Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu

Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu (https://www.forumaski.com/)
-   Aşk - Şiir Dünyası (https://www.forumaski.com/ask-siir-dunyasi/)
-   -   Mehmet Coskun Deniz (https://www.forumaski.com/ask-siir-dunyasi/9444-mehmet-coskun-deniz.html)

Reyyan 23.09.2012 22:13

Mehmet Coskun Deniz
 

"Yaralı bir kuşun kanat çırpışları gibiydi birbirimize son dokunuşumuz.
Zayıf, titrek ve soluksuz...
Binlerce cam kırığı içimizde, kulağımızda binlerce uğultu, ayrılanlara özgü umutsuzluk ve belirsiz bir sonsuzluk...
Böyle bir gidiş hayal e

tmemiştik ikimiz de...
Sanki bir yerlerde bir dağ çöktü, bir şehir yıkıldı, altında kaldık.
Ah sevgilim, ne çok ağladık...
Düşlerimi yükledim bir gemiye, bilinmez limanlara doğru yola çıkardım.
Sen neredeysen, belki bulur diye.
Sana ulaştığında belki yüreğimin kanamasını durdurur diye...
Her gidiş bir bitiştir, bunu biliyorum ama her bitiş bir başlangıç değilmiş, öğreniyorum.
Gelmeyeceğini bile bile, bir daha sana asla dokunamayacağımı bile bile özlüyorum. Delilik işte...
"Ağlamayalım" demiştik, ben sözümü tutamadım.
Şarkıları ne yapacağız söylesene, ya bu şehrin sokaklarını?
Ayrılığın ustası olunmuyor sevgilim, ayrılık öğrenilmiyor...
O gece, giderken içtiğin şarabı koyduğum kadehi yıkamadım, sakladım.
Bazen, hasret artık dayanılmaz olduğunda masanın başına o kadehi koyuyorum.
"Şarabın gazabından korkmadan" seninle içiyorum.
Sarhoş olamıyorum mesela.
Meğer ben bir tek seninle güzelleşiyormuşum..."
"Ben kendimi yazdım hep, duygularımı, yüreğimden geçenleri, zaaflarımı, yenilmişliklerimi... Aşkı büyüttüm koynumda, aşkı yücelttim. Hoyrat ellerin, kıymet bilmez kalplerin darbelerini gördüm. 'Asla yapmaz' dediklerimin ihanetleriyle sarsıldım, yıkıldım... Yine de güvendim aşka, en sadık sevgilimdi benim. Çünkü bir tek aşk aldatmadı beni..."

Reyyan 23.09.2012 22:17

Cevap: Mehmet Coskun Deniz
 
AŞK ARANARAK BULUNUR MU?

Hesabı, kitabı olmaz bu işin. Aşktan söz ediyorum, anlaşmalardan, önceden planlanmış ilişkilerden değil. Aşk varsa ille de ilişki olacak diye bir kural yok. Siz hiç platonik aşkları duymadınız mı? Birini gizli gizl

i seven ama bunu bir türlü açık edemeyen aşıkları tanımadınız mı? Yürekli olup itiraf etmek gerekli, hepimizin başına gelmiştir böyle bir şey. Bu yüzden her aşk ilişkiyle sonuçlanmaz, her ilişkide de aşk olmaz. Elbette en güzeli, en ideali, birbirini karşılıklı olarak seven iki kişinin ilişkisi. Her zaman mümkün değil. Aşkı yüreğinde hisseden insan, karşılık beklemeden sever. Aşkı, diğer sevgi türlerinden ayıran en önemli özellik budur.



Dostluğu düşünün örneğin. Dostunuz sizi sevmezse siz onu sever misiniz? Hatta ailelerimiz... Sizi sevmeyen bir anneyi, babayı, kardeşi ne kadar sevebilirsiniz ki? Bu işin tek istisnasıdır aşk. Bir gün sizi sevebilme ihtimali bile o aşkı yıllarca yüreğinizde taşımaya yeter. Karşılık almanızın önemi yok ki... Hem insan sadece kendisi için aşık olur, bir başkası için değil.

***

Aşkı arama çabamızın altında yüreğimizi tatmin etme duygusu yatıyor. Tensel temasa dayalı ilişkiler insanın sadece bedeninin doyurur, yüreğini değil. Aşk gelip yüreğinize yerleştiğinde o tatmin süreci de başlamış demektir. Aşkı beslediğiniz kişi -ki ben bu yazıda ona maşuk diyeceğim- size aynı şekilde karşılık vermese de bunun hiçbir önemi olmaz. Karşılıksız aşk, acı verse de, sizi çok üzse de vazgeçemezsiniz. Beyniniz size “Bunun sonu yok” diye haykırsa bile bunu önemsemezsiniz. Dedim ya, yürektir aslolan aşkta. Hele hele bir kez yıkıldıysanız aşkta, aynı acıları yeniden yaşamamak için kaparsınız kendinizi dünyaya. Yine de o mutsuzluk krizinden sizi kurtaracak tek şey bir başka aşktır. İşte bu yüzden, aşk sonu gelmeyen bir arama sürecidir.

***

Bir bakın çevrenize, yalnız ve mutsuz insanlar göreceksiniz. Kendileri söylemeseler de, “Aşk mı? Bir daha asla” deseler de inanmayın, onların da tek beklentisi ayaklarını yerden kesecek bir maşuk, yüreklerini tatmin edecek bir büyük aşktır. Ama olmuyor işte, öyle beklemekle gelmiyor aşk. Aramakla bulunduğu da söylenemez elbette. Öyleyse bir ortak noktası olmalı bu işin. Sen gelmezsen, aşk da gelmez. Sen aramazsan aşk bulmaz seni. “Çık dışarı, bak insanların yüzüne aşkı bul” demiyorum, böyle bir şey mümkün değil elbette. Ancak yüreğinin antenleri açık olacak, aşkı algılayabilecek frekansa ayarlı olacak. Aşkı reddederek mümkün değil bu. Önce kendini inandıracaksın. Tüm benliğinle aşkı yeniden bulacağına inanacaksın. Anlık bir şeydir aşk, o anı kaçırırsan bir daha elde etme fırsatı bulamazsın. Bu yüzden aşkın geldiği o anı yakalamaya hazır olacaksın her daim. İyi ve zeki insanların becerebileceği bir şeydir aşk. İçinde kötülük barındıran kimse aşkı yaşayamaz, başkasına aşk sunamaz. Zekasını çalıştırmayanlar da öyle. Bir yaşam biçimi olarak benimsemek gerekiyor aşkı, hayatın her alanına yaymak gerekiyor. Yaşamın diğer her şeyini ciddiye alıyorsun da neden aşkı ciddiyetsiz bir duygu olarak görüyorsun ki? Yaptığın başka her şeyden çok daha ciddi bir duygu aşk.


Reyyan 23.09.2012 22:25

Cevap: Mehmet Coskun Deniz
 
Zaten aşk da hep zamansız gelir


Bir yıl bitti. Geçen yılda neler kazandık, neler kaybettik diye düşünmek anlamsız. Yaşadığını yaşamışsındır. Doğrusu da yanlışı da senindir. Asıl yaşayamadıkların için hayıflan. Asıl, hala daha ’keşke’lerle

vaktini geçiriyorsan hayıflan. Keşke diye diye kaç zamanı harcadın; kaç aşkın arkasından yas tuttun düşünsene... İşte buna artık bir son verme zamanı geldi. Bu yıl senin için yeni bir başlangıç olsun. Zaman hiçbir zaman geç değildir. Zaten aşk da zaman dinlemez. Bazen karanlıkta gelir, bazen yılların yıpratıldığı anda. Sen her zaman kapını açık tutacaksın ona. Ki, girebilsin içeri.

***


Bir düşün... Ne güzel şeydir gökyüzünün maviliğine gülümseyerek bakabilmek! Aşk her zaman kolaylaştırır bu güzelliğin gerçekleşmesini. Dudaklarındaki gülümsemeyi, gözlerindeki parıltıyla birleştirir. Mavi olursun baştan başa! Sonra mavi mavi bakışırsınız gökyüzüyle, sonsuz bir bakışma... O sonsuz bir özgürlükte sen sonsuz bir huzurda...



Geriye dönüp bakmayacaksın. Yediğin çelmelerle düştüğün yerden hemen kalkacaksın. Üzülmeyeceksin düştüğüne. Ne kadar kötü düşersen o kadar iyi, ne kadar çok yanarsa canın o kadar iyi. Bisiklete binmek gibi bir şey bu... Düştükçe daha iyi binmeyi öğrenirsin. İlk düşüşünden sonra da evde pansuman için her şey hazırdır zaten... Yani aşk seni yaralayacak diye üzülmeyeceksin. Yaralanmadan aşkı yaşamayı öğrenemezsin. Her aşk bir şey katar sana, her acı olgunlaştırır. Yeter ki; sen yaşadıklarını hazmet, onlardan ders almayı öğren...

***


Gecenin karanlığında bile duvara rengarenk resimler çizebileceksin. “Karanlıkta nasıl çizerim?” demeyeceksin. Hiç kimsenin görmediği renklerle boyayacaksın duvarı. Sadece senin gördüğün o renklerin geceyi nasıl aydınlattığına şaşıracaksın. Belki önce bir kır çiçeğinin üzerindeki çiğ damlasını çizmekle başlarsın işe. Sonra denizi boyarsın duvara. Deniz varsa benim için resim bitmiş demektir. Deniz varsa şöyle bir soluklanacaksın demektir. “Neden?” deme, sen seyret. Deniz sana anlatır... En çok da aşkı anlatır deniz, masmavi bir aşkı... Denizin sonsuzluğuna bırak kendini, aşkı da huzuru da bulursun orada. Korkma, dalgalar ne kadar yüksek olsa da suyun yüzünde kalırsın. Yüreğine güven, en çok ona güven...

***


Umut senden ne kadar yüksekteyse, o kadar sıçramayı öğreneceksin. Günlerce sürecek olsa da bıkmayacaksın. Daha yükseğe, daha yükseğe sıçrayacaksın. Sonra umudu yakalayacaksın. Ve bir umut yakalamanın hiç de kolay olmadığını anlayacaksın. Bu kez o umudu kaybetmemek için sıkıca sarılacaksın. Bunları yaparken hiç merak etme kaçırırım diye bir şeyleri. Hayat sen istediğin sürece seni takip eder çünkü. Zaman hiçbir zaman geç değildir. Zaten aşk da hep zamansız gelir...

Reyyan 23.09.2012 22:27

Cevap: Mehmet Coskun Deniz
 
AYRILIKTAN SONRA YENİDEN DOĞUŞ.



1-YAŞANAN ŞOKU ATLATMAK



İlişkinizin bittiğini anladığınız o ilk anda sadece korku, yalnızlık, kafa karışıklığı hissedersiniz. Belki aylarca devam edecek bir inanamama sürecine girersiniz. Tam olarak ne hissettiğinizi, ne düşünmeniz gerektiğini bilemezsiniz. Bunun geçeceğine kendinizi inandırın. Unutmayın, her aşk acısı mutlaka biter. Böyle durumlarda uzun yürüyüşler yaparak, sporla ilgilenerek kendi kendinize meditasyon yapabilirsiniz.



Kendi içinize kapanıp sürekli “Neden bitti?” diye sormanız, geri döneceğine dair hayallere kapılmanız acınızın dozunu artıracak, bu acıyı atlatma sürecini uzatacaktır.

2-İNKAR ETME SÜRECİ


İnkar etme, gerçekliği reddetme anlamına gelir. Hem bu ayrılığı hem de kalbinizin kırıldığını kabul etmek istemezsiniz; çünkü kabul etme, kavuşma umudundan da uzaklaşma anlamına gelir. Her şey normalmiş gibi davranmaya devam edersiniz. Kalp kırıklığını beklemede tutmak için elinizden gelen çabayı gösterir, bu gerçekle yüzleşmek istemezsiniz. Güvendiğiniz arkadaşlarınızla dertleşin. İçinde bulunduğunuz durumu anlatın. Sadece dinlemeleri bile yeter. Ya da günlüğünüze yazın. Yazmak acınızla yüzleşmenizi sağlar. Acıyı yok saymak, kalbiniz kırılmamış gibi davranmak yani rol yapmak bu aşamada doğru değil. Bunu önemsizleştirmeyin, yaşayarak bitirin.

3- İÇİNE KAPANMAK


Bu acı çekme aşamasında eski fotoğraflara bakar, mesajları defalarca okursunuz. Sosyal medyada eski sevgilinizin ne yaptığını takip edersiniz. Bu nedenle evden dışarı adım atmak istemezsiniz. Dostlarınızı görmek istemezsiniz, size yardım etmek isteyen aile bireylerinizi çevrenizden uzaklaştırırsınız. Hayattan kopmamalısınız. Günlük hayat aktivitelerinizi ihmal etmemelisiniz. “Bir daha kimse beni onun kadar sevemez. Ben de kimseyi onun kadar sevemem” düşüncesi yanlıştır. Acınız bittiğinde yeniden sevecek ve sevileceksiniz.

4-KIZGINLIK DÖNEMİ


Yaşadığınız acı duygularınızı öfkeye dönüştürebilir. Eski sevgilinize yönelttiğiniz öfke, size istemediğiniz şeyler yaptırabilir. Örneğin, ona ya da onun eşyalarına zarar vermeyi isteyebilirsiniz. Hayatına giren yeni kişiye telefon edip eski sevgilinizi kötüleyebilirsiniz. Sizi öfkelendiren şeyin aslında terk edilmekten çok kendinizi aşağılanmış ya da kandırılmış hissetmeniz. Aslında gerçek böyle değil. Bir ilişki yaşandı ve bitti. Aşkın başlayabileceğini de bitebileceğini de bilmelisiniz. Kendinizi bu düşünceden kurtarın. Öfkeyi eski sevgilinize yönelttiğiniz an kendinize saygınızı yitireceksiniz. Ve yaptığınızdan pişman olacaksınız.

5-GERİ DÖNDÜRME ÇABASI


Onu ne geri getirebilir?” düşüncesi, insanın beynini kemirdiği bir ruh halidir. Tekrar geri gelmesi için dua etmekten tutun da, eğer siz bu ayrılığa neden olan bir şey yaptıysanız, kendinizi affettirmek için çabalama anlarınıza kadar her şeyi kapsar. Kendinizle ya da eski sevgilinizle pazarlık yapmak, başka biri haline gelmek için ekstra ir uğraş içine girmenize de neden olur. Sizi mutlu eden, gelecekte yapmak istediklerinizi içeren bir liste hazırlayın. Bu liste tamamen kişisel olsun. Eski sevgiliniz hayatınıza girmeden önce neler yapıyordunuz, onları bir düşünün. Bu listeye eski sevgilinizle yaptıklarınızı asla koymayın.

6-HEP BÖYLE Mİ SÜRECEK?


Aşk acısını yaşarken insan bunun hiç bitmeyeceğini düşünür. Canınız o kadar yanıyordur ki; sağlıklı olarak düşünmenizin imkanı yoktur. Hep böyle sürmeyeceğine, acının geçeceğine kendinizi inandırmalısınız. Çevrenizde sizinle birlikte ağlayacak değil, sizi güldürecek insanlara ihtiyacınız var. Negatif insanları çevrenizden uzaklaştırın. Ayrıca sık sık kendinizi evden dışarı atın

Reyyan 23.09.2012 22:28

Cevap: Mehmet Coskun Deniz
 
Sana Akıyorum Kaygısızca

Sana akıyorum, hiçbir şey bu akışı geri çeviremiyor Çünkü sen her taraftasın Sağımda, solumda, arkamda, karşımda Ne yana dönsem, ne yana yol almaya kalksam ulaşılacak her noktada sen duruyorsun
Sana akıyorum, çünkü
senin yolunda yürüyorum Önüme çıkan hiçbir sapak, hiçbir kavşak ilgilendirmiyor beni Yürümenin en zor olduğu yol bu belki de Ama tozundan, toprağından, çakılından, çalısından şikayetçi değilim ben bu yolun Sana ulaşmak için attığım her adımla mutlu oluyorum
Sana akıyorum, çünkü hayatın akışı kadar doğal sana akışım Doğa, her cinsin yaşayabilmesi için nasıl kurallar koymuşsa, benim yaşamamın da var olmamın da kuralı sensin
Sana akıyorum, çünkü sesin de cismin de kuşatmış durumda beni Senin kuşatmana karşı savunma yapmıyorum Kalemin bütün kapıları açık Yıkıcı bir kuşatma olmadığını biliyorum Böyle bir teslimiyet rahatsız etmiyor beni
Sana akıyorum, çünkü yüzüne, gözlerine, ellerine baktıkça kendimi görüyorum Sesine yüklediğin gizli anlamları çözerken hep kendimden bir şey buluyorum
Sana akıyorum, çünkü paylaşacak daha çok şeyimiz var Bugüne kadar paylaştığımız her şey, daha sonra paylaşacaklarımızın da habercisi Hayatın herhangi bir yerinde bir çiçeği birlikte tutup, birlikte koklamak, sonra o kokunun bize verdiği hazla sıkı sıkı sarılmak istiyorum sana
Sana akıyorum, çünkü bir insanı tutkuyla, beklentisiz, delice sevmenin ne anlama geldiğini biliyorum Birini böyle seveceksem, bu sadece sen olmalısın
Sana akıyorum, çünkü seninle yaşamak sonu hiç gelmeyecek bir şölene benziyor Bu şölenin tadını çıkarıyorum Böylesine keyifli, böylesine eğlenceli bir şöleni yarıda bırakıp gitmek istemiyorum
Sana akıyorum, çünkü 'hayatın uslanmaz ruhusun' sen İşte ben bu ruha aşığım aslında Seninle yenileniyorum, seninle yüreğime çöreklenmiş ne kadar kötülük varsa arınıyorum
Sana akıyorum Bütün coşkumla Aşka dair ne varsa benimle birlikte onlar da akıyor sana Benim gibi coşkun bir denizi aktığı yolu çok iyi bilen bir ırmağa çevirebilecek tek güç sendin Orada kal Ayrılma yolumun üzerinden Sana ulaşamasam da bu yolda olmak bile yeterli bana...

Reyyan 23.09.2012 22:29

Cevap: Mehmet Coskun Deniz
 
Seni İstiyorum, Şimdi!



Hiçbir duygumu ertelemedim ben. Yaşayacağım hiçbir şeyi sonraya bırakmadım. Sonra diye bir şeyin olmadığını biliyorum çünkü. Hep yarına dair hayaller kurmak, gelmesi mümkün olmayacak zamanları beklemek benim işim

değil.



Aşk zamana meydan okur; ama, sen karşı koyamazsın ona. Orada durup öylece bekleyemezsin geleceği. Bir adım atmalısın, bir el uzatmalısın aşka doğru.



Aşkın anahtarı cesaret değil mi yar? Cesur olmak gerekmez mi bir sevdayı yaşamak, büyütmek için?



Kaç gece geçti hesaplasana…Kaç gece bir sonraki günü düşünerek geçti. Neler yapabilirdik, neler yaşayabilirdik düşünsene…



Her sabahı birlikte karşılamak vardı seninle. Sevişmekten yorgun düşmüş bedenini öpücüklerle yeni güne hazırlayabilirdim. Gözünü açar açmaz ilk gördüğün şey ben olurdum ve sen benim yüzümde mutluluğu görürdün.



Bu kentin sokaklarında el ele dolaşabilirdik. Girmediğimiz sokak kalmazdı. Bakışlara aldırmadan sokağın ortasında sarılıp öpebilirdim seni.



Bir şarkıyı sözlerini bilmesek bile bağıra çağıra söyleyebilirdik. Sonra bir filme gider, bir kitap okur, bir martının bir lokma simit kapabilmek için vapurların peşinden bıkmadan uçuşunu izleyebilirdik.



Paylaştığımız her anı, beynimize bir daha çıkmamak üzere kazınırdı. Özlerdik birbirimizi delicesine. Bir saati yalnız geçirsek, bir sonraki saati iki saatlik yaşardık, arayı kapayalım diye.



Peki biz ne yaptık? Aşkı bir bekleyişin sırtına yükleyip ona sadece uzaktan bakmakla yetindik. Her an aşkı yaşamak varken, her gün birbirimizi yeniden keşfetmek varken, bu yolda birer kâşif olmak varken sürgünleri yaşamaya mahkûm ettik birbirimizi.



Bu sürgünlüğe son vermenin zamanı geldi artık. Sana huzur vaat etmiyorum. Aşkta huzur arayan yanılır. Ben tutkunun, en koyu sevdanın sözcüsüyüm. Onlar adına konuşuyorum. Yarını olmayan zamanlarda erimek adına konuşuyorum.



Gözlerinin içine bakıp “Seni Seviyorum” demek istiyorum. Aşkın akışına kapılıp hiçbir kaygı duymadan gidebildiğim yere kadar gitmek istiyorum. Kokunu içime çekmek, teninin sıcaklığı ile irkilmek istiyorum. Yaşama senin adınla anlam katmak, mutluluğu bulmak ve bir daha kaybetmemek istiyorum.



Seni istiyorum ey yar, canıma bir can daha katmak için, daha mavi bir deniz, daha mavi bir gökyüzü, daha mavi bir sevda için.



Seni istiyorum, yarın, öbür gün, öbür hafta, öbür ay, öbür yıl değil….Şimdi!

Reyyan 23.09.2012 22:31

Cevap: Mehmet Coskun Deniz
 
Aşk Şarap Tadındadır
İlk yudumu gözlerinden içtim,ikincisini dudaklarından.Ellerinden içtiğim son yudumun tadı yıllarca gitmedi dudaklarımdan... Ve ben hiç korkmadım şarabın gazabından...

Aşkın rengi, tadı , simgesi gibi detaylar aşka gönü

l veren romantiklerin üzerinde sık sık düşündükleri konulardır. Genel kanı aşkın renginin kırmızı, simgesini kalp üzerindedir. Her yeni başlayan gönül yangınında yeniden sorulur aşk. Yangınların müsebbibi odur çünkü. Ancak tadı hep tartışılır aşkın. Kimilerine göre tatlıdır aşk, belki de beyninde aynı hormonları harekete geçirdiği için çikolota tadındadır aşk onlar için. Kimilerine göre ise, acıdır aşk ve acıtır derinden. Kapanmaz yaralar açar. Ama aşka en çok yakışan tat şarap tadıdır.

Aşk şarap tadındadır aslında. İçiminde hisedilen buruk ateş tadı, kanımızı kaynatan formülü aşka öykünür,aşkı çağrıştırır. dudaklara değen ilk yudumun tadı hiç ama hiçbir şeye benzemez.Yakar ama tatlıdır,acıtır ama vazgeçemezsin. belki vazgeçilmezliktir tiryakilik yaratan,ayyaş eden,sarhoş eden.Damarlarınızda ılık ılık, sinsi sinsi dolaşır, içimizi ısıtır, kanımızı kaynatır ve sevgilinin gözlerinde tatlı bir buğuya dönüşür, tıpkı aşk gibi…..

Sevgilinin dudaklarından içilen bir yudum şarap, şişelerce şaraptan daha fazla alt eder insanı ve gizli bir iksir etkisi yapar. Daha fazla aşıksındır artık, kaçışı olmaz bir büyüdür bu, içinde an be an dolaştığını aşka yönelen cümleler kurulur. “Haydi vur kendini şaraba, kedere ve aşka vur. Daha içelim, daha içelim…”

Yeter ki bir yudum aşk isteyin siz. Size yudumlarca, kadehlerce aşk sunar şarap. Evet aşk tadındadır aslında ve ilk insanın baştan çıkarılışına tanık olmuştur, hatta gizli gizli suç ortaklığı etmiştir belki de. Aşk hep uzun geceler, mum ışığı ve şarapla anılır hatıralarda. Şarkılara, şiirlere şarapsız aşkları kabul etmez gizli aşıklar kulübü üyeleri.Şarapsız aşkları aşktan bile saymaz bazıları. Geçmiş aşklara adanmış kaç şişe şarap bekletilir, kimbilir gönül mahzenlerinde. Kimbilir ne aşklar yaşanmış, ne aşklar tüketilmiştir o kırık şişelerde…

Aşka adanmıştır şarap aslında ve tanrısal bir adanmadır bu. Tanrı vergisidir çünkü şarap da aşk da. Cennetle bile kevser şarabında saklanır aşk. Bir vaattir aşk, şarap tadında. Zevki günaha,günahı sevaba dönüştüren garip bir fermantasyonu vardır. Yapısı gereği tadında aşkı saklayan şarap en uygun zemini de hazırlar. Bir çöpçatandır aşk. Kalpleri, ısıtırken kapılar ardına dek açılır aşka ve aşk salına salına arz-ı endam eder. Şarabın cinsi,rengi, tadı değişse de hep aşka kalkar kadehler. Aşk şarabın yoldaşıdır.Şarap da aşkın. Aşkı her an yeniden tadabilmek, keyifle özümseyebilmek için. Geçmiş ve gelecek tüm aşkları yaşayabilmek için.Sonsuz sevdalara affedilmiş şarap tadında aşklar dileğiyle.
“Aşkın şerefine”…


Saat: 01:07

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.


SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.