Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Kültür - Sanat > Kültür - Sanat - Tarih > Mitoloji

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Muhtelif Kozmonoloji ( Yaradılış ) Efsane ve İnanışlar

Mitoloji kategorisinde açılmış olan Muhtelif Kozmonoloji ( Yaradılış ) Efsane ve İnanışlar konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 17.06.2013, 18:35   #1 (permalink)
Root Administrator

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Muhtelif Kozmonoloji ( Yaradılış ) Efsane ve İnanışlar

Muhtelif Kozmonoloji ( Yaradılış ) Efsane ve İnanışlar

Tarih boyunca kozmoloji dünyanın birçok farklı bölgesinde farklı şekillerde farklı medeniyetlerce keşfedilmiş çeşitli kozmogoniler evrenin ortaya çıkışına dair hikâyeler ortaya atılmıştır. Bir antropoloji araştırmasında kozmoloji incelenen 60'dan fazla farklı kültürde bulunan ortak elementlerden biri olarak geçmiştir. Kozmoloji anlayışı sıklıkla din ile içiçe olmuş kutsal sayılan dinî metinlerde kendine yer bulmuştur. Bunun sonucu olarak kozmoloji ve kozmogoni topluluk ve hatta birey bağlamında farklı değerlendirmelere yol açmıştır. Farklı dinler arasındaki dinî farklılıklar bu dinlerin ortaya attığı kozmoloji ve kozmogonilerde de görülebilir.

ÇİN KOZMOLOJİSİ :
Çin mitolojisine göre başlangıçta evren bir yumurtanın içindeydi. Evrende ilkin sonsuz ve sessiz bir hiçlik varmış. Her yer karanlıklar içindeyken ilk olarak Pengu (Pan Ku) oluştu. Pengu yumurtanın kabuğunu kırarak dünyayı on sekiz bin yılda düzene soktu. Yumurtanın üst kısmı yükselip gökyüzünü Yang'ı meydana getirdi. Alt kısmı ise çökerek yeri Yin'i oluşturdu. Yin dişi Yang ise erkekti. Birbirlerini tamamladılar. Bu iki gücün birleşimi dev bir yaratıcılık etkisi doğurmuş ve sonuçta dünyanın ve varlıkların temelini oluşturmuştur. Bu ikiliğin her parçası birbirine geçmekte birbirini koşullandırmakta ayrı olamamakta böylece karşıtlar arasındaki birlik ve savaş oluşmaktadır. Yin ve Yang enerjileri sürekli birlikte dans ederler. Ve böylece kozmik dengenin uyumunu yaratırlar. Yin soğuk karanlık ve atıldır. Yangsıcak aydınlık ve hayat doludur. Bu ikili sonradan Feng shui'yu hayat enerjisinin akışını anlatan yaşama sanatını ortaya çıkarmıştır.

Çin geleneklerine ve inanışlarına göre yaşamın sürmesini sağlayan; "Yin - Yang" olarak adlandırılan iki evrensel güç ve bu iki gücün etkileşiminin dengede tutulabilmesi prensibidir. Evrendeki bu iki karşıt gücün varlığı varoluşun ayrılmaz iki kutbudur ve bu iki kutup sayesinde "Denge" sağlanabilmektedir. İnsanların vücudunda da bulunan bu iki karşıt gücün dengesi bozulduğu zaman hastalıklar oluşmaktadır. Çin simgeleri arasında başı çeken Yin -Yang'da ortada beyaz ve siyah daireler bulunur. İç içe olmaları bu ikiliğin düalitenin doğada olduğuna işaret eder ki aynı zamanda eril olanın dişili dişil olanın erili içinde barındırdığına da dikkatimizi çeker.

Pengu Yin ve Yangı oluşturduktan sonra ölür. Öldükten sonra sol gözünden güneş sağ gözünden ay kanından denizlersaçlarından ormanlar gövdesinden yeryüzü son soluğundan da rüzgarlar meydana gelmiş. Daha sonra çürüyen bedeninde kaynaşan böceklerden de insanlar oluşur.

Zamanla gökyüzünün bir bölümü denizlere düşerek insanlığı yok etti. Bunun üzerine Tanrıça Nü-kua yengeç elleriyle gökyüzünü yukarıya kaldırdı denizleri yeniden sınırlarına itti ve çamurdan yeni bir insan türü yarattı.

Yapısal birlik evrensel cevher Çi aracıyla gerçekleşmektedir. Çi bir enerji "yaşam enerjisi" olarak izah edilebilir. Ve Çi'yi tek bir tanımla anlatmak mümkün değildir. Çin Tıp anlayışına göre tüm evrene yayılmış Çi adlı bir enerji denizinin içinde yaşıyoruz. Çi tüm canlılığın ölçüsü. Bir insanın Çi enerjisi üç yoldan sağlanıyor; doğum sırasında soluduğumuz hava ile yediğimiz ve içtiğimiz besinlerle.

Çin mitolojisinde Ejderlere büyük önem ve yer verilmiştir. Mitolojiye göre Long adı verilen ejderlerin beş türü mevcuttu: Tanrıların evlerini koruyan kutsal ejderhalar; rüzgar ve yağmuru yöneten aynı zamanda su baskınlarına neden olan ejder ruhlar; denizlerin ve okyanusların derinliklerini temizleyen doğa ejderleri; defineleri koruyan ejderler; ve beş penceli imparator ejderhalar. Taoizmde ejderler yang ilkeleri taşırlar ve sık sık su yada bulutlarla çevrilmiş olarak resmedilirler. Çin mitolojisinde Long-wang'lar yani Ejderha Krallar Taoizmde mistik yaratıklar olarak yerlerini almışlar. Yuan-shi tian-zong tarafından yönetilirler ve yılda bir kere ona raporlarını sunarlar. Cenaze törenleri ve yağmurlar üzerinde yargılama yetkisine sahiptirler. Eğer soylarından gelenlerin cenaze törenlerinde talihsizliklerine neden olacak kadar hata yapılırsa Ejder Krallar dua etmeye başlarlar. Aynı zamanda kuraklık ve kıtlık devrinde onlar yağmur yağdırırlar.

Taijitu (太極圖) geleneksel olarak ying ve yangı sembolize eden simgedir. Siyah kısmı yini beyaz kısmı ise yangı sembolize eder. Çin kozmolojisinde de çok büyük önem taşıyan Çin düşüncesinin ısrarla vurguladığı her şeyde bir ikiliğin olduğunu savunan fikri yapıyı temsil etmektedir.

