Tanrı’ya doğru, o meşhur yolculuk

[Link'i Görebilmeniz İçin Kayıt Olunuz.! Kayıt OL]

Tanrı dedi ki:

Nasıl bazı günler güneşli, bazıları da yağmurluysa siz de kendinizi bazı günlerde son derece enerjik, bazı günlerde ise bitkin hissedersiniz. Bazı günler çok sağlıklısınızdır, bazı günler kendinizi iyi hissetmezsiniz, hatta o günün atlatamayacağınızdan dahi eminsinizdir.
En iyisi kendinizi nasıl hissettiğinize çok da takılmamamızdır.
Canlarım sizin bir nihayetiniz yoktur. Siz ebedisiniz. Bedeninizin sizi temsil etmediğini gayet iyi biliyorsunuz. Giydiğiniz bir kostümdür o. Bedeninizi arkanızda bıraktığınızda sonsuz raddede mutlu olacaksınız. Sizi uçmaktan alıkoyan, bilmekten alıkoyan, elinizi kolunuzu bağlayan bir örtüyü çıkarmış gibi olacaksınız Yeryüzünde, bedeniniz dahilindeki bu kısa süreli esarete mahkum değilsiniz. Değeriniz burada ne süreyle yaşadığınızdan çok daha öte. Değeriniz sınırsız, bu nedenle de bedeninizin ne kadar süre yaşadığından bağımsız.
Bir kez bedeninizi attınız mı farklı bir rakımdasınızdır.
Aslında Cennet’in gözünüze iliştiği, onu anlık da olsa görüp yaşadığınız bazı anlar zaten vardır. Öyleyse direnç gösterecek ne vardır ki?
Dünyada yaşarken Dünyada yaşayın. Dünyada, bedeniniz dahilinde yaşadığınız süre sona erdiğinde ise harikulade bir yolculuğa çıkarsınız. Ev’e gider ve unutmuş olduğunuz her şeyi hatırlarsınız. Yeniden Ev’e gidersiniz. Bana yapılan bu meşhur yolculuğa ise herkes çıkacaktır.
Günü ya da saati bilmiyorsunuz. Hayatta olduğu gibi, zamanı gelince gelecektir o. Ve o zaman gelene kadar da bu iş sizin meseleniz, alakanız değildir.
Cennet’te alametler, semptomlar yoktur. Ağrılar ya da acılar yoktur. Korku yoktur çünkü korkacak bir şey olmadığını gayet iyi bilirsiniz. Ölüm, sizin için sahnenin, dekorun değişmesidir sadece. Dilerseniz deniz tutmasının ve hiçbir derdin, tasanın olmadığı bir gemide olduğunuzu da farz edebilirsiniz. Cennet’te kendinizi tasadan, kaygıdan hasta etmeniz imkansızdır. Korkular ve kaygılar yoktur. Yeryüzünde ise kaygılardan dolayı bedenler hasta olabilir. Eğer seçiminiz bu yönde olursa, bunu durdurabilirsiniz artık. Daha anlamlı, daha yapıcı düşünceler olabilir kararınız.
Cennet bilinci dahilinde her şey iyidir, her şey hayırdır. Şu anda tırnaklarınızı yiyor olsanız bile aslında sübtil olarak, ince seviyelerde Cennet’tesiniz şimdi. Tüm o kaygılar hiç içindir. Yaşadığınız koşullar tam da istediğiniz gibi olmayabilir, ama bu koşulların – o koşullardan ve diğer her şeyden çok daha muazzam olan sizlerin- kim olduğuyla ne alakası vardır ki. Tabi olmanız için dünyadaki koşullardan fazlası vardır sizin için.
Koşulların üzerine yükselebileceğiniz, daha geniş bir perspektiften bakabileceğiniz söylenmektedir. Bu doğrudur, fakat size mutlak surette söylüyorum ki koşulların üzerinizde bir tesiri yoktur. Üzerinizde söz hakkı yoktur onların. Sizin için belirleyici bir unsur değildir onlar. Siz kendi kendiniz için belirleyicisiniz. Hiçbir şeyin sizi geride, aşağılarda tutma durumu yoktur. Siz yükselmekte olan bir varlıksınız.
Şimdi başınızı yukarı kaldırın. Hiçbir insanın önünde eğilmeyin. Gözlerinizi Bana kaldırın. Yeniden başınızı eğmek, bir daha aşağılara bakmak istemeyeceksiniz artık. Bir ufuk var ve siz ona yürüyorsunuz. O ufuk size uzak görünebilir sama size Benim kadar yakın, çok yakın o. Öyle yakınız ki Biz, Bir’iz. Aslında bir yerlerde siz diye biri de yok. Bir zamandır uykudasınız ve uzaklarda olduğunuza dair bir rüya görüyorsunuz. Şimdi şöyle bir dönün yattığınız yerden ve kim olduğunuzu hatırlayın, gerçekten nerede olduğunuzu ve gördüğünüz bu rüya haricinde aslında hiç mi ayrılmamış olduğunuz bu yeri hatırlayın. Açın gözlerinizi.

Çeviren: Engin Zeyno Vural