Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu

Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu (https://www.forumaski.com/)
-   Anlamlı Sözler Ve Nickler (https://www.forumaski.com/anlamli-sozler-ve-nickler/)
-   -   2014 Dosta Mektup, Dost Mektupları, Dosta Sevgi Dolu Mektuplar, Orijinal Dost Mektupları (https://www.forumaski.com/anlamli-sozler-ve-nickler/113798-2014-dosta-mektup-dost-mektuplari-dosta-sevgi-dolu-mektuplar-orijinal-dost-mektuplari.html)

KaRaqiZz 08.06.2014 23:50

2014 Dosta Mektup, Dost Mektupları, Dosta Sevgi Dolu Mektuplar, Orijinal Dost Mektupları
 
2014 Dosta Mektup, Dost Mektupları, Dosta Sevgi Dolu Mektuplar, Orijinal Dost Mektupları


2014 dost mektupları, dosta mektup, dosta sevgili dolu mektuplar, dost mektupları, 2014 en yeni dost mektupları, 2014 mektuplar, sevgi dolu mektuplar, dosta mektup, dost, sevgi dolu dostlar, mektuplar



Dost Tatlı Söyler

Eskiler “Dost acı söyler “ demişler! Aslında dost tatlı söyler ama uyarı acıdır! Yani uyarılan açısından işine gelmez uyarı; bu nedenle dost uyarınca acı söylemiş olur! Ben de tatlı sözümü yazar arkadaşlarıma söyleyeceğim; niyetim üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil! Acı gelen olursa bir kaşık bal tavsiye edeceğim, üzerine iyi gelir!

Bakın yazar arkadaşlarım; bazılarınız, kitap çıkarınca insanlıktan da çıkıyorsunuz! Unutmayın ki yazdıklarınız ne ilk ne son! Yani kimse bu yazdıklarınızı ilk sizden okumuyor! Edebinizle davranın yoksa söner havanız bir arifin ışığında! Kendi gölgenizde karanlıkta kalmayın! İki satır yazınca, orjin insan olunmuyor!

Kuranda geçenlerin bile şimdiye kadar söylenenlerden başkası olmadığı yazarken. Hangi yazar ilk defa bir hakikati açığa çıkardığından dem vurabilir! Evrende mahfuz olanı açığa çıkarabilir insan, evrende olmayanı çıkaramaz!
“Sana ancak, senden önceki peygamberlere söylenenler söylenmektedir. Hiç şüphesiz senin Rabbin hem bağışlama sahibidir, hem de elem dolu bir azap sahibidir.” 41. Fussilet ;43- Diyanet

Tevazudan da bahsetmiyorum. İlim insanında tevazu, bazı zillet sayılabilir! Tevazu da göstermek zorunda değilsiniz her daim ama yalak takımıyla bir gruplaşma içinde olmak arifi bozar! Dost tatlı söyler!

Hoş görmek, izlemekle karıştırılıyor! Yani evreni gözle, ama bu hoş görü ve gözlemde illa her gözlemde hayrı yakalamak mümkün olmayabilir! Evrende aslen şer zaten yok. İşleyişin tamamı hayır! Şer olanlar da tercihlere karşılık olarak var! Karşılık şer olmaz! Hırsızın hapse atılması gibidir! İşleyiş şer olmaz ama hırsıza şerdir bu durum. Yani "Yaratılanı severim yaratandan ötürü!" manası işleyişin tamamının hayra dair olduğuyla alakalı! Hoşgörü de bu manada! Yoksa zulüm işleyeni alkışlamak ya da taraf olmak değil. Sıkı durun zulüm işleyene izin çıkmışsa işte orada düşünün! Allah müsaade vermeyince hiç bir şey olmaz çünkü! Yani kul azmayınca zulüm de olmaz! Evreni hoş görürken bilelim ki her işleyişin müsaade olmadan işlememesi var! O halde hoş görelim, olanda hayır var! Hikmetini bilmediğimiz şeylerin de neticede "Hoş" kapsamında olması gerçeğini görmek, "Hoş görmek"; yoksa hoş görmek adına saçmalamak maharet değil!


Kitap çıkarmadan önce çok arif olan kitap çıkarınca cehalete düşen arkadaşlarım oldu. Bunu ciddi manada gözledim. Bu nedenle yazdım!

Bir de yalak takımı var ki akıllara zarar! Anlamadan, bilmeden öven cahil takıma aldanıveriyorlar!

Yazar takımında kıskançlık belki hoş karşılanır ama arifler arasında olmaz! Güzel bir üretimi taktir etmek ile kötü bir üretimi tektir etmek aynı manaya çıkar, arif için!

Mevlana çok revaçta, Yunus da yedekte! Birinin özlü sözüyle yalan uydurup diğeriyle destekliyorlar; sonra da "Kitap yazdık" diyorlar! Ya önce bir anlayın şu ulu kişileri! Sonra ne yazarsanız sorun çıkmaz!

Son tahlilde; evrende mevcut olanı bilgiyi insan açığa çıkarmak çabasında! Bu evrensel hakikatleri kim çıkarırsa çıkarsın. Yeter ki hakikat olsun! Bu alanda “İnsan” ortak havuzu kullanacak! Bilgi hazinesi ortak, kimin çıkardığı konusuna takılmadan istifade etmek gerek! Hırs ile hazineyi ben çıkaracağım kaygısı, aceleyle yanlış çıkarımlara itiyor! Bunu ikaz edince de küsmeler, alınmalar kaçınılmaz! Kitap yazmak güzel ama içerik de doğru olmalı! Alel acele, kopyalarla çıkarılan kitaplar yazarı sınırlıyor, okuyucuyu da bu sınırlı algıya mahkum ediyor! Günümüzde bilgi akışı çok hızlı; köhne ve eski bilgileri, sağını- solunu süsleyip yazınca da verimli olmuyor! En kötüsü de şu bu eski köhne bilgilere itiraz olmasın diye kabul görmüş ulu kişiler ve kutsallar destek olarak kullanılıyor!

KaRaqiZz 08.06.2014 23:50

Cevap: 2014 Dosta Mektup, Dost Mektupları, Dosta Sevgi Dolu Mektuplar, Orijinal Dost Mektupları
 
Sevgili Dostum,
Bazen bizleri dini konularda sohbetlere de davet ediyorlar, kültürel ve sanatsal sohbetlere de. Bizlerde “Davete icabet sünnetir” diyerek severek gidiyoruz. Orada bir çok insanla tanışıyoruz. Tabii ki amacımız da yeni tanıştığımız insanlar ile, seninle kurduğumuz dostluk gibi, gerçek dostluklar kurabilmek ve bunu da ömür boyu devam ettirmek temennisi ile bu sohbet ve toplantılara gidiyoruz.
Sevgili dostum,
Sohbetler o kadar güzel ve samimi görünüyor ki, sohbetlerden sonra çay kahve muhabbetleri gerçek manada ikinci bir sohbet oluyor.”Nerede çalışıyosrun, nerede oturuyosrun, seni sevdim, devamlı görüşelim, ailece sohbet edelim” konusu ile başlayan sohbetler sanki ölene kadar devam edecekmiş gibi görünüyor. Telefonlar alınıyor, “semi ziyaret edeceğim” sözleri veriliyor. Ertesi gün o sohbette tanıştığın Üniversiteli genci yolda gördüğün zaman seni tanımamazdan geliyor. Hocaları soğuk bir selam ile uzaktan geçiyor. Ya biz dün sohbet eden adamlar değil miydik? Hani ne sözler ne konuşmalar yapmıştık.
Sevgili dostum,
Bu muamelelere maruz kaldıkça senin ne kadar içten dost olduğunu ve dostluğun ve devamlı dost olmanın o kadar kolay olmadığını ve sohbet etmek ile dost olmak kavramlarının çok ayrı kavramlar olduğunu yarım asırlık yaşantımızda yeni yeni anlıyoruz..Madem dostluklar pekişmeyecek, madem sohbetten sonra selamlar alınmayacak , yüzlere bakılmayacak, o zaman sohbete gitmenin ne anlamı var? Bir gün başka öbür gün başka olacaksak sohbet yerine evde kitap okuyalım da gelişelim daha iyi.
Sevgili dostum,
Amaç konuşmak değil, kalıcı dostluklar kurmak olmalı sohbetlerde. Sana ve dinleytene faydalı olacak beyninde kalıcı izler bırakacak ki o zaman o sohbetin faydasına inanarak gidelim.
Sevgili dostum,
Boş sohbet etmek, yeni dsotluklara kapı açmayacak konıuşmalarda bulunmaktansa kitap okumayı tercih ediyoruz.Nu da okuduklarımızı anladığımız ve hayata da uyguladığımız zaman bizlere artı değer katıyor. Hem de sevdiğimiz kitapları tekrar tekrar okumak bizlere zevk veriyor. Bu yüzden boş sohbetler etmek yerine okumayı tercih ediyoruz.
Bununla amacımız sohbet edenleri küçümsemek , hor görmek değil. Bizim sohbetlerden fayda sağlamadığımızı, karşımızdaki insana güven vermediğimizi anlıyoruz. O zmaan yapacak şey, faydamız olmayacak ve insanlara güven ve saygı aşılayamayacağımız ortamlardan sessiz sakin olarak uzak kalmak en iyisi Çünkü bizim amacımız öğrenmek. Sohbet etmek değil. Öğrenemeyeceksek konuşmanın ve dinlemenin bir anlamı da kalmıyor.
Sevgili dostum,
Bir insnala sohbet etmiş ve “ seni ziyarete geleceğiz” demişsek hiç olmazsa bir kere ziyaretine giderek o sözümüzü yerine getirelim. Sen ve ben bunu yaparız ama toplumda çok insna buna dikkat etmiyor. Söz özdür ve sözünde durmayan insan da kalabalıklar arasında bile yalnız kalır ve bu sözde durmama onu huzursuz eder. Bu tür söz verip de sözünü yerine getirmeyen insanların yaşadıkları ruhsal ve duygusla sıkıntısını yüzlerine baktığımız zaman anlayabiliriz. O yüzden biz konuşurken ne konuştuğumuza dikkat ederiz ki yalana dilimiz alışmasın ve doğru söyleyen insan olarak tanınalım. Biz doğru olan insna olmaya gayret edersek toplumda az sayıda da olsa doğru olan ve “sözümüz özümüzdür” diyen ve buna inanan insanlarda gelip bizi bulurlar. Bizde öyle insnalar ile dost olmanın sevincini yaşarız. Bazen bir dost bile dünyadaki milyonların yapamadığı sevgi ve yaşama sevincini bize aktarabilir. Tıpkı senin gibi..

Sevgili dostum,
Yukarıda anlattığım sohbette konuşup da ertesi gün görmemezlikten gelme durumu insanların özgüven noksanlığı ve hastalık derecesine o insanların içine yerleşmiş olan önyargılardan meydana gelmektedir.Bu önyargıları içindfen söküp atamayan insan da böle çelişkili durumlara devam ederek ömür boyu bunun sıkıntısını yaşar ve kalabalıklarda , büyük topluluklar içinde bile kendisini yalnız bularak bunalımlı bir hayat yaşar.
Sevgili dostum,
Bu yüzden ilk tanıştıpımız insanla mesafeli olsak, O insna hakkında dedşikodu duyska bile mesafeyi ilk başta koruyarak ama selamı sabahı da kesmeden tanımaya bakmak lazım. Sonrasında bizi rahatsız eden davranışı çok olurs auzka kalırız ama sabredersek bakarsın o da senin gibi dostumuz olur.Böyle çok arkadaş dost edinmiştim tabii ki
Sevgili dostum,
Başkaları ne yaparsa yapsın biz sohbetlere katılınca orada tanıştıklarımızı ve smaimi sohbet ettiklerimizi unutmayarak tekrar gördüğümüzde onunla sohbet ederek dostluğa devam edelim. Bakarsın ilk başta ufakn tefek hoşlanmadığımız davranışlarını bizim sevmediğimiz davranışları da terk ederek dostumuz olur. Senin gibi onunla da dost oluruz .Böyle ne güzel olur değil mi?
Dostlarımızın çoğalması , önyargılarımızın ve yanlış düşüncelerimizin giderek azalması temennisiyle..

KaRaqiZz 08.06.2014 23:51

Cevap: 2014 Dosta Mektup, Dost Mektupları, Dosta Sevgi Dolu Mektuplar, Orijinal Dost Mektupları
 
İŞTE GERÇEK DOSTLUK


Biriyle dost mu olacaksınız, önceden çok düşünün, kararınızı iyi verin. Sonra pişman filanda olmayın. Küçük tanışmışlığınızı da sonra yitirmeyin.


Dost olmak öyle mi!


Dost olmak zor, dost olmak çetin, dost olmak güç, dost kalmak mı işte bunların hepsinin harmanı...


Fakat dost olmak, çok farklı duygu çok. Dostluk ben sen, sen ben olmak gibi bir şey... Kendinden önce dostu düşünmek... Dost uğruna ölmek, derdini dert, kederini keder, üzüntüsünü üzüntü bilmek... İşte dostluk bu...


Dost olmanın göstergesi mi? İşte bu çok önemli...


Dostu sevmek, onu bağrına basmak, sen ölme, ölme deyip onu yalnızlığa terk etmemek, hicrette dosta eşlik etmek, sen ölme ben öleyim deyip, mağarada ayağını yılanların deliğini kapatma ve dost uğruna ölmek için dostun yatağına yatmak...


Hani bu dostluğu kim kalem alıp işleyecek. Bu vakarlı ve onurlu dostluğu hani kimler ayakta tutacak. Her geçen gün insanlık ölmekte, dostluk bitmekte.


Kimler Hz Muhammed ve arkadaşlarının örnek dostluklarınım hayata geçirecek. Kim var, kim kaldı. Dünya menfaatleri gönüllerin bacasını sardı. Herkesin kalbi maddiyat, maddiyat atar oldu. Maneviyat mı aynen gül gibi soldu.


Ah ah ahhh insanlar hokkabaz, insanlar şarlatan, insanlar yalancı, insanlar iki yüzlü, insanlar fitneci, insanlar iftiracı daha sayayım mı neler neler... HANİ İSLAM, HANİ İSLAM AHLAKI, HANİ İSLAM AKİDESİ NEREDE kimde, bir kaç dürüst Allah dostu ve dervişi zanda ... Ya gerisi sözü farklı özü farklı insanlar topluluğu avam tabakası Müslümanlar.


Öyle kolaysa dostluk ve istiyorsan samimiysen, çok kolaysa dostluk gel, gel be kardeş gel dost olalım kaç saaliğine, kaç günlüğüne, kaç aylığına, kaç yılığına...


Gönülleri menfaat dostluğu kaplamış, işin aslı ve astarı, dostluk birilerini memnun ettiğin kadardır. Menfaat bitti, dostluk gitti.


Günümüzde dostluğun adı var kendi yok. İşte olay bu, bilmem izah edebildim mi?


Dost olarak Hz. Allah (c.c.)’hü ve Resulü Muhammed Mustafa yetmez mi?


Hepinize gönülden;


İyi dostluklara yolunuz açık olsun...

Ada 23.10.2014 11:35

Sevgili Dost
 
Sevgili Dost;
Bu mektup bir dosta yazılıyor. O halde “Sevgili Dost” diye başlamalı. Bir postacının elinden mi, yoksa posta kutusundan mı alacaksın mektubumu bilmiyorum. birazdan takılacaksın satırlarıma.

“Bana mı?” diyeceksin. Evet sana ey dost! Sana söyleyeceklerim var. kelimeler, karınca yuvası gibi kaynıyor zihnimde. İçlerinden biri kağıda düşüyor; yedi harfli: Dostluk. “Bir dostluk kaldı!” diye bağırıyor pazarcı, tezgahındaki meyveler için. “Bir dostluk kaldı!” bir dosta yetecek kadar, demek istiyor. Az kaldı, demek istiyor. Ben önce bu cümleyi,

“ dayanacak, bir dostluk kaldı” diye anlıyorum. Sonra, “ bir dostluk kaldı mı?” diye soruyorum. Pazarcı ısrarla: “Bir dostluk kaldı!” diye bağırıyor. Bir dostluk çileği, plastik küreğiyle kese kağıdına dolduruyor pazarcı. Kese kağıdı gazeteden yapılmış. Gazetede satırlarım var. Bu satırlarla doğruyorum hayatı. Bu satırlarla doğruyor beni hayat.

Bu satırlarla doğuruyorum. Nur topu gibi bir çocuğunuz oldu, diyor müjdeci. Adını ne koyalım, diyor. Adını “dostluk” koyuyorum. İşte Tagore’un “Avare kuşlar” ı da üstüme pike yapıyor.

Biri omzuma konup fısıldıyor kulağıma: “Çiğ damlası göle dedi ki : Sen nilüfer yaprağının altındaki büyük çiğ damlasısın, ben de üstündeki küçük çiğ damlası.” Ah dostluğa bak! Kuş fısıldamaya devam ediyor: “Güneş batıya doğru kayarken, doğu karşısında sessizce durur.” Ah dostluğa bak! Kuş fısıldamaya devam ediyor: “Alaca karanlığın bu bulanıklığı altında şekiller tuhaflaşıyor; alt kısımları karanlıkta kaybolmuş kuleler ve mürekkep lekesini andıran ağaç tepeleri...

Sabahın olmasını bekleyeceğim ve senin şehrini aydınlıkta görmek üzere uyanacağım.” Ah dostluğa bak! Kuş omzumdan uçtu. Çocukken yaramazlıklarımı anneme kuşların söylemesini neden yadırgamışım bilmiyorum. Kuşlar söylüyor çünkü. Geçen sabah senin üzüntülü olduğunu söylediler. Dokunsan ağlayacakmışsın. Dokunmamışlar. Yine de ağlamışsın; dostun gözünden akan bir damla yaşın yeryüzündeki bütün gölleri tuz gölü yaptığını bilmez gibi. Gül ki, acılaşmasın göller. Göl ki; orada demirli kayığımız.O kayıkla odama gelen kızılderili, şimdi kütüphanemin rafında. Üzerinde bir bez parçası var yalnız.

Ellerini havaya kaldırmış bağırıyor; ihtiyaçlarını ne kadar azaltırsan o kadar hür olursun, diye. Demek sahip oluş değil, istiğna açıyor kilidi.

Erguvan 23.10.2014 11:42

Cevap: Sevgili Dost
 
''Sana söyleyeceklerim var. Kelimeler, karınca yuvası gibi kaynıyor zihnimde.
İçlerinden biri kağıda düşüyor;
yedi harfli:
Dostluk.
''

Virgülüne bile dokunmak gelmiyor içimden. Kusursuz bir anlatım.

Teşekkürler sevgili @[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]

LifeisBeauty 23.10.2014 11:58

Cevap: 2014 Dosta Mektup, Dost Mektupları, Dosta Sevgi Dolu Mektuplar, Orijinal Dost Mektupları
 
İçeriklerin aynı olması nedeniyle konu birleştirildi.


Saat: 11:28

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.


SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.