Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26.12.2014, 21:20   #5 (permalink)
Kraliçe
Tecrübeli Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: 2015 Modern Kız Bebek İsimleri Ve Anlamları - Çeşitli Dillerde Modern Bebek İsimleri

Dadali: Gül. (Lazca)
Dalfidan: Yeni yetişen dal gibi. (Türkçe)
Dalga: Denizin rüzgarlı havada kabarıp kıyıya sürüklenmesi, hareketli su kütlesi. (Türkçe)
Dalım: Tutunacak güç, dayanacak yer anlamında, ağacın dalı. (Türkçe)
Dalince: Dal gibi zarif ve ince. (Türkçe)
Dalya: Yıldız çiçeği. (Türkçe)
Damla: Çok küçük miktarda su. (Türkçe)
Damlam: Damla kadar küçük, güzel, bereketli olan. (Türkçe)
Daner: İpek. (Çerkesçe)
Darçin: Tarçın, güzel kokulu bir baharat. (Kürtçe)
Darin: Hüküm sürmek. (Kürtçe)
Danstan: Orman. (Kürtçe)
Daxe: Güzel. (Çerkesçe)
Daye: Sütanne, çocuğa bakan büyük, sütnine. (Farsça)
Define: Gömülü duran değerli şey. (Arapça)
Defne: Yaprakları güzel kokulu, kış ve yaz yeşil kalan bir ağaç. (Yunanca)
Değer: Yüksek nitelik, üstün yetenek. (Türkçe)
Deha: Dahi, yüksek zekası olan. (Arapça)
Dehan: Ağız (Farsça)
Dehri: Materyalist, dünyanın sonsuzluğuna inanan. (Arapça)
Delâl: Aziz, sevgili, dostça. (Kürtçe)
Delâli: Şefkat, dürüstlük, sevgi. (Türkçe)
Delfin: Yunus balığı. (Yunanca)
Delistan: İçinde çeşitli çiçek bulunan bahçe. (Türkçe)
Demar: Damar, hırs, duygu, sinir. (Türkçe)
Demet: Saplarından bağlanmış çiçek ya da ekin, bağlanarak oluşturulmuş deste, aynı yöne giden ışık kümesi. (Türkçe)
Deng: Ses, seda, gürültü. (Kürtçe)
Demi: Kadife. (Kürtçe)
Demiray: Ay gibi güzel. (Türkçe)
Deniz: Büyük, tuzlu su kütlesi. (Türkçe)
Denizay: Ay gibi parlak deniz. (Türkçe)
Denizcan: Deniz kadar çok sevilen. (Türkçe)
Denizgün: Güneş gibi aydınlık deniz. (Türkçe)
Denizhan: Deniz gibi engin yönetici. (Türkçe)
Deran: Çaresiz, biçare. (Kürtçe)
Derem: Para, akçe. (Farsça)
Deren: Toplayan, hasat zamanı. (Türkçe)
Derim: Çadır. (Türkçe)
Derin: Gelişmiş, bilgili, ilerlemiş, içtenliği gelişmiş, yükselmişlik. (Türkçe)
Derince: Merdiven. (Kürtçe)
Derman: Güç, kuvvet, ilaç, umar. (Farsça)
Dersim: Tunceli, Alevi mezhebinin çoğunlukta olduğu ve Zazaca konuşulan memleket. (Kürtçe)
Derya: Deniz, bolluk, çok fazla olan. (Farsça)
Deryanur: Çok bolluk ve aydınlık. (Farsça)
Deste: Demet, bağlam, tutam, biriktirilmiş. (Türkçe)
Destgir: Nazik, kibar, yardıma hazır. (Kürtçe)
Destegül: Bağlanmış gül demeti. (Türkçe)
Destgür: Yardımsever, iyiliksever. (Kürtçe)
Destmal: Mendil. (Kürtçe)
Deseni: Zulme uğramış, zalimlerin elinde kalmış. (Kürtçe)
Devin: Hareket, gayret, çaba, efor. (Türkçe)
Devinsu: Suyun ritmik hareketleri, akarsu. (Türkçe)
Devlet: Toprak bütünlüğüne dayalı siyasal egemenliği sürdüren hukuksal varlık, kut, mutluluk, orun. (Türkçe)
Devran: Çağ, zaman, bu zaman. (Kürtçe).
Devran: Dünya, zaman, yazgı: (Arapça)
Devrim: Toplumsal düzeni altüst ederek, daha ileri bir düzen kurmak işi.
Devrin: Bir kişi veya olayın gündemde olduğu tarih dönemi. (Türkçe)
Dewran: Devir, çağ, zaman. (Kürtçe)
Dışer: Altın. (Çerkesçe)
Diba: Alacalı ipek kumaş, atlas. (Farsça)
Dicle: Ulu ırmak, Anadolu'dan doğup Basra Körfezine dökülen bir ırmak.
Diclehan: Dicle'nin egemeni, Dicle gibi coşkun yönetici. (Türkçe)
Diçkibi: Isırgan otu. (Lazca)
Didar: Yüz, çehre, sima. (Farsça)
Dide: Göz, gözbebeği. (Farsça)
Didem: Gözüm gibi baktığım, sevdiğim, gözüm, sevgilim. (Farsça)
Dielan: Yağmur suyu. (Çeçence)
Dinar: Doruk, yükseklik. (Kürtçe)
Dika: Buğday. (Lazca)
Dikmen: Dağların tepesi, yayla, sivri tepe. (Türkçe)
Dilan: Gönüllerce olan, yürekler dolusu, dans, şarkı. (Kürtçe)
Dilara: Yürek ferahlatan, gönül alan. (Farsça)
Dilasu: Gönlü rahat. (Türkçe)
Dilay: Gönlü ay gibi aydınlık olan. (Türkçe)
Dilbaz: Güzel söz söyleyen. (Farsça)
Dilber: Güzel hoş kız, gönülleri fetheden. (Farsça)
Dilber: Güzel, güzellik (Kürtçe).
Dilbeşte: Gönül bağlamış, aşık olmuş. (Farsça)
Dildan: Sevmek. (Kürtçe)
Dildar: Gönül almış, sevilen. (Farsça)
Dilderen: Gönül alıcı.
Dileğe: Güzel ve düzgün konuşma yeteneği olan kişi. (Türkçe)
Dilek: İstenen, arzulanan, beklenen. (Türkçe)
Dilem: Gönüllere deva olan şey. (Farsça)
Dilem: İkilem, iki seçenekli durum, iki tane. (Türkçe)
Diler: İsteyen, dilekte bulunan. (Türkçe)
Dilge: Güzel konuşan kişi. (Türkçe)
Dilhan: İçten ve yürekten konuşan. (Farsça)
Dilmen: Güzel konuşan, dil bilen, güzel sözler söyleyen. (Türkçe)
Dilnaz: Nazlı ve işveli bir edayla konuşan. (Farsça)
Dilovan: Şefkatli, sevecen, merhametli. (Kürtçe)
Dilşah: Neşeli, mutlu, memnun. (Farsça)
Dilşat: Sevinçli, neşeli, gönlü hoş. (Farsça)
Düşen: Gönlü sevinçle dolu olan. (Farsça)
Dinçay: Ayın en parlak, en net görülebilen hali, aydınlık, ilerici kişi, güçlü, sağlam, Ay gibi güçlü. (Türkçe)
Dinçel: Eli sağlam, güçlü, kuvvetli, diri, akıllı kişi. (Türkçe)
Diniz: Dingin, sakin. (Türkçe)
Diren: Yaşamın tüm zorluklarına rağmen, yaşamasını ve başarıya ulaşmasını bilen. (Türkçe)
Dirik: Diri, canlı, acar. (Türkçe)
Dirim: Sağlık, yaşam, hayati varlık. (Türkçe)
Dirin: Yaşamsal. (Türkçe)
Dirisu: Temiz, faydalı, duru, su gibi olan. (Türkçe)
Dirlik: Düzenlilik, temizlik, erinçli yaşayan. (Türkçe)
Dirok: Tarih, hikaye, öykü. (Kürtçe)
Dirvana: Güvercin. (Lazca)
Diyarı: Diyari: Hediye, armağan. (Kürtçe)
Doğa: Yaşanılan organik çevre, tabiat, güzellik. (Türkçe)
Doğacan: Sevilen doğa. (Türkçe)
Doğagün: Aydınlık doğa. (Türkçe)
Doğanay: Yeni doğan ay. (Türkçe)
Doğancan: Yeni doğan. (Türkçe)
Doğangün: Yeni başlayan gün. (Türkçe)
Doğay: Ayın yeni doğmuş hali. (Türkçe)
Doğu: Bir yön, güneşin doğduğu yön. (Türkçe)
Dolotanu: Işıklandırmak, dibine ışık tutmak. (Lazca)
Dolunay: Ayın bütün ve parlak göründüğü an. (Türkçe)
Domurcuk: Tomurcuk, yeni çıkmaya başlayan gonca. (Türkçe)
Dor: En yüksek nokta. (Türkçe)
Doruk: En yüksek nokta, yer, zirve. (Türkçe)
Dotiku: Damla. (Lazca)
Döndü: Henüz evlememiş kız. (Türkçe)
Döne: Karşı ziyaret, geri gelen. (Türkçe)
Dönem: Belirli bir tarihsel niteliği olan zaman birimi. (Türkçe)
Dudu: Hanım, abla, yaşlı, Ermeni kadını. (Farsça)
Duman: Yanan bir şeyden oluşan kimyasal maddelerle yoğunlaşmış hava, bulut, sis. (Türkçe)
Durcan: Ömrün uzun olsun, canlı kal. (Türkçe)
Durgun: Sessiz, sakin, hareket etmeyen. (Türkçe)
Duru: Temiz, berrak, arınmış. (Türkçe)
Durugün: Aydınlık gün. (Türkçe)
Durusel: Temiz akan su, akarsu. (Türkçe)
Durusoy: Soyu temiz olan. (Türkçe)
Durusu: Arı, temiz, berrak sular gibi olan. (Türkçe)
Duyal: Hassas, sisli, çabuk duygulanan. (Türkçe)
Duygu: İnsanın iç dünyasındaki hisler. (Türkçe)
Duygucan: Candan duygulanan. (Türkçe)
Duygun: Duygulu, hassas, hisli kişi. (Türkçe)
Duygusal: Hissetmekle, duyarlılıkla ilgili. (Türkçe)
Duygusel: Sel gibi coşkun olan. (Türkçe)
Duygusoy: Soydan duygulu olan. (Türkçe)
Duysun: İşitsin, bilsin, şöhretli olsun. (Türkçe)
Duyu: Hissetme, algılama. (Türkçe)
Duyuş: İşitme, hissetme, bilme. (Türkçe)
Duman: Sis. (Kürtçe)
Dürrişahver: Sultanlara layık inci. (Azerice)
Düş: Hayal, rüya, güzel rüya. (Türkçe)

__________________

Ben olmuşum defterde boş bırakılan ilk sayfa
Kraliçe isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla