Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18.04.2015, 17:04   #6 (permalink)
Cohen
Bağımlı Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Şebnem Ferah Kimdir, Şebnem Ferah Biyografisi

Şebnem Ferah Kimdir, Şebnem Ferah Biyografisi


Şebnem Ferah 12 Nisan 1972'de Üsküp'den Yalova'ya gelen ailenin üç kızından en küçüğü olarak Yalova'da dünyaya geldi. Küçük yaşta müzikle tanışmasından ailesinin etkisi büyük oldu. İlkokulda mandolin ve solfej dersleri almaya başladı. Liseyi Bursa Özel Namık Sözeri Lisesi'nde yatılı olarak okudu.
İlk kez lise yıllarındayken okul orkestralarında ve küçük topluluklar önünde çalmaya başladı. "Pegasus" adlı grup ile bir süre çalıştıktan sonra 80li yılların başında Bursa'da bir stüdyo sayesinde hayalini kurduğu kız grubu olan "Volvox"u kurdu. 1988 yılında "Volvox" ile birçok yerde sahne alan sanatçının ODTÜ Ekonomi Bölümü'nü kazanması sebebiyle grup arkadaşlarından uzun bir süre ayrı kaldı. Bu bölümü 2. sınıfta bırakarak İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne kaydoldu.

Grup üyeleri arasından Özlem Tekin gibi isimlerin bulunduğu Volvox'un 1994 yılında dağılmasından sonra Şebnem Ferah solo çalışmalarına ağırlık verdi. Onno Tunç ve Sezen Aksu'nun da yardımlarıyla ilk albümü olan "Kadın" 1996 yılında piyasaya çıktı. Bu albümde yer alan "Vazgeçtim Dünyadan" adlı parça ile kısa sürede büyük bir çıkış yakaladı.

İlk klibini albümün çıkış parçası olan "Vazgeçtim Dünyadan"a geçtikten sonra arkasından aynı albümde yer alan "Yağmurlar" "Bu Aşk Fazla Sana" ve "Fırtına" adlı parçalarına klip çekti. 4 Nisan 1997 tarihinde İzmir Ege Üniversitesi'nde verdiği ilk konserinde çok büyük bir ilgiyle karşılandı.

Albüm çalışmasından sonra yurtiçi turnesine çıkan sanatçı bir yandan da bar programlarına devam etti. 1998 yılında büyük bir acı yaşayarak ablasını kaybetmesi üzerine bir süre aktif müzik yaşamından uzak kaldı. Bu uzun sessizliğin ardından 1999 yılında "Artık Kısa Cümleler Kuruyorum" adlı albümünü piyasaya çıkardı. "Bugün" adlı çıkış parçasını yitirdiği ablasına ithaf etti. İskender Paydaş ve Pentagram ekibiyle çalışan sanatçı bu albümden ikinci klibini "Artk Kısa Cümleler Kuruyorum"a çekti.

Bis sonraki albüm çalışmasını sürdürürken 17 Ağustos 1999 depreminde babasını kayneden sanatçı albüm çalışmalarına kısa bir ara verdikten sonra 2001 yılında "Perdeler" adlı üçüncü albümünü piyasaya sürdü. Ozan Tügen Buket Doran Metin Türkcan Aykan İlkan ve Ceren Tügen'den oluşan kendi grubuyla çalışmaya başlayan sanatçı bu albümünde yer alan "Perdeler" adlı parçasını Apocalyptica ile yorumladı.

2003 yılında "Kelimler Yetse" adlı yeni albümü ile sevenleriyle buluşan sanatçı bu albümden "Ben Şarkımı Söylerken" parçası ile çıkış yaptı. Albüm çalışmalarının yanında düetlere de yer verdi ve Müzeyyen Senar Polad Bülbüloğlu Kargo Teoman İlgi Özdikmenli Sezen Aksu Ogün Şanlısoy Haluk Levent ve Bülent Ortaçgil gibi isimlerle çalışmalar yaptı.

2 yıl süren hazırlık aşamasından sonra 2005 tarihinde "Can Kırınları" adlı 5. stüdyo albümü ile geri dönüş yaptı. İlk klibi "Can Kırıkları" adlı parçaya çektikten sonra arkasından "Çakıl Taşları" adlı klibi müzik kanallarında gösterilmeye başladı. 10 Mart 2007 tarihinde Bostancı Gösteri Merkezi'nde Orhan Şallıel yönetimindeki İstanbul Senfoni Projesi Orkestrası ile verdiği konserin DVD'si ve CD'si sanatçının ilk konser albümü olarak piyasaya sunuldu. Konser DVD'si Türkiye'de bir ilke imza atarak 500 binin üzerinde satışa ulaştı.


Şebnem Ferah müzikal çalışmalarının yanında film seslendirme çalışmalarından da bulundu. "Küçük Denizkızı" adlı filmde yer alan "O Dünyada" adlı parçayı seslendirdi. Bazı reklam cingıllarında da karşımıza çıkan sanatçı Akbank'ın reklam müziğini seslendirdi.

Sanatçının yeni albümü olan "Benim Adım Orman", 16 Aralık 2009 tarihinde müzik marketlerindeki yerini aldı. Albüm satışa çıktığı ilk hafta listelere 1 numaradan giriş yaptı. İlk video klip "Yalnız" adlı şarkısına çekildi. 2. video klip "Eski" isimli şarkısına çekildi.

Albümlerinin dışında da Şebnem Ferah'ı pek çok farklı çalışmada görmek mümkündür. Kimi şarkıcılara geri vokalleriyle, kimileriyle düet yaparak onlara eşlik etmiştir. Bunun yanı sıra birçok sanatçıyla beraber yardım konserleri vererek pek çok faaliyette bulunmuştur. Bülent Ortaçgil'e saygı albümünde bir Bülent Ortaçgil klasiği olan "Değirmenler" şarkısını da yorumlamıştır. "Müzeyyen Senar ile Bir Ömre Bedel" adlı albümde Müzeyyen Senar'a "Sarı Kurdelem Sarı" adlı Türk musikisi şarkısında eşlik ederek Türk Sanat Müziği söyleyebildiğini de kanıtlamıştır. Umay Umay'a "Hareket Vakti"nde (geri vokal olarak), Kargo'ya "Kalamış Parkı"nda, Teoman'a "İki Yabancı" ve "En Güzel Hikayem"de, Sezen Aksu'ya "Ne Haber Aşktan?"da eşlik etmiştir. Daha önce Sezen Aksu'nun seslendirmiş olduğu Ünzile'yi Onno Tunç'a saygı albümünde kendi yorumuyla tekrar müzikseverlere sunmuştur. Son olarak Güldünya Şarkıları isimli toplama albümde yine bir Sezen Aksu parçası olan Masum Değiliz'i yorumlamıştır.


Şebnem 12 Nisan 1972'de Yalova'da doğdu. Evin en küçük çocuğuydu ve ona hep ya tiyatrocu ya da şarkıcı olacak gözüyle bakılıyordu çünkü ailesine gösteriler yapıp onları güldürmeye bayılıyordu. 5 yaşına geldiğinde en büyük hayali keman dersleri almaktı ama uygun bir öğretmen bulamadıklarından babası ona küçük bir keyboard aldı ve Şebnem de duyduğu her melodiyi çalmaya çalışarak kendi kendini eğitmeye başladı. İlkokul dönemlerinde ise Yalova'da ne kadar müzikal etkinlik ve kurs varsa hemen hepsine katıldı.Sabahları okuluna gidip; öğleden sonraları önlüğünü bile çıkarmadan sokaklarda oynayarak ilköğrenimini tamamladı ve kolej sınavlarına girip Bursa Koleji'nde yatılı öğrenci oldu...

Artık daha disiplinli bir hayatla karşı karşıyaydı ve okulu sosyal faaliyetler açısından pek zengin değildi. Bu yüzden derslerinin dışında zamanını paylaşacağı iyi bir arkadaşa ihtiyacı vardı ve işte o yıllarda müzik Şebnem'in hayatında hobi olmaktan çıkıp vazgeçilmez oldu.

Önce okulunun müzik grubunda sonra da çeşitli gruplarda solistlik yapmaya başladı. ''Gitar da çalabilsem keşke...'' deyip gitar dersleri almaya başladı. Çok hızlı öğreniyor ve öğrendiklerine yenilerini katmak için sevdiği şarkıların gitarlarını çalmaya çalışıyordu... Derken kendi grubunu kurmaya karar verdi. Bu grupta şarkı söyleyecek ve gitar çalacaktı. Fikirlerini, yakın hissettiği ve müzikle ilgilenen bazı arkadaşlarıyla paylaştı. İşte bir çok müzik dinleyicisinin hatırlayacağı Volvox böylece kurulmuş oldu... O dönemlerde kendi yaşındaki kız arkadaşlarının çoğu; ruj,oje gibi şeylerle ilgilenmeye başlamıştı. O ise gitar, gitar amfisi, kablo, distortion pedalı gibi şeylerle haşır neşirdi...

Şebnem o zamana kadar derslerinden hep yüksek notlar alırdı fakat birden bire eskiden 7, 8, 9, 10 aldığı derslerden; 0, 1, 2, gibi notlar almaya başladı. Okul idaresi; ailesini okula çağırıp çocuklarının müzik çalışmalarını derhal bırakması gerektiğini söylediler. Neyse ki Şebnem'in anne ve babası çocuklarının toparlanacağına inandıklarını söyleyerek; müziği Şebnem'in hayatından çıkarmak yerine kararı kendisine bıraktılar.

