Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30.11.2012, 19:05   #114 (permalink)
Jaqen
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Felsefi Terimler

UTULİTARİZM

Etikte bir eylemin doğruluğunu etkilediği kişilere getirdiği mutlulukla ölçen görüş.

İngiliz düşünürleri Jeremie Bentham’ın temellerini atıp John Start Mill’in geliştirdiği utilitarizm öğretisine göre ahlakın ölçütü yarardır. Mill “felsefenin doğuşundan beri düşünürlerin en üstün “iyi”nin ne olduğunu aradıkları ve bunu Bentham’la birlikte bulduğunu savunur. Ve en üstün iyi yarardır ve iyiyi kötüden ayırmak için yararlı olup olmadığına bakılmalıdır der.
Utilitarizm herhangi bir eylemin yalnızca o eylemde bulunan kişiye değil herkese yarar sağlanmasına doğruluk ölçütü olarak alır.

Bentham ve Mill’e göre mutlak iyi haz duygusunun acıya yalnızca yararlılık ilkesi ışığında yorumlandıklarında anlamlıdır. İnsan davranışının tek amacı haz duygusunu arttırmak olduğunda herhangi bir davranışın doğruluğunun ya da gerekliliğinin belirlenmesinde alınacak ölçüt de bu mutluluk hedefi açısından yararlıdır. En çok sayıda kişiye en yüksek düzeyde mutluluk” sağlayacak eylem özellikle yaşama alanında önemli rol oynar. Yasa koyucu toplumdaki bireyler en üst düzeye çıkarmaya çalışır. Benzer biçimde bireyin öbür topluluk üyelerine zarar vermesini engellemek için de caydırıcı cezalar belirler. Bu ceza kötüdür fakat daha büyük bir kötülüğü önlediğinden yaralı görülebilir.





Usçuluk Nedir?

Alm. Rationalismus, Fr. rationclisme, İng. rationalism, Lat. ratio = us, es. t. akliye

Us bilgisine dayanan, doğruluğun ölçütünü duyularda değil, düşmede ve tümdengelimli çıkarımlarda bulan öğretilerin genel adı.

1. Bilgi öğretisinde usculuk, bilginin usa, anlığa, düşünceye dayandığını ileri sürer. Usta gerçekliğin bilgisini veren önsel kavramlar ve önsel önermeler vardır.

Eski Yunan filozoflarından bir çoğu, özellikle Parmenides ve Platon usçudurlar.

Yeniçağda Descartes usçuluğu temellendirmiştir. Ona göre, doğruluk duyusal algılarda değil, ,us kavramlarında, doğuştan kavramlarda (ideae innatae'de) verilmiştir. Bu gibi kavramlar matematiğin kavramları ile töz, nedensellik gibi düşünce kavramlarıdır. Bunlar doğuştandırlar, başka deyişle usa dayanırlar, doğrulukları duyusal algıda değil, düşüncede temellendirilmektedir. Çünkü "Açık ve seçik olarak kavranan her şey doğrudur.", burada doğru, gerçek oluşu da dile getirir.

Başka usçu filozoflar: Spinoza, Leibniz, Kant, Hegel. Hegel usçuluğun doruğuna ulaşmıştır. Ona göre asıl gerçeğe , hiç deneye başvurmadan, yalnızca düşünmenin sınırları içinde kalınarak varılabilir; "Usa uygun olan gerçektir, gerçek olan da usa uygundur."

2. Tüm gerçekliğin yapısını usa dayanarak kurmaya çalışan öğretiler . yüzyılda modern ilimlerle bağlılık içinde olan fizikötesi eğilimlerin us ülküsü olarak )

3. Yöntem bakımından usçuluk:

a. Matematiğe ve onun yöntemlerine yönelen çalışmalar: Bilgiyi. özellikle fel- sefe bilgisini, az sayıda temel önermelere, ilkelere dayanarak, az sayıda ilkelerden çıkararak usa uygun bir dizge olarak oluşturma çabası. (CSr. Spinoza'nın "Ethica" adli yapıtının alt başlığı "geometrik yönteme göre tanıtlanmış" sözlerini taşır.)

b. Salt düşünmenin içinde kalarak, yalnızca kavramın kendi kendine işlemesiyle bilginin oluşmasını sağla- yan yöntem. (Ör. Hegel'in eytişimsel yöntemi, kaplamı en geniş olan kavramdan kalkarak bütün düşünülenleri birbiri ardından aynı yöntemle geliştirir; eytişim, hem düşünmenin hem de tüm varlığın (gerçeğin) gelişme biçimidir; böylece eytişim Hegel'de evrensel bir yöntem olur.)

c. Bilgi kazanmada ve yaşamı biçimlendirmede tek araç olarak usun tutarlı bir biçimde uygulanması (eğilim olarak örneğin modern pragmacılıkta).



USDIŞÇILIK: Alm. Irrationalismus, Fr. irrationalisme, İng. irrationalism
Yaşamada ve bilgilerde usdışı öğelere tek yanlı olarak ağırlık veren görüş. Şu türleri vardır:
1. (Bilgi öğretisinde) Görü, sezgi, sevgi, duygu ve içgüdüleri bilginin kaynağı sayan görüş.
2. (Fizikötesinde) Usdışı bir evren temelinin bulunduğunu kabul eden görüşlere verilen ad.



ussal; akla uygun, yalnız akla dayanan, akli, rasyonel.


Uslamlama Nedir?

(Os. İstidlâl, Muhâkeme, Fikrü nazar, Kıyâsı aklî, Huccet, Kıyâs, Nazar, İstidlâli tâhlilî, Delil, Fikir; Fr. Raisénnement, Al. Vernunftschluss, İng. Reasoning, İt. Ragionamento) Ussal yargıların mantıksal dizimi... Usavurma da denir.

Çıkarsama ve bunun anlamdaşı olan Çıkarım deyimleriyle de yakın anlamlıdır. Bilinen önermelerden bilinmeyen önermeleri çıkarmayı dilegetirir, eşdeyişle belli bir takım önermelerden mantıksal ilerlemelerle sonuç çıkarmaktır. Örneğin buğdayın besleyici olduğunu ve ekmeğin buğdaydan yapıldığını biliriz, doğru olduklarını bildiğimiz bu önermelerden "ekmek besleyicidir" sonucunu çıkarırız; bu, bir uslamlamadır. Bu yüzden uslamlamaya us yürütme (Akıl yürütme) de denir. Mantık, bu uslamlama bilimidir. Bir önermenin doğru olup olmadığı, mantığın işi değil, o önermenin ilgili olduğu bilimin işidir. Mantık, bir önermenin doğru olup olmadığını bilemez, sadece "A önermesi doğruysa B önermesi de doğru olmalıdır" der, uslamlama da budur. Aristoteles'in tasım öğretisi böylesine bir uslamlamadır. Uslamlama, tümdengelim ve tümevarım yöntemiyle yapılır. Uslamlamak (muhakeme etmek), ussal bir işlemdir. Bu yüzden us, uslamlama yetisi olarak de tanımlanmıştır. Örneğin Fransız düşünürü Descartes (1596-1650), felsefesini, uslamlamayla kurmuştur.

Descartes'a göre bir düşünceyi meydana getiren daha önceki bir düşüncedir. Öyleyse düşünce zincirinin arasına yanlış bir düşünce karıştırmaksızın sırayı titizlikle kovalayarak gerçeğe varılabilir. Uslamlamanın büyük değeri yeni bilgiler vermesi, bilgilenme sürecinin kuram ve varsayım gibi yüksek bilimlerini oluşturmasıdır. Tümdengelen uslamlamalarda çıkarılan sonuç kesindir, tümevaran uslamlamalarda olasılı ya da yanlış olabilir. Alman idealisti Hegel, uslamlama'yı Al. Schluss deyimiyle dile getirmiştir, bu, aynı zamanda tasımı anlamına da gelir. Nitekim Hegel'in Mantık'ını Fransızcaya çeviren Georges Noel (Paris 1897), Hegel'in bu deyiminin karşılığı olarak, uslamlama ya da tasım (Fr. Raisonnement ou syllogisme) deyimini kullanmıştır. Hegel, uslamlamayı küçümser ve "keyfe göre konulan önermelerden keyfe göre sonuçlar çıkarma" olarak tanımlar, bunun yerine diyalektik yöntem'i koyar. Hegel'e göre sonuç çıkarma, keyfe göre ve rastlantısal değil, kesin ve zorunlu olmalıdır ki bunu da ancak diyalektik yöntem sağlar. Hegel nasıl uslamlamayı diyalektik yönteme oturtmuşsa, Descartes ve onun izleyicisi Spinoza da geometrik yönteme oturtmuşlardı. Descartes ve Spinoza'ya göre de felsefe, rastgele uslamlamalarla değil, geometrik yöntem'le kesin ve zorunlu sonuçlar çıkarmalıdır. Ne var ki uslamlama, bilimsel kullanımında, hiç de keyfe göre ve rastlantısal sonuçlar vermez. İnsanlar ölümlüyse ve Sokrates de bir insansa, Sokrates'in de ölümlü olacağı kesin ve zorunludur.




UYUM (armoni)

Çokluğun ve karşıtlığın düzenli bir birlik oluşturması.

UZAY

Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk; bütün var olanları içinde bulunduran şey.

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla