Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Bayanların Dünyası > Anne ve Çocuk > Çocuk Masalları
Kayıt ol Yardım Kimler Online Bugünki Mesajlar Arama

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Tilkinin Oyunu Masalı

Çocuk Masalları kategorisinde açılmış olan Tilkinin Oyunu Masalı konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 22.02.2014, 17:13   #1 (permalink)

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Tilkinin Oyunu Masalı

Tilkinin Oyunu Masalı

Keloğlan çocukluktan kurtulup eli iş tutmaya başlayınca gidip bir değirmenciye çırak olmuş. Keloğlan un öğütmeye gelenlerden aldığı hakkını götürüp bir ambara boşaltıyormuş. İşi bu imiş. Keloğlan ambarı dolduruyor bir tilki de gelip unları yiyormuş. Değirmenci bir gün Keloğlana:

“Bak bakalım Kel Ağa ambar unlu doldu mu?” diye sormuş.

“Dolmaz olur mu ustacığım her aldığımızı ambara boşalttım.”

“Görmekten öte gerçek yoktur hele git de bir bak!”

Ustası zaman adamı! Ambarı boş görmüş de Keloğlanı denemek istemiş. Keloğlan ambara gidip bakmış ki ne görsün; ambar bomboş!

“Dolanın boşaltıldığını bilmez misin gidinin Kel’i!”

Keloğlan’a çok dokunmuş bu söz. Bunca gözü açık olsun elinden her iş gelsin gene de böyle bir sonuçla karşılaşsın... 0 günün unlarını gene ambara boşaltmış. Gece olunca da ambarın bir köşesi ne sinip beklemiş. Gecenin tam ortasında babasının evine gelir gibi bir tilki sallana sallana ambarın kapısına yaklaşmış. Kara un mu beyaz un mu demeden başlamış yemeye. Keloğlan iki eliyle kıskıvrak yakalamış tilkiyi.

“Bir yersin iki yersin kurnaz gözlü tilki! Şimdi ne yapacaksın nereye kaçacaksın?”

Tilki dile gelip yalvarmış Keloğlan’a:

“Amanı bilir misin Keloğlan aman diliyorum senden beni ustana teslim etme; bıçaksız deri yüzer o senin ustan. Beni Sol gideyim ola ki bir iyilik ederim sana yaşamın boyunca unutmazsın iyiliğimi.”

Keloğlan tilkinin yaşlı gözlerine bakınca dayanamamış. Salıvermiş tilkiyi. Hele tilki ustasını dile getirince daha da korkmuş ustasının yapacaklarından. Gözde şimşek çaktıran tokat patlatan usta tilkinin derisini bıçaksız yüzmez mi?

Tilki oradan doğru Yemen’e gitmiş padişahın katına çıkmış:

“Padişahım ülkene Çimenci Padişahının oğluna senin kızını istemeye geldim.” Demiş.

“Iyi de padişah kızı padişah oğluna yakışır biliyorum; ama bir de ben göreyim şu oğlanı nasıldır neyin nesidir?”

“Bir oğlan ki sorma padişahım elinden ekmeğini alanı bile bağışlıyor!”

“Böylesi kalmışsa dünyada verdim gitti kızımı. Koş var getir oğlanı.

Tilki geri oğlanın bulunduğu yere gelmiş. Değirmende aramış bulamamış oğlanı. Sorup soruşturmak evinde bulmuş:

“Durma haydi yürü sana bir kısmet buldum ki deme gitsin!”

“Hele anlat nereye gidiyoruz! Anama Allahıısmarladık demeden mi?”

“Kısmetini tepme Kel Ağa ananı daha çooook görürsün!”

Hemen yola çıkmışlar. Az gitmişler uz gitmişler dere tepe düz gitmişler. Yemen ülkesine varmışlar. Başkente yakın bir yer de bir ırmak varmış. Tilki tutup Keloğlan’ın üzerindeki bütün giy sileri ırmağa atmış. Oğlan kalmış bir don bir gömlek. Utancından yerin dibine girecek ama ne yapsın elbet tilkinin bir bildiği var” demiş.

Tilki oğlanı bir köşeye saklamış padişahın katına çıkmış. Bütün saraylılar da tilkinin yolunu gözlerlermiş. Tek başına dönüşü ne şaşmışlar. Tilki padişahın katına varınca:

“Sorma başımıza gelenleri padişahım” demiş “kızını istemeye gelen alay ırmağı geçerken suya kapıldı. Damattan başka kimse kalmadı geride. 0 da çırılçıplak bekliyor bir köşede. 0 haliyle huzuruna çıkmak ayıp olur diye benimle gelmedi. Ne de olsa padişah görgüsü varkişiliğine yediremedi böyle don gömlek karşına çıkmayı. Aman buyruk ver de oğlanı donatıp getirelim karşına.” ‘

Meğer tilki kırmızı kırmızı fesleri de ırmağa atmış. Padişaha:

“Irmağa bir bak padişahım adamlar ırmağın dibini boyladılar fesler yüzer durur.” Demiş.

Padişah pencereden bakınca ırmağı görmüş. Irmakta yüzen fesleri görünce bir üzülmüş bir üzülmüş. Kendini tutmasaymış gözlerinden yaş boşanıverecekmiş. Hemen buyruk vermiş bir Padişah oğluna uyar giysiler sandıktan çıkarılıp tilkiye verilmiş. Tilki giysileri aldığı gibi Keloğlan’ın yanına dönmüş:

“Durma Keloğlan hemen giy şunları!” demiş.

Keloğlan almış giysileri eline paçası nere kolu nere bilemeden giymeye çalışmış. Neyse tilkinin yardımıyla bir güzel donanmış. Ne kigiysiler sırtını kaşındırıyormuş. Padişah katına varırken Keloğlanın bu huzursuzluğu iyice dikkat çekiyormuş. Padişah tilkiye dönmüş:

“Bizim damat giysileri beğenmedi mi ne?” diye sormuş.

Tilki:

“Nasıl beğensin padişahım Çimenci Padişahının ülkesinden bu kumaştan eşeklere semer yaparlar.” Demiş.

Padişah hemen başka giysiler getirtmiş. Bu kumaşlar dünyada bile aranırmış. Keloğlan bu giysilerden daha çok huylanmış. Tilki bir fırsatını bulup:

“Aman Kel Ağa o kadar da değil Keloğlan olduğun anlaşılırsa sen de ben de iplerden ip beğeniriz sonra. 0 zaman kız değil kaz bile alamazsın padişahtan.” Demiş.

Padişah yeni giysiler vermekle kalmamış giysilerin ceplerine de üç yüz altın koymuşmuş. Keloğlan altınları sağa sola saçarak varmış padişahın katına. Halk “Allah Allah! Ne gözü tok insanlar varmış meğer şu yeryüzünde!” diye düşünmüş oğlanı görünce. Tilkipadişaha:

“İşte oğlumuz padişahım! Kızımı veriyor musun?” diye sormuş.

“Verdin gitti!” demiş padişah “hadi düğüne başlayın!”

Tilki:

“Senin yiğide kız verecek bir padişah olduğunu duymuştuk; bizim ülkede düğün başladı bile.” Demiş. “Biz önden gidelim gelin arkadan gelsin. Onu öyle bir karşılayalım ki dillere destan olsun.”

“Peki nereye hangi eve getirelim?” diye sormuş padişah.

“Siz ardımızdan ilerleyin. Duman tüten bir yer göreceksiniz; oraya indirin gelini.”

Tilkiyle keloğlan yola koyulmuşlar. Gide gide ayılar ülkesine varmışlar Tilki ayılara:


“Aman kimse görmesin sizi. Arkamızdan öyle bir kalabalık geliyor ki sizi görünce duman ederler vallahi!” demiş.

Ayılar arkadan gelen düğün olayını görüp ağaçların arkasına gizlenmişler. Tilkiye boşuna kurnaz dememişler. Ağaçları ateşe vermişormanı yakmış. Tabii ayıları da birlikte. Meğer ayıların güzel bir sarayı varmış. Tilki ile Keloğlan oraya girmişler.

Düğün alayı uzaktan dumanı görünce “Tamam” demişler. “Duman tüten yer burası.” Orada konaklamışlar. Tilki ile Keloğlan parlak bir törenle karşılamışlar gelenler’. Onlara altınlar elmaslar dağıtmışlar. unları ceplerine indirenler “Damat olursa böyle olmalı!” diye geçirmişler içlerinden. Bu görüşlerini gelini bıraktıktan sonra döndükleri ülkelerinin padişahına da iletmişler. Duydukları çok sevindirmiş padişahı.

Onlar bu sevinci yaşaya dursunlar biz gelelim Keloğlan’a. Keloğlan gelinle birlikte ayıların sarayına yerleşmiş. Hep birlikte

mutluluk içinde yaşıyor Günlerden bir gün tilki Keloğlan’a:

“Ben ölürsem ne yaparsın Kel Kardeş?” diye sormuş.

Aman demiş Keloğlan Böyle şeyden söz açma konusu bile güzel değil.”

“Güzel olmadığını ben de biliyorum. Ama dünyada kazık çakan var mı? Elbet bir gün ben de öleceğim.”

“Kimin kimden önce öleceği belli olmaz ya ama sen benden önce ölürsen bu sarayın karşısına bir saray yaptırır seni de içine gömerim. Her sabah her akşam seni ziyaret ederim.”

Tilki “bunun lafı güzel ya eylemi nasıl” diye düşünmüş. ir gün sarayın ortasına ölü gibi yatmış. Keloğlan da ava gitmişmiş. Keloğlan’ın karısı saçlarını yolup ağlamaya başlamış. Keloğlan gelmiş ki karısının gözleri kan yaş içinde.

“Niye ağlıyorsun hanım? Nedir bu halin?”

“Nasıl ağlamam baksana arkadaşın tilki öldü.”

“Ohhooo ağladığın şeye bak aslı astarı bir tilki değil mi ölse n’olur kalsa n’olur?..”

Böyle demesiyle tilkiyi kuyruğundan tutması bir olmuş. Tilki fırlayınca kuyruğu Keloğlan’ın elinde kalmış. Tilki kapıdan çıkıp pencereye gelmiş:

“Hey Allah’ın Keloğlan’ı demek senin iyiliğe karşılığın bu!” demiş başını alıp gitmiş.

Bu lafı duyar duymaz Keloğlan’ın karısı daha yüksek sesle ağlamaya başlamış:

“Vay başıma gelenler! Vay benim kara talihim! Kocam bir Keloğlanmış da haberim yokmuş!” diye dövünmüş.

Keloğlan tilkinin oyunu yüzünden bunun açığa çıktığını anlayınca tüfeğini kaptığı gibi ormana doğru koşmuş. Tilkiyi ortadan kaldırmakmış amacı. Ama tilkiyi aradınsa bul! Çaresiz eve dönmüş. Karısına:

“Bir tilkinin sözüne inanılır mı hanım? Ben Keloğlan olsam böyle saraylarda oturabilir miyim? Kelin tarağı yoktur ki başını kaşı sın. Hadiağlayıp beni de üzme.” Demiş.

Karısı bir şey söylememiş söylememesine ya gene de içi burulmuş.

Neyse biz karıyla kocayı baş başa bırakalım gelelim Tilkiye...

Tilki alıp başını dağlara kaçmış. Keloğlan da bu iyilik bilmezliği gördükten sonra hiçbir insan yüzü görmek istememiş. Aralarına katıldığı tilkiler rahat vermemişler bizim tilkiye. Kuyruğu olmadığı için onunla Kuyruksuz... Kuyruksuz..” diye alay etmişler. Tilki içinden “Ben gösteririm size kuyruksuzu...” demiş bunca iyilik yaptığım Keloğlan’dan bu kötülüğü gördükten sonra siz mi beni koruyacaksınız?.. Size bir oyun oynayayım da görün!”

Bir gün tilkilere:

“Şu dağın yamacında bir bağ var; dünya gezdim böylesini görmedim. Her bir üzüm tanesi **** gözü kadar. Gelin oraya gidip üzüm yiyelim.” Demiş.

Tilkiler her şeye dayanırlarmış da üzüm söz konusu olunca da yanamazlarmış. Hemen düşmüşler bizim tilkinin ardına bağa gelmişler. Gerçekten tilkinin dediği gibiymiş üzümler.

Bakın demiş tilki “Bu bağ benim kardeşimin bağıdır. Bir salkımdan fazla üzüm yemeyin.” “Yemeyiz yemeyiz” demişler. “Sözünüze inanmam. Keloğlan’a inandım da ne oldu? İyisi mi kuyruklarını bir kütüğe bağlayayım da bağın üstünden girip altından çıkmayın. Bentepeden bakarım bekçinin geldiğini görünce size haber veririm. Hemen gelir kuyruğunuzu çözerim; hep birlikte kaçarız.”

Oldu demişler öbür tilkiler. Bizim tilki hepsinin kuyruklarını kütüğe ayrı ayrı bağlamış sonra da bağın dışına çıkarak başlamış bağırmaya:

“Bekçi dayı bekçi dayı!.. Tilkiler bağı bastı duymadım mı? Elini çabuk tut yoksa ne üzüm ne yaprak...”

Tilkiler bunu duyunca bakmışlar pabuç pahalı; kaçmaya davranmışlar. Yallah! Demeleriyle hepsinin kuyruğu kütükte kalmış. Onlarda olmuşlar birer kuyruksuz tilki.

“Ben tuzağa düştüm de ondan böyle kuyruksuz kaldım” demiş bizim tilki “siz de anlayın tuzağa düşmenin ne olduğunu da her gördüğünüzle alay etmekten vazgeçin!”

Böyle demiş başını alıp ıssız dağlara gitmiş.

__________________
Taklitler aslını yaşatır.
KIPSS.









Ben soğuk değilim,
siz cıvıksınız.

.
Jineps isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.


Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 02:00