Yandı yürek kebap oldu
 

Tanıdığımız mizahi kişiliklerin eskiden sadece güldürmek diye bi dertleri yoktu. Aynı zamanda düşünmesi de lazımdı. Gülerken düşünen bir neslin çocuklarıyız biz. "Aynı yoldan geçmişiz biz, aynı sudan içmişiz biz, yazımız bir kışımız bir, aynı dağın yeliyiz biz..." tarzı bir yazıya doğru gitmiyor. Merak etmeyin. Hatta bizim buralarda, boş boş gülme, diye bir tabir vardır.

Gelecek nesillerin boş boş güldüğü, hiç tasalanmadığı, doğayı, hayatı ya da çevresinin ne hale geldiği ile ilgili bir yazı okumadığı, bir görüş dinlemediği bir hale doğru gidiyoruz. Farklı bir fikrin, farklı bir kişiliğin, farklı bir hayatın yok olmak üzere olduğu tekdüze bir ülkeye bir dünyaya doğru gidiyoruz maalesef. Vahşi kapitalizmin hoş gördüğü her şeye atlayarak saldırıyoruz. Aynı olmak ile ayna olmak arasındaki devasa farktan bi haber yaşıyoruz artık.

Ben bu hali eski Türk filmlerine benzetirim. Herkes Erol Taş ya da Kartal Tibet. Ya hep iyisindir ya hep kötüsündür. Ara sıcakların yok olduğu bu coğrafik bölgede tekdüze yağışlar maalesef bu yüzyılda devam edecek gibi... Asit yağmurlarının başlamak üzere olduğunu, içilebilecek temiz su kaynaklarının yok olma sürecine girdiği bir bölgede hazır su reklamı yapmak gibi bi şeydir herhalde bu tutum.

***
***

Nerede bir insan kuyruğu görsem, üzülürüm. Gereksiz insan topluluklarına benzetirim. Filan markanın falan yüzde indirimi sonucu mağazada izdiham yaşandı. Yapılan açıklamaya göre o mağaza sahibi, paraya para dememek sürecini aştığını ve artık ülkeye döviz sokabilecek kıvama geldiğini... Way limi ne Way!

Dijital hayatın analog hayata tur bindirdiği bu dünyada güneşe gözlüksüz bakmak dahi artık çok zararlı... Eski Mısırlıların güneşini istiyorum. O güneşe bakarak ilham almak istiyorum. Ne kadar saçma geliyor değil mi?

***
***

Bu vahşi dünyada, aynı yolların olmadığını, aynı suların bitmek üzere olduğunu, aynı mevsimlerin bittiğini ve aynı dağların delik deşik olduğunu söylemeye getiriyorum ey dünyalı!

Şair demiş ya, "Haziranda ölmek zor..." diye, artık çok kolay haziranda ölmek. Palan mıdır poyraz mıdır bu nedir, türküsünü dinlemek geliyor içimden...