|
Serbest Kürsü kategorisinde açılmış olan Ya türküme ya yalama konusu , ...
| LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
07.09.2013, 20:35 | #1 (permalink) |
Tecrübeli Üye | Ya türküme ya yalama Ya Tükürme Ya Yalama! Başbakan'a mı yoksa herhangi bir bakana mı söylemeliyim bu lafı tam olarak kestiremedim. Karar mekanizmasının en tepesindeki güç her kim ise ona sesleneyim. Şöyle de değiştirebilirim sözümü; "Ne tükür, ne de yala". Geri adım atmayı en çarpıcı vurgusuyla anlatan bir deyimdir; " tükürdüğünü yalamak". Acizlik karşısında kalkanı indirip düşmana teslim olmakla eşdeğerdir çoğu zaman. Zayıf insanlarda sıkça görülen bu tepkiyi koskoca devletimizin tutumuna yakıştıramıyorum vesselam!... Pazar günü deprem felaketinin duyulmasıyla yabancı ülkelerden yardım çağrısı geldi. Yüce devletimizin "van minüt" diyerek tokatladığı İsrail'e minneti olamazdı elbet! "Van'a yeteriz" inancıyla geri çevrildi İsrail ve diğer tüm yabancı yardımseverlerin talepleri. Son derece gurur okşayıcı! Ülkemiz öyle yedilik sarsıntıda devrilecek değildi ya, hallederdik nasılsa! Pazartesi baktık ki harbiden memleket ayaklanmış. Dört koldan yardım yağıyor. İnsanlar çimento hırsızlarını unutmuş, bahçelerine iki de çadır armağan etmiş. Ödülü hak etmişti gerçekten de Sevgi apartmanının müteahidi! Yıkılmayan villasında korku içinde nasıl geceleyecekti? Varsın fakir halk sıra beklesindi derme çatma bir çadır için saatlerce. Salı sabahı mucizeler sevindirirken arama kurtarma çalışmaları hakkında memnuniyetsizlikler dillendirilmeye başlandı. Ciğeri yanık depremzede, yakınlarına uzanmayan elleri kınıyordu. Enkaz altında yaşadığı ümit edilen her bedene yetişecek kolu yoktu devletin. Koordinesizlikten kaynaklı dağıtım hataları, yüzsüzlükten kaynaklı talan hırsızlıkları da cabasıydı. Mırıltılar uğultuya dönüştü bu defa. Dış yardımlar ne maksatla reddedilmişti? Yüzlerce kişinin kurtarılma imkanı varken niye kendi yağımızla kavrulmakta ısrar ediyorduk? Kızılay'ın yetersiz kaldığı açıklamasını da bizzat başbakan yapmışken üstelik... Çarşamba günü çaresizliği adeta kabullenir gibi "yollayın bakalım, ne yollayacaksanız" çağrısı yapıldı. Elin gavurunun bıyık altından güldüğünü görür gibiyim...acil yardım tırları yollandı hemen... Memleketteki çadır sayısının yetersizliği gün gibi aşikarken burnumuzdan kıl aldırmayan kibirli politikamız fiyaskoyla sonuçlanmıştı. İnsanları dört gün boyunca ayazda bırakan zihniyetin sorumlusu her kim ise; çıkıp açıklama yapmalıydı. İnsana saygı bunu gerektirirdi. Görevde başarısızlık gösterenlerin "delikanlı" gibi özür dilemesi bekleniyor. En azından enkaza kurban verenlerin bunu öğrenmeye hakkı var. Yani milletin! Çünkü ezilen her vücutta bir parçamız kanadı. Erciş'te yaşamak şart değildi tozu dumanı yutmak için. Saçma salak internet kahramanlarının zırvaları da hiç umurumuzda değil. Kafatasçılığı besleyen ister Kürt, ister Türk olsun; TÜKÜRÜYORUM! Perşembe oldu... Dün gönderdiğim koli yetmedi vicdanımı rahatlatmaya. Fazlası gelmeliydi elimden... Aklımdakini "olanaksızlığım" engelliyorsa olanaklılara ulaşmalıydım... Gerçekleşince anlatacağım...
__________________ Teşekkür Etmek için Beğen Butonuna Tıklayınız. |
Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz. |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
| |
Forum hakkında | Kullanılan sistem hakkında |
| SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc. |