Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08.09.2014, 18:21   #1 (permalink)
Jaqen
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Gercek İngiliz Ajanı Kim

Gercek İngiliz Ajanı Kim



Cumhuriyet tarihi yalanlarının temelinde ağırlıklı olarak Atatürk’ün şahsına hakaretler olmakla beraber kurtuluş savaşının değerini, manasını, çekilen çilelerin kutsallığını küçültmek için uydurulan komplo teorileri vardır. Bu teoriler çok sayıda olmasına karşın sonuç ve mana olarak hep aynı kapıya çıkar. ”Kurtuluş savaşı yalandı, Atatürk İngiliz ajanıydı” En adi komplo teorilerinden bile ucuz,saçma ve mantık dışı olan bu iddiayı normal bir insanın ciddiye alması düşünülemez. Dünyanın herhangi bir ülkesinde böyle bir iddia ortaya atsanız sizi deli diye hastaneye kapatırlar ama biz de delilere aydın, aydınlara ise deli muamelesi yapıldığı için en absürd yalanların bile bir alıcısı oluyor. Ciddi meselelermiş gibi konuşuluyor.

Bu yalanın ilk ayağı yobaz kesimin sığındığı ve bir kale gibi gördüğü Vahdettindir. İngilizlerle olan iş birliği ve ihanetleri defalarca ispatlanınca ”İngiliz ajanı Vahdettin”e karşı ”İngiliz Ajanı Atatürk”. Tamamen çocukça bir mantık. Bu iddiayı temellendirmek için yıllardır Vahdettin’i yüceltmek için kullandıkları ”Samsun’a çıkış” konusunu bir anda harcadılar. Vahdettin’in vatanı kurtarması için yolladığı Osmanlı paşası Atatürk aniden ”İngiliz ajanı Atatürk” oluverdi. Aynı şekilde vatanın kurtarılması için çıkılan Samsun yolculuğu aniden İngilizlerin planlı seyahati durumuna düşürülüp itibarsızlaştırıldı.

Neden bu üslup değişikliğine gittiler? Neden vatanın kurtuluşu için çıkılan kutsal yolculuk, İngilizlerin planlı yolculuğuna dönüştü? Bunun nedeni çok basit. Yobaz her zaman ki gibi tarihi 100 sene öncesinden takip ettiği için Atatürk’ün Samsun’a İngiliz pasaportuyla gittiğini yeni öğrendi. Yalnız her zaman olduğu gibi hiçbir konuyu tam öğrenemeden yarım yamalak öğrendikleri ve içlerinde bitmek tükenmek bilmeyen Atatürk düşmanlığı gözlerini kör ettiği için bu konuda da çuvalladılar. Evet Atatürk İngiliz pasaportuyla gitti bu yalan değil ama bilmedikleri İstanbul’dan İngiliz pasaportuyla çıkan tek komutanın Atatürk olmadığıdır. Atatürk’ten önce Kazım Karabekir 15. Kolordu’ya Ali Fuat Paşa 20. kolordu’ya atanırken İstanbul’dan İngiliz pasaportuyla çıkmıştır. Peki bu ayıp bir şey midir? Ya da bu pasaportlara bakılarak Karabekir ve Ali Fuat Paşa için de İngiliz ajanıydı yorumu yapılabilir mi?

Eğer yobaz zihniyetinde olsaydım ve onların Atatürk’e duyduğu kin gibi Karabekir ve Ali Fuat Paşaya kin duysaydım ”aha bakın bunlar da İngiliz ajanıymış” diye iftira atmakta tereddüt etmezdim fakat tarihe saygı duyan ve her seferinde gerçekleri konuşmaya özen gösteren biri olarak bu pasaportların hiçbir anlam taşımadığını açık yüreklilikle söyleyebilirim. Çünkü o dönemde İstanbul işgal altında olduğu için İstanbul’a giriş ve çıkışlar İngilizlerin kontrolündeydi. Bu yüzden Atatürk’te Karabekir’de Ali Fuat Paşa’da İstanbul’dan İngiliz vizesiyle çıktılar. Şimdi soruyorum bu belgelerden çok önemli tarihi değiştirecek manalar çıkabilir mi? Kafanızda intikam niyeti varsa bir vize üzerineden yüzlerce komplo üretebilirsiniz ama gerçekte bu vizelerin hiçbir değeri yoktur. İlla bir yorum yapılması gerekiyorsa ”Atatürk’ün İngiliz vizesiyle Samsun’a gidişi” Osmanlı devletinin nasıl bir bataklığın içine düştüğünü gösteren bir utanç belgesidir. Bir zamanlar dünyanın merkezi olan İstanbul’dan uçan kuşun bile İngiliz vizesiyle çıktığını görmek hem acıdır hem de bir utanç tablosudur.

