Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08.09.2014, 18:16   #1 (permalink)
Jaqen
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Medeni Bilgileri Anlayacak Kadar Medeni Miyiz

Medeni Bilgileri Anlayacak Kadar Medeni Miyiz

Tarihi, doğruyu öğrenmek geçmişten ders çıkarmak için bir araç olarak göremiyoruz. Çünkü biz tarihi bir bilim dalı yerine koymuyoruz.Bu çarpık anlayış hem tarih ilmine gölge düşürüyor hem de hiç bir konuda objektif, somut yorumlar yapılamıyor. Bizim için tarih bir savaş aracı. Okumaya ilim sahibi olmaya gerek yok. Sürekli komplo teorisi üret, yandaş kesimini her dakika ”gizli kalmış gerçekleri öğrenme” modunda sabit tut ardından ne söylersen söyle. Bunun adı tarih değil şaklabanlıktır. Kimsenin tarihe ihanet etmeye hakkı yoktur.



Son yıllarda hem yobaz kesimin hem de bizim laik Atatürkçülerimizin sürekli gündemde tutmaya çalıştığı bir konu var. Her konuda birbirlerinin gözünü oyacak kadar zıt konuşan bu iki kesim nedense bir konuda nerdeyse aynı şeyleri yazıp söylüyorlar. Konumuz : Atatürk’ün okullarda okuttuğu medeni bilgiler ve Tarih kitabı..



Bu konuyu daha önce belgelerle yazmıştım ve yanlışları göstermiştim. Şimdi konunun başka bir boyutuna dikkat çekmek istiyorum. Medeni Bilgiler ve liselerde okutulan tarih kitaplarının önemi nedir? Bu iki kitabı nasıl değerlendirmeliyiz ? Atatürk’ün medeni bilgilerdeki el yazılarına bakılarak onun dini inancı hakkında yorum yapılabilir mi? Dini inancından da ötesi Atatürk, yazılarından dolayı din düşmanı ilan edilebilir mi?



Cevap vermeye son sorudan başlayalım. Atatürk yazılarından dolayı din düşmanı ilan edilebilir mi? Eğer bu soruya evet cevabı veriyorsanız ya Atatürk düşmanısınız ya da Atatürk’ü hiç tanımıyorsunuz. Çünkü Atatürk dine karşı Stalin, Hitler, Lenin gibi takıntılı yaklaşan bir lider değildi. Onun en büyük özelliği olaylara pragmatist ve akılcı yaklaşmasıdır. Bu yüzden 1. Dünya savaşı sonunda Enver Paşa tarihten silinirken kendisi adını tarihe yazdırmıştır. Atatürk’ü Enver Paşadan ayıran özelliği tutkularının esiri olmamasıdır. Atatürk’e din düşmanı demek en hafif tabirle densizliktir. Onun dehasına yapılmış bir hakarettir. Atatürk gibi bir strateji dehası din düşmanlığı yaparsa kaybedeceğini, daha doğrusu dinin kendisine savaş açılamayacağını hepimizden daha iyi biliyordu.



İkinci soruya geçelim. Atatürk’ün medeni bilgilerdeki el yazılarına bakılarak onun dini inancı hakkında yorum yapılabilir mi? Hayır yapılamaz. Çünkü ne medeni bilgiler ne de liselerde okutulan tarih kitabı Atatürk’ün şahsi not defteri ya da günlüğü değildir. Okullarda okutulan ders kitaplarıdır. Medeni bilgiler bir duyguyu ifade etmez. Medeni bilgilerde konuşan insan Mustafa Kemal değil devlet adamı Atatürktür. Nasıl ki kurtuluş savaşındaki Balıkesir hutbesine bakılarak Atatürk’ün sofu bir müslüman olduğu söylenemezse medeni bilgilerdeki yazılarına bakılarakta inançsız olduğu yorumu yapılamaz. Her ikisi de kişisel düşünce ve inançtan çok öte anlamı olan siyasi taktiklerdir. Bazılarının şu yorumu yaptığına şahit oluyorum. ”Atatürk kurtuluş savaşı sırasında müslümandı 1930 dan sonra inancını kaybetti”. Bu yorumu yapan birisi Atatürk’ün zekasını hiç dikkate almıyor demektir. Atatürk 1923 te müslümanmış ama 1930 da inancını kaybetmiş. Yani hiç aklıyla hareket etmemiş her zaman duygularıyla yorum yapmış. Bu yorum da en az ”Atatürk din düşmanıydı” iddiası kadar saçma ve temelsizdir. O zaman Atatürk bir dönem komunistti, bir dönem Türkçüydü, bir dönem sosyalistti. Size göre yorum yaparsak Atatürk hayatı boyunca ideoloıjisini seçememiş, hiç stratejik hareket etmemiş hep duygularıyla konuşmuş. Lütfen komik olmayın.



