|
Kişisel Gelişim kategorisinde açılmış olan Tanrı’nın sevgisi içinde konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
16.07.2014, 16:26 | #1 (permalink) |
| Tanrı’nın sevgisi içinde Tanrı’nın sevgisi içinde Tanrı dedi ki: Kendimi Tanrı’nın ellerine teslim ediyorum ben. Kendimi Tanrı’nın ellerindeki huzura teslim ediyorum. Silahlarımı bir kenara bırakıyorum. Teslim oluyorum. En azından teslimiyetin ne olduğunu idrak ediyorum. Tanrı’nın sevgisinin içinde teslimiyetle eriyor ve bunun yerine başka hiçbir şey koymuyorum. Negatif etkilerden kurtulup rahatlıyorum. Tanrı’nın sevgisi içinde gevşeyip rahatlıyorum. Artık Tanrı’nın sevgisine direnç göstermiyorum. Onu buyur ediyorum. Onu kucaklıyorum. Dikenlere ya da buna benzer bir muhafazaya, korunmaya ihtiyacım olduğu yönünde kandırmıyorum artık kendimi. Bir kalkana ihtiyacım yok benim. Eğer bir kalkan varsa da bu dünyada, Tanrı’nın sevgisidir o. Şu andan itibaren artık Tanrı’nın ellerinde emniyette olduğumu kabul ediyorum. Tanrı’nın yüreğinde güvendeyim ben. Tanrı’nın sevgisiyim. Teslim oluyorum. Savaşı, mücadeleyi bırakıyorum. Tanrı’nın sevgisinde eriyor ve ona ‘benim kendi sevgim’ diyorum. Tanrı’nın yansımasıyım ben. Tanrı’ya teslim oluyorum. Bana engel olan her şeyi bırakıyorum. Tanrı’nın saffına geçiyor, O’nunla aynı çizgiye geliyorum ki bunun anlamı Tanrı’nın sevgisiyle de aynı çizgiye geldiğimdir. Hakaret ya da kabalıklarla muhatap olarak ne yapıyorum ki ben öyle? Gerçekte neye inanıyorum? Benim ya da başkalarının öfkesine, Tanrı’nın sevgisine ve Tanrı’nın benim için olan İradesine inandığımdan daha fazla mı inanç duyuyorum? Tanrı’nın benim için isteği ve iradesi korkulardan yana özgür olmamdır. Korkulardan özgür olmam, silahlara ve kalkanlara ihtiyaç duymamamdır. Tanrı benim kalkanımdır. O benim ışığımdır. O’nun ışığı içindeyim ben. Başka bir ateşe de ihtiyacım yoktur. Tanrı’nın sevgisine batıyor, onun içinde kalıyorum. Hiçbir şey, hiçbir şey bizi ayıramaz, ayrı tutamaz. Küçük, değersiz ve süfli şeylerin beni yıpratmasına izin vermeyeceğim artık. Buna yeterince izin verdim zaten ve usandım artık. Yüreğimde Tanrı’yı taşıyabilecekken savaşa gittim ben. Yüreğimi Tanrı’nın sevgisinden daha azıyla doldurmak nasıl da bir saçmalığımdı benim. Kalbimi –şimdi bana hiçbir anlam ifade etmeyen- yıkıcı, incitici şeylerle tıka basa doldurmayacağım artık. Kafamı şununla bununla bozmuştum. Kafamı boş laflar, gevezeliklerle doldurmuştum. Kafamı çer çöple doldurmuş ve kendi düşmanlığımın bana saldırmasına izin vermiştim. Tanrı beni yükseğe kaldıracaktı ama ben sevgiye itiraz ettim, karşı çıktım ve yerine de acı ve kırgınlıkları aldım. Ne yaptığımı bilmiyordum. Şimdi ise adaletsizlikleri, haksızlıkları ya da saldırıları görmek yerine korktuğum şeyleri nasıl da seçmiş olduğumu görüyorum. Bana saldıran şey kendi ayıbımdı. Onu ben yığıp biriktirmiştim. Hoşnutsuzluğu tıraş köpüğü gibi sıvamıştım yüzüme. Sevgiyi de tıraş etmiştim. Ben-bilirimcilik adına, her zaman haklı olmak adına ve egonun küçüklüğünün gösterişi adına kesip attığım kendi sevgimdi benim. Kendimi onurlandırdığımı düşünüyordum. Eşitleyici olmam gerektiğini düşünüyordum. Yumuşak karnımın, ince tenimin dünyadaki en önemli şey olduğunu sanıyordum. Yüksek doğamı tamamen gözden kaybetmiş ve bunun yerine de kendimi mağdur hissetmek hakkımmış gibi adalet aramaya koyulmuştum. Kırgınlıklardan oluşan bir süprüntüyü –ki bunlar benimdi- avuçlayıp yakalamış ve sevginin altınına yeğlemiştim. Bunu şimdi anlıyorum. Bunu şimdi kabul ediyorum. Hakareti, saldırıyı arkamda bırakıyorum şimdi. Evet, bunları Tanrı’ya yeğleyip kabul ettiğimi fark ediyorum. Tanrı’nın sevgisinin yerine hınç ve intikamı kabul etmiştim ben. Davranışlarım, bana borçlu olunduğu; egoma itaat borçlu olunduğu fikrinden enerji alıyordu. İnsanlar bana karşı krallara layık bir muamele borçluydu, ben kendim Tanrı’nın sevgisine hürmet etmemiş, takdir göstermemişken sanki de ilahi bir hakla insanlar bana itibar, takdir borçluydu. Hiçliğe uzanıp bunun hakkım, alacağım olduğunu söylemekle çok fazla meşguldüm ben. Hak ettiğim şeylerin neler olduğunu pek de iyi biliyordum. Ellerim boş ama yüreğimde savaş yaraları vardı. Artık bu eski defteri kapatıyor ve yüreğimi açıyorum. Artık hayata bir savunma duvarının, kale surlarının arkasından bakmayacağım. Yüreğim Tanrı’nınkiyle ahenk içinde yol alırken bakıyorum şimdi hayata. Bu yeterli. Hayattan istediğim artık bu. Artık istediğim bu. Evet, Tanrı’nın yüreğine doğru yükseliyor ve Tanrı’nın yüreğini paylaşıyorum; O’nun yüreği benim artık. Çeviren: Engin Zeyno Vural
__________________ Taklitler aslını yaşatır. KIPSS. Ben soğuk değilim, siz cıvıksınız. . |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |