|
Felsefe - Sosyoloji kategorisinde açılmış olan Pskilojide Kavramlar konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
01.02.2014, 20:49 | #11 (permalink) |
Özel Üye | Cevap: Pskilojide Kavramlar Anomi Anomi genel olarak sosyal bağın zayıflamasını ifade etmektedir. Ancak Parsons'ın modern çağdaş sosyal bilimin merkezi kavramlarından biri saydığı anomi kavramı sosyal bilimlerin tarihi boyunca farklı çağrışımlar ve anlamlarda kullanılmıştır. Etimolojik olarak anomos (yasasız yasası olmayan) ve türevi anomia sözcüklerinden gelen anomi kavramı sözcük anlamıyla normsuz yasasız olma durumunu ifade etmektedir. Ancak sosyologlar anominin kavramlaştırılmasında farklı bakış açıları sergilemektedir: Hangi yasa ve normların söz konusu olduğu yasa ve normların salt yokluğunun mu yoksa saygınlığının azalmasının ve karşı çıkılmasının mı söz konusu olduğu tek bir anominin mi olduğu yoksa pek çok anomiden mi söz edilebileceği gibi hususlarda farklılıklar gözlenmektedir. Yine anomi çerçevesinde ele alınan olgularda da büyük bir çeşitlilik görülmektedir. Örneğin kolektif şiddet hareketlerinde bireysel pasiflik ve ilgisizlikte sınırsız istek ve tutkularda geleceğe yönelik umutların kaybında farklı normlar arası çatışmalarda toplumda ve kurumlarında normatif sistemin yıkılmasında eylem hedef ve amaçlarının belirsizliğinde anomiden söz edilmiştir (Besnard 1987). Anomi konusuna eğilen teorisyenlerden Durkheim'a göre anomi kavramı genel bir deyişle bireylerin belirli bir toplumda insan davranışlarını düzenleyen ve idealleri yansıtan sosyal değerlerle ilişkisinin zayıflaması veya kopmasını ifade etmektedir. Merton gibi diğer bazı sosyologlara göre ise toplumda entegrasyon aygıtları işlemediğinde anomi belirir. Anomi durumu sosyal normlardan sapma durumudur. Toplumun bireye önerdiği amaçlar ile bireyin bu amaçlara ulaşma konusunda genellikle sosyal statüsüne göre sahip olduğu meşru imkanlar birbiriyle uyuşmadığında anomi eğilimi güçlenir. |
01.02.2014, 20:49 | #12 (permalink) |
Özel Üye | Cevap: Pskilojide Kavramlar Anomik Kişilik Ölçeği Anomi olgularının emprik düzeyde incelenmesi çerçevesinde Srole tarafından geliştirilen bu ölçek kişilerin sosyal entegrasyon düzeylerini belirlemeyi amaçlamaktadır. 1956 yılında geliştirilen ve 1960'lı yıllarda yaygın olarak kullanılan ancak daha sonraki yıllarda kavramsal arkaplanının zayıflığı nedeniyle eleştirilen Srol Ölçeği bireyin diğerleriyle ve toplumla ilişkilerini nasıl gördüğü üstünde odaklasan beş maddeli kısa bir ölçektir. Ölçeğin anomiyi bir olgu olmaktan çıkarıp kişilerin bireysel ruh haline ilişkin bir değişkene dönüştürdüğü ve anemiden ziyade diğerlerinden kuşkuyu içeren genel umutsuzluk duygusunu ya da karamsarlığı Ölçtüğü üstelik soru yapısı itibariyle kişileri pozitif cevaplamaya ittiği ve bu nedenle de 'anomik' kişilerin oranını yapay olarak yükselttiği öne sürülmüştür (Mignot 2002). |
01.02.2014, 20:50 | #13 (permalink) |
Özel Üye | Cevap: Pskilojide Kavramlar Anti-Psikiyatri Anti-psikiyatri terimi genel olarak psikiyatri ve psikanalizin Ortodoks biçimine karşı 1955 ile 1975 yılları arasında gelişen eleştirel hareketi ifade etmektedir. David Cooper tarafından belirli bir bağlamda ortaya atılmış olan terim daha sonra anlam genişlemesine uğrayarak Batı dünyasında hakim psikiyatrik anlayış ve kurumlara radikal bir politik karşı çıkma hareketi şeklinde yayılmıştır: İngiltere'de David Cooper ve Ronald Laing ABD'de Thomas Szasz ve Gregory Bateson (Palo Alto Ekolü) İtalya'da Franco Basagliovb. Michel Foucault ve Gilles Deleuze de Fransa'da anti-psikiyatrik karşı çıkışın farklı bir versiyonunu ortaya koymuşlardır. Anti-psikiyatri bir bakıma kurumsal psikoterapinin mantıksal devamı olmuştur (Roudinesco ve Plon 1997): Zira kurumsal çerçevedeki psikolojik tedavi kötü durumdaki akıl hastanelerinin reformu ve terapi personeli ile hasta ilişkilerinin iyileştirilmesine çaba harcarken anti-psikiyatri akıl hastanesinin ve ruh hastası kavramının ortadan kalkmasını savunmuştur. Roudinesco ve Plon'un belirttiğine göre anti-psikiyatri akımı Mary Barnes isimli bir hemşirenin serüvenini bayrak edinmiştir. Tedavisi imkansız bir şizofreni teşhisiyle 40 yaşlarındayken Kingsley Hail hastanesine kapatılan Mary Barnes orada 5 yıl boyunca kaldıktan sonra (bir bakıma sembolik olarak öldükten sonra) 'yeniden doğmuş' ressam olmuş ve kendi 'cehenneme yolculuk' ya da serüveninin kitabını yazmıştır. Cooper daha sonra (1967) anti-psikiyatriyi bir ütopya olarak da konumlamaya ve ezilmiş halkların kurtuluş hareketi çerçevesine oturtmaya çalışmıştır: Komün hareketi sırasında "Ezenlerin saatine son; ezilenlerin saati geldi" tarzı sloganlarla duvar saatlerine ateş eden göstericileri saygıyla anmıştır. Anti-psikiyatri hareketi kısa sürmesine karşılık son derece etkili olmuştur. |
01.02.2014, 20:50 | #14 (permalink) |
Özel Üye | Cevap: Pskilojide Kavramlar Arketip Arketipler Jung'un ifadesiyle kolektif bilinçaltının içerikleridir. Bir tür ilkel atavi imajlar diyebileceğimiz arketipler davranışlarımızı yönlendirir ve folklor malzemesi sanat eseri masal ve efsane gibi kişisel veya kolektif üretimleri etkiler. Bu nedenle terapi veya formasyon gruplarının çalışmalarında Grek ve Roma Doğu Musevi Hıristiyan ve İslam mitolojilerinin temel folklor figürlerine dayanılarak grup söylemlerinin analizi yapılmaktadır. Örneğin Yunus Peygamber ve Yunus Balığı Ödip ve Babanın Ölümü Kronos'un Kendi Çocuklarını Yemesi Kaybolan Cennet Graal Efsanesi Ebedi Dönüş Ölümlü-Ölümsüz İkizi Habil ve Kabil gibi figürler söylemlerin deşifre edilmesinde kullanılmaktadır. |
01.02.2014, 20:50 | #15 (permalink) |
Özel Üye | Cevap: Pskilojide Kavramlar Ashby Yasası Sibernetik teorisyenlerinden W. R. Ashby (1958) tarafından karmaşık organizmaların (insan makine ekipman seti vb.) özelliklen konusunda ortaya atılan bu yasaorganizma ile çevrenin etkileşiminde organizmanın çevresel mesajlara veya uyaranlara karşılık verme kapasitesini ifade etmektedir. Ashby'e göre "bir organizma için bozucu etkenlerin türlülüğü ne kadar büyük ve kabul edilebilir durumların türlülüğü ne kadar küçükse organizmanın tepki yeteneği o kadar büyük olmalıdır". Ashby yasası sibernetik sistemlerde entropiyle mücadele etmenin temel ilkesi olarak nitelendirilebilir. |
01.02.2014, 20:50 | #16 (permalink) |
Özel Üye | Cevap: Pskilojide Kavramlar Ayna Benlik Ayna benlik (looking-glass şelf) kavramı benliğin kişiler arası ilişkiler içersinde ve diğerlerinin tepkilerine göre oluştuğunu vurgulayan benlik anlayışının anahtar kavramlarından biridir. Ayna benlik kavramı teorik temellerini Hegel'in Efendi-Köle Diyalektiğinde ve Cooley ile Mead'in benlik anlayışlarında bulmaktadır. |
01.02.2014, 20:50 | #17 (permalink) |
Özel Üye | Cevap: Pskilojide Kavramlar Ayna Etkisi Literatürde diyadik etki olarak adlandırılan bu olgu bir çift ya da ikili oluşturan bireylerden birinin davranışının diğerinde benzeri davranışı meydana getirme eğilimidir. Bu terim genellikle kendini açma olgusunun karşılıklılığını ifade etmek için kullanılmaktadır. |
01.02.2014, 20:51 | #18 (permalink) |
Özel Üye | Cevap: Pskilojide Kavramlar Ayrımcılık Ayrımcılık (discrimination) Latince ayırma anlamına gelen discriminatio sözcüğünden gelmektedir. Terim felsefi (doğruyu yanlıştan ayırma) ekonomik (fiyatların ayrımı) kullanımları dışında toplum alanına aktarıldığında avantajsız bazı sosyal kesimlerin deri rengi isim farkı cinsiyet din gibi nedenlerle ayrımını ifade etmekte ve ideolojik bir konotasyon kazanmaktadır. Ayrımcılık sosyal psikoloji vokabülerinde bir bireyin sadece belirli bir gruba aidiyeti dolayısıyla olumsuz muamele ve davranışlara maruz kalması olgusunu ifade etmektedir Ayrımcılık önyargıların davranışa dönüşmesi olarak tanımlanabilir. Ayrımcılık farklı konularda ve farklı gruplara karşı söz konusu olabilir: Örneğin etnik ayrımcılık yabancı veya göçmen işçi düşmanlığı mezhepçilik cinsiyetçilik vb. |
01.02.2014, 20:51 | #19 (permalink) |
Özel Üye | Cevap: Pskilojide Kavramlar Azınlık Etkisi Küçük gruplarda azınlık etkisi (minority social influence) başta Moscovici (1969 1976) olmak üzere çeşitli sosyal psikologlar (Lage Naffrechoux Nemeth Wachtler Paicheler vb.) tarafından incelenmiş ve kavramsallaştırılmıştır. Moscovici'ye göre toplumun bireyleri genel bir modele uyma yönündeki tüm zorlamalarına rağmen azınlıklar ve sapanlar bazen yeni yaşama düşünme davranma tarzları yaratmayı ve çoğunluğun bunlara katılmasını sağlamayı başarmaktadır. Bu olgu psikolojide hakim olan işlevselci anlayışın dışında ele alınmalıdır. Bu anlayışta birey veya grup davranışı onun sistem ya da çevre içinde yer almasına yöneliktir. Bireyin uyması gereken koşullar belirli; gerçeklik tek biçimli; uyulacak normlar herkes için geçerlidir. Normu izleyenlerin davranışı işlevsel ve uyumlu sayılır. Oysa Moscovici'nin genetik model dediği ikinci bir yaklaşım mümkündür. Burada çevre ve formel/enformel sistemler birer veri gibi düşünülmez bunlar onlara katılanlar ve onlarla birlikte yaşayanlar tarafından tanımlanır ve üretilir. Genetik model sosyal gerçekliği bir veri gibi değil inşa edilmiş olarak görür; birey ve grup arasında karşılıklı bağımlılığın bulunduğunu grupta etkileşim olduğunu varsayar; olaylara denge açısından değil çatışma açısından bakar. Moscovici'nin anlayışı birkaç temel ilkede özetlenebilir: Birincisi her üye grup içindeki mertebesinden bağımsız olarak etkinin potansiyel bir hedefi ve kaynağıdır. Etkiçoğunluktan azınlığa ve azınlıktan çoğunluğa olmak üzere iki yönde de işler. İkincisi sosyal kontrol kadar sosyal değişme de etkinin bir hedefidir. Tüm toplumlar tanımlan gereği heterojendir. Gruplar arasında amaç ve eylem yolları bakımından farklar vardır. Sosyal kontrol ve sosyal değişme iki önemli güç olarak sosyal alanın çeşitli kesimlerinde birbirini bazen tamamlar. Üçüncüsü; etki süreci çatışmaların üretimine ve çözümüne doğrudan bağlıdır. Çatışma etkinin zorunlu koşuludur. Dördüncü olarak; bir birey veya alt-grubun grubu etkilemesinde temel başarı faktörü davranış stilidir. Beşinci olarak; etki süreci objektiflik tercih ve orijinallik normları tarafından belirlenir. Nihayet etki biçimleri arasında uymadan başka standardizasyonu ve yeniliği saymak gerekir. Standardizasyon bireylerarası etkileşimin bu bireylerin görüşlerinin tesviyesi ve kompromi ile sonuçlanması durumunda; yenilik ise yukarıdan (liderin dayatması) veya aşağıdan (azınlık etkisi) gelen taleplerle yeni görüşlerin öne çıkması durumunda söz konusudur. Bu perspektifte azınlık terimi bir grupta çoğunluktan farklı birtakım ortak yargı değer davranış ve görüşlere sahip olan küçük bir alt grubu (grubun yansından az sayıda kişiden oluşan bir fraksiyon) nitelendirmekle birlikte burada alt-grubun mutlak bir marjinalliği söz konusu değildir; çünkü günlük yaşamda bireyler çeşitli ortamlarda bulunur ve pek çok referans grubuna mensupturlar. Bir alt grup bir grupta azınlıkta iken diğerinde çoğunlukta olabilir. Bu alt grup için hangi referans grubu "hayati" nitelikte ya da önemli ise buna göre azınlık veya çoğunlukta olmasından söz edilir (Doms ve Moscovici 1984). Azınlıklar sosyal olarak görünür bir değişmeye yol açmasalar bile bireylerin algı veya yargılarını değiştirebilir. Pek çok kişi grup halindeyken çoğunluk etkisine uyma gösterip tek başına kaldığında tekrar eski pozisyonuna dönebilir; burada sanki grup halindeyken kolektif kimliğe bağlanış ve daha sonra tekilliğine dönüş söz konusudur. "Azınlıkların kimliği sosyal olarak tanınmak ve görünür hale gelmek üzere giriştikleri etkinliklerde ve farklılıklarının talebi ve bilinci içersinde oluşmaktadır" (Aebischer ve Oberle 1990). Azınlık bireyleri için farklılıklarında sosyal olarak tanınmak etkinin dinamiğini oluşturur. |
01.02.2014, 20:51 | #20 (permalink) |
Özel Üye | Cevap: Pskilojide Kavramlar Başarı Güdüsü Motivasyon çalışmalarında insanın temel güdüleri arasında sayılan başarı güdüsü (need for achievemeni) kabaca bir işi en iyi şekilde yapma eğilimi olarak tanımlanabilir. Psikolojik temelli modernleşme teorisyenlerinden McClelland (1961) başarı güdüsünün belirli bir toplumdaki dağılım ve düzeyinin modernleşme olgusunu ve ekonomik kalkınmayı açıklayan temel faktör olduğunu öne sürmüştür. |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |