|
Aşka Dair Herşey kategorisinde açılmış olan Ve Yıldızlar da Ağlıyordu konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
13.09.2015, 22:28 | #1 (permalink) |
| Ve Yıldızlar da Ağlıyordu Ve Yıldızlar da Ağlıyordu Gecenin rengindeydi gözleri, öyle karaydı işte. Hüzün bir resim gibi sol yanına işlenmişken, hiç görülmemiş bir rüyanın kollarındayken bir ses duydu. Çooook eskilerden bir şarkı ve hicaz makamında, Nesrin Sipahi söylüyordu “-Bir bahar akşamı rastladım size…. Sevinçli bir telaş içindeydiniz Derinden bakınca gözlerinize Neden başınızı öne eğdiniz İçimde uyanan eski bir arzu Dedi ki yıllardır aradığın bu Şimdi soruyorum büküp boynumu Ah, daha önceleri nerelerdeydiniz…” Öyle işte dinliyordu çalan şarkıyı sanki biraz dalgın ama yaprakların sesi karışırken parkta oynayan çocukların sesine kulağa hoş geliyordu yine de. Bir ilkbahar günüydü belki de bir yaz ya da ya da bir kış günü. Ne önemi vardı ki zamanın ya da mevsimlerin. Bir kalbin boşluğunu ansızın doldurmak istercesine çıkıp gelivermişti ya işte bir çift bakış, sıcacık bir çift kol, bir iki güzel söz duymuştu ya hep unuttuğu zamanlardan. Oysa tozlu rafların arasına saklamıştı tüm güzel hayallerini, asılı kalmıştı sanki geçmişin gölgesine, ay doğarken suyun en mahreminde güneş kaybolurken bir söğüt ağacının dalları arasında, eşkıya olup gecenin bir saatinde uykularını basan karabasanların ne önemi vardı artık Kıyıyı döven dalgaların sesini anımsadı bir an. Kâh mavi, kâh beyaz köpükler minik çakıl taşlarını avuçlarken, altın sarısı kumlarla kucaklaşırken tutkulu bir şekilde, yalın ayakları nasıl da suda dans etmişti hatırlamaya çalıştı gerçi hiç unutmamıştı ama arkası hafif kırık bir sandalyenin üstünde bir kır lokantasında kır çiçeklerinin kokusunu duydu birden masanın üstündeki. Hafif hafif esen rüzgâr nasılda cilveleşmişti pembe masa örtüsüyle. Şu an gibiydi ve bir telaşla düşlere konmuştu yine bir güvercinin kanatlarında. Sevdiği belki de çok ama çoook sevmek istediği adamın göğsündeydi işte başı ve sesi sesine karıştı, duyguları duygularına, Gözleri takıldı gözlerine sonra bin resmin içinden özellikle bir tanesine… Başak rengine bürünmüştü sabahın sessizliği, daldığı düşlerinde, sonra sevda rengine boyandı gün biraz da. Ne de güzel olmuştu gelişi, ne de güzeldi ellerinden tutuşu. En güzel maviydi belki de giymeyi düşündüğü ve giydi ve bir yudumcuk sevgiydi içmek istediği belki beklediği ve tattı, kana kana içti. Sonra sordu sevdiğine “Yalan da olsa söyler misin ara sıra sevgini, anlatır mısın sende umudun perdelerini açmışken ben, uzatmışken ellerimi sana, tutamasam da dudaklarından dökülen sözleri, yakalayamasam da inadına söyler misin sevdiğini? ” Aniden bir ses daha duydu belki de hiç istemediği hiç sevmediği bir başka şarkı çalıyordu şimdi. “-Şimdi uzaklardasın Gönül hicranla doldu Hiç ayrılamam derken Kavuşmak hayal oldu Sevda bahçelerinin Çicekleri hep soldu Hic ayrilamam derken Kavusmak hayal oldu” Zeki Müren’in o iç titreten sesi, günü duman rengine boyarken yerde cam kırıkları, paramparça bir yürek, hayallerini sığdırdığı cam fanustu kırılan ve bir rüyanın, dolu dolu yaşanan bir hikâyenin perde arkasıydı belki de ama bir o kadar gerçek bir o kadar yaşanmışlıklarla dolu bir hikayenin Neden dedi neden HEP benim hayallerim VE YILDIZLAR DA AĞLIYORDU *bazen rüyalar o kadar gerçektirler ki hiç uyanmak istemez kimse, uyandığında da keşke deriz keşke rüya olmasaydı Rüyanda görüyorsan onu özlemişsindir. Rüyanda görmek için yatıyorsan, sevmişsin demektir. “Can Dündar” Rüya, gecenin akvaryumudur. “VICTOR HUGO” Emine Tokgöz
__________________ Taklitler aslını yaşatır. KIPSS. Ben soğuk değilim, siz cıvıksınız. . |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |