Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu
 

Go Back   Forum Aski - Türkiye'nin En Eğlenceli Forumu > Eğitim - Öğretim > Dersler > Tarih - İnkılap Tarihi

canlı casino siteleri canlı casino siteleri sagedatasecurity.com casino siteleri takipçi satın al
porno diyarbakır escort bayan antalya escort malatya escort

Himaye-i Etfal

Tarih - İnkılap Tarihi kategorisinde açılmış olan Himaye-i Etfal konusu , ...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 01.05.2014, 03:06   #1 (permalink)
Dahiliğin mutlak bir sınırı vardır, aptallığın asla.

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
alarmblue Himaye-i Etfal

Himaye-i Etfal

İMAYE-İ ETFAL CEMİYETİNİN KURULUŞU



Himaye-i Etfal Cemiyeti'nin 1908'de Kırklareli'nde mahalli 1917'de İstanbul'da ve 1921 yılında Ankara'da ulusal düzeyde örgütlediği bilinmektedir. Kurumun kuruluş gayesinin yeterince anlaşılması açısından dönemin sosyo-ekonomik durumunun incelenmesinde yarar bulunmaktadır.

"Cumhuriyet Türkiyesi" başlığı altında yayınlanan kurum kaynağında ülkenin o günkü koşulları çok güzel bir şekilde özetlenmiştir.

"Cumhuriyet Türkiye'sinin büyüklüğü 762.763 kilometre kare nüfusu 13.648.270 dir. Kilometre kare başına Avrupa Türkiye'sinde en fazla olmak üzere 43.4 ve Karadeniz mıntıkasında 29.07 merkezi Anadolu'da 15.3 garp vilayetlerinde 18.3 şark vilayetlerinde 8.7 dir.

Ülke genelinde kilometre kareye 179 kişi düşmektedir. Genel nüfusun erkeklerde % 2581'i kadınlarda % 4767 si ve her ikisinde % 4806 sı yirmi yaşın altındadır. Evlilik çağında olanlar genel nüfusun yüzde 5769 unu evli olanlar da 4227 sini teşkil ederler. Yedi yaşından küçük olanlar çıkarılmak koşuluyla Türkiye'de okuma bilenler; erkeklerde % 1742 kadınlarda 463 olmak üzere genel nüfusun % 1058 idir.

Genel nüfusun % 4771 ini çiftçiler (4.368.061) % 37 sini sanatkarlar (299.000) ve % 28 ini de tüccarlar (257.000) teşkil eder."

"Üç Kuşak Cumhuriyet" isimli kaynakta; bu yıllarda savaş sonrası pek çok toplumda olduğu gibi çocuk ve yetişkin ölümlerinin yüksekliği savaş kayıplarından kaynaklanan üretken -özellikle erkek- nüfusun azaldığı belirtilmektedir. İkinci Dünya Savaşı sırasında nüfus artışının yavaşladığıerkeklerin silah altında olması evliliklerin ertelenmesi doğurganlığın azalması sonucu nüfus artış hızının Cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesinde seyrettiğini ve Cumhuriyetin ilk yıllarında ölüm hızının bütün yaş gruplarında çok yükseldiği; bu yıllarda doğumda yaşam umudunun 30 yıl civarında olduğu vurgulanmaktadır. Bu dönemde Türkiye'de bebek ve çocuk ölümlerinin hep önemli bir sağlık sorunu olageldiğiCumhuriyetin kurulduğu yıllarda bebek ölümleri bakımından korkunç denebilecek bir ortamın sürdüğü bu yıllarda doğan her dört bebekten birinin bir yaşına ulaşmadan öldüğü vurgulanmaktadır. İkinci Dünya Savaşı yıllarında bebek ölüm hızı daha da yükselmiştir; 1940'lı yılların başında bebek ölümleri bin canlı doğumda 306 ölüm seviyesine ulaştığı belirtilmektedir..

Cumhuriyetin ilk yıllarında doğurganlık hızında artış görülmüş kadın başına ortalama canlı doğum sayısı hızla artmış kuruluş yıllarında göç ve kentleşme hızı yavaş bir biçimde seyretmiştir. Kentlerde yaşan nüfusun bütüne oranı % 20'nin altında kalmıştır. Cumhuriyetin kurulmasından l960'lı yıllara kadar süren birinci dönemde nüfus arttırıcı politikalar uygulanmış ölümlerle mücadele edilmesi sağlıklı çalışmaya elverişlieğitilmiş bir nesil yetiştirilmesi doğurganlığın arttırılması ülkeye gelen göçlerin desteklenmesi çocuk yapmaya engel olacak nitelikteki fiil ve hareketlerin ırkın devamı ve sağlığı aleyhine cürüm sayılması gebeliği önleyici araç ve gereçlerin dış alımının ve satışının yasaklanması çok çocukluların ödüllendirilmesi gibi bir dizi düşünce ve bunlara uygun önlemler alınmıştır denilerek ülkenin içinde bulunduğu durum özetlenmektedir.

Ülkenin içerisinde bulunduğu durumu yansıtması açısından Atatürk'ün Hatıra Defterinde yer alan bir bölüm gerçekten ilginçtir. 9 Kasım 1916 "Yollarda bir çok muhacirin gördük Bitlis'e avdet ediyorlar. Cümlesi aç sefil ölüme mahkum bir halde 4-5 yaşlarında bir çocuğu ebeveyni yol üzerinde terk etmişler bu da bir karı kocanın peşine takılmış. Onları ağlayarak 100 metreden takip ediyor. Kendilerini niçin çocuğu almadıkları için tekdir ettim. "Bizim evladımız değildir" demişlerdir. Sanırız ülkenin içine düştüğü durumu en yalın şekilde bu cümleler özetlemektedir.

Özetlemek gerekirse ülke; ekonomi insan gücü doğum oranı kaynak kullanımı dış borçlar ulaşım sanayi tarım ulusal üretim açısından perişan durumdadır. Dört bir cephede verilen savaşlar sonrası erkek nüfusu hızla azalmış aileler parçalanmış göçler nedeniyle işsizlik had safhaya varmış korunmaya muhtaç çocuklar sorunu büyük boyutlara varmıştır. Çocuk sorununu çözmek amacıyla ortaya çıkan Himaye-i Etfal Cemiyeti böyle bir ortamda doğmuştur.




Ülkenin o günkü koşulları incelendiğinde; Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğunun bir çok cephede savaşması nedeniyle cepheye sürekli asker sevk etmek durumunda kaldığı cephelerde savaşanların büyük bir çoğunluğunun şehit düşmesi sonucu ülkede kimsesiz çocuklar sorununun her geçen gün büyüyerek sürdüğü savaş sonrası yaşanan toprak kayıpları sonucu İmparatorluğun başta İstanbul olmak üzere diğer illere büyük göçler aldığı bu durumun ailelerin sosyal ve ekonomik yönden çöküşüne neden olduğu görülmektedir.

Kimsesiz çocuklar sorununun boyutunun büyümesi üzerine halkın girişimiyle çözüm arayışlarına girilmiş girişimlerin yetersiz kalması üzerine Devlet kanalıyla çözümler aranmıştır. Devlet kanalıyla yapılan çalışmaların ilki II.Abdülhamit döneminde TrForumuz.Bizkurulan Darülhayr-ı Ali'dir. 1903 yılında Abdülhamid'in tahta çıkışının yıldönümü nedeniyle açılan Darülhayr-ı Ali'de bakılan çocuk sayısı 400'e ulaşmıştır. Kurum 22 Ağustos 1909 yılında kapatılmıştır.

Meşrutiyet döneminde İttihad ve Terakkinin destekleriyle kimsesiz çocuklar sorununa çözüm amacıyla Darüleytamlar açılmıştır.

Devlet eliyle kurulan Darülhayr-ı Ali ve Darüleytemların yetersizlikleri sonucu kapanması üzerine kimsesiz çocuklara bakım için yeni arayışlara girilmiş bunun sonucunda 6 Mart 1333 (1917) de Galatasaray yurdunda İsmail Canbulat Muhtar Bey Celal Derviş Bey Osman Tevfik BeyKemal Derviş Bey Adnan Bey Servet Efendi Nesim Mezalyah Efendi Haralambadi Efendi Doktor Rasim Ferid Bey Mustafa Reşat Bey Ahmet Emin Beyden oluşan grup cemiyetin kurulabilmesi için hükümete başvuruda bulunur.

Hükümetten gerekli izinin alınması üzerine Cavid Bey Ahmet Hakkı Bey Orfanidis Efendi Arif Bey Doktor Ömer Fuad Paşa Emanuel Karasu Efendi Mustafa Asım Bey ve Noradinkyan Efendi kurucular grubuna katılırlar.

Oluşturulan kurucular kurulu ilk toplantısı 1 Mayıs 1333 (1917) tarihinde yapmış olup 11 Ağustos 1917 tarihinde Kurum kamuya yararlı dernek statüsünü kazanmıştır. 28 Mart 1918'de Himaye-i Etfal Cemiyeti'nin bünyesinde "Hanımlar Heyeti" kurulmuştur.

Kamuya yararlı kuruluş olmasından sonra cemiyet amblem çalışmalarını başlatmış ve kenarlarında "sıhhat ahlak ve irfan kelimeleri bulunan bir üçgenin içerisinde yeşil hilal bulunan amblemi kullanmıştır.
Himaye-i Etfal Cemiyet-i Umumiyesi Nizamname-i Esasisi'nde kurumun faaliyet alanları kısaca şu şekilde özetlenmektedir;
Çocuklara eziyet edilmemesi
Anne ve babaları dahil hiç kimse tarafından çocukların bedeni ve ruhsal durumlarını tehlikeye düşürecek hizmetlerin gördürülmemesi
Fakir hasta çocukların tedavilerinin sağlanması
Çocukların tütün ve bağımlılık yaratacak maddelerden korunması
Okulların tatil zamanlarında fakir çocukların kırlara ve yazlıklara gönderilmesinin sağlanması
Hizmetçi besleme ve evlatlıklara kötü muamele edilmemesi
Himaye-i Etfal'e ilişkin kütüphane kurulması
Anne ve babaları tarafından terbiye edilemeyen veya mahkum olan çocuklar için ıslahhaneler kurulması
Çocukların sağlıklı bir şekilde yetiştirtmeleri için oyun alanlarının kurulması
Himaye-i Etfal ile uğraşan Uluslararası kuruluşlarla bağlantı kurulması

Kurumun kuruluşundan kısa bir süre sonra Başkan İsmail Canbulat Bey'in Stockholm Büyükelçiliğine atamasının yapılması üzerine cemiyetin başkanlığına Cavid Bey getirilir. Cavid Bey'in başkanlığı ile birlikte çalışmalara hız verilir ve I. Dünya Savaşının bütün şiddetiyle sürdüğü bir dönemde 28 Kasım 1917'de savaş bölgesinden toplanan çocuklar için Firuz Ağa'da "Çocuk Misafirhanesi" açılır. 100 kapasiteli olarak açılan misafirhaneye çok sayıda çocuk gelmesi üzerine evlatlık çıkarlık ailelerin yanına öğrenci yerleştirmeleri başlanır. Misafirhanede 1917-1922 yılları arasında 2.027 çocuğa bakım ve koruma hizmeti verilmiştir. Himaye-i Etfal Cemiyeti çocukları çiftçilik ve hayvancılığa yönlendirmek amacıyla Kalender'de "Ziraat Yurdu" açmıştır. Açılan bu yurtta çocuklara yatak yapmak yemek pişirmek çamaşır yıkamak genel temizlikhayvan yemlemek tımar etmek saman çekmek gübre kaldırmak çift sürmek harman dövmek tohum dikmek meyve budamak tohum atmak yağ yapmak gibi işler öğretilmiştir.

Kurum ikinci çalışmasını anne-çocuk sağlığına yönelik olarak başlatmıştır. Şehzadebaşı Kadıköy Bakırköy ve daha sonra Üsküdar semtlerinde açılan "Dispanser"ler ile hastaları muayene ederek ücretsiz ilaç dağıtımına başlamıştır.

Kurum 20 Eylül 1920'de Kırklareli 12 Ekim 1917'de Samsun 27 Ekim 1917'de İzmit 1 Ocak 1918'de Konya 1917'de Üsküdar Beyoğlu HaliçKadıköy Bakırköy 1918'de Yeniköy şubelerini açarak hizmetlerini yaygınlaştırmıştır. Bu şubelerin yanı sıra değişik tarihlerde Musul ErzurumEskişehir Kastamonu ve Bolu şubeleri açılmıştır.

Himaye-i Etfal Cemiyeti 1920 yılında Londra 1921 yılında Cenevre'de uluslar arası toplantılara temsilci gönderir. Ayrıca Mısır ve Hindistan'a yazılar yazılarak yardımlarda bulunulması istenilir ve bu ülkelerden parasal yardımlar sağlanır.

İstanbul Himaye-i Etfal Cemiyeti çalışmalarını yürütürken 30 Haziran 1921 tarihinde Büyük Millet Meclisinin bazı üyelerinin de girişimiyle Ankara'da yeni bir Himaye-i Etfal Cemiyeti kurulur. Her iki cemiyetin aynı adla yardım toplaması halk arasında kuşkulara neden olur. Bunun yanı sıra Damat Ferid Paşa Hükümeti sırasında Himaye-i Eytam Cemiyeti'nin kurulması İstanbul Himaye-i Etfal Cemiyetinin yardım toplamasını güçleştirir.


İstanbul ve Ankara Himaye-i Etfal Cemiyetleri arasında zaman zaman yazışmalar yapılmasına karşın birleşme konusunda tam bir görüş birliğine varılamamıştır. 26 Ekim 1922 yılında Ankara'dan gelen Refet Paşa İstanbul'daki misafirhaneyi ziyaret etmiştir. Doktor Fuat Bey 18 Kasım 1922'de İstanbul'daki cemiyetin yönetim kurulu toplantısına katılırlar. Bu ziyaretler ilişkileri bir ölçüde yumuşatmasına karşın birleşme sağlanamamıştır. Milli Mücadelenin kazanılması üzerine Ankara Himaye-i Etfal Cemiyeti Mustafa Kemal Atatürk'ün de desteğini alarak tüm ülke çapında örgütlenerek anne ve çocuğa yönelik hizmetlerini sürdürmüştür.

1917 yılında İstanbul'da kurulan Himaye-i Etfal Cemiyeti 1923 yılındaki genel kurulundan sonra yeni bir genel kurul yapmayarak tarihe karışmıştır.

__________________
Sezqin-X- isimli Üye şimdilik offline konumundadır Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Yukarı'daki Konuyu Aşağıdaki Sosyal Ağlarda Paylaşabilirsiniz.

Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Açma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum hakkında Kullanılan sistem hakkında
Forumaski paylaşım sitesidir.Bu nedenle yazılı, görsel ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenmektedir.Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir.Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazılı, görsel ve diğer materyalleri 48 saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır. Bildirimlerinizi bu linkten bize yapabilirsiniz.

Telif Hakları vBulletin® Copyright ©2000 - 2016, ve Jelsoft Enterprises Ltd.'e Aittir.
SEO by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.
yetişkin sohbet chatkamerali.net

Saat: 02:42