Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu

Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu (https://www.forumaski.com/)
-   Bunları Biliyor musunuz ? (https://www.forumaski.com/bunlari-biliyor-musunuz/)
-   -   Evdemonizm nedir? (https://www.forumaski.com/bunlari-biliyor-musunuz/160437-evdemonizm-nedir.html)

YeşiL6 14.07.2015 16:19

Evdemonizm nedir?
 
Evdemonizm nedir?

Mutluluğun ancak fazilet sayesinde elde edilebileceğini ileri süren bir felsefe görüşüdür. Aristoteles ve bir kısım çağdaş yazarlara göre bir insan ancak ahlak bakımından mutluluğa hükmedebilir. Bu felsefe görüşü «hazcılık» görüşünün karşıtıdır. Eskiden beri bir çok düşünür ve ahlakçı, hayatın gayesinin mutluluk/saadet olduğunu, ahlaki davranışları bu amacın belirlediği görüşündedir. Mutluluk/evdemonizm (evdaimonia, saadet) ahlaki davranışların nihai hedefi olarak mutluluğu alır. İnsan niçin erdemli, namuslu, dürüst, samimi ve iyilik sever olmalıdır sorusunun cevabı; “mutlu olmak için” şeklindedir. Ancak, ahlaklı ve erdemli insanlar, mutlu ve bahtiyar olurlar.

Ahlak dışı ve rezilane bir hayat yaşanlar ise şaki/bedbaht olurlar. Aristo’ya göre; sağlık, servet, dost, saygınlık, başarı ve doğru düşünmek saadet sebepleridir. İnsan, bu tür saadet sebepleri kendisinde mevcut olduğu ölçüde mesut olur. Bunların hepsi mevcut olursa tam anlamıyla mesut olur. Aristo’nun en yüce iyi (hayr-ı a’la, summum bonum) dediği şey mutlulukla örtüşür. Yani, saadet en yüce hayırdan ibarettir. Aristo’dan evvelki Pitagoras, Sokrat, Eflatun ve Hipokrat ise, fazilet ve saadeti insan nefsinde görüyorlardı. Onlara göre mutluluk, ahlakın temelini oluşturan hikmet, şecaat, iffet ve adaletin insan nefsinde dengeli bir şekilde mevcut olmasından ibarettir.

Gazali’ye göre, nihai saadet kulun Allah’a yakın olmasıdır. Bu da imkan ölçüsünde erginlik kazanmakla olur. Hakiki saadet de ahiret saadetidir (Mizanü’l-amel, Kahire, 1964, s. 293-304). Benzeri bir görüş Eflatun’da da vardır. Epikuros’un (ö. M.Ö. 270) ahlakı, haz-elem esasına dayanıyordu. Ona göre, en yüksek iyi hazdır. Ancak, bu haz aşağı ve geçici değil, yüksek ve kalıcı olan ruhi ve akli hazdır. Bu da derin bir sükunetten ve engin bir huzurdan kaynaklanır. Eleme ve acıya sebep olduğu için aşırılıktan kaçınılmalıdır. Kalıcı haz için, geçici acıya katlanılabilir. Tedavi için acı bir ilaç içmek gibi. Fazilet, kişiyi mutlu kılan ve mutsuzluktan koruyan bir maharet ve nezakettir.

Epikuros’un hazcı (hedonizm) ahlak anlayışından, bedensel ve aşağı (şehvani, süfli) arzulara büyük önem veren, keyifçi bir ahlak anlayışı doğmuştur. Kelbiyyun (kinikler)’de olduğu gibi. Haz ve elem; bütün dinler, özellikle semavi dinler bakımından önemlidir. Çünkü, yüce Allah, dini hükümlere ve ahlak kurallarına uyanlara, dünyada ve ahirette, türlü türlü bedensel, ruhsal zevkler ve hazlar, bunlara uymayanlara da elemler ve azap vereceğini açıklıyor. Fakat, semavi dinlerin öncelikli hedefi haz, huzur ve sükun değildir. Allah’ın rızasını ve yakınlığını kazanmak daha önemlidir. Zenon’un (ö. M.Ö. 260) ahlak anlayışı, iradeci/volontarist’tir. Hakimane yaşamak hayatın gayesidir. Biri teorik/nazari, diğeri pratik/ameli olmak üzere iki türlü hikmet vardır ve ikincisi birincisinin amacıdır. Pratik fazilet, en yüksek derecedeki fazilettir.

Çıkarcı olmayan fazilet kişiyi bahtiyar eder. Felsefede etik/ahlak, en uygun, en doğru insan davranışını, bunun sonucunda kazanılan fazileti ve saadeti araştırır. İslam’dan önceki dönemde, filozoflar ahlak konusunda son derece doğru, iyi, güzel ve faydalı tahliller ve tespitler yapmışlardır. Bunların güzel şeyler oldukları, Gazali ve İbn Teymiye gibi Müslüman düşünürler tarafından da ifade edilmiştir. Ancak, bu iki alime göre, filozoflar o güzel fikirleri peygamberlerin mirası olan kültürlerden derlemişlerdir. Durum ne olursa olsun, Müslüman düşünürlerin felsefi ahlaka bu şekilde bakmaları, Müslümanların geniş çapta bundan etkilenmelerine yol açmıştır.

Yukarda anlatılan hususlar göz önünde tutularak, bütün Müslüman toplumların çeşitli çağlarda değişik kültürlerden, felsefi sistemlerden, örf ve adetlerden gelen ahlak anlayışlarından etkilendikleri söylenebilir. Özellikle, Müslüman halkların, Müslüman olmadan önceki ahlak anlayışlarını, örf ve adetlerini az çok değiştirerek sürdürdükleri bir gerçektir. Müslüman kavimler ve çeşitli bölgelerde yaşayan halklar arasında görülen kavmi özellikler ve karakterler, örf ve adet farklılıkları bunu göstermektedir. Aslında, Kur’an ve sahih hadislerde ifadesini bulan, İslam ahlakının temel ilkeleri, ilahi ve evrensel olmakla beraber, bu ilkeler, Arap toplumundan kaynaklanan bir renk de taşırlar.




Saat: 10:30

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.


SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.