaması



• Kendisini keşfetmeye çalışması



• Ben merkezli her şeyi ben bilirim düşüncesinde olması









• Çocuğumuzla empati kurmalıyız.(Empati:insanın kendisini karşısındakini insanın yerine koyması ve onun gibi duyumsamaya çalışması ve bunu karşısındakine iletmesi sürecidir.)



• Çocuğumuzun yaşadığı bu dönemin normal ve geçici olduğunu bu dönemde sakin ve sabırlı olması gerektiğini anlatmalıyız.



• Gerekiyorsa bir psikologdan yardım almalıyız.





• İletişimin kurulmasında psikolog ve çocuk arasında köprü olmalıyız.



• Çocuğumuzla empati kurmalıyız.(Empati:insanın kendisini karşısındakini insanın yerine koyması ve onun gibi duyumsamaya çalışması ve bunu karşısındakine iletmesi sürecidir.)



• Çocuğumuzun yaşadığı bu dönemin normal ve geçici olduğunu bu dönemde sakin ve sabırlı olması gerektiğini anlatmalıyız.



• Gerekiyorsa bir psikologdan yardım almalıyız.





• İletişimin kurulmasında psikolog ve çocuk arasında köprü olmalıyız.



• Onun odasına kapanıp duygusal müzik dinlemesiyle alay edip duygularını küçümsememeliyiz.







• Kişilik özelliklerine önem vermeliyiz.







• İzin almadan odasına girmemeliyiz.









• Odasındaki eşyalarını karıştırmamalıyız. Çünkü bu gibi davranışları kişilik haklarına ve gizli olan dünyasına hakaret kabul ederler ve bir daha asla ailelerine güvenmezler.



• Onun odasına kapanıp duygusal müzik dinlemesiyle alay edip duygularını küçümsememeliyiz.







• Kişilik özelliklerine önem vermeliyiz.







• İzin almadan odasına girmemeliyiz.









• Odasındaki eşyalarını karıştırmamalıyız. Çünkü bu gibi davranışları kişilik haklarına ve gizli olan dünyasına hakaret kabul ederler ve bir daha asla ailelerine güvenmezler.



• Okuma alışkanlığı yok mu?



• Araştırıcı ve sorgulayıcı değil mi?



• Olup bitenlerle hiç ilgilenmiyor mu?







Tüm bunların sebepleri;



• Evde okumaya zaman ayıranların olmayışı



• Kütüphaneye gitme alışkanlığının olmayışı



• Televizyonun kişileri yeteri kadar bilgilendirdiği düşüncesinin var olması;



• Arkadaş çevresinin bu alışkanlığı kazanamamış olması









• Kitapların bilgi edinmede en önemli kaynaklardan biri olduğu düşüncesini iletmeye alışmalıyız.



• Odasına ilgi çekici duyuru ve afişler koymalıyız.



• Okuduğumuz kitapların eleştirisini ve özelliklerini onunla tartışmalıyız.



• Aile içerisinde kitap okuma ve tartışma saatleri koymalıyız.



• En çok satan kitapların broşürlerini onun görebileceği yerlere koymalıyız.





• Arkadaşlarıyla okudukları kitap konusunda tartışmasına ve kitap değiştirmesine yardımcı olmalıyız.



• Bizim kitap okuma alışkanlığımız yoksa onun bu durumu eleştirilmemelidir.



• Kitap okuması ona dayatılmamalıdır.





• Araştırma sorgulama ve merak duyguları bastırılmamalı köreltilmemelidir.



• Çocuğumuzu çok iyi gözlemlemeliyiz.



• Ona belli etmeden karşılaştırmalar yapmalıyız.



• Ders çalışması sırasında hasta yorgun ve yakınmaları varken arkadaşlarıyla dışarı çıkarken yakınmalar kesiliyorsa buna dikkat etmeliyiz.



• Bu gibi durumlarda ‘’sen’’ dili yerine ‘’ben’’ dili kullanmalıyız.



• ‘’sen yalan söylüyorsun sen hasta değilsin.’’



• ‘’sen kaytarmak için sürekli bahaneler üretiyorsun.’’ demek yerine



• ‘’ben bu yaptıklarına üzülüyorum.’’ ya da



• ‘’ben seni doktor kontrolünden geçirmek istiyorum





çünkü seni çok seviyorum. Ben seni çok seviyorum.’’ demeliyiz.



• Onu ciddiye almamazlık yapmamalıyız.



• Onun söylediklerine kulak vermeli ama ilgimizi abartmamalıyız. Çünkü bu yanlış değerlendirir.



• Arkadaşlarıyla çıkmasını engellememeliyiz.



bu durumda yalanlarına kapı aralamış oluruz.





• Kızarak bağırarak ve tepki vererek onun rol yaptığını v e hasta olduğunu söylememeliyiz.



• Beslenmesine özen göstermiyor mu?



• Çalışmayla kaybettiği enerjiyi alamıyor mu?







Tüm bunların sebepleri;



• Beslenmesindeki istikrarsızlık





• İştahsızlık



• Çalışma sırasında bedenin kaybettiği enerjiyi karşılaması için beslenmesine özen göstermeliyiz.









• Sevdiği ve onun istediği çok yönlü besin değeri yüksek olan yiyeceklere ağırlık vermeliyiz.



• Sevmediği yiyecek konusunda zorlamamalıyız.



• Yemekleri değişik saatlerde yedirmemeliyiz.



• Ev dışında yemek yemesine (fast food) izin vermemeliyiz.









yapılan araştırmalar sağlıklı beslenmenin zeka ve öğrenme üzerinde etkili olduğunu göstermiştir. Özellikle matematik dersinin kahvaltı yapmadan zor anlaşıldığını belirtmiştir.



• Verdiği sözleri tutmuyor bahane mi üretiyor?



• Sık sık yalana mı başvuruyor?







Tüm bunların sebepleri;



• Aile çok fazla baskı uyguluyor



• Çevresince kabul görmek istiyor



• Yalan söylemesi hoş karşılanıyor





…….olabilir.



• Çocuğumuzu çok iyi tanımalıyız.



• Ona inandığımızı ve güvendiğimizi sürekli belirtmeliyiz.



• Onun verdiği sözün yerine getirilemeyecek kadar zor olmamasına dikkat etmeliyiz.





• Kendisine güvenmesini güçlendirmek için onu sürekli desteklemeliyiz.



• Ona çok rahat sözler verdirip sonra bu sözlerden dönmesine ortam hazırlamamalıyız.



• Verdiği sözlerin onda psikolojik baskı unsuru olmasına müsaade etmemeliyiz.





• Yalan söylemesi ve sözünden dönmesiyle alay etmemeli ve ona güvensizlik göstermemeliyiz.



• Sürekli bir arkadaşından mı bahsediyor?



• Sık sık düşüncelere mi dalıyor?



• Bitkinlik ve halsizlik mi yaşıyor?







Tüm bunların sebepleri;



• Yaşı gereği karşı cinsle ilgilenmek istemesi



• Karşı cins tarafından seviliyor ve düşünülüyor olmanın verdiği güven ve huzurun onu mutlu etmesi





• Ailesinden gördüğü çocuk kimliğinden kurtulmak istemesi



• Eğer onaylamadığımız bir karşı cins ise sakin olmalı ve bunun geçici bir ilişki olabileceğini düşünmeliyiz.



• Onunla sürekli iletişimde bulunup tepkisini çekmeden bu dönemin çok önemli olduğu ve önceliklerini gözden geçirmesini söylemeliyiz.





• Arkadaşını tanımak istemediğimizi ona belirtmeliyiz.



• Onları bu konuda yargılarken onların yanlışlarını göstermede acele etmemeliyiz.



• Arkadaşları özellikle de sevdiği arkadaşıyla asla alay etmemeliyiz. Bu durum çocuğumuzun kendisinden emin olmasını engeller.



• Anne babası tarafından alay edilmek budala yerine koyulmak onu bizden uzaklaştırabilir.

Alıntı

__________________
Taklitler aslını yaşatır.
KIPSS.









Ben soğuk değilim,
siz cıvıksınız.

.
Jineps isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla