Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu

Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu (https://www.forumaski.com/)
-   Erkekçe Genel (https://www.forumaski.com/erkekce-genel/)
-   -   'Erkekler Giyimde Tutuculuktan Kurtuldu!' (https://www.forumaski.com/erkekce-genel/81097-erkekler-giyimde-tutuculuktan-kurtuldu.html)

Mavi 27.12.2013 16:23

'Erkekler Giyimde Tutuculuktan Kurtuldu!'
 


'Erkekler Giyimde Tutuculuktan Kurtuldu!'

Beymen Satın Alma ve Ürün Direktörü Polat Uyal: Beymen'in Satın Alma ve Ürün Direktörü Polat Uyal dünyanın en prestijli iş ve yaşam dergisi olan İngiliz kökenli Monocle tarafından dünyanın en iyi 5 satın almacısı arasında gösterildi.

Ona göre bu başarının nedeni müşteriyi iyi tanımak. Polat Uyal’la Türk müşteriyi konuştuk. Lüks tüketim müşterisinin çok eleştirilen marka bağımlılığının bittiğini şıklık bağımlılığının başladığını öğrendik...

Ne kadar zamandır bu işi yapıyorsunuz?
Beymen ilk işim. 16 senedir burada çalışıyorum. Bilkent’te İngiliz Edebiyatı okudum okulda kalmayı düşünüyordum son anda vazgeçtim ve bir ilan üzerine tesadüfen Beymen’e katıldım. Şöyle dedim kendi kendime: Shakespeare’i boş zamanlarımda okuyabilirim. Şimdi yılın yarısı yurt dışındayım çok seyahat ediyorum uçakta okuyabiliyorum.

Modaya ilginiz nereden geliyor?
Ben Kıbrıs’lıyım. Ailemin büyük kısmı savaş döneminde İngiltere’ye gitti. Orada tekstille uğraşıyorlar. Amcamın kadın giyim üzerine fabrikaları vardı. Ben de tekstilin tozunu orada yuttum. Edebiyat da çok işime yaradıinsanları analiz etmeyi romanlardan öğrendim. Yaptığınız nasıl bir iş?
Bu işi yapabilmeniz için tüccar olmanız gerekiyor. O kadar çok marka var ki birbirinden ayırmak ve seçmek başlı başına bir iş. Beymen gibi büyük bir mağazada tek başına yapamazsınız. Benim ekibimin de çoğunun ilk işi Beymen ve uzun zamandır benimle çalışıyorlar. Yaptığımız işte önemli olan sattığımız markaların sürekliliğini sağlamak.

Nasıl seçiyorsunuz markaları ve ürünleri?
Öncelikle müşteriyi tanımanız gerekiyor. Bu da gözle olur. Bir satın almacıysanız bir restorana girdiğinizde kimin ne giydiğini tepeden tırnağa görürsünüz. Giyiminden kişilik tahlili de yapabilirsiniz. Bu tabii tecrübeyle oluyor. Tabii ki datalar var onlar baz oluşturuyor. Ama showroom’a girdiğiniz zaman bir ürünler bir de siz varsınız. Orada görev bize düşüyor. Hangi renk hangi beden hangi fiyat hangi ürün hangi markayı alacağınıza karar veriyorsunuz. Datalar elbette yol gösteriyor ama iyi bir satın almacıysanız müşterinin bir sonraki yıl da neyi isteyeceğini bilmeniz gerekiyor. O yüzden yeni çıkan koleksiyonlara baktığınızda geçmişi de geleceği de düşünerek karar veriyorsunuz. Bu kararı yüzde yüz doğru vermeniz modadan anlarım demekle olmuyor iyi koku almanız iyi karar vermeniz müşteriyi iyi tanımanız gerekiyor. Ben de müşteriyi gördüğüm anda tanıyorum. Türkler en çok hangi markaya rağbet ediyor?
Kadında ve erkekte değişiyor. Kategorilerde de değişiyor. Mesela ayakkabıda Christian Louboutin başta geliyorsonrasında Prada ve Yves Saint Laurent yer alıyor. Konfeksiyonda Dolce&Gabbana’ya müthiş bir talep var. Daha uygun fiyatlı ürünlerde ise Tory Burch ayakkabı çanta ve koleksiyon başı çekiyor. Eskiden müthiş bir marka bağımlılığı vardı şimdi öyle değil; koleksiyonlar ne kadar iyiyse o kadar talep görüyor.

Marka bağımlılığı yok mu oldu?
Kesinlikle değişti artık. Şimdi güzel giysi bağımlılığı var. Mesela bir sezon müthiş satış performansı gösteren bir marka bir sonraki sezonda yarısı performans gösterebiliyor. O da koleksiyonla alakalı. Nasıl oldu bu?
Müşteri artık bilinçlendi ne istediğini çok iyi biliyor. Özellikle kriz sonrası para daha değerli. Müşteri 500 veriyorsa 1000 almak istiyor. Bizim de yaptığımız iş mümkün olduğu kadar müşterilerimizin bunu hissedebilmesi. Artık herhangi bir markayı değil bunu gözeterek alışveriş yapıyorlar.

Zamansız ürünlere mi yöneldiler?
Zamansız ürünler de alıyorlar sezonluk da. Çünkü ikisinin kombinasyonu önemli. Sadece zamansız ürünle tatmin olamazsınız mutlaka karıştırmanız lazım. Müşterinin oradaki harmanı iyi yapması gerekiyor.

Hiç yanıldığınız elinizde kalan ürün oldu mu?
Olmaz mı? Yüzde 100 her şeyi biliyor olsaydık bugün dükkan boş olurdu. Yanılma payı önemli. Amaç bizim gibi mağazalarda indirime girmeden ürünlerin yüzde 65’ini satmaktır. İndirim öncesinde satılan ürünün yüzdesi 60-70 aralığındaysa dünya standartlarında iyi bir başarıdır. Eğer iyi satın almacı değilseniz yüzde 60’ı tutturmanız hayal. Kriz dönemi haricinde yıllardır 60’ın altına düşmedik. Ama bu ekip işi bizim aldığımız malları mağazadaki arkadaşlarımız satamazsa yine başarı olmaz.

Sezon sonuna kadar hiç satılamayan ürünleriniz oluyor mu?
Oluyor tabii. “Vay ne kadar güzel” denilip de sezon sonuna kadar satılamayan. Bazen modelinden bazen fiyatından dolayı bazen kumaşı bazen ayakkabının topuğu rengi belirliyor. Öyle bir ürün oluyor ki hiçbir müşteri satın almamış. O zaman dönüp bakıyorsunuz kendinize. “İyi bir satın almacıyım da binlerce müşteri arasından hiçbiri bunu almamış nasıl oluyor?” diyorsunuz...

Nasıl oluyor evet?
Her sezonda olur bu; ama geneline baktığınızda ne kadar satmışsınız bu önemlidir.

Türk müşteri ile yabancı müşteri arasındaki en bariz fark sizce ne?
Türk müşteri şemsiye almaz çünkü kullanmaz. Çünkü bir yerden bir yere giderken yürümez bir vasıtayla gider. Avrupa’da şemsiye çok satar çünkü onlar sokakta çok fazla yürür yağmur yağınca da şemsiyesini açar. Tespit ettiğim en önemli fark bu. Çok güzel şemsiyeler yine de getiriyoruz ama satılmıyor. Ben de İstanbul’da şemsiye taşımıyorum ama seyahatlerde bavuluma koyarım; çünkü mecburum yoksa ıslanacağım.

Türkler lüks tüketimde en çok neye gönül rahatlığıyla para veriyorlar?
Hanımlar çanta ve ayakkabıya çok iyi yatırım yapıyorlar. Bence de çok doğru yatırım. Türk erkeği eskiden aksesuar kullanmazdı bu değişti. Özellikle de çanta kullanmaya başladılar. Mesela bu sezon getirdiğimiz erkek çantaları bitti yılbaşında hediye almak istedim hiçbir mağazamızda bulamadım. Eskiden tek tip iş çantası kullanılırdı şimdi artık biraz daha cesaret geldi çok farklı modellerde çantalar kullanmaya başladılar. Bu müşterilerimizin ne kadar dünyaya ayak uydurduğunu gösteriyor. Erkekte ayakkabı ve takım elbiseye de çok ilgi var. Başka bir değişim ise; eskiden hafta sonu kıyafeti diye bir şey yoktu şimdi sosyalleşme nedeniyle hafta sonu kıyafeti alışverişine çıkılıyor. Düşünün eskiden Bebek’te ya da Nişantaşı’nda kaç kafe vardı şimdi ne kadar var? Talep ortada. Bir de artık sokakta oturabilir olduk daha keyifli hafta sonları geçiriyoruz. Bu doğrultuda da giyim talepleri de değişiyor. Giyim talebi zaten yaşama göre değişir. Son 10 yılda Türkiye çok değişti. İnsanlar hafta sonları da şık olmak istiyor. Türkiye’deki alışveriş çılgınlığı konusunda tespitiniz ne?
Noel döneminde Avrupa’nın herhengi bir şehrine gidin çılgınlığın ne olduğunu görürsünüz. Müşteriler elinizdekini de çekerler peşinizden de koşarlar. Türkiye’de alışveriş çılgınlığı bence yok ama potansiyel var.

Çok renkli bir sezona hazır mı olalım?
Renkli bir sezon geçirdik çok renkli bir sezon geliyor. Giysiler de ayakkabılar da çantalar da rengarenk. İnanılmaz güzel renkler var. Farklı renklerin birlikteliği çok moda. Tabii doğru şekilde yapılması şart. Çiçek baskılar dantel var. 30’ların 40’ların Hollywood’unun göz kamaştırıcılığı modaya damgasını vuruyor. Dantel yine var. Bu arada erkeklerimiz renkleniyor. Onlarda da çiçek desenler var pantolonlar renkli.

alıntıdır


Saat: 06:37

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, ve
Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.


SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.