Harikalar günü



Tanrı dedi ki:

O sorunlar, problemler arenasının dışına çıkın. Bu sularda seyretmiyor musunuz zaten? Rotanızı, gidişatınızı sorunlara istinaden ayarlamıyor musunuz?

Bilgisayarınızı “Bugün başıma ne işler açacaksın acaba? Hangi sorunları çıkaracaksın? Neden sürekli beni usandırman gerekiyor ki?” diyerek mi selamlıyorsunuz?

Güne gerçekten böyle mi başlamak istiyorsunuz siz?

Bilgisayarınızı sadık, sevecen köpeğiniz olarak farz edin. Sabahları onu görmekten mutlu olun. Onu imgelemsel anlamda kucaklayın ve okşayın. “Aferin sana, aferin sana, uslu çocuk” deyin.

Sabahları uyanıp da “Bugün bana hangi stresleri getirecek acaba. Ah tekrar uyusam keşke. Üff, bir gün daha işte,” diye mi düşünüyorsunuz.

Eğer düşünceleriniz gün hakkında öngörüde bulunuyor, kehanet teşkil ediyorsa nasıl bir günü haber veriyor onlar sizce?

Gününüzü kandırın bugün. Numara yapın ve dostane bir şekilde bekleyin onu.

Bilgisayarınıza ya da gününüze bu kadar kızgın ve olumsuz gözlerle bakarken bunlar niye size karşı dostça olsunlar ki?

Ben size harikulade bir günün garantisini mi veriyorum peki? Ne olursa olsun, başınıza ne gelirse gelsin kendinizi daha iyi hissetmenizin garantisini veriyorum Ben. Başlangıcınız düzgün olsun canlarım. Gününüze yanlış başlamayın.

Sorunlara, açmazlara kehanet etmeye bir son verin. İyi niyete kehanet edin. Öngörünüz bu olsun. İyi bir amigo olun, güzel moral verin. Bırakın düşünceleriniz bir harikalar silsilesine kehanet etsin. En azından kendinize biraz sevinç, biraz neşe verin.

Gününüzün hayalkırıklığına mahkum olduğunu, gününüzle bir nevi kefaret ödemek zorunda olduğunuzu düşünmeyin. Gününüzü siz tayin edin. Ona “hoş geldin” deyin. Takdir edin. Başını okşayın ve “Ooo, iyi bir gün, iyi bir gün, çok iyi bir gün. Teşekkür ederim,” deyin.

Bir ya da iki düşüncenizi Bana ayırın. Bugün sizinle gelmem, beraberinizde olmam için Beni davet edin. Arabanızda ya da otobüste yan koltukta Beni de yanınıza alın.

Ruh haliniz gününüze renk verir. Karanlık bir ruh hali mi? Karanlık gün. Işıltılı bir ruh hali mi? Işıltılı, aydınlık bir gün. Gününüzü güzel kılın canlarım. Güzelim bir gün olsun. Onu bir kutlama günü haline getirin.

Bugünü parkta yaptığınız bir yürüyüş olarak farz edin. Gününüz olmayı onun için kolaylaştırın. Ne de olsa bu sizin gününüz. Size tahsis edilmiş bir arabadır o. Baloya giden Sindirella olun bugün. Gününüzü hevesle, şevkle düşünüp değerlendirin. Gününüze iyice bir yaklaşın, zum yapın şöyle, hevesle hazırlanın ve hop, içine atlayıverin. Bugününüzü teşkil eden bu arabanın yol almasına izin verin. Bir baloya gidiyorsunuz. Harikulade bir yere gidiyorsunuz. Bugünü aydınlatmak yoluyla hayatınızı aydınlatın canlarım. Bugün sadece sizin projenizdir. Her güne bir tane.

Gününüzü iyi bir gün kılın. Ona güzel bir isim verin. Gününüze bugün hangi ismi verirdiniz peki?

Benim tavsiye edebileceğim isimlerden bazıları şöyle: Mutlu gün. Güzel gün. Eğlenceli gün. Sevinç dolu gün. Canlandırıcı gün. Komik gün.

Gününüze elbette ki “Hesap Günü” ya da “Hata Ardına Hata Günü” gibi isimler vermeyeceksiniz, değil mi? Bundan çok daha iyisini yapabilirsiniz. Tabii ki ona “en kötü gün” de demeyeceksiniz.

Eğer gün sizin gözde köpeğiniz ya da kediniz ise onu davranışlarınızla cezbedin, kalbini böyle kazanın. “Evet, güzel gün, burada hoşuna gidecek bir şey var. İşte bir bisküvi sana. İşte bir kemik. Sana bir hediye var burada. Gel birlikte yürüyüşe çıkalım ya da arabayla gezelim. Gel birlikte işe gidelim ve kollarımızı birlikte sıvayalım. İşgünü sona erdiğinde de eve dönelim ve sevinci, mutluluğu beraberimizde getirip eve teslim edelim. Eve dönüş bir partiye gitmek gibi olsun.”

Evinizi kapısını açın ve kendinizi hoşça buyur edin.

Tüm dünya evinizdir sizin. Onun içinde yaşarsınız. Orada nasıl yaşadığınız size kalmıştır, size bağlıdır bu. Beraberinizde neler taşıdığınız size kalmıştır. Paltonuzu, ceketinizi çıkarın. Gelin ve oturun. Şimdi de hoş bir akşam geçirin bakalım.

Çeviren: Engin Zeyno Vural