Şebnem, özel bir okulda okuduğunun bilincindeydi. Üniversite sınavları da yaklaşıyordu ve ailesini üzmek ya da hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu. ''Ben nasıl olsa bir şekilde müziğime devam ederim!'' deyip kendini üniversite sınavı sendromunun içine attı. Matematiği seviyordu; işletme, ekonomi gibi bölümlerin kendine uygun olduğuna inanıp tercihini bu yönde kullandı.

ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ-EKONOMİ BÖLÜMÜ'ne girdiğinde okulunu çok sevdi. Ama Volvox'taki bütün arkadaşları İstanbul'daydı ve bu yüzden biraz buruktu... Olsundu... Sabahları okuluna gidiyor; akşamları eve geldiğinde de her gün sevdiği bir albümü dinleyip gitarlarını ve vokallerini etüt ediyordu. Bu en az 4 saatini alıyordu ve geriye ders çalışacak zaman kalmıyordu. Şebnem ODTÜ'deki ilk yılını gayet iyi bir ortalamayla bitirdi. İkinci yıl başladığında ise okulunun müzik çalışmalarına engel olduğu düşüncesine kapıldı! Tüm zamanını müzikle geçirmek istiyordu. Ama ne yapacaktı? Okulu mu bırakacaktı???

Bunları düşündüğü zaman keyfi kaçıyordu, bu yüzden okuldaki ikinci yıl daha zor geçiyordu... Derken bir gece kararını verdi: İstanbul'a gidecek,arkadaşlarıyla bir araya gelip müzik yapacaktı. Karar verebildiği için içi rahattı ama ufak bir problem vardı. Şebnem'in annesi ve babası müzik çalışmalarına o güne dek hiç ses çıkarmamışlar hatta destek olmuşlardı. Annesini ikna edebileceğini biliyordu ama anlayışlı olduğu kadar otoriter de olan babasına bu durumu nasıl anlatacaktı? ''Babacım ben ODTÜyü bırakıp İstanbul'a yerleşmek istiyorum. Gitar çalıp şarkı söyleyeceğim. Ne olacağı belli olmaz, hiçbir garantiden sözedemem...'' mi diyecekti??? Ne de olsa her anne, baba çocuğunun geleceğini garanti altına almak isterdi ve bunlar kulağa pek de sağlam gelmiyordu.

Aynı hafta sonu Şebnem düşüncelerini ailesi ile paylaştı. Tahmin ettiği gibi annesi konuya daha ılımlı yaklaştı. Şimdi babasının ağzından çıkan kelimeleri bekliyordu. Hoş... Bir kez kararını vermişti...

Şebnem'in babası o kadar değerli ve tatlı bir babaydı ki ;''insan ancak çok sevdiği şeyleri yaparsa mutlu ve başarılı olur...'' deyip kızına belki hayatı boyunca alacağı en kıymetli dersi verdi...

Şebnem hiç vakit kaybetmeden valizlerini toplayıp İstanbul'a geldi. Volvox'la çeşitli rock barlarda çalmaya başladılar. Kendine bir ev tuttu. Hem müzik yapıyordu; hem de kendi ayakları üzerinde duruyordu; çoook mutluydu. Bazen haftada 5 gece çalıyorlardı ama hiç sıkılmıyordu; ta ki kendi şarkılarını söylemek isteyene kadar...

Çocuk denebilecek yaşlarda kurulan Volvox'un her bir elemanı hayatına yön vermek durumundaydı çünkü aradan uzun zaman geçmiş; tercihleri, öncelikleri değişmişti. Bazıları müziğe devam etti; bazıları ise hayatlarında yeni sayfalar açtılar... Böylece her elemanı için inanılmaz bir tecrübe ve adeta okul olan Volvox dönemi kapanmış oldu..

İşte bundan sonra Şebnem evine kapanıp yazmakta olduğu şarkıları tamamladı ve ilk albümü KADIN'ı müzikseverlerin beğenisine sundu. KADIN; müzikal açıdan bir çok ilki bünyesinde barındırıyordu. Albüm kısa sürede geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı. Sahne performansı açısından zaten tecrübeli sayılabilecek Şebnem, bu başarısını albüm konserleriyle daha da büyüttü.

