Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Hayat ve Eğlence > Aşk - Şiir Dünyası > Aşka Dair Herşey
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Sensiz Dünyayı Neyleyim Ya Rasulallah

Aşka Dair Herşey kategorisinde açılmış olan Sensiz Dünyayı Neyleyim Ya Rasulallah konusu , ...


Like Tree1Beğeni
  • 1 Post By Kadın

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 17.04.2015, 11:12   #1 (permalink)
Süper Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
love Sensiz Dünyayı Neyleyim Ya Rasulallah

Sensiz Dünyayı Neyleyim Ya Rasulallah

sensiz,dünyayı,neyleyim,ya Rasulallah,ümmet,perygamber,efendimiz,kutlu,doğum




Yıllardan 571, günlerden 12 Rebîulevvel…
Gün daha yeni ışıyordu.
Bir bebek doğuyordu, bir bebek uyanıyordu güneşten önce…
Sağ elinin şahadet parmağı göklere doğru…
Dilinde bir kelâm:
“Ümmetî ümmetî…”
Acîp… Bebek konuşur muydu? Konuşuyordu işte… Allah konuşturursa konuşurdu bebekler de, konuşurdu diller de.
Annesi Âmine Hatun duydu ilk defa bu kelimenin onun o mübarek dudaklarından döküldüğünü…
Dalga dalga bütün zamanlara yayılan bir müjdedir bu kelâm. Dünya hayatını güzelleştirecek Güzeller Güzeli bir insan geliyordu. Asırlar sonra gelecekleri de düşünerek, onlara da duâlar ederek geliyordu. Hem de doğar doğmaz… Dilinde bir mu’cizeyle geliyordu.
Dünyadaki bin bir derdin ve tasanın içinde kıvranan insanoğlu, nerden bilecekti böyle bir tesellisi ve tesellicisinin olduğunu?
O günleri hayal ediyorum, o mübarek dudaktan dökülen o kelimeleri, sevgili anneciğinin işittiği o kelimeleri, o vakitleri, o saniyeleri… Hepimize, yeryüzünde yaşayan herkese bir müjdeydi bu.

Tül perdelerin arkasından gelen zayıf bir ışık değil, capcanlı bir güneşin her yeri kaplayan müjdeler dolu ışığıydı bu.

Bize hasret, bize sevdalı bir nebi, bir resul geliyordu.

Dilinde; yolunu yol bilenlere, açtığı yolda ilerleyenlere bir ana gibi şefkatli kollarını açmış bekleyen, bizi saracak olan bir cümle vardı…

Ümmetî ümmetî

Güneş, ilk defa o gün anladı niçin yaratıldığını.

Dünya o gün anladı neden bu kadar güzel olduğunu. Sevindi bütün mahlûkat, sevindi cümle âlem. Yer gök bayram etti o sabah.

Sanki bizimle sohbet ediyordu. Bizim düşeceğimiz çukurları, tuzakları sanki o günden görüyordu.

Hele hele âhirzaman ümmetinden olanları ve bu asırda medet arayanları çok daha fazla teselli ediyordu bu kelime.

Yarası çok olanların devâsı da çok olur, şifası da… Aç olan ruhumuzu ona ait cümleler, ona ait hatıralar doyurur.

Zamandan, mekândan uzak olsak da, onun sohbetinden uzak kalmak yok.

Getirdiğimiz her salâvat ve hatırladığımız her hatıra onunla beraber olmanın hiçbir şeye değişilmez, hiçbir şeyle kıyaslanmaz mutluluğudur bizim için.

Sensiz dünyayı neyleyelim yâ Resûlallah?

Dünya kadar değerli. Dünya ne ki? Kâinat kadar değerli. Kâinat ne ki?

Değerli olan ne varsa gözümüzde, her şeyden daha değerlidir bu kelâm, bu müjde.

Özel bir tercih, özel bir itina, bir hassasiyet var bu cümlede.

Şefkatli bir nebinin, re’fetli bir resulün ümmetine karşı hassasiyeti var bu kelimelerde…

Zaten Allah-u Teâlâ da Kur’ân’da bize bunu söylemiyor mu?

“Size kendi içinizden öyle bir peygamber geldi ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir.

O size çok düşkün, mü’minlere çok şefkatli, çok merhametlidir.” (Tevbe, 128)



Kevser dudakların bilmem ne söyler
Hulusi kalbiyle hakkı zikreyler
Daha tıfıl iken ümmetin diler


Dâvet ediyordu bizi daha o tıfıl haliyle, dudaklarından dökülen o terütaze kelimeyle…

Bizi beraber olmaya çağırıyordu.

Beraber olmanın mutlu sonunu müjdeliyordu bu kelimeyle.

Size kimden, hangi sevindirici haber gelirse gelsin, isterse annenizden, kardeşinizden,

hangi sevindirici bir haber gelirse gelsin, hiçbiri bu kelâmdan daha müjdeli, daha sevindirici olamaz.

Bu kelâmda ne vardı? Ne yoktu ki? Ebedî hayat yolumuzun üzerindeki köprüler vardı, dünyadan ahirete kadar uzanan…

Vurulduk dudaklarından dökülen o kelimeye.

Tutunduk o müjdeye.

O kelime ki, hayatımız var içinde, hem de ebedî hayatımız.


Tutunacağımız bir dal o. Dünyada da, mahşerde de. Sıkıldığımız her anda, teselli bulduğumuz bir cümledir o, burada da, ötede de…

Sensiz dünyayı neyleyelim yâ Resulallah?

Açtığın yolda yürümeye azmettik. Lâyıkıyla o yolun yolcusu olamasak da, yürüyoruz. Kabul buyur.

Ümmetin olmaktır dileğimiz; kabul buyur. O duânın içerisine bizi de al ne olur yâ Resulallah (asm)!..

Es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Habiballah

Bu kelâmda bulalım, bu sözde bulalım müjdelerin en güzelini. Ne arıyorsa insanlık, onda var.

Onun getirdiğinde, onun yaşadığı hayatta, onun tebliğ ettiği Kur’ân’ın âyetlerinde var.

Tekrar doğmanın, tekrar düşünmenin, tekrar ona ümmet olmanın, bir sabah yeniden uyanmanın,

ona ümmet olmanın, bütün mahlûkatla beraber uyanmanın vaktidir şimdi.

Yataklardan ümitle, duâyla kalkmanın vaktidir şimdi

İşte, önünde hayat. “Estağfirullah” diyerek yeni bir sayfa aç.

Nerden istiyorsan ordan başla.

Hz. Peygamber (asm) ile yeniden hayata başla şimdi…

Her şey tamam. Deniz hazır, gemi tamam, yelken tamam. Haydi, dilinde salâvatlar ile çıkıver yolculuğa.

Burda söz biter, burda kelâmların en hası konuşur.

Es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Emîne-vahyillah…

Bir koku geliyorsa kalbinize, yüreğiniz çarpıyorsa, gözleriniz buğulanıyorsa,

Gönderdiğiniz salât-u selâmların yerine ulaştığının ve alındığının işaretidir.

Yalnız değilsiniz. Uzaklarda hiç değilsiniz. Allah izin vermeden ne konuşur, ne söyleyebilirsiniz.

Vakit, uyanma vaktidir.

Onu yeniden tanımak, ona ümmet olmak şuuruyla yeniden doğmanın ve yaşamanın vaktidir.

Hoş geldin yâ Resulallah (asm)!

Hoş geldin Sevgili Peygamberim (asm)!

Bizi de ümmetin olarak şefaatinden mahrum etme… Âmin…

Rabbim, bizi de Hz. Peygamberimizin (asm) şefaatinden mahrum etme! Âmin…

Salât ve selâm, onun âl ve ashabına olsun…


“Evet, bin üç yüz elli senede, her sene üç yüz elli milyon insanların sultanı ve onların ruhlarının mürebbîsi ve akıllarının muallimi ve kalblerinin mahbubu ve her günde, ‘Es-sebebü ke’l-fâil’ sırrınca, bütün o ümmetinin işlediği hasenâtın bir misli, sahife-i hasenâtına ilâve edilen ve şu kâinattaki makasıd-ı âliye-i İlâhiyenin medarı ve mevcudatın kıymetlerinin teâlîsinin sebebi olan o zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm, dünyaya geldiği dakikada ‘Ümmetî, ümmetî’ rivayet-i sahiha ile ve keşf-i sadıkla dediği gibi, mahşerde herkes ‘Nefsî, nefsî’ dediği zaman, yine ‘Ümmetî, ümmetî’ diyerek en kudsî ve en yüksek bir fedakârlıkla, yine şefaatiyle ümmetinin imdadına koşan bir zâtın gittiği âleme gidiyoruz. Ve o güneşin etrafında hadsiz asfiya ve evliya yıldızlarıyla ışıklanan öyle bir âleme gidiyoruz.”

(Lem’alar, 225)

Selim Gündüzalp


YeşiL6 beğendi.
Kadın isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 00:30