Bu konuda yapılan diğer bir yorum da şu : ”Atatürk kurtuluş savaşında müslüman gibi gözüktü, iktidarı ele geçirdikten sonra dinsiz olduğunu gösterdi”. Aslında bu yorum yukarıda yazdığım ”Atatürk din düşmanıydı” saçmalığına dahil edilebilir. Ciddiye bile alınmayacak bir yorum. Önce müslümanmış sonra gerçek yüzünü göstermiş. İspatın var mı? Yok. Objektif bir bakış açısı mı? Hayır. Beyin Atatürk din düşmanıydı cümlesine saplanmış freni tutmayan araba gibi konuşmalar bunlar… Tarih açısından hiç bir kıymeti yok. Kahve muhabbeti diyeceğim ama kahvede bile bu kadar saçma konuşsanız dayak yersiniz





Gelelim medeni bilgileri ve liselerde okutulan tarih kitaplarını nasıl değerlendirmeliyiz sorusuna. Bu soruyu cevaplamak için Atatürk’ün devrimlerini toplu olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Sadece medeni bilgilere ve liselerde okutulan tarih kitaplarına bakarak Atatürk’ün amacını anlayamayız. Şapka devrimi, harf devrimi, Türkçe ezan, Türkçe ibadet, Kuranın Türkçeleştirilmesi bunların hepsi birbirine bağlıdır ve bir amaç doğrultusunda yapılmış icraatlardır. Şapka devrimiyle kıyafetin üzerindeki arap etkisi kaldırılmıştır. Harf devrimiyle milli bir alfabe yaratılmıştır. 1928 yılında kabul edilen yasa ”Latin alfabesinin kabulü” değil”Yeni Türk alfabesinin kabulüdür”. Çünkü latin alfabesinden farklı yeni bir alfabe yaratılmıştır. Latin alfabesinde olmayan Ç, İ, Ş, Ü, Ö, Ğ harfleri eklenmiştir. Latin alfabesinde olan W ve X harfleri çıkarılmıştır. Bunlar kafadan uydurularak bir günde yapılmış icraatlar değildir. Bir çalışmanın ürünüdür. Bu da ”latin alfabesiyle 1 gecede cahil kaldık” iddiasının ne kadar komik olduğunu gösteriyor.



Giyimiyle ve yazısıyla arapların etkisinden kurtulan Türk milleti inancını da arapların etkisinden kurtarmalıydı. Bu amaç doğrultusunda kuran tercüme edildi, ezan Türkçeleştirildi. Atatürk’ün amacı islama milli bir karakter kazandırmaktı. Medeni bilgilerle aynı sene okullarda okutulan ”Cumhuriyet Çocuğuna Din Dersleri” adlı din kitabında ”Türklerin milli dini islamdır” ifadesi asıl amacının ne olduğunu açık ve net ortaya koyuyor. Medeni bilgilerdeki”Türkler islamı kabul etmeden önce de büyük milletti” sözünün şifresi Cumhuriyet Çocuğuna Din Dersleri kitabındaki ”Türklerin milli dini islamdır” cümlesinde gizlidir. Bu iki kitabın aynı sene okullarda okutulmaya başlanması sizce tesadüf mü?



Hayatta hiç bir şey tesadüfi değildir. Hele işin içinde Atatürk varsa onun herhangi bir icraatına tesadüf demek aptallıktır. Medeni bilgiler ve Cumhuriyet Çocuğuna Din Dersleri kitaplarının aynı sene okullarda okutulmaya başlanması Atatürk’ün milli kimlik projesini aynı anda iki koldan gerçekleştirdiğini gösteriyor. Medeni Bilgiler 600 yıllık ümmet psikolojisinden her yönüyle milli kimliğine sahip çıkan bir millet yaratmak için yazılmış toplum mühendisliği kitabıdır. Medeni bilgilerdeki sert eleştirileriyle ve vatandaşlık hakkında verdiği kısa bilgilerle çağdaş, milli bir toplum yaratmak isterken Cumhuriyet Çocuğuna Din Dersleri kitabıyla milli kimlik projesinin alt yapısını hazırlamıştır. Kuranın, ezanın Türkçeleştirilmesi de bu projeye dahildir. Kısaca ifade etmek istersek Atatürk hristiyanların 500 sene önce gerçekleştirdiği reformu gerçekleştirmek istemiş, nasıl ki reform hareketlerinden sonra Avrupada uluslaşma başlamış ve ulusal kiliseler ortaya çıkmışsa Atatürk’te Türk camileri yaratarak uluslaşmayı tamamlamak istemiştir. Çünkü Atatürk dinin milli kimlik üzerindeki etkisini çok iyi biliyordu. Bir milletin uluslaşması ancak dinini millileştirmesiyle tamamlanabilir. Bugün ”Türk mü müslüman mı” tartışması yapılıyorsa bunun nedeni Atatürk’ün ezanı ve kuranı neden Türkçeleştirdiğini anlamadığımız içindir.



Liselerde okutulan tarih kitapları da bu projeden bağımsız değildir. Liselerde okutulan tarih kitaplarında sadece islam anlatılmamıştır. Tüm semavi dinler hatta semavi olmayan budizm, taoizm gibi dinler de bilimsel bir üslupla açıklanmıştır. Eee şimdi ne diyeceğiz? Atatürk budizm düşmanı mı diyeceğiz? Tüm dinler anlatıldığına göre burada başka bir amaç var demek ki. Aslında bunu anlamak için kitabı baştan sona okumak gerekiyor. Okuduğunuz zaman gözünüze çarpan ilk şey kitabın duygusallıktan, abartılardan, hamasi nutuklardan uzak oluşudur. Tamamen somut ve bilimsel bir dil kullanılmıştır. Neden böyle bir üslup kullanılmıştır ? Bugün döllenmeyi ”Allah ol dedi ve oldu” diye anlatmaya çalışan densizleri görünce Atatürk’ün niyeti daha iyi anlaşılıyor. Atatürk bugün bile başaramadığımız tarihe bilimsellik kazandırmaya çalışmıştır. Belgeli ve bilimsel tarihçiliğin önünü açarak sorgulayıcı, din ve bilim konularını ayırt edebilen bir zihniyeti topluma öğretmek istemiştir. Böyle bir kitapta meleklerin ve vahiyin yeri olabilir mi? İslamı bu şekilde anlatmış olsaydı diğer dinleri nasıl anlatacaktı? Tüm dinleri dini üslupla anlatmış olsaydı tarih kitabının din kitabından farkı kalır mıydı?



Yobazların medeni bilgilere bakıp Atatürk’e dinsiz demesini anlayabiliyorum onların seviyesi bu kadar… Peki ya sözde bilimden başka rehber tanımadığını söyleyen laik Atatürkçüler siz neden yobazlarla aynı seviyede yorum yapıyorsunuz? Neden konu din olunca bu kadar sığ ve basit düşünüyorsunuz? Neden duygularınıza hakim olamıyorsunuz? Eğer yobazdan farklıyız diyorsanız yorumlarınız basit olmamalı.Herşey bu kadar basit mi? Atatürk medeni bilgileri yazdı çünkü din düşmanıydı dinsizdi. Bu yorum falan değil saçmalıktır. Entellektüel seviyesi yüksek olan insanların bulunduğu bir ortamda bu yorumu yapsanız bir daha yüzünüze bakmazlar, sizi dışlarlar. Lütfen biraz tutkularınızdan sıyrılın ve cahillikte ısrar etmeyin

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla