Galatasaray iyi ve doğru yolda ilerlemeye devam ediyor. Ancak henüz olmayanların olmuş gibi gösterilmesi de bu yolda ki en ciddi tehlike gibi. Başımızda ki Fatih hocamızın bu oyunlara geleceğine inanmadığım için içim rahat. Eğer gidilecek yol çok uzun ve zorlu ise herşeyden evvel nereden geldiğimize bakmak zorundayız. Birilerinin ısrarla rüya takım ,peşin şampiyon hatta şampiyonlar ligi yarı finalisti ilan ettikleri takım henüz yolun başında bile değil. Ancak şu da bir gerçek ki bütün bu beklentilere cevap verecek potansiyele sahibiz. Yeter ki dedikodulara ,palavralara kulaklarımızı tıkayalım ve takım bütünlüğü içinde terlemeye devam edelim.
Bu takım fazla değil 2 sene evvel ligde ilk 10 a girmeye uğraşan ,averajı eksilerden kurtulamayan ,futbol adına ortya hiç bir pozitif değer koyamayan bir sıra takımı haline gelmişti. Taraftarı için maç günü ceza günü anlamına geliyordu. Doğrusu ya hepimizin psikolojisin bozdular. Şimdi kimse dönemin yönetimlerine sallamasın boşuna çünkü bu yönetim gibi o yönetimler de transfer yapıyorlardı. Hatırlarsanız Lincoln ,Elano ,Keita ,Jo Alves ,Dos Santos ,De Santchis ,Leo Franco ,Kewell ,Baros , Misimoviç ,Neil ,Meira gibi yıldız isimler hava alanında binlerce taraftar tarafında omuzlarda karşılanmışlardı. Hatta hemen arkalarından umut diye alınan Pino ,Stancu ,Culio ,Cana ,İnsua ,Zapata gibi isimlerle boşa giden yılların "transfer zenginliğni" daha net ortaya koyabiliriz. Elbette ki bu dönem gelen hocalardan Frank Rijkaard kariyeri ile hepimizi çok ama çok büyük hayellere sevk etmişti. Feldkamp ,Bülent Ünder ,Skibe ,Bülent Korkmaz ,Hagi gibi hocalarda de aynı süreçte başımızda yer alan isimlerdi.
Şimdi birileri mutlaka çıkacak ve bu isimlerden bazıları ,bir çoğu ya da geneli için ben istememiştim ,ben söylemiştim ,ben biliyordum gibi sözler edecektir. Ama emin olun ki Fatih Terim için de ,Selçuk İnan için de ,Muslera ,Elmander ,Melo gibi isimler için de olumsuz ve umutsuz görüş bildiren birileri vardı. Ancak örneğin 2005 yılında Barcelona yı seyreden hangi futbol sever Rijkaard ın Galatasaray a gelmesine muhalefet edebilirdi ki? Adam İspanya da şampiyonluklara ,kupalara ambargo koymuş ,şampiyonlar ligini kazanmış üstelik alt yapıdan takır takır genç oyuncular çıkartmış ,sahada şiir gibi oynayan bir takım yaratmış bir hoca için olumsuz referans vermek pek akılcı ve kolay olmamalı ,elbette medyum ,falcı filan değilseniz.
Sonuçta hatalar oldu ,yanlışlar oldu ,şanssızlıklar ,zaaflar ,beceriksizlikler oldu. Oldu da oldu ,hep üst üste geldi ve takım belki de tarihinin en kötü dönemlerini yaşamaya ,taraftar ise umutsuzluğa ,üzülmeye mahkum oldu. Kulüp bu kaoslar yaşarken 1996-2000 arası Galatasaray ın erişilmez başarıları ile Galatasaray sevdasına kapılan genç taraftar kırılgan yapıyı ortaya çıkardı. Galatasaray ilke ve geleneklerine aykırı ,Galatasaraylı duruş ve felsefesine ters olaylar kulübün tarihine başarısızlıktan çok daha kara bir leke olarak geçti ki yüz karası bir mali genel kurulla bu durum ayyuka çıktı.
Hiç bir Galatasaray lı hiç bir Galatasaray başkanına hakaret etmek hakkına sahip değildir ,geçtim Galatasaraylıyı hiç bir insan evladı buna teşebbüs dahi edememeli. Hiç kimse Galatasaray formasını terleten hiç bir sporcuya hakaret ,alay ,küfür ,aşağılama ile saldırıp bunu eleştiri kandırmacası ile demokratik hak platformunda doğru gösteremez. Eğer şu futbolcu bu maçta şöyle hatalar yaptı ,son 3-4 maçtır da zaten şöyle hataları var ,hoca şöyle yanlışlar yapıyor ,bu takım şu sistemle daha iyi oynar ,şu rakibe karşı bu futbolcu daha yararlı olurdu gibi eleştiriler olursa ya da işte şu futbolcu potansiyel açıdan bu takımın formasını giyecek yeterliliğe sahip değil türünden eleştirel görüşlere katılır ,karşı çıkar ,ekleme yapar ancak saygı duyarım. Ama temeli Galatasaray sevgisine dayanan ,katılımcılarının ortak paydası Galatasaray olan böyle sitelerde "antisabri" gibi nickler ile yorum yapılmasına da buna müsamaha gösterilmesine de karşı çıkarım. Sonuçta Sabri bu takımın alt yapısından yetişmiş ,bu kulübe hizmet eden ,kaptanlık yapan bir sporcudur. Yok eğer bu adam şikeye ,şaibeye ,teşviğe ,bahise filan karışmış ise gelin beraber asalım. Eğer elinden geleni yapmıyor ise ,formasını terletmiyor ise ,kötü niyetle mücadelden kaçıyor ,takım içinde gurupçuluk yapıyor ise gelin hep beraber kovalım. Birileri sormadan ben söyleyeyim ki Sabri sadece bir isimdir burada ,dün Servet içinde aynılarını yazardım ,sorun asla isimlerde değildir ,tek önemli olan isimlerin giydikleri formadır zaten aslolan da budur.
Galatasaray geçen sezon yönetimin yaptığı Fatih Terim hamlesi ile yeni bir yola girdi. Fatih hoca işe Florya dan yani işin mutfağından başladı. Takımın herşeyden evvel takım olgusuna erişmesini sağladı ki önce ki dönemler de başarısızlığın gerçek sebebinin takım değil futbolcular topluluğu olmak olduğunu gösterdi. Florya ya sevgi ,barış ve kardeşlik havası geri geldi. Son derece dar ve kısıtlı bir rotasyonla her türlü saha içi ve saha dışı etkene rağmen bir şampiyonluğu iki kere kazanmak zorunda bırakılmasına rağmen şampiyonluk geldi. Bu sezon yapılan önemli transferler ile rotasyon çok daha zengin bir hal aldı. Özellikle kanatlar ve forvet hattımız hocaya kaliteli ,zengin bir seçenek sunmakta. Ancak Selçuk ve Melo ideal ikilisi hala alternatifsiz görünüyor ki bunu da atlamayalım. Sezon başında kazanan ama çok gol yiyen takım şu sıralar kazanan ve kolay gol yemeyen bir şekle geldi.
Manchester maçı çok pozisyon vermemize rağmen bir dünya devine karşı üstelik deplasman da 2 penaltısı hakeme kurban giden ,3 topu direkleri döven ve 3 tane de net gol kaçıran bir takım seyrettirdi bize. Rakip ayırt etmeden kendi bildiğini oynayan takım hepimizi gururlandırdı ki hoca da yenildiğinde bile gurur duyulacak bir Galatasaray yaratacağım demişti. Akhisar maçı için yazacak bir şey yok bence. Güzel bir antreman maçı oldu. Sercan gol attı ama bence 3. golün başlangıç pası daha önemli bir artısıydı. Riera için olumlu ya da olumsuz bir yorum yapamam çünkü karşısında rakip filan yoktu. Maçın benim açımda güzel olan tarafı futbolcularımızın paylaşım ve takım için özverileriydi. Burak Sercan a ,Hamit ise Burak a kendi gollerini armağan ettiler. Gerçekten bu sezon ligede kalması mucize olan bir rakibe karşı çok kolay ve zayıf bir maçtı. Ancak bu hafta oynayacağımız Ordu maçı emin olun ki hiç kolay olmayacak.
Biz kulüp olarak iyi ve doğru bir yola girdik. Gerek yönetim gerekse teknik ekibimiz sağlam ve cesur adımlarla ilerliyorlar. Sahada diş geçiremeyenlerin ne gibi saha dışı oyunlara baş vurduğunu artık hepimiz biliyoruz ve bu oyunlara gelmeyeceğiz demek isterdim. Ancak bu konuda maalesef taraftara değil tecrübeli hocama güvenmek zorundayım. Çünkü şike sürecinde gördüklerimi aklım hala almıyor. Bizi kirli ,lekeli ,şaibeli bir platformun ortasında durmaya mahkum ederlerken taraftarımızın hala transfere ,galibiyete ,mağlubiyete odaklanması ,tuzaklara gözü kapalı dalmasına ,lekeli olanların çektiği yere gözü kapalı gitmesine ,kendi iç hesaplarıyla gerçeklere gözlerini kapatmasına hiç bir anlam veremedim. Ve son olarak şunu tekrar ve üstüne basa basa söylemekte yarar görüyorum ,gittiğimiz yol son derece doğru bir yol. Ama yolun çok başındayız henüz ,özellikle medyanın dolmuşuna gelmeyelim lütfen ,kendimizi olmadığımız yerlerde görmek yarın olacağımız yerlere varmamıza engel olacaktır. Bize düşen doğru giden takımımıza her ferdiyle sahip çıkmak ,destek olmaktır.