Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25.01.2015, 11:18   #1 (permalink)
Elois
Bağımlı Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Zor insanlarla başa çıkmanın yolları

Zor insanlarla başa çıkmanın yolları




“Beni, en çok bekleten insanlar sinirlendirir.” Aslında ben aceleci ve sabırsız olduğum için…

“İnsanlara çok kolay sinirlenirim.” Aslında farklı bakış açılarına saygı duymadığım için…

“Zor insanlarla asla iletişim kuramam.” Aslında bunu nasıl başaracağımı bilmediğim için…




Öncelikle kendinizi inceleyin

“İnsanlarla etkileşiminizi değiştirmeden önce asıl değiştirmeniz gereken insanlara nasıl tepki gösterdiğinizdir” diyor Dealing with People You Can’t Stand kitabının yazarı Rick Kirschner… Bu durum da biraz kendinizi incelemeye ve tanımaya bağlıdır.

Bizi rahatsız eden insan davranışları aslında genelde kendimizle ilgili bir şeyler keşfetmemize yardımcı olurlar. Kendinize sorun: “Bu kişi bana nasıl bir ayna tutuyor?”. Bir örnek vermek gerekirse; sürekli olarak buluşmalarınıza geç kalan bir arkadaşınız, aslında sizin ne kadar sabırsız, telaşlı, çabuk sinirlenen bir yapıya sahip olduğunuzu size göstermelidir.

Kendi davranışınızı da irdeleyin. Örneğin siz de gergin durumları bazı davranışlarınızla artırmış olabilir misiniz? Veya sizi rahatsız eden şeyi erkenden söylemeyi ihmal edip durumun büyümesine neden yaratmış olabilir misiniz? Unutmayın; kendi davranışlarınıza bakmadan karşınızdakini değerlendirirseniz, zaten sorunu kesinlikle o kişide bulursunuz. Bu da doğru bir teşhis olmaz ve yanlış tepkilere neden olur.


Bakış açınızı değiştirmeyi deneyin

Genelde ‘zor’ olarak nitelendirdiğimiz, bizi sinirlendiren insanlar; aslında bizim istediklerimizden farklı talepleri olan veya bir takım olaylara bizden farklı bakan insanlardır. Burada bizimle aynı şeyleri istemeyen kişinin, bizimle aynı olmayan insanın suçu nedir ki biz ona sinirleniyoruz? Biraz da olaya bu açıdan bakmak lazım… Sen de senin ‘zor’ insanının ‘zor’ insanı olabilirsin. Ve bu böyle uzayıp gider…

Dolayısıyla her insanın farklı olduğunu, iki çok yakın arkadaşın tamamen farklı bakış açılarına sahip olabileceğini, zıtlıklardan kimi zaman kuvvet doğabileceğini ve aslında herkesin aynı olsa bu dünyanın ne kadar sıkıcı olacağını kendimize sürekli hatırlatmamız lazım. Doğru iletişim kurmak adına; hem başkalarının fikirlerine –size ters gelse de- saygı duymanız, hem de kendi fikirlerinizi diretmek yerine farklı bakış açılarına açık olmanız iyi olacaktır.


Yaklaşımınızı belirleyin

Sezgileriniz, zor insanlarla iletişim kurmanın ‘yaklaşım’ adımında çok önemli! Biz size birkaç öneride bulunacağız sadece…

Öncelikle bir tartışma, bir sorun yaşadığınız kişi eğer eşiniz veya dostunuz gibi gerçek bir yakınınızsa, bu sorunun mutlaka konuşulması ve paylaşılması gerekiyordur. Ama eğer bu sadece ayda yılda bir gördüğünüz bir insanla yaşadığınız bir problem ise, konuşup olayı dallandırıp budaklandırmaya hiç değmez.

Eğer biliyorsanız ki, konuştuklarınız karşınızdaki kişinin bir kulağından girip öbür kulağından çıkıyor veya siz ne derseniz deyin o söylediklerinizi yanlış anlıyor; o zaman bu kişiyle konuşmanıza da değecek bir durum yok demektir. Bu durumda ya sabırlı bir konuşma yapmanız, ya da başka bir taktik bulmanız gerekebilir.

Konuşmaya samimi bir şekilde başlayın

Eğer karşınızdaki kişi alıngan ve aşırı duygusal ise, onun hislerini incitmemek adına, konuşmanıza samimi bir şekilde başlamanız rahatlatıcı olacaktır. Örneğin bir arkadaşınızla konuşacağınız konunun onu kırabileceğini düşünüyorsanız konuşmanıza “Sana ve dostluğumuza ne kadar çok önem verdiğimi biliyorsun. Bu yüzden sana her şeyi çok açıkça söyleyeceğim” gibi cümlelerle başlayabilirsiniz.

Kişiden değil, davranıştan bahsedin

Kişiyle davranışı birbirinden ayırmak hepimizin öğrenmesi ve her daim uygulaması gereken bir durum aslında… Şöyle düşünün: aslında biriyle zıtlaşmanız veya yüzleşmeniz aynı bir çocuğa disiplin sağlamanız gibi olmalı. Yani nasıl ki bir çocuğa “Sen kötüsün” demek yerine “Bu kötü bir davranış” diyorsanız; bu tutumu aynen tüm tartışmalarınızda, herkese uygulamalısınız.


Sizi nelerin rahatsız ettiğini örnek verin

A önce bahsettiğimiz gibi kişinin karakterine uygun saptamalar yapmak yerine, onda sizi rahatsız eden davranışı bulun ve bunu örneklerle anlatın. Mesela üzerinizdeki kıyafetle alay eden bir arkadaşınıza “sen kendini ne zannediyorsun?” gibi ifadelerle çıkışmak yerine “bazen söylediğin şeyler kırıcı olabiliyor; örneğin geçen gün kıyafetimle ilgili ettiğin alay…” şeklinde konuşun.

Neyi değiştirmek istediğinizi belirtin

Birinin bir davranışından rahatsızsanız, onu değiştirmek istersiniz. Yine bir örnek vererek anlatalım. Arkadaşınız kendini sizin psikologunuz zannediyor ve siz bu durumdan rahatsız oluyorsunuz. Bu durumu değiştirmek istediğinizi ona açıkça ifade edin. Ona önerilerine mutlaka önem verdiğinizi, yardımcı olmaya çalıştığının farkında olduğunuzu söyleyin; fakat sadece bunu paylaşmak istediğinizi ve sürekli tavsiye istemediğinizi açıkça belirtin.

Görüşlerini talep edin

Konuştuğunuz konuya dair karşınızdaki kişinin görüşlerini de almayı ihmal etmeyin. Çünkü bu durum sizin konuşmanızın bir konferans havasından çıkmasını; daha samimi ve paylaşımcı bir sohbet olmasını sağlayacaktır. Fikrinizi anlattıktan sonra “Sen bu konuda ne düşünüyorsun?” veya “Sen de aynı şekilde hissediyor musun?” gibi ifadeler kullanın.

Kelimeler tek başına yeterli değil

Yazar Kimberly Alyn “Sinir Bozucu İnsanlarla Nasıl Baş Etmeli?” adlı kitabında, iletişimin sadece yüzde 7’sini seçtiğiniz kelimelerin oluşturduğunu; kalan kısmın ise ses, ifade ve vücut dilinden meydana geldiğini söylüyor. Dolayısıyla vücut dilini kullanmayı ve doğru iletişim kurallarını bilmek gerekiyor. Bunun için iyi bir iletişim nasıl kurulur? ve vücut dilinin önemi yazılarımız size yardımcı olabilir.


Farklı yaklaşım yöntemleri deneyin

Her zaman karşınızdaki kişiye direk ifadelerde bulunmanız işi kolaylaştırmayabilir. Bazen farklı yöntemlerle, dolaylı yolları denemek daha doğru olur. Mesela esprili ifadeler bazen oldukça etkili olabilir. Hemen, az önce bahsettiğimiz, sanki sizin psikologunuzmuş gibi davranan ve size sürekli öğütler veren arkadaşınız üzerinden bir örnek verelim. Yine size uzun uzun psikolog konuşmaları yapmaya başladığında, ona “Şu koltuğa uzanayım da çocukluğuma inelim bari” veya “Çok teşekkürler, bu seansın borcu ne kadardı acaba?” şeklinde esprili ama göndermeler yapan yanıtlar vererek hem mesajınızı iletmiş olur, hem de bunu karşınızdakini kırmadan yapmış olursunuz.

__________________
Elois isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla