Güzel bir Işık Kaynağı



Tanrı dedi ki:

Dünyanın üzerinde bir ışık olun siz. Dünyanın sizi aydınlatmasını, size ışık tutmasını beklemeyin; size düşen bu değildir. Sizi ışık tutmanız, aydınlık vermeniz için dünyaya gönderdim Ben. Dünyanın ışığı olun. Kendinizi aydınlatın böylelikle karanlığı da birer birer kalplerden silersiniz.
Siz Benim güzel Işığımsınız, Işık-Saçan, Işığı Yaratansınız. Gelin bugün ışıktan konuşalım ve sevgi kelimesini de bir başka güne saklayalım. Siz ışık meleğisiniz, başka bir şey değil. İnsan olma haliniz, bu konumunuz geçici bir şey. İnsan konumunda belirli bir süre için bulunursunuz sadece. Ve böyle bile olsa sizin hakiki konumunuz Işık Varlığıdır. Gittikçe parlaklaşan, gittikçe daha kuvvetli ışıldayan güneşsiniz. Özünüz Benim ışığımdır. Dünyanın ışığı, herkesin görmesi için parlayan ışığımdan başka ne olabilir ki zaten.
Dünyaya yardım edin. Onu yüceltin, yükseltin, moral verin dünyaya. İşe kendinizle başlayın. Kendinizi yücelttiğinizde, kalabalıkları da yüceltir onlara moral aşılarsınız.
Hayat çok da sizinle alakalı bir şey değildir, hep sizin etrafınızda dönmez o. Siz dünya ve onun ötesiyle alakalısınızdır. Bir ulak dağıtması için kendisine verilen mesajları iletir. Bir ulak “Şu anda ne yapmak hoşuma giderdi ki acaba? Nerede olmak isterdim? Ne yapmak isterdim?” diye düşünmez.
Bir ulak dağıtması için kendisine verilen mesajları dağıtır ve bu işi istekle, hevesle yapar.
Sadece kendisi için yaşamadığını, sırf kendisi için var olmadığını bilir. Kendini düşünmek Tanrı’nın Mesajcısı için süfli, küçük bir şeydir; yapmaz bunu. Onun dağıtacağı mesajları vardır, kalbine aldığı, kendisine mal ettiği, özdeşleştiği budur; verdiği de budur. Kendisine emanet edilen mesajları her yerde dağıtır ve böylelikle de dünyayı aydınlatır.
Nasıl da muhteşem bir şeydir ışık. Işıktan başka hiçbir şey gerçek değildir. Ve böylelikle Tanrı’nın Mesajcısı da gerçeği kabullenir. Hırkasını çıkarır ve Işığımın insanların gözleri önünde öylece parlamasına imkan tanır. Bu onun şahsi ışığı değildir anlıyorsunuz değil mi? Burada sözünü ettiğimiz şey karizma değildir. Kişisel çekicilik değildir. Tanrı’nın Mesajcısı kendisini düşünen içine kapalı bir havada değildir. Mutluluk bunda değildir
Tanrının Mesajcısı mutluluğu başkaları için arar, çünkü amacı budur. Kırmızı halıyı başkalarının ayağına serer ve Kainatı onlara açar. Yemyeşil kırlara uzanmaları için onlara yardım eder. Onların ruhlarını rahatlatır. Onların ruhlarına hitap eder. Yüreklerin sözcüsüdür o. Yürekleri açar ve Tanrı’nın Işığını çoğaltır. Herkesin hizmetindedir. Haykırışı “Biz” diyedir, asla ben diye değil. Dünyanın birliğinde, birlik olmasında muazzam bir rol oynar. Kimin Tacını taktığını, Kimin Cübbesini giydiğini bilir. Kendi övüncü, kendi gösterişi için değildir bu. Taktığı tacı, giydiği cübbeyi herkese verir. Tanrı’nın Işığını saçabilsin diye çıkarır tacını ve bunu sadece kendisi için yapmaz, dünya ve onun tüm fertleri için çıkarır tacını o.
Oyalanıp vakit öldürmez. Keyfini çıkarır ama vaktini boşa harcamaz, oyalanmaz. Vermenin, vericiliğin arayışı haricinde inceleyip araştırmaz; dolayısıyla evrensel bir şekilde tüm kainata yönelik bir vericilik içindedir. Işığını yıldırımını sihirli bir değnek gibi sallar ve bu ışık ne oraya ne buraya, lakin her yere düşer. Dünya’nın Işığı demek de budur işte.
Işığı herkes alır, herkes toplar onu ve herkes Dünyanın Işığı haline gelir; sonrasında da dünya ışık olur, kalpler ışık olur. Işık verdiğiniz için; kendi iyiliğinizi düşünmeksizin ışık vermekten mutlu olduğunuz için; ışığı Benim Hatırım için, Benim için ve mutlulukla aydınlık verdiğiniz diğer Işık Varlıkları hatırına verdiğiniz için isminiz Kutsamadır sizin. Öyleyse her şey ışıkken ve ışık her şeyken teşekkür edecek kim vardır, kim tek başına öne çıkmaktadır bu durumda. Tabii ki kendi bireysel benliğiniz değildir bu, çünkü sizin için önemli olan Tanrı Benliğidir, üzerine ışık saçtığınız Dünyadaki Tüm Işıkların Tanrı Benliğidir bu.
Çeviren: Engin Zeyno Vural