Doğru söz ve dürüst olmak ile ilgili hadisler


Allah’ın emirlerine karşı gelmekten sakının ve sadakatli insanlarla beraber olun.

Allah’a teslim olan erkekler ve teslim olan kadınlar, İslam dinine iman eden erkekler ve iman eden kadınlar, ibadet ve taate devam eden erkekler ile ibadet ve taate devam eden kadınlar, sadık erkek ve sadık kanla, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, hayır yolunda infak eden erkekler ve infak eden kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve çok zikreden kadınlar var ya, işte Allah onlara mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.

“Onlara düşen; itaat etmek ve tatlı söz söylemektir. İş ciddiye bindiğinde, Allah’a verdikleri sözde dursalardı, kendileri için elbette daha hayırlı olurdu.”

Abdullah İbn Evi Evfa (radıyallahu anhuma) demiştir ki: Allah Resulü (sallalahu aleyhi ve sellem) düşmana karşılaştığı bir harpte hemen savaşmaya başlamamış güneş batıya meyledinceye kadar beklemişti. Sonra askerlerin içinde onlara hitap etmek için ayağa kalktı ve şu konuşmayı yaptı: “Ashabım! Düşmana karşılaşmayı arzu etmeyin! Bilakis Allah’tan af ve afiyet isteyin! Fakat olur da onlarla karşılaşırsanız o takdirede sabredip sebat edin! Ve şunu da iyi bilin ki cennet, kılıçların gölgesi altındadır.”

REsul-i Ekrem (sallalahu aleyhi ve sellem) bu konuşmanın ardından şöyle dua etti: “Ey Kur’an’ı indiren, bulutları gezdiren ve şu toplanan kabileleri damardağın eden Allahım! Şu küffar ordusunu perişan edip birliklerini boz! Bizi nusretine teyid edip onlara karşı muzaffer kıl!”

İbn Mes’ud (radıyallahı anh) demiştir ki: Nebiler Serveri (sallalahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular : “Doğruluk iyiliğe, iyilik de Cennet’e götürür. İnsan, kendini bir kere doğruya verip o yola yöneldi mi, hep doğru söyler, doğruyu araştırır; böylece o insan, Allah katında sıddik olarak yazılır. Yalan ise fücura o da Cehennem’e ulaştırır. Bir insan kendini yalana kaptırıp yalan söyleye söyleye neticede Allah katında kezzab olarak yazılır.”

Hasn İbn Ali İbn Ebi Talib (radıyallahu anhuma) demiştir ki: “Dedem Resulullah’ın (sallalahu aleyhi ve sellem) şu nasihatını ezberledim:” “içinde kuşku uyaran şeyleri bırak. Doğruluk insanın içinde itminan hasıl eder. Yalana gelince; o şüphe ve tereddüt hasıl eden şeydir.”

Sehl İbn Huneyf (radıyullahu anh) demiştir ki : Nebiler Serveri Efendimiz (sallalahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: “Şehit olmayı Cenab-ı Hakk’tan sadakat ve samimiyetle isteyen kimse yatağında ölse bile Allah onu şehitler mertebesine ulaştırır.”

Ebu Hureyre (radıyullau anh) demiştir ki: Resulullah (sallalahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu : “Allah’ın salat ve selamı üzerlerine olsun, önceki peygamberlerden biri gaza etmek üzere yola çıkarken ümmetlerine şöyle seslendi : “Yeni evlenmiş olup da henüz gerdeğe girmemiş, yaptığı evin henüz çatısını çatmamışi gebe koyun veya deve alıp yavrulamasını bekleyen kimseler peşime düşmesin!” Bu sözleri söyledikten sonra düşmanla karşılaşmak üzere yola çıktı.” İkindi sularında savaş alanına vardı. Güneşe hitaben : “Sen de ben de emir kuluyuz” dedi ve “Allahım güneşin batışını geciktir!” diye dua etti. bunun üzerine Allah ona fethi ihsan edinciye dek güneşin batması geciktirildi. Savaş sonrası ganmietler bir araya getirilip ortaya konuldu. Onları yakmak için gökten ateş indi fakat yakmadı. Bunun üzerine Peygamber : “İçinizde ganimetten mal aşırmış olanlar var. Haydi, her kabileden bir temsilci benim elini sıkıp biat etsin!” diye seslendi. Biat esnasında bir kişinin eli peygamberin eline yapıştı. O zaman “İhanet eden sizdedir. Derhal senin kabilene mensup kişiler gelip bana biat etsinler!” buyurdu. Gelenler arasında iki ya da üç kişinin eli peygamberin eline yapışınca onlara; ” Aşırmış olan mal sizdedir!” dedi. Adamlar gidip sığır kafasına benzer altından yapılmış baş getirdiler. Peygamber onu öteki ganimetlerin arasına koydu. Ateş düşüp hepsini yaktı ve kül etti. Zira ganimet bizden önce hiçbir peygambere ve ümmetine helal değildi fakat Allah zaaf ve aczimizi bildiği için onu bize helal kıldı.”