Yobazın bu yalanının ikinci ayağı ise Atatürk devrimleridir. Bizim yobazımıza göre Atatürk devrimleri tamamen batı taklitçiliğidir ve Atatürk batının isteklerine hizmet etmiştir. Bunun belgesi nerede diye sormayın çünkü öyle bir şey duymamışlardır. Bu yüzden tüm iddiaları gibi bu da beşinci sınıf bir komplo teorisidir. Bu iddia ile duyabileceğiniz cümleler şunlardır:

Atatürk islamı yok etmek istedi İngilizlerin içerdeki ajanıydı

İngilizler Atatürk’ten islamı yok etme sözü alınca gittiler

Lozan’da islamı sattık bu yüzden zafer değil hezimettir.

Atatürk geçmişimizle bağımızı kopardı bizi islamdan uzaklaştırdı

Atatürk kuranı öğrenmeyelim diye harf devrimi yaptı.

İngilizler kendi elleriyle yapamayacaklarını Atatürk’ü kullanarak yaptılar

Atatürk yüzünden dedemin mezar taşını okuyamıyorum

Atatürk milletin ahlakını bozdu fuhuşa içkiye özendirdi

Her ne kadar çok çeşitli iddialarmış gibi gözükse de özündeki tek bir iddia vardır. ”Atatürk islam düşmanıydı ve İngiliz ajanıydı” Bu iddiaya göre kurtuluş savaşı dahil herşey yalan, oyun senaryo…. İngilizler islamı yıkmak istiyorlardı yıktılar ve gittiler… Ne kadar bilimsel ve gerçekçi bir iddia değil mi? Bu kadar zekice iddiaları ortaya atanların resmi tarih yalan söylüyor demesi çok normal…

Bu iddialar neden her ortamda yazılıp konuşuluyor? Neden en ileri derecede şizofrenin bile düşünemeyeceği deli zırvası yalanlar sürekli gündemde tutulmaya çalışılıyor? Önce Mevlanzade Rıfat ardından Rıza Nur, Necip Fazıl, Kadir Mısıroğlu, Abdurrahman Dilipak, Mustafa Armağan…. 90 yıldır neden aynı iddialar sürekli tekrarlanıyor hiç düşündünüz mü?

Bu deli saçması iddiaların gündemde tutulmasının ilk nedeni Atatürk’ün bir mucizeyi gerçekleştirip ümmetten bir millet yaratmasıdır. Egemenliği gökten indirip millete vererek birey bilincini oluşturmuştur. Bu tarihte eşine pek az rastlanan bir durumdur ve hiç kimse buna içerdeki işbirlikçiler de dahil kurtuluş savaşı sonrası Atatürk’ün böyle bir mucizeyi gerçekleştireceğini düşünmemiştir. Hele bir islam devletinin laik bir devlete dönüşeceğini hayal bile etmemişlerdir.

Atatürk bu başarısıyla yüz yıllık bir oyunu bozmuştur. Osmanlının özellikle son yüzyılında giderek zayıflaması ve imparatorluğa bağlı milletlerin teker teker devletten kopmasıyla devleti ayakta tutmak için halifelik ön plana çıkarılmıştır. Abdülhamit zamanında ön plana çıkarılan panislamist politika imparatorluğu 33 sene idare etmiştir fakat hastalığa çare olamamıştır. Hastalık vücuda yayıldıkça halifelik imparatorluğun kurtuluşu değil tam aksine eceli olmuştur. Dini otorite bir milletin hem silahı hem de celladı olabilir. Eğer silah ve ekonomik gücünüz varsa dini otoritenin gücü en büyük silahınızdır fakat silah ve ekonomik güç olarak yerlerde sürünüyorsanız, hüküm yetkiniz başkalarının elindeyse dini otorite sizin celladınız olur.

Osmanlının da durumu 1. Dünya savaşı sonrası tam olarak böyleydi. Her yönden dibe vurmuş bir devlet, hüküm yetkisini düşmanının eline vermiş bir padişah ve padişahın bir emriyle canını vermeye hazır bir ümmet. Böyle bir ortamda din bir güç müdür yoksa ölüm müdür? Hangi sıfatı taşırsa taşısın esir her yerde esirdir. Bu halife olsa bile değişmez. Bir devletin başındaki adam esirse ona ölümüne bağlı bir milleti de esir almış olursunuz ve din bu konuda başarılı olmak için hem çok kolay hem de en güçlü silahtır.

Atatürk saltanat ve hilafeti yıkıp yerine millet olma bilincini getirerek yüz yıllık büyüyü bozmuştur. Milleti yüzyıllardır uyutan afyonu çöpe atmıştır. İnsanlar padişahın kulu değil bir birey olduğunun farkına varmıştır. Emperyalizmin yüz yıllık din silahı elinden alınmıştır fakat 90 yıldır bu iktidarı kaybetmeyi içinre sindiremeyen emperyalist devletler ve onların içerdeki işbirlikçileri temcit pilavı gibi aynı yalanları ısıtıp ısıtıp önümüze koymaktadırlar. Bu konuda da her zamanki gibi dini kullanmaktan geri durmamışlardır.

Atatürk’ü din düşmanı ve İngiliz ajanı gibi gösterenlerin tek amacı halkın dini duygularını sömürerek Atatürk’ü milletin gözünde küçük duruma düşürmektir fakat her zaman ki gibi mantıkları yamalı bohça gibi delik deşik. Mesela Atatürk’ün İngiliz vizesiyle Samsun’a gidişini İngiliz ajanı olduğu şeklinde yorumlayanlar Vahdettin’in neden bir İngiliz gemisiyle gittiğinin cevabını verememektedir. Neden gitti demiyorum öyle sorarsanız mecburdu gitti diyorlar. NEDEN İNGİLİZ GEMİSİYLE GİTTİ? NEDEN İNGİLİZLERE SIĞINDI? İşte bu sorunun cevabı yok. Bugüne kadar da mantıklı bir cevap bulamadılar.

Bu yalanı ortaya atanların ”bu millet dini yönden hassastır yıllardır Atatürk dinsizdi diyoruz neden hala ondan vazgeçmiyorlar” dediğine eminim. Özellikle hem müslümanım hem Atatürkçüyüm diyenlere çok fena sinir oluyorlar cahillikle ahmaklıkla suçluyorlar. Çünkü insanların bu tavrı ezberlerini bozuyor. O kadar saçma ve uyduruk yalanlar ortaya atıyorlar ki buna kendileri bile inanmazken koskoca bir milletin inanmasını bekliyorlar. Şunu hiçbir zaman unutmayın emperyalizm hiçbir zaman kendisi gibi yönetilen bir islam devleti istemez. Onların kafasındaki islamın tek yönetim şekli vardır o da şeriattır. Laik bir islam devleti ezber bozan bir durumdur. Bugün hala dünyada tek müslüman laik ülke olmamız ve ABD malı hükümetlerin sürekli laiklikle kavgalı olması sizce de manidar değil mi? Hala Atatürk devrimlerinin değerini anlamayanlara bizden başka hangi müslüman ülkenin laik olduğunu sorun. İslam devletleri arasında tek laik ülke Türkiye ise emperyalizmin islam ülkelerinde istediği batı modeli bir devlet midir yoksa şeriat devleti midir? Bu durumda kim İngiliz ajanı? Atatürk mü? Yoksa Atatürk’e İngiliz ajanı diyenler mi?

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla