|
Aşk - Şiir Dünyası kategorisinde açılmış olan Şiir defterimde bulutlar, bulutlarda şiir bahçem konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
17.08.2014, 15:15 | #1 (permalink) |
| Şiir defterimde bulutlar, bulutlarda şiir bahçem Şiir defterimde bulutlar, bulutlarda şiir bahçem Şiir defterimde bulutlar, bulutlarda şiir bahçem Şiir defterimde bulutlar, bulutlarda şiir bahçem Şiir defterimde bulutlar, bulutlarda şiir bahçem Şiir defterimde bulutlar, bulutlarda şiir bahçem Şiir hayattır, şiir can. Ben aslında en çokta şiirleri severim. Yıllardır bazı şairlerden yazdığım defterimi az önce bulduğum içinde bi o kadar sevinçliyim. Her ne kadar arabesk dinler, efkarlanırsam da; şiir benim için apayrıdır. Şiir candır. Bu konu altında en sevdiğim şiirlerden paylaşımlar yapmayı düşünüyorum. Yeri gelir kendi yazdıklarımı kendi imzam dahilinde, yeri gelir tüm alıntılarımı şairin imzası dahilinde sizlere sunacağım inşallah. Kendime ait bir başlığım olsun istemiştim, ayrı ayrı yazmaktansa derli toplu böyle mis Sağlıcakla Kal'ın.. Birinci şiir defterimin ilk sayfasına yer alan şiir; Nazım Hikmet'ten "Ben senden önce ölmek isterim".. Ben senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu. Iyisi mi,beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni gorebilesin Fedakarliğimi anlıyorsun vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için. Ve toz oluyorum yaşiyorum yanında senin. Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin. Ve orada beraber yaşarız külümün içinde külün ta ki bir savruk gelin yahut vefasız bir torun bizi ordan atana kadar... Ama biz o zamana kadar o kadar karışacağız ki birbirimize, atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek. Toprağa beraber dalacagız. Ve bir gün yabani bir çiçek bu toprak parçasndan nemlenip filizlenirse sapında muhakkak iki çiçek açacak : biri sen biri de ben. Ben daha ölümü düşünmüyorum. Ben daha bir çocuk doğuracağım Hayat taşıyor içimden. Kaynıyor kanım. Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok, ama sen de beraber. Ama ölüm de korkutmuyor beni. Yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini. Ben ölünceye kadar da Bu düzelir herhalde. Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde? Içimden bir şey : belki diyor. Nazım Hikmet Ran
__________________ 10.07.201∞ EVLİ MUTLU ÇOCUKLU BOŞUNA BAKMAYIN; BiZ SONSUZA DEK ÇOK MUTLUYUZ |
17.08.2014, 23:10 | #2 (permalink) |
| Cevap: Şiir defterimde bulutlar, bulutlarda şiir bahçem İkinci şiir defterimin baş şiiri. Yine Nazım Hikmet'ten.. Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz, Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda, Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda. Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl. Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril, Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil. Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var. Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a. Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım. Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u. Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. Nazım Hikmet Ran
__________________ 10.07.201∞ EVLİ MUTLU ÇOCUKLU BOŞUNA BAKMAYIN; BiZ SONSUZA DEK ÇOK MUTLUYUZ |
18.08.2014, 14:50 | #3 (permalink) |
| Cevap: Şiir defterimde bulutlar, bulutlarda şiir bahçem Bugün günlerden Atilla İlhan, birinci şiir defterimin 27. sayfasında bulunan İstanbul Ağrısı Şiiri- Atilla İlhan - İstanbul Ağrısı kanatları parça parça bu ağustos geceleri yıldızlar kayarken şangur şungur ayaklarımın dibine dökülen sen eğer yine İstanbulsan yine kan köpüklü cehennem sarmaşıkları büyüteceğim pançak pançak şiirler tüküreceğim demek yine ben limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler Yahudi sokaklarını aydınlatan Telaviv şarkıları mavi asfaltlara çökmüş diz bağlıyor eğer sen yine İstanbulsan kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan Sirkeci Garında tren çığlıklarıyla bıçaklanıp intihar dumanları içindeki Haydarpaşadan Anadolu üstlerine bakıp bakıp ağlıyan sen eğer yine İstanbulsan aldanmıyorsam yakaları karanfilli ibneler eğer beni aldatmıyorsa kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar yine senin emrindeyim utanmasam gözlerimi damla damla kadehime damlatarak kendimi yani şu bildiğin Attila İlhanı zehirleyebilirim sonbahar karanlıkları tuttu tutacak Tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor imtihan çığlıkları yükseliyor üniversiteden Tophane İskelesinde diesel kamyonları sarhoş direksiyonlarının koynuna girmiş bıçkın şoförler uykusuz dalgalanıyor ulan İstanbul sen misin senin ellerin mi bu eller ulan bu gemiler senin gemilerin mi minarelerini kürdan gibi dişlerinin arasında liman liman götüren ulan bu mazut tüküren bu dövmeli gemiler senin mi akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar neden durmaksızın imdat kıvılcımları fışkırıyor antenlerinden neden peki İstanbul ya ben ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu Abbas ya benim kahrım ya senin ağrın ağır kabaranlarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın çaresiz zehirler kusan çılgın bir yılan gibi burgu burgu içime boşalttığın o senin ağrın o senin eğer sen yine İstanbulsan yanılmıyorsam koltuğumun altında eski bir kitap diye götürmek istediğim Sicilyalı balıkçılara Marsilyalı dok işçilerine satır satır okumak istediğim sen eğer yine İstanbulsan eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim ulan yine sen kazandın İstanbul sen kazandın ben yenildim kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar yine emrindeyim ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam hiçbir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa yanılmıyorsam sen eğer yine İstanbulsan senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir ulan bunu sen de bilirsin İstanbul kaç kere yazdım kimbilir kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken 1949 Eylülünde birader mırç ve ben sokaklarında mohikanlar gibi ateşler yaktık sana taptık ulan unuttun mu sana taptık - Ve siz birde benden dinleyin diyeceğim ama en iyisi dinlemeyin
__________________ 10.07.201∞ EVLİ MUTLU ÇOCUKLU BOŞUNA BAKMAYIN; BiZ SONSUZA DEK ÇOK MUTLUYUZ |
20.08.2014, 11:49 | #4 (permalink) |
| Cevap: Şiir defterimde bulutlar, bulutlarda şiir bahçem Ve Kahraman Tazeoğlu'ndan bir şiir ile bugüne başlıyorum. "Ayrılık gelmeden git sen" şiiri Bitiyor zaman. Tüm saatler kum saatinin içinde birbiri üstüne yığılıyor. Sahte mutluluklar giyiniyor sözcükler. Sen-ben savaşında imtiyazsız yarınlara bugünden açıyorum gözlerimi. Savaşacak kadar bile yakın olmayışımızı bilirim. Bilirim, acı verişindir bu kadar sözcük dizdiren. Ömrümü ömrünün ardında sürüyen... Aynaları kırıldı mutluluğumun. Söz dinlemeyen yanımı artık çok iyi tanıyorum. Ayağım takılıyor bir acıya ve yokluğunun üstüne düşüyorum. Hala üşüyorum... İğne deliğinden geçiriyorum sevdayı. Sen oluyor nakışımın adı. Bir an sen oluyorum anlayışsız, vurdumduymaz... Sonra bana dönüyorum. Bak hala ağlıyorum... Harf harf işlerken kelimelerimi, şimdiden yerleştiriyorum acılarımı parmaklarımın ucuna. Son düşen cemreyi de ayırıyorum payıma. Kapatıyorum gözlerimi. Hadi git yâr, geldiğin gibi. Acıttığın yerden tüm acılarımı da topla git hadi. Anlamadım yâr Sen mi yâr olmadın yoksa ben mi yarenlikten uzaktım? Hangi kıyıya vurmuştu aramızdaki eksik o taş? Hangi şarkıda yarım kalmıştı notamız? Hangi satır içine sığdırabilmişti de seni; sen bulunmazım olmuştun? Ah yâr sana bağlamazsam sözcüklerimi, hep anlamsızlık oluyor yüreğimin dili. S ana bağlandığında da gözyaşına paralel oluyor. Yok, mu önümde senden gayri gidecek bir yol? İçim yine aynı mısra'ları tekrarlıyor.. Yamaçlarımda senli güzel düşerim var Ama düşlerime damlayan zehir de sensin yâr Bulamadım yâr. Seni bu kadar ararken kendime bir mutluluğu da bulamadım. Zamandan bir bir çalıp saatleri sızlayan yanlarıma kattım. Ben acıyı aşka yama yaptım. Hafife almadım duyuları. Kuytu köşelerde ölümüne besledim sevdayı. Acıydı bildiğim aşkın ön adı. Hiçbir şehre sığmadı yüreğim. İstanbul sen de yüreğimi ayaklarına doladın. Ve sen düştün ben kanadım. Ezildim, yarama yine koskoca bir kenti bastım. Büyük bir uykudan ibaret sandım satırlarda yaşamayı. Kelimeleri vurdum kumsallara. Canımı ağrıttım ardında. Ve bir taş daha attım içimin karanlık dehlizine. Hüzün meskenine kilitli aşk hangi makamı kabul ediyordu ki sözlerine? Hangi yaram düşlerimi sana vurduğumda acı damlatmıyordu? Gerçeğimde olmayan yâr gönlümden git! Hadi git! Ben sarsılan bir şehrin enkazı olmaya razıyım. Ben, yine kâbuslar saklarım yatak başlarımda. Ve sana şiirler biriktirmekten vazgeçerim. Sessizliğimin sesini dinlerim bir sonbahar sabahında...
__________________ 10.07.201∞ EVLİ MUTLU ÇOCUKLU BOŞUNA BAKMAYIN; BiZ SONSUZA DEK ÇOK MUTLUYUZ |
21.08.2014, 23:32 | #5 (permalink) |
| Cevap: Şiir defterimde bulutlar, bulutlarda şiir bahçem Olmazsa olmazım olan şiirler. Bazen haykıra haykıra okuyorum. Yunus Emre'den sadece birkaç eser mevcut defterimde. İşte Onlardan Birisi de sizlerle; Aşkın aldı benden beni Bana seni gerek seni Ben yanarım dünü günü Bana seni gerek seni Ne varlığa sevinirim Ne yokluğa yerinirim Aşkın ile avunurum Bana seni gerek seni Aşkın aşıklar oldurur Aşk denizine daldırır Tecelli ile doldurur Bana seni gerek seni Aşkın şarabından içem Mecnun olup dağa düşem Sensin dünü gün endişem Bana seni gerek seni Sufilere sohbet gerek Ahilere ahret gerek Mecnunlara Leyla gerek Bana seni gerek seni Eğer beni öldüreler Külüm göğe savuralar Toprağım anda çağıra Bana seni gerek seni Cennet cennet dedikleri Birkaç köşkle birkaç huri İsteyene Ver anları Bana seni gerek seni Yunus'dürür benim adım Gün geçtikçe artar odum İki cihanda maksudum Bana seni gerek seni Yunus Emre
__________________ 10.07.201∞ EVLİ MUTLU ÇOCUKLU BOŞUNA BAKMAYIN; BiZ SONSUZA DEK ÇOK MUTLUYUZ |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |