Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Kültür - Sanat > Biyografiler
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Şebnem Ferah Kimdir?

Biyografiler kategorisinde açılmış olan Şebnem Ferah Kimdir? konusu , ...


Like Tree4Beğeni
  • 2 Post By Behice
  • 1 Post By inception
  • 1 Post By Behice

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 03.08.2014, 19:39   #1 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Şebnem Ferah Kimdir?

Şebnem Ferah Kimdir?

Şebnem Ferah Kimdir, Biyografisi, Kimdir, Röportajı, Şebnem, Ferah Şebnem, Şebnem Ferah Biyografisi, Kimdir Şebnem Ferah, Ferah Şebnem Kimdir, Röportajı, Biyografisi ve Röportajı, Şebnem Ferah, Kimdir Şebnem Ferah








Şebnem Ferah, 12 Nisan 1972'de Üsküp'den Yalova'ya gelen ailenin üç kızından en küçüğü olarak Yalova'da dünyaya geldi. Küçük yaşta müzikle tanışmasından ailesinin etkisi büyük oldu. İlkokulda mandolin ve solfej dersleri almaya başladı. Liseyi Bursa Özel Namık Sözeri Lisesi'nde yatılı olarak okudu.
İlk kez lise yıllarındayken okul orkestralarında ve küçük topluluklar önünde çalmaya başladı. "Pegasus" adlı grup ile bir süre çalıştıktan sonra 80li yılların başında Bursa'da bir stüdyo sayesinde hayalini kurduğu kız grubu olan "Volvox"u kurdu. 1988 yılında "Volvox" ile birçok yerde sahne alan sanatçının, ODTÜ Ekonomi Bölümü'nü kazanması sebebiyle grup arkadaşlarından uzun bir süre ayrı kaldı. Bu bölümü 2. sınıfta bırakarak İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne kaydoldu.

Grup üyeleri arasından Özlem Tekin gibi isimlerin bulunduğu Volvox'un 1994 yılında dağılmasından sonra Şebnem Ferah, solo çalışmalarına ağırlık verdi. Onno Tunç ve Sezen Aksu'nun da yardımlarıyla ilk albümü olan "Kadın" 1996 yılında piyasaya çıktı. Bu albümde yer alan "Vazgeçtim Dünyadan" adlı parça ile kısa sürede büyük bir çıkış yakaladı.

İlk klibini albümün çıkış parçası olan "Vazgeçtim Dünyadan"a geçtikten sonra arkasından aynı albümde yer alan "Yağmurlar", "Bu Aşk Fazla Sana" ve "Fırtına" adlı parçalarına klip çekti. 4 Nisan 1997 tarihinde İzmir Ege Üniversitesi'nde verdiği ilk konserinde çok büyük bir ilgiyle karşılandı.

Albüm çalışmasından sonra yurtiçi turnesine çıkan sanatçı bir yandan da bar programlarına devam etti. 1998 yılında büyük bir acı yaşayarak ablasını kaybetmesi üzerine bir süre aktif müzik yaşamından uzak kaldı. Bu uzun sessizliğin ardından 1999 yılında "Artık Kısa Cümleler Kuruyorum" adlı albümünü piyasaya çıkardı. "Bugün" adlı çıkış parçasını yitirdiği ablasına ithaf etti. İskender Paydaş ve Pentagram ekibiyle çalışan sanatçı bu albümden ikinci klibini "Artk Kısa Cümleler Kuruyorum"a çekti.

Bis sonraki albüm çalışmasını sürdürürken 17 Ağustos 1999 depreminde babasını kayneden sanatçı, albüm çalışmalarına kısa bir ara verdikten sonra 2001 yılında "Perdeler" adlı üçüncü albümünü piyasaya sürdü. Ozan Tügen, Buket Doran, Metin Türkcan, Aykan İlkan ve Ceren Tügen'den oluşan kendi grubuyla çalışmaya başlayan sanatçı bu albümünde yer alan "Perdeler" adlı parçasını Apocalyptica ile yorumladı.

2003 yılında "Kelimler Yetse" adlı yeni albümü ile sevenleriyle buluşan sanatçı, bu albümden "Ben Şarkımı Söylerken" parçası ile çıkış yaptı. Albüm çalışmalarının yanında düetlere de yer verdi ve Müzeyyen Senar, Polad Bülbüloğlu, Kargo, Teoman, İlgi Özdikmenli, Sezen Aksu, Ogün Şanlısoy, Haluk Levent ve Bülent Ortaçgil gibi isimlerle çalışmalar yaptı.

2 yıl süren hazırlık aşamasından sonra 2005 tarihinde "Can Kırınları" adlı 5. stüdyo albümü ile geri dönüş yaptı. İlk klibi "Can Kırıkları" adlı parçaya çektikten sonra arkasından "Çakıl Taşları" adlı klibi müzik kanallarında gösterilmeye başladı. 10 Mart 2007 tarihinde Bostancı Gösteri Merkezi'nde Orhan Şallıel yönetimindeki İstanbul Senfoni Projesi Orkestrası ile verdiği konserin DVD'si ve CD'si sanatçının ilk konser albümü olarak piyasaya sunuldu. Konser DVD'si Türkiye'de bir ilke imza atarak 500 binin üzerinde satışa ulaştı.

Şebnem Ferah, müzikal çalışmalarının yanında film seslendirme çalışmalarından da bulundu. "Küçük Denizkızı" adlı filmde yer alan "O Dünyada" adlı parçayı seslendirdi. Bazı reklam cingıllarında da karşımıza çıkan sanatçı Akbank'ın reklam müziğini seslendirdi.

Şebnem Ferah'ın "Can Kırıkları" albümünün piyasaya çıkmasından kısa bir süre sonra Akşam Gazetesi'ne verdiği röportaj :

Bazı sanatçıların albümü dinledikçe beğenilir. Sizinki de böyle... Peki neden böyle bir duygu yaşatıyorsunuz?
Çünkü amacımız, bir-iki parçanın öne çıkması değil. Albümü bir bütün olarak algılanması ve beğenilmesini istiyoruz. Benim bütün albümlerimde de böyle bir duygu yaşıyor insanlar. Bu da albümün daha uzun süre dinlenmesine neden oluyor. Bu da iyi bir şey.

Albümün hazırlık aşamasını anlatır mısınız?
Geçen albüm çıktıktan sonra bir-bir buçuk yıl yoğun bir konser turnesi geçirdik. Ben, albüm çıktıktan ve onun yenilik duygusu geçtikten sonra hemen bir yerlere bir şeyler karalamaya başlarım. Yoğun konser döneminde konsantre olup ince ince çalışmaya başlayamam. Önce dinlenmem gerekiyor. Sonra da her şeyi bırakıp müziğe yoğunlaşırım. Normalde, yaptığım bir şarkıyı kayderim, ertesi gün dinlerken hoşuma giderse üzerinde çalışmaya devam ederim. Bu da bana çok büyük bir gösterge oluyor. Kimi zaman bir parça çok kısa sürede biter. Ben öyle şarkıları daha çok seviyorum. Ve insanlar da tesadüfen çıkan öyle parçaları daha çok seviyor. Martta stüdyoya girdik. Yaklaşık üç buçuk-dört ayda albüm ortaya çıktı.

Müzisyen arkadaşlarınız her zaman beraber olduğunuz isimler sanırım...
Evet. Albümün prodüktörlüğünü Tarkan Gözübüyük yaptı. İlk iki albümde de onunla çalışmıştım. Dokuz yıldır sahnede çalıştığım müzisyen arkadaşlarım yanımdaydı. Hem eğlenceli hem de çok yoğun bir çalışma dönemi paylaştık. Beraber nefes alan, bir sürü şeyi beraber yapan insanların bir arada müzik yapması çok şeyi değiştiriyor. Bazen söze bile gerek kalmadan birbirimizi anlayabiliyoruz. Bu da öncelikle işi yapan insanı da çok tatmin ediyor, çünkü insanın yaşı ve tecrübesi geliştikçe, böyle şeylerin kıymetini biraz daha fazla anlıyorsunuz.

Olgunluk Şebnem Ferahı nasıl değiştirdi?
Elbette bazı şeyler değişiyor. Birincisi bir sürü konuda ilk kez yaşamak var, ikinci-üçüncü kez yaşamak var. Tecrübeleniyorsunuz. Tecrübelendikçe tepkilerinizin boyutu da değişebiliyor. Bunlar elbette ki sözlerime yansıyor. Benim fark ettiğim en büyük yansıma ise, kendi içimde çoklukla halledebildiğimi düşündüğüm şeyleri yeniden yaşıyormuşum gibi geliyor. Kendimi daha cesur buluyorum. Müziğe o kadar emek harcıyorum ki bu da bana özgürlük alanı sağlıyor. Bunlar benim saptadığım olumlu yönler. Zaman ilerledikçe bazı olumsuz etkiler de olabilir. Hem fiziksel hem de ruhsal olarak daha kolay yoruluyorsunuz. Ama bunun da önlemini alıyorum. Çünkü yorgunken insan hiçbir şeye konsantre olamıyor. Müzik de konsantrasyon isteyen bir şey. Hayatımı bir müzisyen gibi yaşamak istiyorum. Ara verdiğim zamanlarda da müzikten kopmuyorum.

Albümdeki tüm sözler size ait. Peki Can Kırıkları nasıl doğdu?
Önceki albümden sonra şirkete gelen zarfların birinden bir kitap çıktı. Kitap, Karin Karakaşlı'ya aitti. İsmi ise 'Can Kırıkları'. Kitabın içini görmeden kafamda şarkı çalıyordu. Çok imrendim. Acıya dair güzel ve etkileyici bir ifadeydi. Ama konserler derken hemen oturup yazamadım. O kadar çok beğendim ve albümü de o kadar iyi temsil ediyordu ki, kendisini arayıp hem haber vermek hem de izin almak istedim, çünkü ilham almıştım. Çok memnun oldu. Albümün isim hikayesi işte böyle. Yani benim bulduğum bir şey değil...

Sözlerinizde bu kez aşktan çok söz etmiyorsunuz...
Bu albümde aşk çok az. Daha çok hayata bakış açımı, kendi kendime değerlendirmelerimi ve önerilerimi yansıtmak istedim. İlkel bir ahlak anlayışı, ilkel derken gelişmemiş demek istemiyorum. İnsanların uygarlıkla bütünleşmedikleri bir anlayışı anlatmaya çalıştım. Bunu da önceden oturup planlamamıştım.

Yazarken sizi neler besliyor?
Eğer üretiyorsanız, sinir uçlarınız hem kendi hem de etrafınızdaki hayat karşı çok duyarlı oluyor. İlla çok büyük şeyler yaşamak gerekmiyor. Mesela o kitaba bakıp, onu yanlış okuyabilecek veya hemen algılayabilecek biri de olabilir... Ben ikinci örnekteyim. Bu anlamda sünger gibiyim. Geçen albümde fazlaca aşka dair sözler vardı. Bunu da kendimce farklı ifade ettiğimi düşünüyorum. Bir konuda çok konuştuğunuzda aynı şeyleri tekrarlamak istemiyorsunuz. Bir yaştan sonra da insani taraf daha duyarlı oluyor. Yani ahlakın ne kadar önemli bir mefhum olduğunu görüyorsunuz. Klişeleşmiş namustan söz etmiyorum. İnsanların kendi ahlaklarını üretebilmesinin ne kadar önemli bir şey olduğunu ve bunu yapmadığımızda ne kadar büyük bir eksiklik içersinde yüzdüğümüzü sık fark eder oluyorsunuz. Demek ki, benim de içimde büyük bir etki alanı yaratmış ki, böyle sözler çıktı. Herkes nasıl rahat ediyorsa öyle yaşamalı. Ama toplu olarak yaşadığınızda sizin rahatlığınız, başkaların rahatsızlığı oluyor. Kendimce öneriler sunuyorum. Birinin duygularına çamur mu sürmek istiyorsun? Önce senin ellerin kirlenecek... Bu kirliliğin içinde önce sen olacaksın diyebilmek hoşuma gidiyor. İnsani değerlerimizi kaybettiğimizi düşünmüyorum. Herkes içinde bir yürek taşıdığı sürece bunların kaybolmasına imkan yok. Herkese mesaj vereceğim diye bir kaygım yok. Birileri bunu alıyor ve evine yani hayatına sokuyor. Zamanına ortak oluyorum. Türkiye'de artık müziğin çok içi boşaltıldı. Günlük hayatımda da sıkkınlığımı yanımdakine aktarmam. Bunu yapmak yerine anlarımızı güzelleştirmeye çalışırım. Ve birilerinin üç-beş dakikalık duygu yoğunluğuna ortak olabiliyorsam, bu benim için kıymetli bir şey. Ben bunun için hep çalışırım.

Konserleri yoğun geçen de bir sanatçısınız. Konser öncesi değişik bir ruh haline bürünüyor musunuz?
Yaklaşık 20 yıldır sahneye çıkıyorum. Son on yıldır da profesyonel olarak sahnedeyim. Ondan öncesinde de gruplarım vardı. Yani 15-16 yaşından beri sahnedeyim. Buna rağmen zaman geçip, tecrübeler arttıkça heyecanı yeneceğimi zannediyordum. Sonra anladım ki, bırakın bunu yenmeyi asla kaybetmemek gerektiğini gördüm ama heyecan bazen de ömür törpüsü olabiliyor. Biraz fazla heyecanlanıyorum. Ama bu heyecan elimin, ayağımın birbirine girmesi değil de karın ağrısı veya tansiyon düşüklüğü yaşatıyor. Sahneye çıktığım dakikada da kontrol altına alabiliyorum. Çalışkan biriyim. Çok prova yaparız. Hatta arkadaşlarım neden bu kadar çok prova yaptığımı sorar. Çünkü müzik çalarak güzelleşir diye düşünüyorum.

Sadece çalışmalarıyla var olan ender insanlardansınız. Bunu nasıl beceriyorsunuz?
Ben o alanı sevmiyorum. Klişe bir laf ama ben gerçekten kendimi değil, yaptığım şeyi sunmak istiyorum. Kendinizi sunmak istediğinizde daha çok görünebilirsiniz. Zaten her önüne gelene mikrofon uzatıyorlar, her önüne gelen de konuşuyor. Ancak benim bunu yapmama gerek yok ya da yapmakta bir anlam olduğunu düşünmüyorum. İnsanlarla karşı karşıya geldiğimde ürünümle ilgili saatlerce konuşabilirim. Fakat ben kiminleyim, nerdeyim, nerde dans ediyorum bunları abesle iştigal olarak değerlendiriyorum. Kesinlikle o şeklide yaşayan insanlara da her hangi bir şekilde lafım olamaz. Ama ben o yapıda değilim. Eğer öyle yaşıyor olsaydım yaptıklarımdan bahsedemez hale gelirdim. Yani o taraftaki yolu açtığınızda kimse size bu kız müzisyen, yetenekli gözüyle bakmıyor. Henüz özel hayatla işi arasında sağlıklı bir dengenin kurulduğuna şahit olmadım. Bir şeyler için de özel çaba harcamıyorum. Ünlü bir şahsiyet gibi değil, müzisyen olarak yaşıyorum. Zaman içinde gazeteciler, de kim ne istiyoru idrak ediyor ve saygı gösteriyorlar. Birbirimizin tercihlerine saygı göstermemiz gerekiyor.

Şimdiye kadarki çalışmalarınızdan sonra müziğinizi başka ülkelere götürmeyi istiyor musunuz?
Kim istemez ki? Ayrıca bazı gereksinimleri de barındırdığımı düşünüyorum. En son Los Angeles'a gittiğimde idrak ettiğim şey bunun rock müzik için doğru bir yol olmadığı oldu. Ben tepeden inme bir şarkıcı değilim. Bir gelişim süreci geçirdim. Her şey doğal bir şekilde ilerledi. Yani bazı şeyler için 'istiyorum' demek olmuyor. Her şeyini toplayıp, orada yaşayıp kendini sıfırdan bir kariyer oluşturmaya çalışacaksın. Bu da çocuk oyuncağı değil. Ama masa başında Türkiye'den bir artistin albümünü gönderme şeklinin de yetersiz olduğunu düşünüyorum. Başka bir dilde müzik yapacaksan o kültüre de hakim olmak gerekiyor.

Müziğin dışında nasıl vakit geçiriyorsunuz?
Çok çalışmak gerektiğini düşünen bir insan olarak, başka yaptığım şeyleri de müziğin etrafına toplamaya çalışıyorum, çünkü ancak bu şekilde kendimizi besleyebileceğimizi düşünüyorum. Çekirdek bir arkadaş çevrem var. Ailem var. Onlarla biraraya gelmek çok hoşuma gider. Zaman zaman yalnız kalmayı ve yaşayabilmeyi severim. Tek başına iyi vakit geçirmeyi becerebilen biriyim. En sevdiğim şeylerden biri de seyahat etmektir.

Perii ve inception beğendi
__________________

.
.
.
.



.
.
.
.
.

Behice isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 03.08.2014, 19:44   #2 (permalink)
-Waiting for a train

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Şebnem Ferah Kimdir?

Sesi çok etkileyici bir kadın.Maşallah Allah bir ses vermiş, müthiş..

You're waiting for a train...

Behice beğendi.
__________________
inception isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 03.08.2014, 19:47   #3 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Şebnem Ferah Kimdir?

Alıntı:
inception Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sesi çok etkileyici bir kadın.Maşallah Allah bir ses vermiş, müthiş..

You're waiting for a train...
Kesinlikle müthiş..

inception beğendi.
__________________

.
.
.
.



.
.
.
.
.

Behice isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 03.08.2014, 19:53   #4 (permalink)
-Waiting for a train

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Şebnem Ferah Kimdir?

Alıntı:
Behice Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kesinlikle müthiş..
Sendemi hayranısın yoksa

You're waiting for a train...

__________________
inception isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 03.08.2014, 19:56   #5 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Şebnem Ferah Kimdir?

Alıntı:
inception Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sendemi hayranısın yoksa

You're waiting for a train...
olmamak mümkün mü sence?

__________________

.
.
.
.



.
.
.
.
.

Behice isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 18.04.2015, 17:04   #6 (permalink)
Bağımlı Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Şebnem Ferah Kimdir, Şebnem Ferah Biyografisi

Şebnem Ferah Kimdir, Şebnem Ferah Biyografisi


Şebnem Ferah 12 Nisan 1972'de Üsküp'den Yalova'ya gelen ailenin üç kızından en küçüğü olarak Yalova'da dünyaya geldi. Küçük yaşta müzikle tanışmasından ailesinin etkisi büyük oldu. İlkokulda mandolin ve solfej dersleri almaya başladı. Liseyi Bursa Özel Namık Sözeri Lisesi'nde yatılı olarak okudu.
İlk kez lise yıllarındayken okul orkestralarında ve küçük topluluklar önünde çalmaya başladı. "Pegasus" adlı grup ile bir süre çalıştıktan sonra 80li yılların başında Bursa'da bir stüdyo sayesinde hayalini kurduğu kız grubu olan "Volvox"u kurdu. 1988 yılında "Volvox" ile birçok yerde sahne alan sanatçının ODTÜ Ekonomi Bölümü'nü kazanması sebebiyle grup arkadaşlarından uzun bir süre ayrı kaldı. Bu bölümü 2. sınıfta bırakarak İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne kaydoldu.

Grup üyeleri arasından Özlem Tekin gibi isimlerin bulunduğu Volvox'un 1994 yılında dağılmasından sonra Şebnem Ferah solo çalışmalarına ağırlık verdi. Onno Tunç ve Sezen Aksu'nun da yardımlarıyla ilk albümü olan "Kadın" 1996 yılında piyasaya çıktı. Bu albümde yer alan "Vazgeçtim Dünyadan" adlı parça ile kısa sürede büyük bir çıkış yakaladı.

İlk klibini albümün çıkış parçası olan "Vazgeçtim Dünyadan"a geçtikten sonra arkasından aynı albümde yer alan "Yağmurlar" "Bu Aşk Fazla Sana" ve "Fırtına" adlı parçalarına klip çekti. 4 Nisan 1997 tarihinde İzmir Ege Üniversitesi'nde verdiği ilk konserinde çok büyük bir ilgiyle karşılandı.

Albüm çalışmasından sonra yurtiçi turnesine çıkan sanatçı bir yandan da bar programlarına devam etti. 1998 yılında büyük bir acı yaşayarak ablasını kaybetmesi üzerine bir süre aktif müzik yaşamından uzak kaldı. Bu uzun sessizliğin ardından 1999 yılında "Artık Kısa Cümleler Kuruyorum" adlı albümünü piyasaya çıkardı. "Bugün" adlı çıkış parçasını yitirdiği ablasına ithaf etti. İskender Paydaş ve Pentagram ekibiyle çalışan sanatçı bu albümden ikinci klibini "Artk Kısa Cümleler Kuruyorum"a çekti.

Bis sonraki albüm çalışmasını sürdürürken 17 Ağustos 1999 depreminde babasını kayneden sanatçı albüm çalışmalarına kısa bir ara verdikten sonra 2001 yılında "Perdeler" adlı üçüncü albümünü piyasaya sürdü. Ozan Tügen Buket Doran Metin Türkcan Aykan İlkan ve Ceren Tügen'den oluşan kendi grubuyla çalışmaya başlayan sanatçı bu albümünde yer alan "Perdeler" adlı parçasını Apocalyptica ile yorumladı.

2003 yılında "Kelimler Yetse" adlı yeni albümü ile sevenleriyle buluşan sanatçı bu albümden "Ben Şarkımı Söylerken" parçası ile çıkış yaptı. Albüm çalışmalarının yanında düetlere de yer verdi ve Müzeyyen Senar Polad Bülbüloğlu Kargo Teoman İlgi Özdikmenli Sezen Aksu Ogün Şanlısoy Haluk Levent ve Bülent Ortaçgil gibi isimlerle çalışmalar yaptı.

2 yıl süren hazırlık aşamasından sonra 2005 tarihinde "Can Kırınları" adlı 5. stüdyo albümü ile geri dönüş yaptı. İlk klibi "Can Kırıkları" adlı parçaya çektikten sonra arkasından "Çakıl Taşları" adlı klibi müzik kanallarında gösterilmeye başladı. 10 Mart 2007 tarihinde Bostancı Gösteri Merkezi'nde Orhan Şallıel yönetimindeki İstanbul Senfoni Projesi Orkestrası ile verdiği konserin DVD'si ve CD'si sanatçının ilk konser albümü olarak piyasaya sunuldu. Konser DVD'si Türkiye'de bir ilke imza atarak 500 binin üzerinde satışa ulaştı.


Şebnem Ferah müzikal çalışmalarının yanında film seslendirme çalışmalarından da bulundu. "Küçük Denizkızı" adlı filmde yer alan "O Dünyada" adlı parçayı seslendirdi. Bazı reklam cingıllarında da karşımıza çıkan sanatçı Akbank'ın reklam müziğini seslendirdi.

Sanatçının yeni albümü olan "Benim Adım Orman", 16 Aralık 2009 tarihinde müzik marketlerindeki yerini aldı. Albüm satışa çıktığı ilk hafta listelere 1 numaradan giriş yaptı. İlk video klip "Yalnız" adlı şarkısına çekildi. 2. video klip "Eski" isimli şarkısına çekildi.

Albümlerinin dışında da Şebnem Ferah'ı pek çok farklı çalışmada görmek mümkündür. Kimi şarkıcılara geri vokalleriyle, kimileriyle düet yaparak onlara eşlik etmiştir. Bunun yanı sıra birçok sanatçıyla beraber yardım konserleri vererek pek çok faaliyette bulunmuştur. Bülent Ortaçgil'e saygı albümünde bir Bülent Ortaçgil klasiği olan "Değirmenler" şarkısını da yorumlamıştır. "Müzeyyen Senar ile Bir Ömre Bedel" adlı albümde Müzeyyen Senar'a "Sarı Kurdelem Sarı" adlı Türk musikisi şarkısında eşlik ederek Türk Sanat Müziği söyleyebildiğini de kanıtlamıştır. Umay Umay'a "Hareket Vakti"nde (geri vokal olarak), Kargo'ya "Kalamış Parkı"nda, Teoman'a "İki Yabancı" ve "En Güzel Hikayem"de, Sezen Aksu'ya "Ne Haber Aşktan?"da eşlik etmiştir. Daha önce Sezen Aksu'nun seslendirmiş olduğu Ünzile'yi Onno Tunç'a saygı albümünde kendi yorumuyla tekrar müzikseverlere sunmuştur. Son olarak Güldünya Şarkıları isimli toplama albümde yine bir Sezen Aksu parçası olan Masum Değiliz'i yorumlamıştır.


Şebnem 12 Nisan 1972'de Yalova'da doğdu. Evin en küçük çocuğuydu ve ona hep ya tiyatrocu ya da şarkıcı olacak gözüyle bakılıyordu çünkü ailesine gösteriler yapıp onları güldürmeye bayılıyordu. 5 yaşına geldiğinde en büyük hayali keman dersleri almaktı ama uygun bir öğretmen bulamadıklarından babası ona küçük bir keyboard aldı ve Şebnem de duyduğu her melodiyi çalmaya çalışarak kendi kendini eğitmeye başladı. İlkokul dönemlerinde ise Yalova'da ne kadar müzikal etkinlik ve kurs varsa hemen hepsine katıldı.Sabahları okuluna gidip; öğleden sonraları önlüğünü bile çıkarmadan sokaklarda oynayarak ilköğrenimini tamamladı ve kolej sınavlarına girip Bursa Koleji'nde yatılı öğrenci oldu...

Artık daha disiplinli bir hayatla karşı karşıyaydı ve okulu sosyal faaliyetler açısından pek zengin değildi. Bu yüzden derslerinin dışında zamanını paylaşacağı iyi bir arkadaşa ihtiyacı vardı ve işte o yıllarda müzik Şebnem'in hayatında hobi olmaktan çıkıp vazgeçilmez oldu.

Önce okulunun müzik grubunda sonra da çeşitli gruplarda solistlik yapmaya başladı. ''Gitar da çalabilsem keşke...'' deyip gitar dersleri almaya başladı. Çok hızlı öğreniyor ve öğrendiklerine yenilerini katmak için sevdiği şarkıların gitarlarını çalmaya çalışıyordu... Derken kendi grubunu kurmaya karar verdi. Bu grupta şarkı söyleyecek ve gitar çalacaktı. Fikirlerini, yakın hissettiği ve müzikle ilgilenen bazı arkadaşlarıyla paylaştı. İşte bir çok müzik dinleyicisinin hatırlayacağı Volvox böylece kurulmuş oldu... O dönemlerde kendi yaşındaki kız arkadaşlarının çoğu; ruj,oje gibi şeylerle ilgilenmeye başlamıştı. O ise gitar, gitar amfisi, kablo, distortion pedalı gibi şeylerle haşır neşirdi...

Şebnem o zamana kadar derslerinden hep yüksek notlar alırdı fakat birden bire eskiden 7, 8, 9, 10 aldığı derslerden; 0, 1, 2, gibi notlar almaya başladı. Okul idaresi; ailesini okula çağırıp çocuklarının müzik çalışmalarını derhal bırakması gerektiğini söylediler. Neyse ki Şebnem'in anne ve babası çocuklarının toparlanacağına inandıklarını söyleyerek; müziği Şebnem'in hayatından çıkarmak yerine kararı kendisine bıraktılar.

Şebnem, özel bir okulda okuduğunun bilincindeydi. Üniversite sınavları da yaklaşıyordu ve ailesini üzmek ya da hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu. ''Ben nasıl olsa bir şekilde müziğime devam ederim!'' deyip kendini üniversite sınavı sendromunun içine attı. Matematiği seviyordu; işletme, ekonomi gibi bölümlerin kendine uygun olduğuna inanıp tercihini bu yönde kullandı.

ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ-EKONOMİ BÖLÜMÜ'ne girdiğinde okulunu çok sevdi. Ama Volvox'taki bütün arkadaşları İstanbul'daydı ve bu yüzden biraz buruktu... Olsundu... Sabahları okuluna gidiyor; akşamları eve geldiğinde de her gün sevdiği bir albümü dinleyip gitarlarını ve vokallerini etüt ediyordu. Bu en az 4 saatini alıyordu ve geriye ders çalışacak zaman kalmıyordu. Şebnem ODTÜ'deki ilk yılını gayet iyi bir ortalamayla bitirdi. İkinci yıl başladığında ise okulunun müzik çalışmalarına engel olduğu düşüncesine kapıldı! Tüm zamanını müzikle geçirmek istiyordu. Ama ne yapacaktı? Okulu mu bırakacaktı???

Bunları düşündüğü zaman keyfi kaçıyordu, bu yüzden okuldaki ikinci yıl daha zor geçiyordu... Derken bir gece kararını verdi: İstanbul'a gidecek,arkadaşlarıyla bir araya gelip müzik yapacaktı. Karar verebildiği için içi rahattı ama ufak bir problem vardı. Şebnem'in annesi ve babası müzik çalışmalarına o güne dek hiç ses çıkarmamışlar hatta destek olmuşlardı. Annesini ikna edebileceğini biliyordu ama anlayışlı olduğu kadar otoriter de olan babasına bu durumu nasıl anlatacaktı? ''Babacım ben ODTÜyü bırakıp İstanbul'a yerleşmek istiyorum. Gitar çalıp şarkı söyleyeceğim. Ne olacağı belli olmaz, hiçbir garantiden sözedemem...'' mi diyecekti??? Ne de olsa her anne, baba çocuğunun geleceğini garanti altına almak isterdi ve bunlar kulağa pek de sağlam gelmiyordu.

Aynı hafta sonu Şebnem düşüncelerini ailesi ile paylaştı. Tahmin ettiği gibi annesi konuya daha ılımlı yaklaştı. Şimdi babasının ağzından çıkan kelimeleri bekliyordu. Hoş... Bir kez kararını vermişti...

Şebnem'in babası o kadar değerli ve tatlı bir babaydı ki ;''insan ancak çok sevdiği şeyleri yaparsa mutlu ve başarılı olur...'' deyip kızına belki hayatı boyunca alacağı en kıymetli dersi verdi...

Şebnem hiç vakit kaybetmeden valizlerini toplayıp İstanbul'a geldi. Volvox'la çeşitli rock barlarda çalmaya başladılar. Kendine bir ev tuttu. Hem müzik yapıyordu; hem de kendi ayakları üzerinde duruyordu; çoook mutluydu. Bazen haftada 5 gece çalıyorlardı ama hiç sıkılmıyordu; ta ki kendi şarkılarını söylemek isteyene kadar...

Çocuk denebilecek yaşlarda kurulan Volvox'un her bir elemanı hayatına yön vermek durumundaydı çünkü aradan uzun zaman geçmiş; tercihleri, öncelikleri değişmişti. Bazıları müziğe devam etti; bazıları ise hayatlarında yeni sayfalar açtılar... Böylece her elemanı için inanılmaz bir tecrübe ve adeta okul olan Volvox dönemi kapanmış oldu..

İşte bundan sonra Şebnem evine kapanıp yazmakta olduğu şarkıları tamamladı ve ilk albümü KADIN'ı müzikseverlerin beğenisine sundu. KADIN; müzikal açıdan bir çok ilki bünyesinde barındırıyordu. Albüm kısa sürede geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı. Sahne performansı açısından zaten tecrübeli sayılabilecek Şebnem, bu başarısını albüm konserleriyle daha da büyüttü.

Sonraları; yeni şarkılar yapmaya başladı. Bu şarkılar Şebnem'in çıkaracağı ARTIK KISA CÜMLELER KURUYORUM ve PERDELER albümlerinin içeriğini oluşturacak; Şebnem popüler olmak için çabalamak yerine ilk albümünde tanışıp ilişki kurduğu dinleyici kitlesiyle büyümeyi deneyecekti. Bu tavrı zaman içinde Şebnem'in kendi kitlesini oluşturmasında etkili oldu. Sadece sevdiği işi yapmak niyetindeydi. Dinleyici kitlesinin beklentilerini karşılamaya çalışırken bir diğer taraftan da bunun kendi özgürlük alanını daraltmaması için uğraşıyordu, çünkü hep içinden geleni yapmak istiyordu ve bunun tüm olası sonuçlarıyla yüzleşmeye de hazırdı. Şebnem'in ülkemizdeki müzik endüstrisinin genel gerekliliklerinden farklı hatta aykırı yapısı; aynı zamanda besteciliği ve şarkıcılığı, yine zaman içinde sayısız başarılara imza atan ünlü prodüktör ARİF MARDİN'in bile dikkatini çekecek; bu gibi şeyler de Şebnem'e hiçbir şeyle kıyaslanmayacak kadar büyük mutluluk verecekti. Çünkü o manevi olarak tatmin olmadığı zaman gerisiyle hiç ilgilenmiyor, ancak içi rahatsa kendini başarılı hissediyordu.

Çok yakından takip edenler bileceklerdir; hayat Şebnem'e son yıllarda ailevi açıdan arka arkaya ağır tecrübeler de yaşattı. O da biraz yorgun olduğunu farkedip herşeye bir süre için ara verdi. Durdu. Olanı, biteni idrak edip sindirmeye çalıştı.

Zaman geçti... Yeniden gitarını aldı ve yeni şarkılar yazdı. Stüdyoya girip bu şarkıları arkadaşlarıyla birlikte kaydetti. Albümün adını KELİMELER YETSE... koydu. Artık daha sağlam, daha cesur hissediyordu. Heyecanını, inancını kaybetmeden müzik yapmaya devam edebildiği için kendini şanslı hissediyordu. Müziğin; müzisyenler ve dinleyiciler arasında bir çeşit AŞK ilişkisi olduğuna inanıp; aşkını taze tutmaya çalışan bir sevgili gibi hissediyordu...
Kelimelerin yettiği yere kadar anlattı ve en sonunda yetmediği yerde haykırdı ;Her şey insanlar İçin. Müzik; üreten müzisyenlerin DÜNYASI, dinleyiciler de dünyalarının önemli bir parçası. Bir gün şirkete bir zarf geldi; içinden çıkan Elime alır almaz, şarkıyı kafamda duymaya başladım. Bu albüm için ilk yaptığım şarkı o oldu. dediği Karin Karakaşlı'nın Can Kırıkları adlı kitabıydı.Dinlenmeye Amerika'ya gitti.Notlar almaya başladı zamanla işte bu notlar büyüdü bir yılda ve yeni bir albüm olmak istedi.İlk iki albümünde prodüktörlüğünü yapan Tarkan Gözübüyük'le yeni bir albüm için yola koyuldu. Aslında albüm hazırdı ve son şeklini ailesi olan ekibiyle verdi. İki yıl sonra 5 Temmuzda sevenleriyle paylaştı CAN KIRIKLARInı. Soundunun diğer albümlerden sert olduğunu asıl içimde, içinde yüzdüğüm bir deniz var la vurguladı.Can kırıklarını, albümle aynı adı taşıyan can kırıklarıçakıl taşları na klip çekerek taçlandırdı; vedasını Hoşça kal ile sessiz sedasız yaptı. Can kırıklarının yankıları yeni başlamış ve devam ederken Şebnem yeni bir projenin peşine düştü.Konserlerinde kendisiyle olamayan ve konser havasını kendisiyle solumuş tüm sevenlerine o atmosferi herhangi bir zamanda oldukları yere taşıyabilmeleri,kendisiyle şarkı söyleyebilmeleri için senfonik konser DVDsi projesinin hazırlıklarına başladı.Orhan Şallıel ile bu projesini paylaştı. 10 yılda beş albümünün en sevilen parçalarından oluşan bir repertuar oluşturdu. Pasaj Müzik etiketi ile DVD ve CD seçenekleriyle yayınlanan 10 Mart 2007
İstanbul Konseri DVD Türkiyenin En Çok Satan Konser DVDsi ünvanını aldı. Bu sessiz sedasız hoşça kaldan dört buçuk yıl sonra altı aylık stüdyo çalışmasının sonucunda BENİM ADIM ORMAN adlı 6. stüdyo albümüyle yeniden Merhaba dedi.Kendisine ait 12 parçanın bulunduğu albümün prodüktörlüğünü Tarkan Gözübüyük yaptı.Albümü 16 Aralık 2009 da müzikseverleriyle buluştu...

__________________
Cohen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 17:31