Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30.04.2015, 11:37   #1 (permalink)
Ada
Siyahı da Gökkuşağından Dışlamadılar mı?

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
yeni Seyredilmesi Gereken 10 Belgesel

Seyredilmesi Gereken 10 Belgesel


Mehmet Açar, sinema tarihinin en iyi belgeselleri arasından bir seçki yaptı.







Kuzeyli Nanook 1922 (Nanook of the North)
Yönetmen: Robert J. Flaherty - Fransa / ABD
İlk antropolojik belgesel. Bir yıl boyunca Kuzey Kutbu’nda Nanook ile ailesiyle birlikte yaşayan Flaherty, uygarlığın birçok nimetinden uzakta avcılık ve takasla hayatlarını sürdüren Eskimoların yaşamından kesitler aktarıyor; doğayla ilişkilerini yansıtıyor. Aradan yıllar geçmesine rağmen hâlâ eskimeyen, sıcaklığını, duygusunu ve anlamını koruyan bir film.









Kameralı Adam 1929 (Chelovek s Kinoapparatom)
Yönetmen: Dziga Vertov - SSCB
Bir sinema salonunda projeksiyon lambasının önünden film şeridinin akmasıyla başlayan “Kameralı Adam”, sinema ve hayat üzerine bir deneme. Vertov, kameranın işlevi üzerine düşünürken, sabah saatlerinden başlayarak şehirdeki hayatın akışını takip ediyor, modern hayatın ritmini arıyor.








The Thin Blue Line 1989
Yönetmen: Errol Morris - ABD
İşte belgesel sinemanın gücünü yansıtan bir başyapıt. İşlemediği bir suç nedeniyle 12 yıl hapishanede yatan bir adamın yeniden yargılanmasını ve beraat etmesini sağlayan bir film bu. Morris, ABD’nin Texas Eyaleti’nde sahnelenen bir hukuk trajedisini, Philip Glass’ın müzikleri eşliğinde son derece etkili bir sinemayla görselleştiriyor. 103 dakikanın nasıl geçtiğini anlayamıyorsunuz.









Yakın Plan 1990 (Nema-ye Nazdik)
Yönetmen: Abbas Kiorastami - İran
Çağdaş belgesel sinemanın mihenk taşlarından biri. Kiorastami, İranlı ünlü yönetmen Muhsin Makhmalbaf olduğunu iddia ederek bir aileyi dolandıran Hüseyin’in hikâyesini gerçek karakterlerle filme çekiyor. Deneysel nitelikteki bu çaba, sinema ile gerçeklik arasındaki ilişkileri sorgulayan, Batı’da büyük ilgiyle karşılanan bir filme dönüşüyor.















Baraka 1992
Yönetmen: Ron Fricke - ABD
Fricke, saf sinemanın gücüne başvuruyor. Görüntü, kurgu ve sesi kullanarak gezegenimiz üzerindeki hayatın renkliliğini, farklılığını görselleştirirken, yolunda gitmeyen şeyleri de gözlerden kaçırmıyor. Seyirciye dünyayı gezdiren ve gezerken “görüntülerle düşünmesini” başaran bir film. Ses ve müzik filmin önemli bir parçası ama anlatıcı yok. 70 mm’lik geniş ekran doğa ve insan görüntüleri ise adeta büyüleyici.





Crumb 1994
Yönetmen: Terry Zwigoff - ABD
Amerikalı ünlü çizer Robert Crumb ve ailesini anlatan film, bildiğimiz sanatçı belgesellerinden farklı bir rota izliyor. Zwigoff, Crumb’ın sanatçı kişiliğinden çok sanatı kullanarak kendini nasıl deliliğin sınırlarından kurtardığını anlatıyor. Crumb; depresif, sadist ve zalim bir babanın büyüttüğü 5 çocuktan biri. Zulmün acı sonuçlarını yaşayan iki erkek kardeş de filmde yer alıyor. Belgesel tarihinin en şaşırtıcı, çarpıcı filmlerinden biri. Seyrettikten sonra bir süre etkisinden kurtulamıyorsunuz.









Fahrenheit 9/11 2004
Yönetmen: Michael Moore - ABD
“Belgesel ahlakına” uymayan tarzı nedeniyle sık sık eleştirilen Moore, çağımızın en popüler belgesel sinemacısı. Alaycı tarzıyla kendini filmlerinin anlatıcısı, röportajcısı ve yorumcusu yapan Moore, keskin muhalif ve politik tavrıyla bu listede en azından bir filmle anılmayı hak ediyor. Bush’a ve onu lider yapan “derin Amerika”ya getirdiği sert eleştiriler; 11 Eylül ve Irak Savaşı’nı bir bütün olarak değerlendiren analizleriyle “Fahrenheit 9/11”in Amerikan halkı için bir çeşit uyandırma servisi işlevi gördüğünü de unutmayalım.








Beşir’le Vals 2008 (Vals Im Bashir)
Yönetmen: Ari Folman - İsrail
Her şey bir barda iki arkadaşın kâbuslardan söz etmesiyle başlar. İkisi de kâbusların 1982 Lübnan Savaşı’yla ilgili olduğuna inanırlar. Ancak Ari savaşta yaptıklarına dair çok az şey hatırladığını fark eder ve hafızasındaki boşluğu doldurmak için savaşa katılan arkadaşlarını arar. Animasyon tekniğiyle gerçekleştirilen film, bilinçdışı imgelerle başlıyor ve Ari’nin hafızasındaki karanlık bölge aydınlandıkça savaşın vahşetine götürüyor bizi. Animasyonla belgesel film anlayışının birleştiği şaşırtıcı bir deneme.








Bir Şarkının Peşinde 2012 (Searching for Sugar Man)
Yönetmen: Malik Bendjelloul - İsveç
Sixto Rodriguez, 1970’lerde iki albüm çıkarmış ve sonra ortadan kaybolmuş bir müzisyen. ABD’de adını hatırlayan çok az insan var. Buna karşılık. Güney Afrika’da Elvis Presley kadar sevilen bir star. Rodriguez’in nasıl öldüğünü araştıran iki hayranı, sürprizler ve hiç beklemedikleri gerçeklerle karşılaşırlar. İsveçli yönetmen Bendjelloul, Rodriguez’in hüzünlü şarkıları eşliğinde neredeyse bir konulu film ritmi ve heyecanı yakalıyor. Bir filmin çok şey değiştirebileceğinin bir başka ispatı.








Meydan 2013 (Al Midan)
Yönetmen: Jehane Noujaim - Mısır
Mısır asıllı Amerikalı Noujaim’in yönettiği film, Gezi olayları sırasında Türkiye’de de karşımıza çıkan, siyaset yapmayı bilmeyen örgütsüz eylemcilerin zihniyetini yansıtan bir film. Artık meydanlardan başka güvenecek hiçbir şeyi kalmayan, ülke yönetiminde “lider değil vicdan” arayan insanların organik ve doğal isyanlarının öyküsü. Olay yerinde sıcağı sıcağına yapılan söyleşiler, eylem görüntüleri, televizyon kayıtları, polemikler, itiraflar, isyan çığlıkları ve şarkılardan oluşan “Meydan”; kurgusu, kamerası ve getirdiği belgesel konseptiyle de önemli bir çalışma.










Ada isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla