Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Eğitim - Öğretim > Dersler > Felsefe - Sosyoloji

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Felsefi Terimler

Felsefe - Sosyoloji kategorisinde açılmış olan Felsefi Terimler konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 21.11.2012, 20:55   #11 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Felsefi Terimler


ANALİTİK FELSEFE

2. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere’de ve ABD ile bazı İskandinav ülkelerinde yaygınlaşan ve felsefenin asıl uğraş alanının dil ve dildeki kavramları çözümlemek olduğunu bu yolla “kafa karışıklığı” yaratan geleneksel felsefe sorunlarının çözülebileceğini savunan felsefe akımı.

Akımın kurucusu ve en büyük temsilcisi Avusturyalı filozof Ludwig Wittgenstein’dir. 1945-60 yılları arasında gelişen analitik felsefe bir ölçüde İngiliz düşünürleri Bertrand Russel ve G.E. Moore’un 1900’lerden başla***** geliştirdikleri gerçekçilik ve çokçuluk düşüncesinden türemiş olan 1930’ların mantıksal olguculuğunun devamıdır.

Analitik felsefenin temel hareket noktası felsefenin tek konusunun dil olduğu anlayışıdır. 20. yüzyıl başlarında gelişen mantıksal olguculuktan felsefenin kendisinin bilgi üretmediği görüşünü ve felsefe tarihinde yapıt vermiş düşünürlerin aslında dilin yarattığı sorunlarla uğraşmış oldukları görüşünü devralan analitik felsefe felsefenin dilsel yapıları çözümlemekte asli uğraşını bulabileceğini savundu.

Analitik felsefe Russel ve mantıksal olgucuların anlayışların temelinde yatan mantık aracılığıyla bir mükemmel biçimsel dil kurmayı amaçlar. Ancak bu amacından uzak kalarak gündelik dile yönelmiştir. Buna göre sağduyunun kaynağı olan ve “sıradan” insanların konuştukları dil zaten tam ve yetkindir. Felsefeye düşen dilin bu gündelik kullanımının dışına çıkması sonucu beliren sahte sorunları gidermektir.

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 21.11.2012, 20:56   #12 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Felsefi Terimler

ANABOLİSME

(Fr. Foster) Besinlerin protoplazmaya dönüşmesi. Yaşambilim bilgini profesör Michael Foster metabolizma olayını ikiye ayırmış ve bunlardan hücrelerin yıpranışına katabolisme bu yı5ranışı onarmak için hücre içinde besinlerin protoplazmaya dönüşmesine anabolisme andını vermiştir. Bu İngiliz düşünürü Spencer'in intégration adını verdiği bir özümleme olayıdır. Foster'e göre her iki yaşambilimsel işlem birbirine karşı ters yönde işlerler. Bk. Metabolisme Katabolisme Özümleme.


Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 21.11.2012, 20:57   #13 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Felsefi Terimler


ANARŞİZM

Başta devlet olmak üzere bütün baskıcı kurumları ortadan kaldırmayı öneren öğreti.

Anarşizme göre devlet egemen sınıfın çıkarlarını korumakla görevlendirilmiş gereksiz bir kurumdur. Özgürlüğü gerçekleştirmek için en başta devlet yıkılmalıdır. Devlet hiçbir zaman yeni bir toplum çağını başlatmak için kullanılamaz. Temsilcilik gerçeklere dayanmayan bir düşçülüktür; bu gibi düşçülükler insanları insan dışılığa dönüştürür. Baskı yerine özgür işbirliği korku yerine kardeşlik ve sevgi gerçekleştirilmelidir. Devlet yerine işbirliğinin doğuracağı dernekler ve bu derneklerin birleşmesiyle meydana gelen federasyonlar kurulmalıdır. Uyum bu birleşmelerin doğal dengesiyle gerçekleşecektir. Çeşitli birlikler her an yön ve biçim değiştirerek her an etkin yönü ve biçimi kullanacaklardır. Devlet ile birlikte her türlü baskıcı kurum yok edilmelidir. İnsan; bir üretici olarak anamalın otoritesinden bir vatandaş olarak devletin otoritesinden bir birey olarak dinsel törenin otoritesinden kurtulmalı ve özgür bir gelişme olanağına kavuşmalıdır. Bütün insansal yetenekler ancak başsızcı (anarşist) bir toplumda hiçbir baskıyla engellemeksizin özgürce gerçekleşebilir



Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 21.11.2012, 20:57   #14 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Felsefi Terimler

ANDIRIM

(Os. Münasebet Tecanüp Mücaneset Müşareket Müşabehet Mümaselet Temsil Münasele Müteşabihat Teşbih Delili Şebeh Kıyası Fıkhi Müşakele; Fr. Analogie Al. Analogie İng. Analogy İt. Analogia) Oranlar arasında benzerlik.

1. Etimoloji : Avrupa dillerinde Yunancanın nisbet anlamındaki analoyia sözcüğünden türetilmiştir. Bilimsel terim olarak nisbet bakımından benzerlik anlamını verir. Türkçede andırım eşanlamlı olarak andırış andırışma terimleri andırmak kökünden türetilmiştir. Aynı anlamda örnekseme terimi de kullanılır.

2. Mantık : Andırım terimini günümüzde de kullanıldığı anlamda oranlar arasındaki benzerlik olarak antikçağ Yunan düşünürü Aristoteles tanımlamıştır. Andırım niceliksel olabildiği gibi niteliksel de olabilir. Nitekim mantık daha çok niteliksel andırımlarla uslamlama yapar. Ne var ki niceliksel oranlar arasındaki andırım kesindir kuşkulanılamaz. Niteliksel oranlarsa aynı ölçüde kesin değildirler. Öyleyse uslamlamada tümdengelim ve tümevarım'la birlikte andırım aynı kesinlik ve pekinlikle kullanılabilir mi? Ortaçağın skolastik mantıkcıları görgücülüğün karşısında usculuğu pekiştirmek için temevarım'a karşı tümdengelim ve onun yanında da andırım'ın üstünlüğünü tanıtlamaya çalışmışlardır. Çünkü tümevarım deneyciliğin işidir çeşitli tikel deneylerden elde edilen sonuçlardan genel bir sonuç çıkarılır. Tümdengelim'se o zamanlar usculuğun işi sayılmaktadır çünkü genel ilkeler deneylerden değil düşüncelerden çıkarılmaktadır. Andırımsal kanıt (Os. Burhanı temsili Fr. Argument analogique)'ın güçlendirilmesi de usculuğun yararına olacaktır. Bu konuya koca bir ortaçağ boyunca gereğinden çok önem verilmesinin nedeni budur. Bk. Andırımlı Uslamlama.

2. Eleştiricilik : Bk. Analogien der Erfahrung Deney Andırımı Principe de la Permanence de la Substance Principe de la Succession des Phénoménes Principe de la Simultanété des Substances.

3. Yaşambilim : Günümüz yaşambiliminde andırışlar kuramı'ndan farklı olarak aynı kaynaktan gelmedikleri halde aynı görevi gördüklerinden ötürü birbirine benzeyen örgenlere andırımlı örgenler denilmektedir. Örneğin kuşların kanatlarıyla böcelerin kanatları böyledir her ikisi de uçmaya yarar oysa aralarında hiç bir özdeşlik yoktur. Bk. Andıran Örgenler Andırışlar Kuramı Benzetili.

4. Estetik : Antikçağ Yunanlılarından beri yakın zamanlara kadar güzel yazı ya da şiirlere benzer (Os. Nazire) yazmak ustalık sayılmış bu bakımdan güzel sanat yapıtları örnek tutulmuştur. Günümüz sanatında bu sadece bir taklit sayılır ve sanatdışı bir olgudur.

5. Tanrıbilim : Bk. Analogie Propre Analogie Métaphorique Analogon Rationis.

6. Dilbilim : Andırım dilbilimin başlıca yöntemlerinden biridir. Yeni sözcükler örneksemelerle türetilir.

7. Fizik : Bilinen benzeyişlerden bilinmeyen benzeyişleri çıkarmada kullanılan mantıksal andırım yöntemi fizik biliminde de başarıyla kullanılmıştır. Örneğin bunlar gücü önceden bilinen beygir gücüne benzetilerek ölçülmüştür.

8. Astronomi : Fizikte olduğu gibi astronomide de aynı mantıksal benzetme yöntemiyle önemli sonuçlar elde edilmiştir. Örneğin dünyamızdaki fizik ve kimyasal koşullara benzer koşullar bulunduğu için Ay'a adam göndermeye girişilmiştir.

9. Bilgi kuramı : Andırım yöntemi benzeyişten sonuç çıkarmada tanımlamada ve sınıflandırmada yararlıdır. Örneğin Claude Bernard et yiyicilerin kırmızı ve ot yiyicilerin sarı renkli idrar çıkardıklarına bakarak ot yiyici tavşanın aç bırakılınca kendi kendin yediği eşdeyişle yedek besinleriyle beslenerek ot yiyicilikten et yiyiciliği geçtiği sonucunu çıkarmıştır. Huygens ışığın bir dalga olduğunu ses titreşimleriyle ışık titreşimleri arasındaki benzeşmeye dayanarak bulmuştur. Andırım yöntemi ortak özellikleri bulunan nesnelerde birinde bulunan başka bir özelliğin ötekine de bulunabileceği olasılığına dayanır. Ne var ki bu bir olasılıktır ve bilimsel kesinlikten yoksundur. Bundan ötürüdür ki yüzyıllar boyunca deney ve gözlem yerine kullanılmış olan andırış yöntemi birçok başarılı sonuçlar elde etmesine rağmen bugün kullanılmamaktadır. Bununla beraber kimi bilginler başka yöntemlerle de denetlemek koşuluyla andırış yönteminin bugün de kullanılabileceği ve yararlı sonuçlara yol açabileceği kanısındadırlar. Ne var ki andırım tek başına bir tanıt olamaz ve başka yöntemlerle denetlemediği hallerde güvenilir bir tanıtlama değildir. Tanıtlama sorunun dışında andıranını yapma yoluyla bir çok yeni buluşları gerçekleştirebilir.


Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 21.11.2012, 20:58   #15 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Felsefi Terimler


ANIKLIK

(Os. İstidat Layık Kabiliyet Ehliyet Muvafakat Fr. Aptitude Al. Eigung İng. Ability) Doğal yetenek.

1. Etimoloji : Anıklık terimi Uygurca hazır tamam yetkin anlamlarına gelen anığ kökünden türetilmiştir. Osmanlıcada bu terim çeşitli karşılıklarla bir hayli karıştırılmıştır. Örneğin Ahmet Naim İlmünnefis çevirisinde Fransızca aptitude terimini kabiliyet terimiyle çevirdiği gibi passibilité capacité faculté receptivité vacation terimlerini de aynı karşılıkla karşılamıştır. Oysa Fransızca aptitude terimi Hind-Avrupa dil grubunun bağlamak tutturmak dokunmak yetişmek çıkmak anlamlarını kapsayan ap kökünden Latinceye aynı anlamlarla apere sözcüğüyle geçmesinden türemiştir. Türkçede tam karşılığı doğal elverişlilik ya da doğal yetenek (Os. İstidat)'tir.

2. Ruhbilim : Anıklık bir işi daha az çabayla ve daha yetkinlikle yapmayı sağlayan doğal elverişliliği dilegetirir. Bk. Alışkanlık Yatkınlık Edinilmiş Anıklık.

3. Tanrıbilim : Ruhbilimsel anlam Tanrı vergisi olarak nitelenir. Gönülde duyulan Tanrı çağrısı (Os. Hidayet Fr. Vocation) anlamında da kullanılır. Bk. Yetenek.



Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 21.11.2012, 20:58   #16 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Felsefi Terimler

ANLAM BİLİM

Anlamları inceleyen bilim. Semantik olarak da bilinir. Anlambilim felsefi ya da mantıksal ve dilbilimsel olmak üzere iki farklı açıdan ele alınabilir. Felsefi ya da mantıksal yaklaşım göstergeler ya da sözcükler ile bunların göndergeleri arasındaki bağlantıya ağırlık verir ve adlandırma düz anlam yan anlam doğruluk gibi özellikleri inceler. Dilbilimsel yaklaşım ise zaman içinde anlam değişiklikleri ile dilin yapısı düşünce ve anlam arasındaki karşılıklı bağlantı gibi konular üstünde durur.

Felsefe ve dilbilim alanlarında anlambilim bir dilin göstergeleri ile bunların anlamları arasındaki bağlantının incelenmesidir. Anlambilime farklı yöntem ve amaçlarla yaklaşılsa da her iki alan da insanların dilsel anlatımlardan nasıl anlam çıkardıklarını açıklamaya çalışmıştır.

Felsefe sorunları bir dil içinde ifade edilmek zorunda olduklarından sonunda dilin kendisi ile ilgili soruşturmalar haline dönüşürler. 1920’lerde ve 1930’larda olgucu okulun mantıkçıları dile matematik ve mantıkta bulunan kesinliği ve açıklığı getirmeye çalışmışlardır. Onlara göre “doğal diller” açıklıktan ve kesinlikten uzaktır. Bu nedenlerden belirsizlik ve çokanlamlılıktan arınmış “ideal” bir dil üzerine kurulu bir anlambilim kuramı geliştirmeye çalışmışlardır.


Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 21.11.2012, 20:59   #17 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Felsefi Terimler

ANTİNOMİ (Çatışkı)

Saltığı çözümlemek için usun düşmek zorunda bulunduğu çelişki. Kant terimidir.

Alman düşünürü Kant’a göre saltığın alanındaki bütün önermeler çatışıktır. Çünkü bu önermeler üzerinde deney yapılamayacağı için karşılıkları da aynı güçle ileri sürülebilir. Sözcük oyunlarına dayanan kozmolojik tanıtlarsa her iki karşıt önerme için ileri sürülebilir. Kant nesneye olduğu gibi özneye de kesin bir bilinemezlik yakıştırır ki bu gibi kozmolojik önermelere saf usun çatışkıları adını verir ve bunları dört ana çatışkı da toplar.

1) Nicelik çatışkısı:”Evren sınırlıdır-evren sınırsızdır “

2) Nitelik Çatışkısı:”Özdek bölünmez atomlardan yapılmıştır-özdek sonsuzca bölünebilir.”

3) Bağıntı çatışkısı: “Her şey zorunlu olarak bağıntılıdır-hiçbir şey zorunlu olarak bağıntılı değildir.”

4) Kiplik çatışkısı: “Evrenin nedeni olan zorunlu bir varlık vardır-evrenin nedeni zorunlu bir varlık değildir.”

Kant’a göre anlık duyumsal deneyin sınırlarını aşamayacağından duyumsal deneyin dışında kalan bu gibi önermelerin savı kadar karşı savı da aynı kesinlikle tanıtlanabilir bu halde hem savı hem karşı savı doğru saymak gerekir ki bu bir çatışkıdır.


Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 21.11.2012, 21:00   #18 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Felsefi Terimler

ANTROPOMORFİZM

İnsan niteliklerini başka bir varlığa özellikle Tanrı’ya aktarılması.

İlkel insanlarda başlayan bu tasarım önce cansızları canlı saymakla başlamıştır. Daha sonra tanrılara çeşitli mitolojilerde görüldüğü gibi insan biçimi ve nitelikleri yakıştırılmıştır. Bu anlayış antikçağ Yunanlılarında Homeros-Hesiodos ikilisinin tanrıları insan biçiminde ve insan niteliğinde olarak düşünmeleriyle başlamıştır. Homeros-Hesiodos’un mitolojik tanrıları insanlar gibi; sevişirler düşünürler kıskanırlar acı çekerler ve birbirlerinin ayaklarını kaydırırlar. Bu anlayışın nedeni Yunanlıların her şeyi canlı devimli biçimli düşünme eğilimleridir ve ilkel canlıcılığın izlerini taşır. Antropomorfizmin örnekleri ilahi dinlerde de görülür. Örneğin Hıristiyanlığın Andians tarikatı kutsal kitaptaki sözlerin gerçek anlamıyla anlaşılmasını önerir ve örneğin tanrının eli deyimini etki anlamında değil insanlardaki al anlamında anlar. Müslümanlık ve Yahudilik’ de bu örtülü bir biçimde gerçekleşmiştir.


Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 21.11.2012, 21:00   #19 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart

A POSTERİORİ

Deneyden sonra ve onun ürünü olarak elde edilendir. Deneyden önce ve ondan bağımsız olarak anlamını dile getiren Latince apriori deyimiyle birlikte kullanılır. Kant’ın felsefesinde önemli yer tutar.




ARİSTOTELESCİLİK

Alm. Aristotelismus Fr. aristotelisme İng. Aristotelism es. t. Aristetalisiye (Felsefe ve Tanrıbilimde) Yunan filozofu Aristoteles'e dayanan deneysel gerçekçi eğilimli aynı zamanda ereksel bir dünya görüşü niteliğindeki düşünce doğrultusu.


AŞKIN (transcendant)

Üstün olan insanlık düzeyinin üstüne çıkan (Tanrı).




AUGUSTİNUSÇULUK

Alm. Augustinismus Fr. augustinisme İng. Augustinism
Bir yandan.Platonculuk ve Yeni Platonculukla Hıristiyan düşüncesini birleştirmeye öte yandan felsefenin ağırlık noktasını öznel-ruhsal alana (içdeney fizikötesine) kaydırmaya çalışan Augustinus'a bağlı öğreti.
// Bu öğreti Aristotelesçilikle karşıtlık içindedir. mayacağımız şey. Gerçekliği aşan doğa üstü.




Konu Asi Ruh tarafından (01.02.2014 Saat 20:35 ) değiştirilmiştir.
Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Alt 21.11.2012, 21:07   #20 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Felsefi Terimler

A PRİORİ

Deneyden önce alan. Deneyden sonra olan anlamındaki Aposteriorinin (sonsal) karşıtıdır.

Deneyden çıkarsamadığı ve bundan ötürü de deneyden önce olduğu varsayılan bilgi sorunu antikçağ yunan düşüncesinde oluşmuş skolastiklerce geliştirilmiştir Alman düşünür Kant’ın sisteminde önem kazanmıştır. Her iki terimi de ortaya atan XIV. Yüzyıl skolastiklerinden Albert le Grande de Saxe’tır. Antikçağda Aristoteles tümelden tikele yapılan uslamlamayı önsel kanıt (apriori) ve buna karşı tikelden tümele yapılan uslamlamayı sonsal kanıt (aposteriori) saymıştır. Çünkü birincisinde ussal bir ilkeden ikincisindeyse duyumlarla algılanan ve bundan ötürü de deneysel olan bilgilerden yola çıkılıyordu. Birincisi önsel bilgiden yola çıkan bir tümdengelim uslamlama ikincisi sonsal bilgiden yola çıkan bir tümevaran uslamlama’ydı. Özellikle Hıristiyan metafiziği tanrının varlığını kanıtlamak için deneyden yaralanmak imkansız bulunduğundan zorunlu olarak ussal ve bundan ötürü de önsel olan(apriori)’dan yararlanmıştır. Gerçekte hiçbir önsel bilgi bulunmadığı halde önselliğin yüzyıllarca savunulmasının gerçek nedeni bu zorunlulukta yatar.idealist felsefe tarihi bir bakıma böylesine bir savunmanın tarihidir. Fakat bilimsel açıdan hiçbir önsel bilgi yoktur

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.

Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 06:40