Sonraları; yeni şarkılar yapmaya başladı. Bu şarkılar Şebnem'in çıkaracağı ARTIK KISA CÜMLELER KURUYORUM ve PERDELER albümlerinin içeriğini oluşturacak; Şebnem popüler olmak için çabalamak yerine ilk albümünde tanışıp ilişki kurduğu dinleyici kitlesiyle büyümeyi deneyecekti. Bu tavrı zaman içinde Şebnem'in kendi kitlesini oluşturmasında etkili oldu. Sadece sevdiği işi yapmak niyetindeydi. Dinleyici kitlesinin beklentilerini karşılamaya çalışırken bir diğer taraftan da bunun kendi özgürlük alanını daraltmaması için uğraşıyordu, çünkü hep içinden geleni yapmak istiyordu ve bunun tüm olası sonuçlarıyla yüzleşmeye de hazırdı. Şebnem'in ülkemizdeki müzik endüstrisinin genel gerekliliklerinden farklı hatta aykırı yapısı; aynı zamanda besteciliği ve şarkıcılığı, yine zaman içinde sayısız başarılara imza atan ünlü prodüktör ARİF MARDİN'in bile dikkatini çekecek; bu gibi şeyler de Şebnem'e hiçbir şeyle kıyaslanmayacak kadar büyük mutluluk verecekti. Çünkü o manevi olarak tatmin olmadığı zaman gerisiyle hiç ilgilenmiyor, ancak içi rahatsa kendini başarılı hissediyordu.

Çok yakından takip edenler bileceklerdir; hayat Şebnem'e son yıllarda ailevi açıdan arka arkaya ağır tecrübeler de yaşattı. O da biraz yorgun olduğunu farkedip herşeye bir süre için ara verdi. Durdu. Olanı, biteni idrak edip sindirmeye çalıştı.

Zaman geçti... Yeniden gitarını aldı ve yeni şarkılar yazdı. Stüdyoya girip bu şarkıları arkadaşlarıyla birlikte kaydetti. Albümün adını KELİMELER YETSE... koydu. Artık daha sağlam, daha cesur hissediyordu. Heyecanını, inancını kaybetmeden müzik yapmaya devam edebildiği için kendini şanslı hissediyordu. Müziğin; müzisyenler ve dinleyiciler arasında bir çeşit AŞK ilişkisi olduğuna inanıp; aşkını taze tutmaya çalışan bir sevgili gibi hissediyordu...
Kelimelerin yettiği yere kadar anlattı ve en sonunda yetmediği yerde haykırdı ;Her şey insanlar İçin. Müzik; üreten müzisyenlerin DÜNYASI, dinleyiciler de dünyalarının önemli bir parçası. Bir gün şirkete bir zarf geldi; içinden çıkan Elime alır almaz, şarkıyı kafamda duymaya başladım. Bu albüm için ilk yaptığım şarkı o oldu. dediği Karin Karakaşlı'nın Can Kırıkları adlı kitabıydı.Dinlenmeye Amerika'ya gitti.Notlar almaya başladı zamanla işte bu notlar büyüdü bir yılda ve yeni bir albüm olmak istedi.İlk iki albümünde prodüktörlüğünü yapan Tarkan Gözübüyük'le yeni bir albüm için yola koyuldu. Aslında albüm hazırdı ve son şeklini ailesi olan ekibiyle verdi. İki yıl sonra 5 Temmuzda sevenleriyle paylaştı CAN KIRIKLARInı. Soundunun diğer albümlerden sert olduğunu asıl içimde, içinde yüzdüğüm bir deniz var la vurguladı.Can kırıklarını, albümle aynı adı taşıyan can kırıklarıçakıl taşları na klip çekerek taçlandırdı; vedasını Hoşça kal ile sessiz sedasız yaptı. Can kırıklarının yankıları yeni başlamış ve devam ederken Şebnem yeni bir projenin peşine düştü.Konserlerinde kendisiyle olamayan ve konser havasını kendisiyle solumuş tüm sevenlerine o atmosferi herhangi bir zamanda oldukları yere taşıyabilmeleri,kendisiyle şarkı söyleyebilmeleri için senfonik konser DVDsi projesinin hazırlıklarına başladı.Orhan Şallıel ile bu projesini paylaştı. 10 yılda beş albümünün en sevilen parçalarından oluşan bir repertuar oluşturdu. Pasaj Müzik etiketi ile DVD ve CD seçenekleriyle yayınlanan 10 Mart 2007
İstanbul Konseri DVD Türkiyenin En Çok Satan Konser DVDsi ünvanını aldı. Bu sessiz sedasız hoşça kaldan dört buçuk yıl sonra altı aylık stüdyo çalışmasının sonucunda BENİM ADIM ORMAN adlı 6. stüdyo albümüyle yeniden Merhaba dedi.Kendisine ait 12 parçanın bulunduğu albümün prodüktörlüğünü Tarkan Gözübüyük yaptı.Albümü 16 Aralık 2009 da müzikseverleriyle buluştu...

__________________
Cohen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla