Şakacı Muz

[Jaqen]

-Ne yani şunun şurasında biraz gülelim dedik. arkadaşınıza bu kadar neşeyi çok mu görüyorsunuz, diye çıkışıyormuş.

Bu durumu gören anne ağaç kendisini uyarmak için;

-Sevgili muzcuğum, neşelenmek elbette güzeldir ama başkalarının canını yakarak olmamalı. Hem sevinmek karşılıklı olursa güzeldir. Sen öyle şeyler yapıyorsun ki bunun sonunda muzların ve hayvanların canı acıyor, diyormuş.

Şakacı muz, bütün bunları duymazlıktan geliyor ve kendi bildiğini okumaya devam ediyormuş:

-Ne yani şunun şurasında biraz gülelim dedik!..

Her zamanki tartışmalar devam ederken akşam olmuş. Güneş el sallamış, dolunay merhaba demiş. Dolunay varmış ama büyük ağaçların gölgeleri sebebiyle orman yine de karanlıkmış.

Bir de geceyle beraber vahşi hayvanlar çıkmış ortaya.

Biraz sonra da avının peşinden koşan aslanın kükremesi yankılanmış ormanda.

Şakacı muz, bu kükremeyi duyunca öyle korkmuş, öyle korkmuş ki tirtir titremeye başlamış. Titremesi gittikçe artıyormuş.

En sonunda paat diye düşmüş yere. Yere düşmesiyle beraber yumuşacık kabukları soyulmuş. Başlamış kızak gibi kaymaya...

Az gitmiş uz gitmiş. Dere tepe düz gitmiş. Tam sabaha karşı bir göle düşmüş. Boğulmamak için çırpınmaya başlamış. Şakacı muzu gören büyük bir yengeç onu balık sanmış. Düşmüş peşine. Can korkusuyla yüzmeye başlamış muz. Yengeç bir türlü yetişemiyormuş ona. Bu kovalamaca saatlerce sürmüş. Bizim muz sanki balık olmuş. Aceleyle ve yorgunluktan ne yapacağını bilemeyen muz, bir balıkçının oltasına takılmasın mı? Balıkçı sevinçle çekmiş oltasını. Çekmesiyle beraber oltanın ucunda sallanan muzu görmüş. Sadece balıkçı görse iyi. Bütün ormandakiler görmüş oltanın ucunda sallanan çıplak muzu.

Bu olay üzerine ormanda şen kahkahalar yankılanmaya başlamış. Balıkçı da oltadan çıkardığı gibi atmış onu bir kenara. Şakacı muz bir taraftan canını kurtardığı için seviniyor, bir taraftan da kendisine gülenlere kızıyormuş;

-Ne oluyoruz be! Unutmayın “Gülme komşuna, gelir başına.” demiş eskiler...

Şakacı muz bunları söyledikçe onun yaptıklarını hatırlayanlar daha çok gülüyorlarmış... Ormandakiler güldükçe kahkaha çiçekleri açmaya başlamış. Bu çiçekler ormandan taşıp köylere, şehirlere ulaşmış. Susun susun bir kahkaha sesi mi geliyor ne? Siz de duyuyor musunuz?..