Çin kozmolojisi düzen vurgusu yapan ve ahenk içindeki bir evren modelini kullanan evren anlayışını yin-yang 64 hekzagram ve 5 element (Wu Xing: ateş su toprak tahta ve metal) üzerinde temellendiren bir kozmolojidir. Çin kozmolojisinin ilk örnekleri MÖ birinci binyılda Shang Hanedanlığı sırasında ortaya çıkmıştırve oldukça sadedir. Evren cennet ve dünyaya ayrılmış en baş Tanrı tarafından denetlenirken evrenin bütünü ile parçaları arasında tam bir ahenk ve ilişki bulunmaktadır. Evrendeki düzenin küçük ölçekte evrenin parçalarında ve insan hayatında bulunması fikri ve cennet-arz ikiciliği daha sonraki gelişimlerde iyice vurgulanır. Çin kozmolojisi özellikle Zhou Hanedanlığı sırasında çok gelişir ve daha sonra kozmolojinin temellerinden olacak yin-yang ikiciliği gibi kavramlar bu dönemde kozmolojiye yerleşirler. Yin-yang ikiciliği farklı formlarda evrenin her yanında ve bir bütün olarak evrende ortaya çıkan önemli bir özelliktir ve birbiriyle çelişen birbirine zıt olan bir çiftten oluşan bu anlayış zıtlıkların ve zıt olanların temelde birbiriyle yakından ilişkili olduğu ve birbirleriyle var olabildikleri anlayışına dayanır. Çin kozmolojisinin diğer temelleri olan 64 hekzagram ve 5 element de gene bu dönemde Çin kozmolojisindeki yerlerini alırlar. Daha önceki dönemlerde kehanet için kullanılan 64 hekzagram bu dönemde evrendeki değişiklik türleriyle ilişkilendirilerek kozmolojik bir anlam kazanmıştır. Son olarak 5 element evrenin doğası gereği evrendeki farklı şeylerin birbirlerine doğru değişimideğişerek farklı şeyler olmalarını simgeleyen bir şekilde kozmolojideki yerini alır. Ayrıca bu dönemde kral da kozmolojideki yerini alır. "Cennetin oğlu" olarak evrensel bir statü ve meşruiyet kazanan kral aynı zamanda bu payesiyle cennet ile arz arasındaki köprü haline gelmiştir. Aynı zamanda kral dünyadaki işlerin evrenin işleyişi ve evrensel ahlâkî unsurlarla uyum içinde olmasından sorumlu olan kişidir. Daha sonraki Han Hanedanlığı döneminde bu kozmoloji anlayışı büyük oranda aynı kalmış fakat bütünleştirilmiş ve sistematize edilmiştir ve bu açıdan da bu dönem önem taşır. Özellikle Budizm Çin'e gelişi ve yayılışı sebebiyle olumsuz etkilenen Çin kozmolojisi Song Hanedanlığı döneminde tekrar yükselişe geçse de daha sonraları tekrar gözden düşmüş özellikle Batı'dan gelen yeni bilim ve çağdaş kozmoloji anlayışından olumsuz etkilenmiştir.

Çin kozmolojisi aynı zamanda zengin bir kozmografiye sahiptir. Büyük oranda geometrik vurgular barındıran bu kozmolojiye göre dünya kare cennet (gök) ise kubbe şeklinde yani daireseldir. İlk kozmolojilerde de bulunan bu kozmografi daha sonraki dönemlerde de devam etmiştir. Kare şeklindeki dünyanın tam ortasında Çin'in bulunduğunaher köşede dağ ve krallıkların bulunduğuna inanılır. Zhou Hanedanlığı döneminde bu kozmografi anlayışı devam etmiş bununla birlikte dünya karesi dokuz parçaya ayrılarak açıklanmıştır. Dokuz sayısı bu dönemde kozmografide vurgulanmış kozmografinin birçok parçası dokuza bölünmüştür.

JAPON KOZMOLOJİSİ :

Japon mitolojisine göre birbiriyle hem kardeş hem karı-koca olan Gök (İnazagi) ile Yeryüzü (İnazami) kaostan ayrıştıktan sonra gökyüzünün yüzen köprüsünden tanrısal mücevherlerle süslü bir mızrakla okyanusu karıştırarak ilk kara parçalarını yaratırlar. Sonra bütün Japon adalarını ve diğer tabiat Tanrılarını doğururlar. Japonya'da 8 milyon ilah vardır. Dağ ırmak ateş gök gürlemesi fırtına yağmur vb. ilahlar dışında her meslek sahibinin de ayrı bir ilahı vardır.

İnazagi ve İnazami ilk olarak Hiruko'yu doğururlar. Çocuk sakat olduğu için ondan iğrenir ve onu bir teknenin içine koyup sulara terk ederler. Yeni çocuklar doğurmaya başlarlar. Ateş Tanrısı Kagutsuchi doğar. İnazagi'nin sol gözünden Güneş Tanrıçası Amaterasu sağ gözünden Ay Tanrısı Tsukiyomi burnundan Fırtına Tanrısı Susanowa doğar.

Güneş Tanrıçası Amaterasu mitolojide önemli bir yere sahiptir. İzanagi Amaretasu'ya inci bir gerdanlık armağan etmiş ve ona Kami'lerin oturduğu Takamagahara'nın sorumluluğunu vermiştir. 'Kami' kelimesi üstün yüce anlamına gelmekte olup Japon mitolojisinde Tanrılara verilen addır. Denizler Fırtına Tanrısı Susanowa'yun yönetimi altına girmişti. Susanowa kız kardeşi Amaterasu'nun sarayında taşkın davranışlarda bulunmuş ve bu nedenle cennetten kovulmuştu. Daha Susanowa'nun oğlu Okuni-Nushi bütün ülkenin Tanrısı olur. Amaterasu'nun torunu Ninigi ile ülkeyi paylaşır. Dinsel işlerin yönetiminden Okuni-Nushi siyasal işlerden de Ninigi sorumlu olur.

Ukemoçi no Kami Yiyecek Tanrıçasıdır. Yiyecek Giyecek ve Barınak Tanrısı Tayuke okami ile birlikte anılır. Sukunahikona dünyayı kurmak ve hastalıklarla vahşi hayvanlara karşı korunma çarelerini bulmak için Okuni-Nushi'ye yardım eden Cüce Tanrıdır. Amenouzume dansçıların koruyucu Tanrıçasıdır. İnari pirinç üretiminin koruyucu Tanrısıdır.

Yedi Şans Tanrıları (Shichi Fukujin) mitolojide önemli yere sahipler. Ebisu balıkçıların ve tüccarların koruyucusudur. Daikoku zenginlik Tanrısı ve çiftçilerin koruyucusudur. Bişamon doğruların ve savaşçıların koruyucusudur. Fukurokucu saflığı ve bilgeliği uzun yaşamı simgeler. Benten edebiyat müzik zenginlik ve dişilik Tanrıçasıdır. Hotei çocukların eşlik ettiği neşe saçan halinden memnun bir Tanrıdır. Jurojin uzun yaşam ve mutluluk Tanrısıdır.

Fuji-Yama Dağı kutsal dağlar silsilesinin en önemlisidir. O-Ana-Mochi - bu kutsal dağlarda kriterlerin efendisidir. Gongen Japon mitolojisinin Dağ Tanrısıdır. Ruhu yeniden vücut bularak insanların içlerinde yaşar. Shinto inancına göre Buddha enkarnasyonudur. Dağ tırmanıcıları onun bilgeliğini ele geçirebileceklerine inanırlar.

Japon mitolojisinde her yıl Tanrılar kutsal Izumo tapınağında bir araya gelip toplantı yaparlar. Orada insanların aşkla ilgili alın yazgısı belirlenir. Tanrılar hangi insanın hangisini sevmesi gerektiğine inanırlar. Uba ("yaşlı kadın yağmur hemşire") mitolojide çam ağacının ruhudur. O ve kocası Jo ("sevgi") evlilikteki aşkı ve sadakati sembolize ederler.



Hindu kozmolojisi

Hindu kozmolojisi tarihte bilinen ilk evren modelini barındırır ve Hinduizmin kutsal Vedik metinlerinden Rig-Veda'da açıklanmıştır. Buna göre evre genişleme ve tamamen yıkıma uğrama arasında gidip gelir. Çok daha yoğun bir formdan (ki bu noktaya Bindu denir) genişlemiştir. Evren canlı bir özdür ve sürekli olarak devam eden bir doğum ölüm ve yeniden doğum döngüsü içerir.

Vedik metinlerin en eskileri olan Samhitalar oldukça basit bir kozmolojiye yer verir ve bu kozmoloji genelde iki veya üç parçalı bir yapıya sahiptir: (ikili olduğu durumda) gök-arz veya (üçlü olduğu durumda) gök-atmosfer-arz. Bu noktada kozmogoni belirsizdir ve yaratımcılık fikri çok vurgulanmamıştır. Hatta Rig-Veda'da bulunan ve kozmogoniye ilişkin olan bazı ilahilerde evrenden önce hiçbir şeyin tanrılar dahil var olmadığından veya var olup olmadığının belirsizliğinden bahsedilir; tanrıların var oluşları ile evrenin var oluşu arasındaki ilişki genel olarak belirsizdir ve birkaç çeşitli kozmogoniler Rig-Veda'da yer alır: 10. kitaptaki 90. ilahi gibi. Ayrıca Rig-Veda'daki kozmoloji ile ilgili şarkılarda rita yani evrensel düzen kavramı bulunur. Bu metinlerden yaklaşık bin yıl sonra yazılmış olan (yaklaşık olarak M.Ö. birinci bin yılda) Upanişadlarda ise bu temel ve basit kozmoloji anlayışı gelişir ve özellikle felsefî olarak da derinleşir. Upanişadik "kozmik yumurta" temeli bundan sonraki dönemde Hindu kozmolojisinin temelini arz eder. Evrensel döngü vurgusu bu kozmolojide büyük bir rol oynar ve sonuç olarak daha önceki metinlerde er alan rita kavramından ziyade mokşa (yani reenkarnasyon döngüsünden kurtuluş) vurgulanır önem kazanır. Bu kozmolojide bulunan BrahmanAtman kavramları ve ritanın yanı sıra kişilerin bireysel hayatları bağlamında ele alınan dharma kavramı da kozmolojinin temel taşlarını oluşturur. Ayrıca Upanişadlardaki evren ayrımları da genişler; örneğin yedi parçalı evren anlayışı mevcuttur. Hinduizmdeki kozmoloji Upanişadlardaki gelişiminden sonra da gelişmeye devam etmişse de bu gelişim Upanişadlardakindeki gibi Vedik temelleri terk etmez.

Hindu kozmolojisi aynı zamanda bir kozmografi ve evren tarihi (kozmik tarihçe) de barındırır. Hindu evren tarihinde evren döngüsel kozmolojiyle uyumlu bir şekilde altın çağla başlayan ve giderek kötüleşen bayağılaşan 4 çağdan geçer ve sonunda yok edilir ve tekrar yaratılarak aynı 4 çağı yaşar; bu şekilde bir döngü içerisinde evrenin doğuşu ölümü ve yeniden doğuşu devam eder. Hindu kozmografisi ise şaraptan denizler farklı yerleri ayıran geometrik şekildeki sıradağlar gibi öğeler barındıran zengin bir kozmografidir.

Yunan kozmolojisi Batlamyus ve Orta Çağ

Klasik dönem Yunan filozoflarından Aristo ve Eflatun'un kozmolojileri Yunan kozmolojisi açısından önemli oldukları gibi fiziksel kozmoloji tarihi açısından da önemlidirler zira bunlar daha önceki kozmolojilerin geneline nispeten çağdaş fiziksel kozmolojiye daha yakındırlar. Platon geometrik bir kozmoloji anlayışı ortaya atmış ve görünüş ile gerçek arasında farklı bağlamlarda da ortaya attığı görüşlerine kozmoloji içerisinde de yer vermiştir. Ona göre 'görünürdeki' evren düzensizken 'görünmeyen gerçek' evren ise düzenliydi. Buna göre astronomlar gök cisimlerine dairesel hareketler izafe ederek sadece görüntüyü kurtarmaya korumaya çabalamaktaydırlar. Her ne kadar Platon'un kozmoloji anlayışı kendi felsefesi bağlamında uygun olsa da pek tutanamamıştır. Platon'un öğrencisi ve bir diğer önemli Yunan filozofu Aristo ise gök cisimlerini taşıyan ve dönen küreler olduğunu öne sürmüştür. Bu kozmoloji anlayışı genel Yunan kozmoloji anlayışı içinde Orta Çağ boyunca korunmuştur. Aristo bu kürelerin hareketinin kürelerin doğasında olduğunu öne sürmüş ve buradan çeşitli metafiziksel bağıntılar kurmuştur. Orta Çağ'da Aristo'nun eserlerinin diğer klasik Yunan filozoflarınınkilerle birlikte İslam felsefesi aracılığıyla tekrar Batı'ya dönmesi Batı'da bu eserlere olan ilgiyi arttırsa da Aristo'nun evren anlayışının özellikle de evrenin kadimliği fikrinin o dönemde Batı'da hakim olan Hristiyan anlayışla çelişmesi sonucu felsefî tartışmaların yanı sıra kozmolojik tartışmalar da ortaya çıkmıştır.

Yunan kozmolojisini sistematize edense Batlamyus olmuştur. M.S. ikinci yüzyılda yazmış olduğu başlıca eseri Almagest genel kabul görmüş yüzyıllarca boyunca kullanılmış kendisinden önce yazılan çoğu eserin nüshaları artık kullanılmadıkları için üretilmemiştir. Batlamyus'un evren anlayışı geometriktir sayısal ve hesap bazlı değil daha ziyade geometriye vurgu yapan bir kozmolojidir ve kürelerden oluşan bir kozmolojidir. Antroposentrik yani insan merkezli olan ve dünyayı evrenin merkezinde ön gören bu kozmoloji anlayışı uzun bir süre kabul görmüştür.


Titanlar
Eski yunan şairleri çeşitli kozmogoniler öne sürdü. Bunlardan en iyi korunmuş olanı Hesiod’un Teogoni’si. Teogoniye göre ilksel kaostan Gaia (toprak ana)’nın da içinde bulunduğu en eski ilahi güçler çıktı. Gaia gökyüzü Uranüs’ü kendini sarması için yarattı. Hekatonşir (50 kafalı 100 elli canavar) Cyclopes gibi bir çok yaratıktan oluşan bir ekip kurdular. Sonrada Titanlar meydana geldi. Uranüs kendi çocuklarından nefret ederek onları Tartarus’a hapsetti. Öfkelenen Gaia devasa bir orak yapıp en küçük oğlu Kronus’a verdi. Uranüs Gaia ile ilişkiye girmek için geldiğinde Kronus belirdi ve babasının cinsel organlarını kesti. Uranüs’ün cinsel organlarının yayıldığı yerlerden canavarlar ve devler çıktı. Testislerinin yayılmasıyla meydana gelen deniz köpüğünden tanrıça Afrodit doğdu. Daha sonra Kronus Zeus ve Olimpiyanlar’dan oluşan ikinci nesil tanrılara babalık etti.

Astekler
Asteklerin anası Coatlicue insan kalp ve ellerinden kolyesi ve yılanlarda eteğiyle çok ürkütücü. Hikayeye göreCoatlicue obsidiyen bir bıçak tarafından hamile bırakılıyor ve ay tanrıçası olan Coyolxauhqui’yi ve güney semalarında yıldız olacak 400 erkek çocuğu dünyaya getiriyor. Daha sonra gökten türlerden yapılmış bir top düşüyor. Bunu bulup kemerine bağlayan Coatlicue yine hamile kalıyor. Coyolxauhqui ve kardeşleri çocuğun kimden olduğunu bilmedikleri için çok şaşırıp kızıyor. Fakat Coatlique’nin karnındaki savaş ve güneş tanrısı Huitzilopochtli annesinin rahminden tamamen büyümüş ve silahlı bir halde çıkıyor. Huitzilopochtli Coyolxauhqui’yi ateşten bir yılan yardımıyla öldürüp kafasını gökyüzüne fırlatıyor. Coyolxauhqui orada aya dönüşüyor.


Mısır Kozmolojsi
Eski Mısırlıların birçok yaratılış miti vardı. Herşey Nu’nun kıvrılarak dönen çılgın suyuyla başlar. Atum önce kendini yaratır sonra da bir dağı. Yoksa duracağı bir yer olmazdı. Atum’un cinsiyeti yoktur ve herşeyi gören bir göze sahiptir. Atum bir oğul sıçratır. Bu hava tanrısı Shu’dur. Atum sonra bir kız kusar. Bu da nem ve bulutların tanrıçası Tefnut’tur. İkisinin görevi kargaşadan düzen yaratmaktır. Shu ve Tefnut dünya Geb ve gök Nut’a can verir. Başlangıçta ikisi de birbinine sarmalanmış olsa da Geb Nut’u yukarıya kaldırır. Yavaş yavaş dünyada düzen hüküm sürmeye başlar ama Shu ve Tefnut geri kalan karanlıkta kaybolur. Atum herşeyi gören gözünü çıkarır ve onları aramaya yollar. Shu ve Tefnut gözün sayesinde geri döndüğünde Atum sevinçten ağlar. Gözyaşlarının dünyaya değdiği yerde insan meydana gelir.

Babil’in nehirlerinin kıyısında
Babil yaratılış miti Enuma Elish su tanrıları Apsu ve Tiamat ile başlar ve daha genç Ea ve erkek kardeşleri gibi birçok tanrının yaratılışını anlatır. Fakat bu genç tanrılar o kadar çok gürültü yapar ki Apsu ve Tiamat uyuyamazlar. Apsu onları öldürme planları yapar ama Ea hızlı davranıp Apsu’yu öldürür. Tiamat öç almak için aralarında çılgın köpek ve akrep adamın da bulunduğu birçok canavar yaratır. Ea ve tanrıça Damkina kendilerini koruması için dört gözü dört kulağı olan dev tanrı Marduk’u yaratır. Marduk Tiamat ile dövüşürken rüzgarları silah olarak kullanır ve Tiamat’ın boğazına kötü bir rüzgar fırlatır; sonra da kalbine ok saplayarak öldürür. Marduk Tiamati’nin vücudunu ortadan ikiye böler ve yeri ve gökleri yaratmak için kullanır. Daha sonra tarım gibi tanrıların yapmak istemediği işleri yapmaları için insanı yaratır.


Perslerin dini Zoroastrianizm
Pers bölgesinin Bundahişn’i tanrı Ahura Mazda tarafından yaratılan dünyayı anlatıyor. Dağ Alburz gökyüzüne değene kadar 800 yıl büyüdü. Göğe dokunduğu noktadan yağmur yağmaya başlayınca Vourukaşa denizi ve iyi büyük nehir meydana geldi. İlk hayvan olan beyaz bir boğa Veh Rod nehrinin kenarında yaşıyordu fakat kötü ruh Angra Mainyu onu öldürdü. Boğanın spermleri aya taşındı ve birçok hayvan ve bitki yaratıldı. Nehrin diğer kıyısında güneş gibi parlayan ilk adam Gayomard yaşıyordu. Angra Mainyu onu da öldürdü. Güneş spermlerini 40 yıl arıttı ve onlardan revent bitkisi filizlendi. Bu bitki ilk ölümlüler Maşya ve Maşyanag’a dönüştü. Angra Mainyu onları öldürmek yerine kendine tapmaları için kandırdı. 50 yıl sonra ikiz çocuk dünyaya getirdiler ama günahlarının borcu olarak çocukları yediler. Uzun bir zaman sonra yine ikiz çocukları dünyaya geldi; onlardan da bütün insanlar (özellikle de Persler) meydana geldi.


Nors Mitolojisi
Geniş omuzlu adeleli tanrıları ve balık etli tanrıçalarıyla İskandinav ve Germen kavimlerinin eski Nors dini kesinlikle çok ilginç bir yaratılış miti. Norse bilimine göre Dünya (Midgard) var olmadan önce ateş kılıcını kullanan Surt tarafından korunan korla kaplı Muspell; büyük bir boşluk olan Ginnunagagap ve buzlarla kaplı Niflheim vardı. Niflheim’ın soğuğu Muspell’in alevlerine dokunduğunda buzların çözülmesiyle dev Ymir ve büyük inek Audhumla ortaya çıktı. Sonra inektanrı Bor ve karısını yalayarak hayata döndürdü. Çift’in Buri adlı bir çocuğu oldu. Buri’nin ise üç oğlu oldu: Odin Vili ve Ve. Oğullar kalkıp Ymir’i öldürdü. Ymir’in etinden Dünya; kemiklerinden dağlar; saçından ağaçlar; kanından ise nehir ve denizler yaratıldı. Ymir’in içi oyulmuş kafatasından tanrılar yıldızlı cenneti yarattı.

Jaqen isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.

Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 12:12