|
Aşk - Şiir Dünyası kategorisinde açılmış olan Nazım Hikmet Ran Şiirleri konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
24.01.2013, 17:57 | #1 (permalink) |
Süper Üye | Nazım Hikmet Ran Şiirleri Nazım Hikmet Ran Şiirleri |
24.01.2013, 17:59 | #2 (permalink) |
Süper Üye | Cevap: Nazım Hikmet Ran Şiirleri ANLAYAMADILAR |
24.01.2013, 18:01 | #3 (permalink) |
Süper Üye | Cevap: Nazım Hikmet Ran Şiirleri TAHİR İLE ZÜHRE |
24.01.2013, 18:05 | #4 (permalink) |
| Cevap: Nazım Hikmet Ran Şiirleri AŞK MÖNÜSÜ Sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin sen ülkemin yaz geceleri gibisin saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında beni unutma ... ah! saklı gülüm sen hem zor hem güzelsin şiirlerimin ılıklığında açılmalısın sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi sen memleketim kadar güzelsin ve güzel kal Nazım Hikmet Ran
__________________ |
11.07.2013, 13:39 | #5 (permalink) |
| Cevap: Nazım Hikmet Ran Şiirleri YAŞAMAYA DAİR 1 Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde. Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından. 1947 2 Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız, yani, beyaz masadan, bir daha kalkmamak ihtimali de var. Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına, hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden, yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz en son ajans haberlerini. Diyelim ki, dövüşülmeye deşer bir şeyler için, diyelim ki, cephedeyiz. Daha orda ilk hücumda, daha o gün yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün. Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu, fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu. Diyelim ki hapisteyiz, yaşımız da elliye yakın, daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının. Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız, insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla yani, duvarın ardındaki dışarıyla. Yani, nasıl ve nerede olursak olalım hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak... 1948 3 Bu dünya soğuyacak, yıldızların arasında bir yıldız, hem de en ufacıklarından, mavi kadifede bir yaldız zerresi yani, yani bu koskocaman dünyamız. Bu dünya soğuyacak günün birinde, hatta bir buz yığını yahut ölü bir bulut gibi de değil, boş bir ceviz gibi yuvarlanacak zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız. Şimdiden çekilecek acısı bunun, duyulacak mahzunluğu şimdiden. Böylesine sevilecek bu dünya "Yaşadım" diyebilmen için... Nazım HİKMET
__________________ Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan, Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan, Ne görebiliyorsun,Ne duyabiliyorsun. "Hayret et! Çünkü hayrettir göğe açılan pencere. Hayret ettim ve gördüm, bin ayet güldü yüzüme." |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |